24 Ekim 2009 Cumartesi

Süper Lig'de İlk iki maç ve Eskişehir - Beşiktaş Maçına Bir Bakış

Trabzonspor - Kayserispor



Dün haftanın açılış maçında geldi iki takım karşı karşıya. Trabzonspor istikrarsız, Kayserispor ise son haftaların formda ekibi. Son 5 maçtır golde yemiyorlar. Bunlar bir araya gelince ilginç bir maç bekliyordu bizi. Maçın kadrolarını görünce iyice dumur oldum. Genelde hocaların oyuncu tercihleri ve taktik anlayışları hakkında haddimizi aşmayan yorumlar yapmaya çalışıyoruz. Fakat Hugo Bross bu konuda akılları zorluyor. Oynadıkları 10 maçın kasetlerini geçtim, istatistiklerini önüne alsın, bir baksın bakalım 2 forvet oynamak ile tek forvet arasında ne kadar fark var. Umut ve Gökhan bireysel olarak bakıldığında belki çok üst düzey adamlar değil fakat, ikisi bir arada başarılı bir ikili. Futbolculara puan verelim mesela, Umut 10 üzerinden 6 lık bir oyuncu olsun, Gökhan 7'lik. İkisi bir arada normalde toplam 13 lük olması lazım fakat bu ikisi birlikte 16 lık iş yapıyorlar. Bu görmemek için kör olmak lazım. Bu çift forvet tek forvet meselesini düşünürken, aklıma takım müdafasınıda düşünüyor gibi bir ihtimal geldi. Fakat forvet artasında Yattara, Engin ve Gabriç üçlüsü oynarken bu mümkün değil. Ayrıca hafta içi yaptığı açıklamalar, Yattara'nın sakatlığı falan derken, inat yaparak gitti Yattara ile başladı maça. Ayrıca takımın göbeği çok alternatifli, Ceyhun, Colman ve Selçuk mesela hatta Tjikuzu. Bu çokluk durumuda sanırım oyuncu tercihlerinde hocayı zorluyor. Neyse efendim sonuçta maç başladı. Sahanın tek hakimi Kayserispordu. Önce golü attılar, sonra 2 tane çok önemli gol kaçırdılar. Akabince Hugo hatasından öndü, Engin ve Yattara'yı oyundan aldı. Bence iki oyuncuyuda bitirdi bu değişiklik. Bross bazı hamleler yaparken insan faktörünü aradan unutuyor. Aynısını Alanzinho'ya da yapmıştı. Neyse efendim bu değişikliklerden sonra , Gökhan ve Umut ikilisi garip müdafayı daha zorluyorlar. Gökhan'ın etkili ara koşuları, Umut'un alan boşaltmaları sonuçu önce durumu eşitliyor Trabzonspor. İlk yarının sonunda da bir duran toptan gol bulup devreyi önde kapatıyorlar.


Soyunma odasında Tonulay Hoca takımı ateşleyememiş olacak ki, Kayseri ikinci yarıda sahada hiç yoktu. Takım kaptanı Ali 69'da kırmızı görünce maçın tek hakimi Trabzonspor oldu. Kayserispor maç 1 sıfırken eline geçen fırsatları değerlendiremeyince sahadan mağlup ayrıldı. Bu galibiyete rağmen Trabzonspor bu hoca ile bana hiç umut vermiyor. Ayrıca birde Hugo Bross Ferhat ve Cale arasında ki tercihini bir daha sorgulamalı. Ferhat hem defansif hem ofansif olarak Cale'den daha iyi bir bek bence.


Bursaspor - İstanbul BŞB


Maçı uzun uzadıya anlatmıyacağım. Zaten Hasan kendi blogunda maçı anlatıcaktır, bizde onun yazısını koyucaz. Ben çok kısa iki takıma değinmek istiyorum. Batalla farkını hissettirmeye başladı takım üzerinde. Ofansif olarak büyük katkı sağladı takıma . Ergic'i ise ilk kez bu kadar yaralı gördüm. Daha doğrusu uyumlu gördüm, çünkü kendisi üzerinde tartışılmayacak bir isim bence. Ertuğrul Hoca, Volkan'ı bugün sağ kanada daha yakın kullanınca o da daha etkili oynadı. Ali Tandoğan ise bence kendi devrimini yapıyor Bursaspor'da. Tamanen farklı bir kimlik ile karşımızda. İnanamıyorum, onun olgun oyunu bana zevk veriyor. Bursaspor maça çok hızlı başladı 2 sıfır oldu bir anda. İBB'ye oyun kurturmadılar. İlk yarı 3 sıfır bitti, ama işte 3. gol bence harikaydı. Batalla klas ötesi bir gol attı. İlk yarıya ilişkin ilginç bir not ise önce Zeki'nin sakatlanıp oyundan çıkması, sonra da onun yerine oyuna giren Okan'ın sakatnalanıp çıkmasıydı. Zeki'nin sakatlığını anlarım ve talihsizlik derim, ama oyuna 13te oyuna giren Okan 23'de sakatlanıyorsa burda ya ısınmadan maça girmenin yarattığı bir sorun vardır, ya da Okan artık tedaülden kalkması gereken bir oyuncudur.


İkinci yarı önce 55'de Sylla sonra 60 da İbrahim Akın kırmızı kart gördü. 55. dakikaya kadar Bursaspor 3 gol atmış ve 2 tanede kaçırmıştı, İBB ise sadece 2 kez Bursa kalesine gelebildi. Yani kartların çıkması maçın sonucunu değil skorunu etkiledi sadece. Abdullah Avcı İBB'ye büyük geliyor bence. Bir laf vardır, "Anlattıklarınız, karşınızdakinin anladığı kadardır" diye. Sanırım Abdullah Hoca'yı anlayabilen ne yardımcısı var, ne de oyuncu var. Takım gene geçen seneki gibi olmaya aday. Hoca umarım kendisini anlaya bilen, ve istediği hedeflere ulaşmanında uyumlu çalışabilceği , düzgün yönetilen bir şehir takımı bulabilir kendisine.



Eskişehirspor - Beşiktaş


İki takımda da sakat ve cezalı oyuncuların yokluğu dikkat çekiyor. Eskişehir'de Yolua, Ümit Karan, Serdar ve Rakıp yok. Beşiktaş'da ise Yusuf ve Batuhan sakat, Ernst , Sivok ve Ferrari cezalı. İlk 11 ler aşadığaki gibi.

ESKİŞEHİRSPOR: Ivesa, Koray, El Saka, Vucko, Murat, Burak, Doğa, Sezgin, Volkan, Bülent Kocabey, Mehmet Yılmaz


BEŞİKTAŞ: Rüştü, Ekrem, İbrahim Kaş, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez, Uğur, Fink, Nihat, Tello, Tabata, Bobo

Eskişehirspor 4 2 4'e benzer düzenleriyle sahada olcak gene. Doğa ve Sezgin göbekte büyün yükü taşırken, Burak ve Volkan ilerdeki Mehmet ile Bülent Kocabey'e yardım edicek. Beşiktaş'ın ise geri 4lüsünü ve önlerinde oynayacak Fink ile Uğur'u anladım, ama açıkcası Tello, Tabata, Bobo ve Nihat nasıl sahaya yerleşir bunu kestiremiyorum. Bobo sol da mı oynar, Tello ortanın ortasında mı? Nihat forvet mi , sağ açık mı? Bunlarıda izleyip anlamaya çalışıcam. Eğer Yolua olsaydı Eskişehir galibiyete yakın derdim. Maç şu anda ortada kazanmak isteyen takımın çok ama çok çalışması gerekiyor.

Not: Maçtan önce Es Es tribünlerinin maytaplar ile yaptığı şov için ışıkları söndürünce, Ömer Güvenç elektrikler kesildi zannedip panik oldu. Spiker bile allahtan maça çok zor, arızayı düzeltirler dedi. Duruma uyanmaları 2 3 dakika sürdü.

23 Ekim 2009 Cuma

Derbi Öncesi Haberler

Fener'de Guiza ve Alex takımla çalıştı ama Semih ve Kazım sakatlar. Bu durumda bizleri şöyle bir kadro bekliyor olabilir:

............................Volkan...........................

Gökhan................Lugano......Bilica............Vederson

Topuz.................Cris.........Emre ..............Santos

. ..........................Alex................................

...........................Guiza................................

6 yabancı ile sahada olduktan sonra Carlos da yedek oturacaktır. Guiza'nın dönüşüne bu kadar sevineceğimi bilmezdim doğrusu. Guiza oynamazsa eğer yerine oynayacak Kazım(ki kendisi sakat), Carlos'u da geri getirir ve bu Keita için iyi haber olur. Bir şey yazamadan duramıyorum derbi öncesi. Yeni haberlerle yeniden beraber oluruz. Sevgiler.


Marquinhos

Galatasaray 4 Dİnamo 1

Dünkü maçı 3 farklı bölüme ayırabiliriz. 1. gole kadar olan 32 dakikalık süre, 32 ila 58 arasındaki süre ve 58'den maç bitimine kadar olan süre. Rakip Rumen takımı olunca, insan karşısında biraz daha temkinli, müdafası kuvvetli , orta alanda pres yapıp alan daraltan bir takım bekliyor. Maçtan bir gün önce Frank Rijkaard rakip takımı izlediklerini ve çok dinamik bir takım olduklarını söyledi. Bu beklentilerin üzerine birde futbolcularımızın kafalarının Fenerbahçe maçında olma ihtimali eklenince Graz maçı ya da Eskişehir maçı gibi zor geçecek bir maç bekliyordum ben açıkçası.

Golü bulana kadar aslında gene atak yapıyorduk, Keita sağda , Kewell solda güzel ataklar yapıyorduk, fakat orta sahanın ortası göbekteki 3lü çok dinamik değildi. Hatta bence Sarp, bu sezon en yavaş oyununu oynadı. Zaman zaman defansta açıklar verdik, rakip takım beceriden uzak olduğu için pozisyonlar gol olmadı fakat verdiğimiz açıklar derbi öncesi hala düşündürücü.
Gerçi bu maç stoper mevkisinde Topal vardı, ama ne fark eder. Daha önce de söylediğim gibi, yönetimi ve transfer komitesini 2 sebepten dolayı eleştirmek istiyorum. 1. si hala bu takımda gerçek mevkisi stoper olmayan oyuncular stoper oynamak zorunda kalıyorsa ve bu durum geçen sene en önemli maçta Kewell'ın stoper oynadığı bir sezonun üzerine yaşanıyorsa bu durum sadece üst üste gelen sakatlıklarla açıklanamaz. 2. nokta ise Gökhan Zan transferi. Eğer Gökhan Zan'ı kulübede oturtmak için aldıysanız , sezonda 15 maç forma giymesi sizin için yeterliyse, bonservis ödemeden alınan bir Gökhan iyi bir transferdir. Ama eğer siz Gökhan'ı takıma as oyuncu olarak transfer ettiyseniz bu seneki en kritik yanlışınızdır, hayırlı olsun.

Neyse efendim , ilk golü bularak oyunumuzu rahatlattık. Orta sahada hakimiyeti ele geçirdik. Sonra gene Keita şov başladı. Karşısında bu denli basiretsiz müdafalar bulunca Keita iyice çoşuyor ve çoşturuyor takımı. Nonda ile bu maç nispeten biraz daha az uyumlulardı , fakat Keita daha paslı oynadı bu maç . İlk yarıdaki 2 sıfırın üzerine ikinci yarının hemen başındaki gol eklenince Rumen takımı resmen sahadan silindi. Sonra Frank Rijkaard sıra ile birbirinden güzel değişiklikler yaptı. Kadıköy'de en önemli silahımız olacak sağ kanadı dinlenmeye aldı, yerine oynamaya aç Aydın ve Uğur'u aldı. Üzerine orta sahanın en önemli ayağı Ayhan oyundan alındı.

Sonuçta 3 maç sonunda 7 puan hiç kötü değil. Takımın gene 3 üzeri gol atması da keyif verici. Hafta sonu ise çok önemli maç var. Sanırım ilerleyen günlerde sıklıkla yazarız maç yazıları. Her güne ayrı bir analiz gelir, çünkü biz de Marquinhos ile sürekli derbi sohbeti yapıyoruz. Fakat o maç öncesi takım savunmasının verdiği sinyaller hiç iç açıcı değil. Bu takım savunmasını arttırmak için ben değişik bir 11 bekliyorum Frank Rijkaard'dan. Mesela orta üçlü, Sarp , Topal ( Barış) ve Ayhan'dan oluşabilir. Çünkü sağda Keita solda Arda olan bir takım her türlü atak oynar.

Son olarak benim için maçın en güzel yanı Uğur Uçarın 10 15 dakika da olsa taktığı kaptanlık bandıydı. Umarım bu gelecek yıllarda sıklıkla gördüğümüz bir görüntü olur.

Not: İnatla bir haftadır, toplumun farklı kesimlerine derbiyi soran medyamız acaba ne zaman bu klişeden vazgeçer. Ayrıca Frank Rijkaard'ın sakalıyla saçıyla uğraşın bakalım, daha ne kadar şaklaban olabileceksiniz.

Maradona

22 Ekim 2009 Perşembe

Steaua Bukres 0 Fenerbahce 1

Konuya ilk başta tnt digiturk ve dsmart üçgeninden başlayayım. Tnt maçı aldı mı ? Aldıysa sorun ne? Daha önce başka kanallar aldığında dsmart yine bu şekilde protesto etti mi? Çünkü dmsart maç boyunca elinden geleni ardına koymadı digiturk sahiplerine maçı izletmemek için. Ekranı kaplayan koskocaman logolar vs...

Suçlu kim burada bilemiyorum. Tnt mi digiturk mu yoksa dsmart mı ,yayın hakkını koruyamadığı için? Neyse her şeye rağmen Fenerbahçe Zico döneminden kalma bir Avrupa oyunu oynadı bu akşam. Benim de dahil herkesin aklında Galatasaray maçı vardı. Ama Fener gayet güzel top çevire çevire ,sakin sakin gol aradı. Defansta çok pozisyon da vermedi. Kazımla golü de buldu.

Gole kadar hep kontrollü geçen oyunda kaçan da goller vardı. Kazım forvet oynarsa ne kadar etkili olduğunu gösterdi bu akşam. Her yerden vurabiliyor. En azından bir korner kazandırıyor takıma. Santos Kazım Topuz ve Özerle bir kaç pozisyonda gole yaklaştı bu akşam Fener ve en sonunda Kazım ile güldü.

Golden sonra hatta neredeyse Carlos'un asistinde akıllara Gs maçı yeniden düştü. Bir anda ,Daum Vederson'u alana kadar düştü oyundan Fener. Ama Vederson hamlesiyle hem sol kanat güçlendi hem de Santos önde Alex görevi üstlendi ve çok iyi top tuttu. Bu hamleyi Antep maçında yapmalıydı Daum.

İşte bu hamleden sonra Fener yeniden toparladı durumu ve oyunu da galip bitirdi. Grupta da lider oldu. En önemlisi ise deplasmanda iki rakibini yendi ve o iki rakibi ile daha iki tane Kadıköy'de maçı var. Yani avantaj Fener'de. Bu grubu birinci bitirmek diğer tur için de avantaj. Umarım böyle gider.

Biraz da bireysel bakalım ve yavaştan da Galatasaray maçına dönelim. Defansta sakatlıklar var deniyordu. Bilica'nın bir ara sendelemesi dışında Lugano ile Galatasaray maçında oynayacaklarını gösterdi defanstaki ikili. Carlos beni en çok korkutanlardan. Keita'yı Carlos ile düşünemiyorum. O kanattan neler olur bilemiyorum ama Carlos bu maçta neredeyse sıfır hata ile oynadı. Ama dediğim gibi Keita önünde ne yapar bir soru işareti. Umarım Kewell ile başlar Galatasaray maça.

Özer Hurmacı sonunda formasını giydi ve ilk 11de başladı maça. İlk hareketlerde zayıf. Ama önünde boşluk buldu mu kaleyi de deniyor iyi de top dağıtıyor. Golde de payı büyüktü. Daha da gelişeceğine inanıyorum.

Kazım Richards daha önce de dediğim gibi bence çok iyiydi bu akşam. Gol dışında da şut çekmenin ve rakip kalede tehlike yaratmanın zor bir şey olmadığını gösterdi bu akşam.

Özetle bu akşam çok iyi bir derbi antremanı yaptı Fener. Eksiklere ve Carlos'a rağmen hem de Alex'sizliğe rağmen çok önemli bir 3 puan aldı. Galatasaray maçı için ise tek dileğim Vederson'un Carlos yerine oynaması. Ya da Carlos'un böyle oynaması. Kazım'ın arkasına Alex de geldi mi bana yeter. Bakalım sakatlık durumları ne olacak? Ona göre başka bir değerlendirme yazısı da yazarım. Sevgiler


Marquinhos

Futbolcuların ünlü forma numaraları



Bazı forma numarları bazı futbolcularla özdeşleşmiştir.Dünya çapında ünlü olan forma numaralarını derleyen bir liste hazırlamış Midfield Dynamo sitesi, hafızalarımızın tazelenmesi için iyi bir liste olmuş.

6 Numara:Daniel Passarella (Arjantin)

7 Numara:Eric Cantona (Man Utd),Kenny Dalglish (Liverpool),Raul (Real Madrid)

10 Numara:Diego Maradona (Arjantin ve Napoli) ,Hagi (Galatasaray)

11 Numara: Jorge Valdano (Arjantin)

13 Numara:Eusebio (Portekiz),Gerd Muller (Bayern Munich,Batı Almanya)

14 Numara:Johann Cruyff (Ajax, Hollanda)

23 Numara:David Beckham (Real Madrid, LA Galaxy)


39 Numara:Nicolas Anelka (Man City, Fenerbahce, Boton, Chelsea)

Benim birazda deforme ettiğim listenin orjinal hali ve futbolcuların kısa biyografileri bu linkte http://www.midfielddynamo.com/players/list_shirtnumbers.htm


Saygılar. Trakedi

21 Ekim 2009 Çarşamba

9. Haftanın Ardından Süper Lig'e Genel Bakış (2)

Antalyaspor

Takımın içinde olduğu maddi imkansızlıklar ortada. Sezon başında takımları değerlendirirken , kadro zafiyetlerini dile getirmiştik. Necati Ateş'in takıma katılması biraz hareketlilik getirdi. Ama gene de sahada kötü bir takım var. Geçen sene Mehmet Hoca'nın gelişiyle takım kaybetmeyen bir takım olmuştu, 10 haftalık bir süre için. Ama o haftalardan sonra sürekli bir düşüş var. Mehmet Özdilek ve öğrencileri bütün imkansızlıklara rağmen ligde kalmak için mücadelerini sezon sonuna kadar devam ettirecekler. Allahtan iki takım düşecek bu sezon kümeye. Bu biraz işlerini kolaylaştırır.

Gaziantepspor

Beni heralde bu sezon için şu ana kadar en çok yanıltan takım Gaziantepspor. Geçen sene bitime 6 hafta gelen Cuiero'nun daha iyi işler yapmasını bekliyordum. Tabata'nın transferin bitimine yakın satılması ve özellikle defans bloğunda hem Bekir'in yerinin doldurulamayışı, hem de devşirme bek oyuncuları ile çok zayıf bir müdafaları var. Ayrıca takım orta sahada çok yumuşak. 9 maçta 12 puan çok kötü Antep için, ama daha önümüzde uzun bir süreç var. Antep'in başkanı sezon başı hedeflerini Avrupa vizesi olarak söylüyordu, ve "Paraysa para, bu takım çok önemli işler yapacak" tadında konuşuyordu. Demek ki neymiş, bu işler parayla olmuyormuş, biraz akıl, biraz plan program da lazımmış.

Manisaspor

Sezon başındaki Sezer ve Ufuk krizleri hiç iyi yönetilemedi, daha doğrusu modern dünyada kriz olmaması gereken bir olaydan suni bir kriz yaratılarak takımın dengesi bozuldu. Transfer sezonunun başında Ufuk Galatasaray'a verilse , ve Sezer konusunda bir nokta konulsaydı şu anda daha iyi bir yerde olabilirdi Manisaspor. Gene de yeniden çıktıkları Süper Lig'de hedefi düşmemek olan bir takıma göre gayet iyi bir yerdeler. Kendi evlerinde iyi oynuyorlar ve her takımı zorluyorlar.

Ankaragücü

Ligimizin gayri meşru takımı Ankaragücü umarım küme düşer. Kusura bakmayın tarafsız falan değilim bu konuda , buradan Ankaragücü taraftarı bir takipçimiz varsa kendisine de açık mektup olsun bu satırlar. Kendisiyle internet üzerinden konuşup, Melih Gökçek'i nasıl içlerine sindirdiklerini bana anlatmasını rica ediyorum.

Denizlispor

Denizlispor ile ilgili daha geniş bir yazı yazmak istiyorum. Hastalıktan sıyrılırsam yazacağım , ama daha 9 haftada 2 hoca eskittiler. Bu başkan ve yönetimle işleri çok zor. Koffi dışında düzgün bir defans oyuncuları yok, var olan Çağlar'ın da psikolojisini alt üst ettiler sezon başı. Orta saha 2 top yapmaktan aciz. Tecrübeli ve tabir yerindeyse acar bir forvetleri var. Onlar sayesinde biraz biraz puan topluyorlar, ama işleri çok zor.

Diyarbakırspor

İlk haftaların süpriz takımı Diyarbakırspor'da Ziya Doğan ve yönetimin işleri çok zor. Hem saha içi hem saha dışı bir çok sorunları var. Futbolcuların alacaklarından, tribünlerin onlara tepkilerine, kendi gerçek seyircisi ile kavuşamamaktan takımın hala kondisyonunun yeterli seviyeye çıkamamasına kadar bir ton sorunları var. Onlar bu ligde olmasını istediğim bir takım. Umarım bu zorlu mücadelede şans onların yanında olur.

Kasımpaşaspor

Yılmaz Vural'ın gelişiyle birlikte takımın oynadığı oyun çok değişti. Moritz çok yetenekli bir oyuncu ve sistemin beyni bir yerde o. Yılmaz Hoca belki takıma yaptıklarının karşılığını puan olarak alamadı, bunda fikstürün de suçu var bir yerde. Şu an sadece 4 puanları olması çok ciddi bir dezavantajları, ama ilerleyen günler için bu güzel oyunları ile umut vaad ediyorlar.

Sivasspor

Sezon başında yapılan yanlış hamleler ve bunların üzerine Mehmet Yıldız'sızlık eklenince netice bu oldu. Sistemi ve oyuncu kadrosunu aynı sezonda değiştirmeye niyetlenince altından kalkamadılar. Bu serbets düşüşün durması bence çok zor. Yeni Hoca yerli bir isim olmasına rağmen, hem takıma hem lige yabancı. Allah yollarını açık etsin.

Maradona

Gecenin Yıldızı Gökdeniz



Barca 1-Rubin Kazan 2
Galibiyet golü Gökdeniz'den.

20 Ekim 2009 Salı

9 Haftanın Ardından Süper Lig'e Genel Bakış (1)

Sevgili okurlar , takipçiler kusura bakmayın, normalde pazartesi yazmam gerekirdi bu yazıyı. Ama garip bir grip oldum. Aslında 3 haftadır hasta gibiyim, sabahları uyandığımda boğazım ağırıyordu, öğlenleri geçiyordu. Ama 2 gündür geçmiyor. Sabah ağrıyor, öğlen daha şiddetli ağrıyor. Ve hiç vakit yok oyalanmaya, okul bir yanda , iş bir yanda. Neyse yavaş yavaş maçlara geçelim. Sırf bu hafta değil , biraz da geçtiğimiz 9 haftaya bir bakış olacak bu.

Sezonun ilk 3 4 haftası , takımlar arasında bir uçurum vardı. Bu sadece puan farkındaki uçurum değil, saha içindeki uçurumdu. Çok korkuyordum açıkcası ben, Bursaspor'un, Eskişehir'in , Gençlerbirliği'nin ve diğerlerinin bu sene bölük pörçük bir lig geçirmelerinden. Önce bu takımlar oyun kalitelerini yükseltti, şimdi yavaş yavaş puan farkı da kapanıyor ve kapanacak. Ligin ilk haftaları keyif veren takım sayısı 3ü zor bulurken, şimdi bu sayının 6 7 olduğunu görüyoruz. Puan durumuna göre gidelim diyorum.

Fenerbahçe

Fenerbahçe aslında Marquinhos'un ilgi alanı. Fakat ben de bir futbol sever olarak yakından takip ediyorum. Daha önce de dile getirmiştim, eğer amaç kısa süreli başarı ise Daum bu hedef için en uygun 2 3 hocadan birisi. Sezon başı Alex'in geç gelişine göz yumması olsun, Guiza krizini çok iyi yönetmesi olsun bunun net iki göstergesi. Ayrıca, hiç kendisini güzel futbol ile sınırlandırmayıp, aldığı 3 puana bakan bir hoca. İlk 8 haftayı kayıpsız kapattı. Ne taktiğini değiştirdi, ne de sakatlıklar ve kartlar dışında oyuncuları. Bu oyuncuları bu kadar sık oynatması bana çok mantıklı gelmiyor açıkcası. Fenerbahçe'nin kadrosu geçen senekine göre çok daha alternatifli ve geniş fakat Daum mecbur kalmadıkça yedek oyunculara selam bile vermiyor. Ayrıca bence Özer gibi bir yetenek için de olabilecek en kötü hoca. Ya şimdi burada amacımın dışına çıkan bir açıklama yapmak istemiyorum, ama ben Türk pasaportuna sahip genç bir futbolcu olsam, Daum'un çalıştırdığı bir takıma mümkün değil gitmem. Daum'un Beşiktaş ve Fenerbahçe'ye şampiyonluk sayıları dışında ve sol bek Ümit Özat dışında kattığı ne var, bunu da bir düşünmek lazım sanırım. Daum Alex'den, Lugano'dan, Emre'den , yani kısacası zaten bir yere gelmiş olan oyunculardan en üst düzeyde verim alır , ama tutup da bir Özer'i Alex'in ayağı kopmadıkça oynatmaz bence.

Galatasaray

Yeni bir düzen kurmaya çalışıyor bu sene. Ben açık söylüyorum, şu anda aldığımız 22 puan bence fazla .Yani 16 puan falan da almış olsak ben gene de takımdan memnunum. Yeni ve uzun yola çıkmış her takımın başına gelebilecek sorunları yaşıyoruz. Bir de şöyle bir şeyi unutanlara söylemek istiyorum. Eric Gerets ile 4 1 5 oynuyorduk, Kalli zamanı takımı futbolcular kuruyordu, Skibbe'yi ise kimse sallamıyordu. Şimdi futbolcu kulübeye dönüp bakınca Rijkaard ve Neeskens'i görüyor. Bunun için bile ben 2 sene daha şampiyon olamamaya razıyım.

Bursaspor

Bursaspor Tv sayesinde 3 4 hazırılık maçını izlemiştim Bursaspor'un. Yıllardır da hep göz ucu ile bakarım. O garip camianın olaylara bakışını anlamaya çalışırım. Bursa'ya yıllar sonra ilk kez huzur geldi sanırım. Tamam taraftarlar hala haklı olarak şehrin takıma destek olmadığını düşünüyorlar. Ama ben bu hafta öyle bir top oynayan Bursaspor gördüm ki, çok mutlu oldum. Eh sezonu aynı hoca ve güçlenmiş bir kadro ile açmanın avantajını yaşıyorlar. Bu haftaki İBB maçı çok önemli. Onu da alırlar ise hem bir seri yakalamış olacaklar, hem de kendi seyircisini sevindirmiş olacaklar.

Kayserispor

Lige hiç iyi girmedi Kayserispor. İlk 3 maçta sadece 1 puan alabildiler. Ama sonra adım adım toparlandılar. Gökhan gitti gideli ilk kez bir forvetleri var. Adı gibi kendisi de Arıza bir adam. Hala orta sahaları üretken değil çok. Ama her şeyin bir anda olmasını beklememek lazım. Ayrıca o güzelim stadı 3 büyüklerin maçları dışında boş bırakan Kayserispor taraftarına (eğer varsa öyle bir taraftar) seslenmek istiyorum. Daha ne istiyorsunuz acaba?

Gençlerbirliği

Ligimizin şu anda sistemi en oturmuş 2 takımından birisi. Doll çok büyük bir iş yapıyor. İlhan Cavcav'ı insan olarak hiç sevmem. Futbola bence son 2 3 senedir ciddi zararları vardı. Mesela bu Melih Gökçek'e ensest ilişki konusunda cesaret verenlerin başında geliyor kendisi. Hatta bu sezon başında , bir anda 10 kadar oyuncu aldı Hacettepe'den. Ama bu sefer en azından doğru hocayı getirdi. Hatta kendi açıklamalarına göre ilk kez oyuncu alırken komisyon verdi. Neyse bu kadar yanlışına rağmen, çok güzel top oynayan, mücadele eden güzel bir takım kurdu.

Eskişehirspor

Tarafsız olamadığım bir diğer Anadolu takımı. Geçen seninin 2. yarısından beri inanılmaz bir pozitif görüntü var oyunlarında. Geçen sezonun ilk yarısında , gerek lige yeni çıkmanın verdiği zorluktan olsun, gerekse bir takım yanlış oyuncu tercihlerinden dolayı, saha içinde çok iyi işler yapamıyorlardı. Bu sene ama kazansalar da kaybetseler de saha içinde mücadele eden, ve güzel futbol oynamaya çalışan bir ekipler. Ayrıca Rıza Hoca'yı tebrik ediyorum, çünkü aslında orta saha seçenekleri çok yok, ama Burak ve Mehmet Yılmaz'ı çok verimli kullanıyor.

Beşiktaş
3 ayda neler değişti? Takıma yapılan 12 transfer var sanırım, bunlardan 1 buçuk tanesinden verim alabiliyorlar şu anda. Beşiktaş'ın önünde çok kritik 2 maç var. Bu iki maçta da işi çok zor. Ama en azından birisini mutlaka kazanmalı. Ya Şampiyonlar Ligi'nde ya da ligimizde maç kazanmalı ki son aldığı 2 galibiyet anlamlı olsun. Mustafa Denizli ise ilk 6 haftada olduğu kadar çok oynamıyor takım ile.

İstanbul BŞB

Bence Abdullah Hoca, bu takımın çok çok üzerinde bir teknik direktör. Bu yüzden zaman zaman futbolcularına kendi hedeflerini anlatmakta ya da uygulatmakta sıkıntı yaşıyor. Gene geçen seneki gibi bir başlangıç yaptılar. Ama hala istikrarsızlar. 9 maçta 15 puan, Avrupa Kupalarına gitmek isteyen bir takım için çok az. En azından 18 yapmış olmaları lazımdı. En büyük çekincem ise 2 üst üste mağlubiyet sonucu takımın gene lige havlu atıp, sezonu serseri mayın tadında geçirmeleri.

Trabzonspor

Bir takım ve camia hem bu kadar başarıyı isteyip, hem de bu kadar istikrarsız nasıl olabilir? Trabzonspor son haftaya Şampiyonluk iddiası ile girmeyeli kaç sezon oldu acaba? Bir karar versinler artık. Bir sezon mu şampiyon olmak istiyorlar, yoksa önümüzdeki 10 içinde en azından 5 6 sezonun son haftasında kıyasıya bir yarışın içinde olmak mı? Gittikleri yol, yol değil. Gene söylüyorum sabah Morinho gelse takımın başına 8 hafta sonra kovarlar. Şehrin en merkezi yerine kocaman bir tabela diksinler üzerinde "İstikrar başarıyı beraberinde getirir" diye.


İlk dokuz takım benim gözümden böyle görünüyor. Hastalık yüzünden diğer 8 takımı yarın yazacağım, kusuruma bakmayın. Sevgiler Saygılar

Maradona


Deutschland, Deutschland über alles,Über alles in der Welt !!!!

19 Ekim 2009 Pazartesi

Profesör Daaaum


Kaç haftadır yazıyorum. Nasıl Aragones'i üşenmeden her hafta yazdım Daum'a da yazıyorum. Fenerbahçe diye bir takımsan sen maç boyu 2 adamla hücum edemezsin arkadaşım. Sağdaki gelecek, soldaki gelecek, forvet gelecek onun arkası gelecek onun arkasındaki o iki adam var ya, onlar da gelecek. Bu , Antep maçında ne zaman oldu dersiniz? Fener 85'te golü yiyince oldu. 5 dakika boyunca böyle saldırdı Fener ne oldu sonunda ? Atamadı bir de gol yedi. Ki o dakikalarda bile bazen hala hücum 2 3 kişiye düştü.

Kafayı yememek elde değil. Tamam kadro olmadı diyelim. Zaten değişmiş bir kadro vardı bu maçta. E olmadı yani tamam olabilir, normal. Dakika olmuş 70 nasıl hala sıkılmadan maç izliyor Daum kenardan kenardan? Topuz top tutamıyor, yorgun, gayet anlaşılıyor. Semih de öyle. Daum gitti Özer'i alacağına Santos'u aldı. Ki Santos'u almak mantıklı ama bir ileride top tut bakalım sen. İkisini beraber alsaydı gayet mantıklı olurdu. Hem Özer'le topu tutardın hem de Santos'la ona bir kanattan destek verebilirdin. Antep'in baskısına da golle karşılık verebilirdin.

Ama bizimki gitti Bekir'i aldı. Antep karşısında 1 0'ı korumaya çalıştık arkadaşlar. Vuhuuu!! Isıran takım ,offf çok korktum. Dün neyi ısırdı acaba bu takım?

Tamam geçen haftaki pres az da olsa vardı sahada. Orta saha dirençliydi. Alex yoktu. Topuz ilk yarı fena değildi ikinci yarı kötüydü. Geçen hafta neleri övmüştüm? Demiştim ki Fener hep az adamla geliyor ama o az adamlar çok yetenekli. Alex'e top geldi mi bir şeyler olabiliyor. Ayrıca seyirci de destek verince pres hiç bitmiyor. Çünkü yukarıdan sizi izleyenler prese alkış tutuyor. Alkış almak isteyen oyuncu bastırdıkça bastırıyordu geçen haftaki maçta. Bu hafta bu da yoktu. Emre de yoruldu.

Daum'a kim ne dedi bilmiyorum. Öyle bir takım var ki sahada bırakın teknik direktörün çift forvete falan geçme isteğini, yedekte zaten başka forvet yok. Onu geçtim takımı toparlayabilecek tek adamı 85'te oyuna alıyorsun. Abdulkadir yine yok. Furkan (tek extra forvetimiz) yine yok. (Bunları alana kadar burada yazmayı düşünüyorum evet.)

Bu maçı Fener alsaydı ne diyecektim bir de onu yazayım. Bu kadar uyuduğumu hatırlamıyorum ben bir maçta. Arada yemekteyiz'in finaline baktım o daha heyecanlıydı. Fener yine az adamla hücum etti. Korner kullanıyoruz ve ceza sahasında o kadar az Fenerli var ki ben korneri kullanan olsam o korneri kullanmam direk defansa gönderirim oyun kuralım diye. Fener kazandı ama hiç haketmedi.Az adamla hücum ancak o az adamların çok yetenekli olmasına bağlıdır. Onlar değişti mi ,işler de değişir.Dün Semih bile gole rağmen kötüydü. Diyecektim.

Çok şükür ki demiyorum.Antep'e helal olsun. Hele o Olcan'a. Bütün maç bir tarafını yırttı. Sonunda istediklerini aldılar. Tebrik ederiz.

Fener büyük ihtimalle Bükreş'e yenilir. Daum o maçı direk unutmuştur ve şimdiden Galatasaray'ı nasıl yeneriz onu düşünüyordur. Halbuki al şu maçı, Bükreş'e önem ver, Galatasaray'a yenilsen de fark 2 puana düşerdi. Neyse olmadı. Artık Bükreş'te en iyi ihtimalle beraberlik alınır ki o çok zor. Devamında da Galatasaray derbisinde farkı yeniden 5 puana çıkarmak için uğraşır bu takım. Maalesef Alex ile oynamazsa ve hatta Guiza kadroya girer ve Carlos'u zorunlu yedek yapmazsa o iş de zor. Keita ile Carlos'u aynı sahada ben düşünemiyorum. Daum düşünüyor mu acaba? Mail mi atsam Daum'a allahını seversen Carlos'u oynatma diye? Bilemiyorum. Her Gs maçı öncesi gibi korkuyorum.

Sevgiler

Marquinhos

Galatasaray - Trabzonspor Maçı Üzerine Bir Kaç Cümle

Gerçekten de anlamak mümkün değil. İlk yarıda 2 sıfır iken koparamadığımız maç, önce 2 1 oldu. Sonra 2 2 oldu. Düşünmeye başladım ister istemez, gene neler sallayacaklar bize diye. Ben bunları düşünürken, Keita takım oyuncusu olmayı hatırlayıp çok güzel bir orta kesti arka direğe, Baros indirdi ve Arda golü attı. Hemen ardından bir gol daha geldi. Tam artık keyifle maçı izliyordum ki, yenilen gol ile gergin dakikalar yaşamaya başladım. Sonuç 4 3 . Evet ben de bol gollü bir karşılaşma bekliyordum. İddaacı tabiriyle 4-6 toplam gol olur gibi geliyordu, ama 7 gol oldu. Zaten bu iki takımım dünkü kadrolarla defalarca maç yapsa toplam 4 golden aşağısı mümkün değil olmaz.

Biraz Trabzonspor'a değinmek istiyorum. Ersun Yanal'ın Trabzonspor'u sol açıkta Gabriç olmamasına rağmen bu takımdan 2 gömlek daha iyiydi. Defansın göbeğinin Giray ve Egemen ikilisine teslim edilemeyeceği gün gibi aşikarken, bugün yenilen 4. gol bunu istapladı bir kez daha. Ayrıca inatla maç boyu tek forvet kalmak nedendir anlamadım. Zaten Servet hem Umut'u hem de Gökhan Zan'ı tuttu maç boyu. Şu Colman bizde olsun çok isterim. Bir de gönül yaram Ferhat Öztorun tabi. Ayrıca bunu daha önce de belirtmiştim blogda, ben genel kanının aksine Silva'nın Tolga'dan çok çok iyi kaleci olduğunu düşünmüyorum. Trabzonspor'un kalecisi sezonda en azından 9 puan almalı tek başına. Trabzonspor teknik istikrarsızlığını sürdürdüğü sürece 2 maç güzel 2 maç kötü devam ederler yollarına. Gelelim Galatasaray'a.

Medya vurdukça vurdu. Frank Rijkaard Milan'a , Kewell Adaya, Baros sezon sonu gönderildi, Arda Barcelona'ya çok yakın ve zaten Elona kaçacak yer arıyor, hergün kulakları çekiliyor çünkü. Medyanın yarattığı baskıyı Fenerbahçe'nin kaybettiği 3 puan biraz hafifletti bu yükü.

Herkes Frank Rijkaard'ın sistemini beğenmiyor. Ama adına Total Futbol denilen şeyi öğrenmek çok kolay değil. Eğer bu takım azmedip bu sistemi öğrenirse önümüzdeki senelerde sürdürülebilir başarı ve istikrar gelir. Ama doğru konuşmak gerekirse takım olarak ve bireysel anlamda çok eksiklerimiz var.

1 Takım müfadamız çok kötü. Ayhan ve Mustafa çıkarken çok top kaptırıyor, Servet ve Gökhan ikilisi ise çok kötü. Daha doğrusu Gökhan tek başına o kadar kötü ki, Servet'e de yetiyor, Ayhan'a da. Ama bu sorunu çözemeyiz şu anda. Transfer dönemine kadar mevcut kadromuz bu.

2 Futbolcular gereğinden fazla topu ayaklarında tutuyorlar. Ben Melih Şabanoğlu'nu yaklaşık 1 buçuk senedir çok yakından takip ediyorum. Benim için Galatasaray yorumcuları içinde kendisi açık ara 1 numaradır. Ondan sonraki 2 numaram ise PC LİON FC'dir. İkisini de hayatım boyunca hiç görmedim, tanışmadım. Neyse işte Melih Abi'nin sıklıkla üzerinde durduğu bir konu var. Takımın pas hızı diye. Gene o Çarşamba günü radyoda değinir buna ve gerçek rakamları öğreniriz ,ama onun söylediğine göre bir ara 2.9 saniyeye kadar düşen pas hızımız heme 3 bucuk saniyelere yaklaştı sanırım. Bunu oyunu izlerken gözlemleyebiliyoruz. Frank Rijkaard'ın artık ağırlığını hissettirmesi lazım sanırım. Keita'yı ve Arda'yı lüzumsuz çalımlar konusunda uyarmalı. Sarp ve Ayhan'a daha hızlı oynamayı ezberletmeli.


3 Geriden oyun kuramıyoruz. Bu stoperler ile de bu mümkün değil zaten. Ya devre arasında bir Popescu alınmalı takıma, ya da Servet ve Gökhan'a bireysel antremanlar yaptırılmalı.Hatta bence Gökhan Zan bir sucuk fabrikasına hediye edilmeli


Frank Rijkaard'ın Barcelona ile ilk sezonunda ne kadar kötü günler yaşadığını hepimiz biliyoruz artık. Bence takım olarak buraya kadar iyi idare ettik. Takım savunmasını geliştirirsek, ki bakın Galatasaray 4 sezondur neredeyse takım savunması yapmıyor, daha rahat maçlar izleyebiliriz. Geride kalan bütün maçlara baktığım zaman , yediğimizden fazla atmamız gerek. Biz gol atarak kazanan bir takımız şu anda, gol yemeyerek değil. Şimdi iki ciddi sınav var önümüzde. İçerideki Dinamo maçından umudum var ve fakat Kadıköy'ü merakla bekliyorum. O kadar travmatik maçlar yaşadık ki , skor ne olsa şaşırmam. Sevgiler Saygılar.

Maradona

18 Ekim 2009 Pazar

Endüstriyel futbola karşıyız da...

Hava pek güzel olmasa da bugün dışarı çıkıp gezinmeye başladım.ufak bir yerde oturduğum için merkezde bir gürültü olsa kasabanın her yerinden duyulur.Bende davul sesleri duydum.Fark ettim ki şehir stadında(Çatalca Ziya Altınoğlu stadı) süper amatör maçı vardı.Oraya gittim maç oldukça hararetliydi ikinci yarısına yetiştiğim maçın ilk yarısında ev sahibi Çatalcaspor'un 2 futbolcusu atılmış tabi bunun üzerine küfür gırla gidiyordu.Benimde aklıma geldi endüstriyel futbola bu durum için mi karşıyız rahatça küfür edebilme için mi yoksa bedava futbol için mi?Başlı başına çelişkili bir durumdu zaten bedava futbol vardı hemde en kalitelisinden aç tv yi seyret bu kadar zor olmasa gerek.

Endüstriyel futbol hala buralara uğramamıştı fakat takım formalarının ön yüzünde arka yüzünde reklam vardı.Ucundan azcık endüstiriyelleşmişti futbol.Futbol kalitesinden bahsetmeyeceğim adı üzerinde amatör ne fazlası ne daha azı.Endüstiryel futbol bize ne vermişti bunca zaman neden karşıydık bu kadar hırsla? Bunun cevabı çok kolaydı Avrupanın 5 büyük liginin kaideyi yerinden oynatmadan seyretmeyi , en kaliteli görüntüyle en estetik golleri başka ne vardı tek pozisyonun 14 farklı açıdan görebilmeyi ve bir çok şey daha.Peki neyi almıştı bizden özgürçe küfür edip taraftarı olduğun takımın sahasının kapatılmamasını daha kısaca bedava tribünde futbol keyfi mi yoksa doyasıya çakallık keyfi mi?

Herkes demez mi para verirsem daha iyisini istemeye hakkım var diye.Peki para vermeyince ne isteyebilirsin ki daha iyi futbol mu ya da seni yağmurdan koruyacak bir kapalı tribün mü yoksa daha fazla çekirdek mi? Anlaşılan futbolda bir endüstiryelleşme yokta insanın zevkleri endüstiryelleşmiş sorunda bu sanırım yapcak fazla bir şey yok insan ihtiyacı var diye yıllarca icat etmiş şimdi bunca zevki karşıyız deyip silip atacak değildik.Yaparken zevk aldığım bişey için acı çekme zorunda değilim ya da yağmur altında ıslanacak değilim.Kızabilirsiniz ama ben tv yi açıp en kaliteli golü izlemeyi ,küfür olmadan maç seyretmeyi çakallardan arınmış futbolu seviyorum diye endüstiriyel futbolu destekliyorsam bunu desteklemeye devam edeceğim.Ben futbolu seviyorum ne yazık ki amaçsızca tribünde şarkı söylemeyi değil,eğer ki söylemediğim beni diğer tarafı diye atfetederseniz ki varsın öyle olsun.Ben futbolu seviyorum oturup izlemeyi güzel hareketi alkışlamayı belki ıslıklamayı ama amaçsızça şarkı söylemeyi değil.


Saygılar. Trakedi

Samiyen'de Rus Ruleti

Çok ilginç bir maç oldu, zaman zaman oyunu kontrol ettik, zaman zaman ise maçı bıraktık Trabzonspor'a. Maçı ilk yarıda koparabilirdik, koparmadık. İkinci yarının başında koparabilirdik, koparmadık. Maç 4 2 oldu tam kopuyor derken gene yedik bir gol ve son dakiları diken üzerinde izlemek zorunda kaldık. Takım müdafasında ciddi eksiklerimiz var hala. İki takım arasındaki kadro farkı ile maçı kazanmayı bildik. Maç yazısı sanırım sabaha kalır çünkü takip edenler bilir, sevgilim yurt dışında. İki gündür internetten konuşumıyoruz, bu gece onun acısını çıkartcam. Sabah görüşürüz.

Maradona

Lig Tv'de Talihsiz Anlar ve Türkiye'de Teknik Direktör Olmak

Daha demin Lig tv haberlerinde bir video izledim. Trabzonspor İstanbul'a gelmiş malum derbi için. Çoşkulu bir kalabalık da onları karşılamış. En büyük ilgi Alanzinho'ya. Ama ilginin dozu biraz kaçmış. Gerçi burada dozu kaçıran , o görüntüleri yayınlayan Lig tv olmuş.

Bir taraftar Alanzinho'ya: "Alanzinho Cimbom'un anasını..." diyor ve lig tv de bunu aynen yayınlıyor. Kardeşim hadi maçta kaçırdınız yayınladınız. Tezahürat bu nereden geleceği belli olmaz. Ama elinde görüntü var di mi ? Aç bak bakalım kötü bir şey var mı yok mu diye. Neyse bu talihsiz andan sonra bir de Yattara faciası yaşandı. Taraftarlar Yattara'ya iyi niyetli tezahüratlar yaparken bir başka sinirli taraftar geldi ve Yattara'dan hesap sordu.

"Bu sene oynamayı düşünüyor musun Yattaaraaaa? " dedi. :) Yattara da garibim "evet evet" diyerek geçiştirmeye uğraştı ama adam sinirliydi. " İki hafta demiştin 3 ay oldu Yattara" diyerek ortamı daha da çok gerdi ve en sonunda korumalar ve Trabzon taraftarı araya girdi ve Yattara otobüsüne bindi.

Şimdi bunların dışında talihsiz bir haber vereceğim. Nurullah Sağlam istifa etti. Denizli şu an hocasız. Açıklaması:

03.09.2009 tarihinde göreve geldiğimiz Denizlispor Kulübü'nde yaşayabileceğimiz sıkıntıları önceden kestirebilmek çok zor değildi. Ancak bu kulübe olan geçmişteki gönül bağımız, maddiyatı gözetmeksizin bu görevi kabul etmemizde en büyük etken oldu.

Göreve geldiğimizden bu güne kadar ben ve ekibim iyi niyetle, 24 saatimizi kulüpte geçirerek bir takım şeylerin düzelmesi için oyuncularımla emek ve kader birliği yaptık. Haftalar ilerledikçe mesafe katettiğimizden ve doğru yolda olduğumuzdan, oyuncularımla birlikte bir an bile şüphe duymadık.

Ancak, Bursaspor maçı sonrası sayın Başkanın soyunma odasına gelerek, oyuncuları ve beni mesleğimin onurunu zedeleyecek bir söz sarfetmesi, kendime ve mesleğime olan saygımdan dolayı asla kabullenemeyeceğim bir durumdu. İşin en önemli ve vahim boyutu ise, bu söylemin, tüm oyuncularımın önünde gerçekleşmesi ve bir daha tamir edilebilmesi mümkün olmayan bir şekle dönüşmesiydi.

Oyuncularıma güvenimin tam olmasına ve bu takımın bu zorlukların üstesinden geleceğinden zerre kadar şüphem olmamasına rağmen, meslek onurumun gereği olarak, üzülerek te olsa Denizlispor´daki görevimden istifa etme kararı aldım.

Bu görevi kabul etmemde büyük pay sahibi olan sayın Cumhuriyet Başsavcımız Kazım Arapoğlu´na ve son olarak göreve başladığımız günden bu yana desteğini bizden esirgemeyen büyük Denizlispor taraftarına sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.

NURULLAH SAĞLAM

Bu başkan ve teknik direktör ilişkilerine bir örnek de Anadolu'nun bir 2.lig takımından var ama bunu şimdilik açıklayamıyorum. En az bu örnek kadar can sıkıcı ve belki de bundan daha zarar verici bir olay yaşandı Anadolu'da geçen hafta. Kimbilir daha aşağıda neler oluyor bilmiyorum ama teknik adamlarımızın işi oldukça zor. Kulüplerimiz hala mafya gibi yönetiliyor. Bu haberi en kısa zamanda verebilmek üzere...

Saygılar

Marquinhos

Beşitaş Kasımpaşa Maçı ve Diğer Göze Batanlar

Beşiktaş için, oynanacak oyundan çok, kazanılacak 3 puanın önemli olduğu bir maçtı. O yüzden uzun uzadıya taktik analiz yapmayacağım. Nihat sağ açık gibi, Bobo da merkez forvet oynayınca ikisi de daha verimli oldu. Sol açık Bobo ile forvet Bobo arasında performas olarak yüzde yüz bir artış var. Mesela Batuhan ve Bobo güzel bir ikili olabilir gibi geliyor bana. Dün 8 milyon Euroluk adam Tabata sahada çok çalıştı. Serdar Özkan çok çalıştı, ama beceriksizlik yakasını bırakmıyor. Şunu düşünüyorum Serdar her topa kötü vurduğunda yaklaşık 3 4 senedir A takım oyuncusu. bu demektir ki Beşiktaş'ın çok hoca değiştiren düzeninde en azından 4 hoca ile çalışmıştır. Şimdi ya bu 4 hocadan birisi çıkıp Serdarcım antreman bitti ama sen gol vuruşu çalışacaksın demiyor, yahut Serdar denmesine rağmen çalışmıyor. Ayrıca bir futbolcuya hadi senin şu eksiğin var otur çalış denmesine ne gerek var. Adamın tek işi futbol oynamak ve bu işi doğru yaptığı zaman çok anormal başarılar ve tatminler yakalayabilir. Bu konu maçın da dışında incelenmesi gereken bir konu sanırım.


Maça dönecek olursak, küskün adam Rüştü dün hem Beşiktaş taraftarına kırgınlığını belli etti, hem de golden sonraki akıllı hareketi ile, maçı , ve bizi medyanın abartısından kurtardı bence. Düşünün yani Rüştü öyle bir akıllılık yapsa , dünden beri ne futbolcuların profesyonel olmaması, ne de Rüştü'nün tecrübesine yakışmadı çığlıkları atılırdı.


Gelelim 2 kırmızı karta. Ne Ernst'e yakıştı aldığı ikinci sarı kart, ne de Ferrari'ye. Ama bu kartlarda hem takımın 4 1 5 oynamasının hem de kondisyonsuzluğunun etkisi vardı. Önümüzdeki Eskişehir maçında Sivok , Ferrari ve Ernst yok.


Son olarak ben taraftar ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Ya bu medya Çarşı'yı tam olarak anlamıyor, ya da cidden balık hafızalılar ki, Yıldırım Demirören'in sadece bu sezonda protesto edildiğini zannediyorlar. Neymiş efendim, tribünler yönetimi protesto ederek takıma zarar veriyorlarmış. Beşiktaş taraftarı benim takip ettiğim kadarı ile, geçen sene ligin son 2 ayı dışında Yıldırım Demirören'i sıklıkla protesto ediyordu zaten. Herkes, bütün medya Yıldırım Demirören'in hatalarını unuttu ve sanırım herkes "Tüp" reklamlarının düşeceğinden korktuğu için istemsiz bir savunma hali içinde Yıldırım Demirören'i. Şimdi bütün sezonu değiştirebilcekleri son bir fırsat var ellerinde. Wolfsburg ve Eskişehir maçlarından toplamda en az 4 puan almaları şart. Almanya'dan puan gelmez ise güle güle Şampiyonlar Ligi. Bakalım Beşiktaş bu bütün sezonu etkileyecek kavşakta neler yaşayacak.



Avrupa'da Dünki Maçlardan Bir Demet


Chelsea deplasmanda Aston Villa'ya 2 1 kaybetti. İlk golü Chelsea bulunca ben verceğini düşünmüyordum aslında. Ama Lampard duran topta hata yapınca ilk yarıyı 1 1 bitirdiler. İkinci yarıda da Villa golü bulunca güzel direndi.


ManU ve Arsenal haftayı kayıpsız kapattı. Owen'ın attığı gol beni mutlu etti. Bir de bu sabah gazeteleri eline alan herkesin gördüğü bir skandal yaşandı dün. Liverpool Sunderland maçında. Bent'in attığı gol skandal bence , ama daha büyük skandal Rafa Benitez ve yönetim. Hafta içi zaten Ntvspor'da takımın el değiştireceği haberleri vardı. Liverpool'un bazı mevkilerinin transfere ihtiyacı olduğu aşikar fakat asıl ihtiyaçları olan şey biraz ruh ve defansfi takıntıları olmayan bir hoca.


Dün yemek yerken Juve-Fiorentina maçına baktım. Fiorentina, Udinesse ve Napoli en sevdiğim 3 İtalyan ekibi. Batistuta, Maradona ve bundan 3 4 sezon önceki başarılar yüzünden Udinesse. Neyse efendim Fiorentina öne geçince mutlu oldum, fakat Amauri çok beleş bir gol attı. 30 dakikadan sonrasını izlemedim. Maç 1 1 bitmiş.


İspanya'da ise Barcelona , Valencia ile berabere kaldı. Ülkemizden iki spor yazarı göndersek oraya acaba "Guardiola Hoca değil, ben de 5 kupa alırdım "derler mi diye düşündüm. Real ise 4 2 gibi rahat bir skor ile 3 puanı aldı.



Bugün City maçı, Fener maçı ve Galatasaray maçını sabırsızlıkla bekliyorum. Hepinize iyi pazarlar.

Maradona