20 Mart 2009 Cuma

Nerede durcağini bilmek!!!




Sene 1993,Galatasaray şampiyonlar ligene kalmak için Mancester United ile eşleşti. Ben 9 yaşinda bir çocuğum ama televizyonda gördüklerimi anlayacak zamandan beri futbol izliyorum. Herkes işimizin cok zor olduğunu yaziyor,söylüyor.
Herkesin defalarca anlattiği o efsane maçi uzun uzun anlatmayacağım. Galatasaray tarihinde gene bir ilki başararak şampiyonlar
liginde gruplara kaliyor. Gerçi çok kötü bir performans sergilese de ,şampiyonlar liginin gediklisi olmaya başlamanin ilk adimini
atmiş oluyor. Maçin sahadaki oyun dişinda ,en akilda kalan kısmı bence Eric Cantona'ydi. Samiyende top toplayici cocukla uğraşmiş, hakemden kırmızı kart görmüş ve maç sonundada polislerle daşalmiş bir adamdi ilk bakişta. Ozaman ülkemizde avrupa ligleri bugünlerde olduğu gibi düzenli olarak yayinlanmiyordu. Sadece çok ilginç maçlar ve haberlere erişebiliyorduk. Bu hırcın adamin güzel futbolunu izleme şansim da o yıllarda çok olmadi. Arada bir kaç gol bir kaç çalim ve kendisi hakkinda eleştiri yapanlar ile ilgili bir kaç alişik olmadiğimiz demeç duyduk hakkinda. Daha sonra bir reklam filmi belkide ozamana kadar (hatta bence hala) yapilanlar arasinda en farkliydi. Şeytan ile insanlar maç yapiyordu ve insanlarin golunu Eric Cantona atiyordu. Reklam filminde de gerçek hayatta olduğu gibi formasinin yakasi kalkikti. Şimdi düşününce ,Eric Cantona böyle fantastik bir şey olsa ,hiç düşünmeden sahaya inebilcek 3 5 futbolcudan biridir. Aşağida Eric Cantona'nın resmi hayran sitesinden aldiğim istatistikleri yazacağım.


Manchester United

Games Goals Games Goals Games Goals
1992/93 21(1) 9 1 0 0 0 0 0 22(1) 9
1993/94 34 18 5 4 5 1 4 2 48 25
1994/95 21 12 1 1 0 0 2 0 24 13
1995/96 30 14 7 5 1 0 0 0 38 19
1996/97 36 11 3 0 0 0 10 3 49 14
Total 142(1) 64 17 10 6 1 16 5 181(1) 80

1966 yilinda doğan Cantona 31 yaşinda ,kendisine gelen bir cok teklif varken futbolu bırakti. Futbolu kendi kariyerinin zirvesinde,yani
bunu maddiyata en cok çevirebilceği süre zarfi içinde birakti belki de. Bu seçimi kendisine sorulduğunda ,herkesin kendisini büyük bir futbolcu
olarak hatirlamasini istediğini ve kimseye kendisini güldürmek istemediğini söyledi. Daha sonra ülkemizde spor kanallarinin ve spor programlarinin
artmasiyla birlikte ben de bu adami daha yakindan tanima firsati buldum. Şimdi haddimi aşip da size Eric Cantona'nın nekadar güzel goller attiğini
ve nakadar süper bir futbolcu olduğunu anlatmayacağım. Ama belki de kendi gözümde onu bukadar yüceltenin futbolu birakmasi olduğunu söylemem lazim. Bu nedemek?
Rivolda,Figo ve Recoba gibi bir zamanın büyük futbolculari,şimdinin ise paragöz insanlari kariyerlerinin zirvesinde futbolu birakip,tamamiyle kusursuz bir
kariyere sahip olamazken,Eric Cantona hala onu izleyenlerin gözünde kötü bir maç çıkarmadan,yuhalanmadan emekli olmayi başarabilmiştir. Zirveye çikmiştir ve orda bitirmiştir
futbolunu.

Ee şimdi içinizde iyi hoşta neden Eric Cantona'nın sadece bu yönünü gösteriyorsun bize diyenler olabilir. 19 Mart 2009,yer Ali Samiyen. Maçin bitimine son 10 dakika kala giren
Hasan Şaş,belkide Cantona olamadiği için maç esnasinda ve sonunda yuhalandi. Bunu ne sahada o ,nede tribündeki ve ekranlari başindaki seyirciler yaşamayi haketti. Kimdi bu Hasan Şaş?
Kısaca sölyemek gerekirse, Galatasaray da 350 maçta 53 gol milli takimda da 57 maçta 9 gol atan bir futbolcu. Bununda ötesinde 1998 2002 yillari arasinda Türk futbolunun en verimli yildizlarindan birisi.
Bunlarin hepsinin ötesinde,sahada tüm ruhunu ve tüm bedenini ,her oynadiği maçta Galatasaray için insan üstü bir özveriyle ortaya koyan bir Galatasaray aşiği. Son iki şampiyonlukta takimda Hakan Şükür ile birlikte abilik görevi (sadece Türkiye de olan bir görev) üstlenerek bu şampiyonluklarda en fazla katkisi olan insanlardan birisi. Hasan şaş, biliyorum bu satirlari okuma hatta duyma ihtimalin çok az,ama senden tek isteyim seni bukadar seven insanlari daha fazla üzme ve bu sevgiye ,içindeki aşka zarar vermeden birak futbolu. Kısmetse birgün senin de bu takima yeniden hizmet etme zamanın gelir.

Not: Hamburg maçiyla ilgili yazacak bir şey yok aslinda. Bu ,2002'den beri takimin yönetilememe probleminin bir parçasi bence. Şimdi burada sadece bu maci yazip da
bu günkü sorumlulari söylemek haksizlik olacak. Hele ki Bülent Hoca'nın yaptiği hatalari söylemek ayip olacak. O tüm iyi niyeti ve becerisiyle devraldiği enkazi yolun sonuna taşiyor şu anda.
Unutmayalim ki bu takim 5 hafta önce Kocaelinden 5 yedi. Bizimkisi romantik bir hayaldi ,sonu kötü biten canımızı yakan. Artik bu camiada birileri gerçekleri çikip söylemeli ve günü kurtarcak işleri birakip uzun vadeli bir şeyler yapmali.
Maradona

Cenazemiz Var Kapalıyız


Bursa Türkiye'nin en güzel şehirlerinden biri.Dağ havası , manzarası , yemekleri, herşeyi ile gidilmeye ve görülmeye değer.Bu güzel şehrin bir de ona gönülden bağlı taraftarları olan bir futbol takımı var.Tam bir şehir takımı Bursa.Aktif taraftar grupları var ve çok ateşliler.Her maçı tıka basa dolduruyorlar.Takımın başında da Beşiktaş gazisi Ertuğrul Sağlam var ve bence bu şehrin takımına da çok yakışıyor.Şimdilerde iyi ki kovmuşlar Ertuğrul'u Beşiktaş'tan diyorum.Ertuğrul kendine ,birlikte yükselecek bir takım bulmuş oldu.

Bu akşam 25. haftanın açılış maçını Fenerbahçe ile yaptı Bursa.Tek pozisyon hariç ki o da gol oldu , çok pozitif ,sürekli ileriyi düşünen bir futbol oynadılar.Yetenekli oyuncuları da mevcut Bursa'nın.Forvetteki Sercan ve Volkan Şen çok iyi oynuyorlar ve çok arzulular.Sağdan soldan ortadan nereden bulabilirlerse denediler maç boyunca ve Fenerbahçe'nin iyice yorulduğu dakikalarda üst üste 2 gol buldular ve maçı kazandılar.Hakettikleri bir galibiyet aldılar.Şehirlerine yakışır, taraftarlarını mutlu edecek bir futbol oynadılar.

Şu günlerde stad yapımı hızlandı Türkiye'de.Trabzon , Galatasaray ve Kayseri bu çalışmaların başını çekiyor.Kayseri Türkiye'ye modern bir stad hediye etti.Ama acaba Kayseri şehri bu stadı değerlendirebilecek mi? Bana kalırsa o stad yakında Olimpiyat stadımıza dönecek.Kayseri çok önemli bir iş yaptı tabi ki ama sanki o stada daha çok ihtiyacı olan şehirler var ülkemizde.Trabzon'un Eskişehir'in ve Bursa'nın o stadı bir hafta bile boş bırakmayacaklarına eminim ellerinde olsa.

Gelelim Fenerbahçe'ye.Çift forvetle başladılar diye ümitlenmiştim.Yanılmışım Semih'e şut çekmeme ve ara pas atma görevi verilmiş.Guiza bir aşırtma golü daha atarak en azından belki bir rekor kırarım derdinde.Ama yine de bugünün uğraşanlarındandı.Uğur Boral çalışıyor,uğraşıyor en azından bir kaç orta kesebiliyordu.Sağ kanada baktığımda ise...Deivid'in sanırım dün cenazesi vardı.Aragones ayıp etti oynatarak sevgili Deivid'i.İnsan bare bugün biraz izin verir oyuncusuna.İnsanlık mı bu?Ha? Deivid?
Emre hrçınlığının ve tribunlerin kurbanı oldu ilk yarıda, kart yiyene kadar çok istekliydi.İkinci yarıda ise tek başına topu ileri taşısa ne olurdu ki?O da bıraktı maçı.Gökhan sakat sakat oynadı ve kanadını çok çalıştıramadı.
Bir başka cenazesi olan sanırım Selçuk'tu.Galiba yakınının vefat etmediğini ve ölümden kıl payı kurtulduğunu 85inci dakikada öğrendi ve ilk şutunu çekti.Takımın geçen hafta tek mücadele edeni Deniz nedense bu hafta sahada yoktu.Şans işte her hafta da oynayamazsın ki!!!!
Şu takımda futbol oynamayı tek isteyen Lugano'dur ve sene sonunda bir aksilik olmazsa onu da kaybediyoruz.Bu maçta da yüreğiyle oynadı.

Fenerbahçe Bursaspor'a karşı 1 gol buldu ve onu bütün maç korumaya çalıştı.Ne gerek vardı bir tane daha atmaya.Ne gerek var ki yedekte duran tek forveti oyuna sokmaya.Gürhan diye bir çocuk oyuna sürüldü son dakikalarda takımı kurtarsın diye.En çok mücadele edenlerden biri olan Uğur da çıktı sonra yerine de Wederson girdi.Orta yaptı mı yapmadı mı hatırlayamıyorum bile.Unutmadan söyleyeyim, oyundan bir de forvet çıkardı Aragones.Bir gol bulma ihtimali olursa aman sevinip de Deivid'i Selçuk'u üzmeyelim bu yaslı günlerinde diye düşündü sanırım Dede.

Fenerbahçe bu sene bu uyuşuk kadrosuyla kontrat yenilemek için inanılmaz çaba sarfetti.Hadi Alex'i anlarım ama Deivid,Selçuk ve hatta Roberto Carlos'la hangi mantık çerçevesinde geleceğini çizersin?

Fener'de işler çok kötü gidiyor.Taktik değiştirmekten aciz bir teknik adam, gitgide kötüleşen bir kadro yapısı, transfer yanlışları Fenerbahçe'nin bu seneki hazin sonunu getirmek üzere.Fenerbahçe'nin bu haftaki tek kazancı sanırım Galatasaray'ın Kadıköy Finali rüyasının sona ermesi oldu.Bursa takımına da çok teşekkür ederim.Böylelikle Fener takımındaki yaralar ortaya çıkıyor.Umarım önümüzdeki Galatasaray maçına kadar bu kayıplar devam eder ve Galatasaray bize tarihi bir yenilgi tattırır. Yoksa Aragones ve 11 uykucular bizi uyutmaya devam edecekler.

Marquinhos

1 hafta sonra gelen not: deivid de souza'nın gercekten de 5 ay önce annesini kaybettiğini yeni öğrenmiş bulunmaktayım.kendisine bu acısını bir an evvel unutabilmesini diliyorum başı sağolsun.umarım eski moralli günlerine bir an önce döner.

15 Mart 2009 Pazar

zirve yolunda kanatsız ucaklar

Kanatsiz Futbol

Haftanın sonucu en merakla beklenen maçinda ,sahada cok koşan iki takim ve bu iki takimin oynadiği kanatsiz ve kopuk bir futbol vardi. Trabzonspor ligin başindan beri oynadiği takima yakin bir takimla maça başladi. Tek fark takimin şimarik çocuğu Yattara'nin ateşler içinde evde yatmasiydi. Onun yerine
devre arasinin en pahali transferi olan Alanzinho oynadi ve Trabzonspor'un yildizi oldu. Sezon başindan beri sağ kanati etkili kullanan,sol kanadi ise olmayan Trabzon,bu maçta ise sol kanadi kullandi ama gene
tek kanat alişkanliğini bozmadi. Takimda sezon başindan beri bozuk olan Ersun Yanal'in bilgisayari.Bir takim,heleki şampiyonluğu oynadiği bir sezonda tek kanatla oynuyorsa ve bulduğu gol sayisi 32(düşme
potasindaki takimlara yakin) ise hocanın nerde yanlişlar yaptiğini düşünmesi lazim. Trabzon gerek şehir gerekse takim olarak maça gergin başladi ve gergin bitirdi. Bu gerginlik oyunlarina da yansidi ve futbolu akici hale getiremediler. Her hafta olduğu gibi Selcuk ve Hüseyin orta sahada iyi mücadele ettiler.
Defans in uyumlu ikilisi Song ve Egemen çift forvet karşisinda zaman zaman bocaladilarsa da her zamanki oyunlari ile takimin ayakta kalan ikilisiydi. Orta sahanin yaratici ayaklarindan Alanzinho iyi bir futbolcu olduğunun
ilk ciddi sinyalini bu maçta verdi ,eğer devamini getirebilirse belkide Trabzonspor da her iyi takim gibi iki kanatli olabilir. Colman göbekte iyi işler yapmaya calişti ve attiği golde klasini gösterdi. Takimin sağ ve sol
bekleri özelliklede sol beki Cale , yari sahayi sadece soyunma odasina giderken geçti. Forvetin ilginç ikilisi Umut ve Gökhan ise bukadar eskik savunma karşisinda pozisyona dahi girmekte zorlandilar. Ersun Yanal
daha sonra oyuna Isaac 'i alarak Aragonnes ekolunden gelen bir değişikliğe imza atti. Kaleci Silva ise zaten haftalardir güven veren bir performans sergilemiyordu. Bu gün yenen ikinci golde ve ondan önce Egemenin
çizgiden çikardiği topta sadece transfer edilmiş olduğu için Tolga'yi kestiğini gösterdi. Son olarak Trabzonspor kesinlikle
kaybetmemesi gereken bir maçi kazanamadi. En azindan bir büyük maçi kaybetmemek takimin son haftalarda eksilen güveninin geri gelmesinde bir miktarda olsa faydasi olur.

Yanlişlardan bir doğru çikmadi

Galatasarayin ilk 11ini görünce ilk dikkatimi çeken perşembe günü çerek finale kalma mücadelesi verilcek maçta oynayamayacak olan Emre Aşik'in sahada olmasiydi. Emre Aşik bugün hatasiza yakin oynamiş ve belkide sahanin Galatasaray açisindan Arda ile birlikte en faydali oyuncusu olmuş olabilir,ama perşembe günü bu takimin defans
4lüsü bambaşka olacak. Bir yanda lig maçi diğer yanda uefa maçi. Galatasaray tarihinde 17 kez lig şampiyonu ve sadece 1 kez uefa şampiyonu olabildi. Sizce bu takim bazi seçimler yapmak zorunda kaldiğinda hangi yöne gitmeli. Benim içimden
geçen bir Türk takiminin bu kupayi bir kez daha kazanmasi ,en azindan ileriye gitmesi. Bu acidan bu beni gerçekten hayalkirikliğina uğratti. Saha içindeki Galatasaray'in dizilişi ise 4 3 1 2 idi. Galatasaray da rakibine özenmiş olacakki ortasahaya kanatsiz çikti.Zaman zaman Arda bazi ataklarda sol kanadi kullansa da maçin genelini kanatsiz oynadi. Ardanin üst düzey çabasi Ümit Karan'in ve
Sabri'nin çildirtan performanslarina yenildi ve Galatasaray oynadiği bu kötü maçta öne geçmiş olmasina rağmen üstünlüğünü koruyamadi. Gerçi bu noktada sahaya iki önemli aktör çikiyor. Birincisi ligin en çok gol atan futbolcusu Baros. Kim bu Baros,
avrupada takim takim gezmiş ve sezonda 10 golu anca bulmuş, fakat bu sene Galatasaray da ligde 16. golunu bugün atan golcüsü. Yada bunun aksi bir şekilde bir forvet olarak 8 futbol dışı(hakemi kandirmaya yönelik hareket ve elle oynamalar) sari kart görmeyi başarmiş son derece sorumsuz bir oyuncu. Burda rakip takimin defansinin göbeğinde oynayan Song'un hiç kart görmediğini sölersek sanırım durumun
nekadar vahim olduğu bir kez daha anlaşilir. Baros bu maçtada gene benzer bir hareketten sari kart gördü ve takimini haftaya Eskişehir maçinda
yanliz birakmiş oldu. Yaser konusuna gelirsek; genc bir futbolcu maça giriyor,takimi 2 1 önde ve maçin bitimine yaklaşik 10 12 dakika var. Yaserin bugüne kadar oynadiği maçlardan gördüğümüz kadarinla özellikleri kendisinden bekleneni bu maç için vermeye yetecek seviyede.(top ayağina gelince hızla koşup oyunu soğutmasi :) ). Peki bizim genc futbolcumuz bir sene boyunca neler izledi yedek klubesinde. Hakemlerle sürekli
oynayan Milan Baros,formsuzluğu dillere destan Ümit Karan'ın sürekli hakemlere bağirmasi ve klubun ona sahip çikmasini,takimin bal yapmayan arisi Sabri'nin koştuğundan fazla konuştuğunu ve takimin ikinci kaptani Ayhan'ın her maç işine gelmeyen pozisyonlarda hakeme "sinkaf" yaptiğini. Peki o ne yapti. Oyuna girer girmez bir taç atişinda Egemen'e dirsek atarak oyundan kendini 1 bucuk dakikada attirdi. Bakalim kulüp Yaser'e kaç maç ceza verecek ve Baros'a bu sorumsuz haraketlerinin bedelini nezaman soracak??

Bülent Korkmaz

Bu büyük kaptan Bülent takimi kanatsiz oynatarak ve Hamburg maçina inat Emre Aşik'la sahaya çikti. Geçen maç oyundan çikarken kendisine küfür eden Lincoln'ü oyuna yedek başlatarak bir disiplin gösterisi yapan hocamiz Bülent,oyunun gidişatina inat Linlocn'u oyuna almayarak, oyuncuyumu yoksa kulübü mü cezalandirdi biraz düşünmesi lazim bence. Tabiki de hiç kimse Galatasaray'dana daha büyük değildir ama alinmasi gereken bir 3 puan varsa bunun için tüm kaynaklar kullanilmalidir. Lincoln'ü oynatmayarak değil bence para cezasi şeklinde bir disiplin sistemine geçilmeli.

Eyyamci Hakem

Bu blogda tutupta Erman hoca yada Ahmet hocalik yapmayacağım amma velakin bir futbol sever olarak sahadaki hakemin bukadar basiretsiz ve eyyamci olmasi beni çok üzüyor. Hadi yeteneksizsin beceriksizsin,bari tribünleri germe be adam. Zaten şehir Trabzon,ülkenin en zorlu ve geçmişin en belali deplasmani ve dün hava alaninda olaylar çikti. Hakem en azindan düzgün maç yöneterek tansiyonun düşün olmasini sağlayabilirdi.

Not: Trabzonspor bu ülkenin tartişmasiz en büyük şehir takimi. Hüseyin Avni Akyer ise bu ligin en zorlu deplasmani. Fakat tribünler takim geriye düşünce
takimini ateşlemiyor. Taraftar sadece iyi gün dostu değil,en zor anında bir dayanak olmali.


Maradona

ORTANIN SAĞI


Gençlerbirliği takımından bir oyuncu daha almıştı Fenerbahçe 2001 senesinde.Modadır her zaman ligimizde Gaziantepspor ve Gençlerden oyuncu almak.Umit Özat da onlardan biriydi.Fenerbahçe'ye geldiğinde istikrarsız bir takım vardı karşısında Ümit'in.2000deki şampiyonluk sonrası işler hiç iyi gitmemişti takımda.Takım ligin sonunu 4üncü ya da 5inci olarak tamamlayabiliyordu.Uefa kupasına giderse başarıydı o seneler Fenerbahçe.Ama sene 2003'ü gösterdiğinde takımın başına Daum geliyordu.İşler iyi gidecekti artık.Ümit de o dönemin efsane kaptanı olacaktı Daum'la beraber.

Libero, ön libero , oyun kurucu ve en sonunda da sol bek oynadı Ümit Fenerbahce'de.Ümit ülkemizde belki de ,sadece sağ ayağını kullanabilen tek sol taraf oyuncusuydu.En büyük şansı önünde oynayan Tuncay ve onun açtığı koridorlardı.

Az mı yuhaladık ,yuhaladım Ümit'i Kadıkoyde. Orta yapamayan kanat oyuncusu mu olurmuş diye az mı söylendim.Allah'ın sopası yok derlerdi de inanmazdım.Haklı da çıktım. Allah elindeki son sopayı Fener'e 8 numara olarak gönderdi bu sene, eski şeytanıyla ve Ümit'i yuhalayan zihniyetle dalga geçercesine.
O yuhalanan adam Fenerbahçe'de bir sezonda en çok isabetli orta yapabilen adam oluverdi.Her zaman sol ayağıyla orta yapamasa da sağ ayağının dışıyla kestiği isabetli ortalar yüzümdeki hayret içerikli gülümsemelere neden olmuştu.Her mevkide oynayabileceğini gösterdi bize.İnsan isterse orta da yapardı gol de atardı.

En sonunda Fener'de kaptanlık da yaptı Ümit. 100. yılda takıma gerekli gazı vererek, soyunma odalarının Fatih Terim'i de olmuştu.Ne yazıkki yollar 2 sene önce ayrıldı Ümit'le.Yerine ancak Roberto Carlos gelse Ümit'i aramazdık.Ama yine arıyoruz.En azından efendiliğini arıyoruz Ümit'in.Kötü bir yere de gitmedi Ümit.Daum onu Köln takımına, yanına çağırdı.Kaptan yaptı onu.Bundesliga'da kaptanlık yapmak da varmış yuhaladığım Ümit'in kaderinde.

Başına gelen o kötü olayı biliyoruz.Çok futbolcunun başına geldi ama o ucuz atlattı.Hala hayatta ama doktorunun tavsiyeleriyle futbolu dün bıraktığını açıkladı Ümit.Gözyaşları içinde konuştu.Saçı sakalı birbirine girmiş belki de depresyonda.Ümit belki asla para sıkıntısı yaşamayacak.Ne bileyim belki Daum'la beraber bir dönerci açarlar Köln'ün ortasına.Dökerler Alaman bir sos içine alın size Alaman döneri , gelsin paralar.Ama dedim ya ağlıyordu Ümit.En sevdiği işini bırakmak zorunda kaldı.Hem de Bundesliga'da kaptan olarak.

Ümit Fenerbahçe'de oynadığı için çok mutluyum.Futbolu en azından Dubai'de ya da Amerika'da bırakmadığı için de ayrıca gururluyum. Ne yapalım işler kötü gidince tribünde bazen kimi yuhalayacağını şaşırıyor insan. Protesto yapası geliyor hemen insanın. Ama ben cavabımı tokat gibi almasını bildim Ümit'ten. Bizi şampiyonluklara götüren kaptana tekrar teşekkür eder ve kimi zaman yaptığım kabalıklar için özür dilerim. Hayatta başarılar sağ ayağını her ortamda iyi kullanan adam.

Marquinhos