12 Aralık 2009 Cumartesi

Antalyaspor 2 - Galatasaray 3

Geçen hafta 90 dakika boyunca sadece tek bir pozisyona giren Nonda'yı yanına almış, haftalardır cezası bitmeyen Keita'yı maça başlatmıştı Frank Rijkaard. Değişikliklerden ilk göze batanı buydu, hemen sonra defans kurgumuzun farklılığı çarptı gözüme. Bu sene genelde stoper eksikliğinde Topal ve Servet ile çözüme giden Frank Rijkaard, orta sahadaki Mustafa Sarp'ın cezası ve Ayhan'ın formsuzluğunda Topal'ı yeniden ortasahaya attı. Böyle olunca ilk kez bir arada oynayan 4 adamdan bir defans kurgusu çıktı ortaya. Uğur, sağ stoper Servet, sol stoper Hakan ve sol bek (!) Caner. Caner sol nedir biliyor , ama bek kısmına hiç çalışmamış sanki. İlk yarı hem sol kanadı koridor haline çevirdi, hem de yenilen iki gol ve maç boyu bütün defansif duran toplarda çok kötü pozisyon aldı. Ben açıkçası top tekniği Hakan Balta'dan doğal olarak daha iyi olan Caner'in sol bek oynamasını isterim ama bunun için Caner'in dersine çok fazla çalışması lazım. Ayrıca geçen hafta İbb maçının üzerine şimdi adını hatırlayamadığım ama Bülent Tulun olduğunu anımsadığım bir süper zeka, son dakikada İBB'nin kullandığı serbest atışın başarılı bir ofsayt taktiği ile etkisiz hale getirilebilceğini söyledi ve bunun Frank Rijkaard tarafından sahaya söylenmemesinin hata olduğunu belirtti. Bu hafta bizim bu 4 yeni adamdan oluşan defansımızın ne güzel ofsayt taktiği yaptığını, ultra süper Türk yan hakemlerinin de katkısı ile anladık. Sezon başından beri 20'den fazla ve kritik ofsayt bayrağı kaldırıldı. Sezon arası hızlandırılmış ofsayt kursuna yollasınlar bizim yan hakemleri.

Yenilen anormal 2 golden sonra bir kare var maçın kaderini belirleyen. Kewell, Arda'nın yanında ona bir şeyler söyleyerek hem onu hem takımı diriltiyor. Kaptana nacizane tavsiyem, playstation tayfanı bırak, Kewell ile dost ol. Böyle bir profesyoneli hayatının sonuna kadar göremezsin bir daha. Saha içinde gizli lider o sanki. Ne Ayhan gibi tribal enfeksiyon, ne bundan önceki abiler gibi çeteci. 2 golün üzeine ilk yarıda gelen gol 2. yarıya ortak olmamızı sağladı. Maçın ikinci yarısında ise Necati Ateş'in direği bulan şutu maçı döndürdü. Zaten rakibin defansında Yalçın ve Orhan Ak gibi iki defans özürlü varken, bir takımın sağlam defans yapması mümkün değildir, öyle de oldu ve biz biraz sakin, biraz mantıklı şekilde yüklenince 3'ü bulduk.

3. golden sonra baldırını tutan Keita oyundan çıkarak yerine, kimilerine göre süper forvet, bana göre ise yedek forvet Nonda oyuna girdi. Nonda ilginç bir adam. Kariyerine saygım sonsuz ve iyi bir golcü olduğunu tartışmam ama sağlık problemlerinden dolayı formunu sezon geneline yayamaması en büyük handikapı. Dün gene çok formsuzdu ve çok basit top kayıpları ile 70-80 arasında daha etkin bir oyun oynamamızı engelledi. Ayrıca Frank Rijkaard'ın yaklaşık son 20 dakikada saha içinde yaptığı değişiklikleri yazının ilerleyen satırlarına bırakıyorum.

Maç 3-2 olduktan sonra da Antalyaspor beraberliği yakalayabilirdi. Dün Antalyaspor, kötü defansının bedelini 2 sıfırdan kaybedilen bir maçla ödedi. Galatasaray ise, haftalardır süren kötü gidiş arasında bir soluklandı ve 2 sıfır geriden bir maçı çevirerek oyuna konsantre olduğunda neler yapabilceğini gösterdi bizlere.

Gelelim şimdi Galatasaray'ın oyuncularını ve teknik ekibini değerlendirmeye.

Leo Franco: Önündeki defansın kötülüğünden ve rakip oyuncular ile çok sık karşı karşıya kaldığından, kendisinin bir maçın neticesine etki ettiğini görmedik. Zaten öyle olacaktır, ama bir kez daha söylemek isterim ki umarım kupa maçlarında Ufuk kalede denenir.

Uğur: Savunmada üzerine düşeni yaptı, ama Keita ile olan uyumsuzluğundan dolayı hücumda çok etkili olamadı. Frank Rijkaard acaba Uğur , Sabri ve Keitalı bir 11 ile sahaya çıkar mı bir gün ?

Servet: Sağ stoper oynamak ona yaramamış. Benim şahsi fikrim, eğer sakatlık ve cezalılar yüzünden bazı oyuncuları normalden farklı mevkisinde oynatacaksak bu en az sayıda olmalı. Yani ben dün gene bütün formsuzluğuna rağmen maça Ayhan ile başlardım. Böylece sadece Topal asıl mevkisinde oynamamış olurdu.

Hakan Balta: Stoper oynamayı maçın ilk yarısında hatırlayamadı. Tabii bunda ilk yarı boyu geri gelmeyen Caner'in payı da çok fazla. Devre arasının en iyi geleceği oyunculardan birisi tartışmasız Hakan Balta.

Caner: Etkisiz bir Caner vardı sahada, bunun iki temel sebebi vardı. İlki yerini yadırgadı Caner. İkincisi ise, takıma geç katıldığı için sisteme uyumsuzdu. Eğer çalım atıp adam eksiltirse, hocasının gözüne daha fazla girebilceğini zannetti, ama asıl hızlı bir şekilde en uygun adama pas atabilirse hocasını etkilerdi. Zaman zaman kendini kanıtlama baskısından manasız işler yaptı.

Topal ve Barış: Topal daha az ileri çıkıyor, Barış ise maalesef daha fazla. Maalesef diyorum çünkü Galatasaray forması giyen bir oyuncunun, 2 metreye pas verememesi, verdiği pasın şiddetini ayarlayamaması ve top sürerken topu ayağına dolandırması beni artık isyan ettiriyor. Allahtan pahalıya mal olabilecek bir hata yapmadı. Ayrıca 70'de sağ beke geçince bir anda geri 4'lü içinde topu ileriye en iyi sokan insan konumuna gelmesi, olağan bir geri 4'lünün topu oyuna sokmadaki beceri seviyesinin göstergesiydi. Topal ise bu maçta nispeten daha iyiydi, ama eski günlere dönmesine daha var.

Elano: Galatasaray'a geldiğinden beri en iyi futbolunu oynadı. Kendisi ne Alex ne Lincoln. Fizik gücü yerinde olduğunda kendisi çok iyi bir ortasaha oyuncusu. Ama hem kendisinin takıma ısınması lazım biraz daha, hem de takım arkadaşlarının saha içinde onu anlaması lazım. Bazen çok hızlı tek pas oynuyor ve topu attığı yere hiç bir oyuncu hareketlenmemiş oluyor. Attığı gol ona moral olması açısından güzeldi. Devre arasında biraz daha güçlenip ikinci yarı bugünkünden daha iyi bir Elano izletir sanırım bize. Ama ben hala gerçek Elano'yu seneye görebileceğimizi düşünüyorum.

Keita: Takımın vazgeçilmezi olduğunu 3. golden önce sırtında bir adamla yaptığı asist ile gösterdi. Fakat onunla ilgili de saha içinde bazı aksaklıklar var. Tamam çok iyi adam eksiltiyor, fakat bazen adam eksiltmek yerine pas atması lazım. Bu dengeyi kurarsa takıma daha faydalı olur. Dün anladık ki, Frank Rijkaard onun cezasını bitirmiş. Umarım artık onu hep izleriz.

Arda Turan: Gereksiz kahramanlıklar yapmayı bir an önce bırakmalı. Arda hep çalım atmak, hep en güzel ortayı yapmak, hem oyunu değiştirmek isteyen bir adam. Bunların hepsi güzel arzular fakat gerçekleşmeyince hem takıma hem de kendisine zarar veriyor. Maç boyunca takıma en faydalı hareketi Elano'nun attığı golde, çalım atmadan direkt pas atması oldu. Arda bence oturup maç kasetlerini izlesin. Tamam kanatta bir iki kişiyi eksiltip yaptığı ortalar da golle sonuçlanıyor bazen, ama basit oynayarak sıradan bir oyuncu olunmaz, büyük bir oyuncu olunur. bknz: Ryan Giggs.

Kewell: Böyle bir yabancı oyuncu bir daha ne zaman gelir bu topraklara bilmiyorum. Hem bir futbol işçisi, hem oz büyücüsü hem de asil bir adam. Maç boyu kendisini bir beygir edası ile tekipleyen Yalçın'a yeri geldi çaktırmadan aynı sertlikle cevap verdi. Yılmadan didişti Yalçınla. 3 golün de içinde bir şekilde vardı. Attığı goldeki vuruşu ise geçen hafta çok özlediğimiz düzgün şutlardan biriydi. 4 mevkide oynayabilen, tecrübeli bir joker Kewell. Umarım 2 sene daha bizimle kalır, çünkü saha içinde olduğu kadar, antremanlarda da örnek bir adam.

Ayhan, Aydın ve Nonda: Açıkcası Nonda ve Ayhan hakkında pek bir şey söylemeye gerek yok. Ayhan çok az oynadı, Nonda ise çok rezil oynadı. Aydın ise oturup düşünmeli. Frank Rijkaard belli ki bu topraklar içinde Aydın Yılmaz'ı benden çok seven yegane insanlardan biri. Aydın da bu sevgiye layık olmalı ve artık bir şeyler göstermeli. Aydın Galatasaray gibi büyük bir takımda asla ilk 11 oyuncusu olamaz, ama takım önde iken oyuna girip iyi bir kontra topçusu olabilir. Gene de ben Aydın olsam Frank Rijkaard ile konuşur sezonun ikinci yarısını İBB'de geçirmek için izin isterim.

Frank Rijkaard ve Teknik Ekip

Geçen hafta yenilen golden sonra , belli ki onlar da bir şekilde duran top zafiyetini ortadan kaldırmak için çalışmışlar. Ama 4 yeni adamdan oluşan defans ile bu arzuları başarısız oldu.
3- 2'den sonra hiç kimsenin beklemediği bir değişiklik yaparak saha içindeki düzeni değiştirdiler. Barış sağ beke geçti ve Ayhan oyuna girene kadar takım fiili 4 1 4 1 oynadı. Bu değişikliği yapmalarında Elano'nun daha dirençli ve diri oyununun etkisi de büyük. Geçen haftaki gibi takımı geriye çekmektense, Topal'ı biraz daha stoperlere yaklaştırıp, top yapan adamları saha içinde tuttular. Haftaya son bir maçları kaldı devre arasından önce. Asıl güzel etkiyi gene devre arasında yapacaklar ve takımı ikinci yarıya daha diri ve daha gelişmiş sokacaklar bence

Haftanın ilk maçını yapıp maç fazlası ile lider olduk. Bakalım bu hafta rakiplerimiz neler yapacak ve pazar gecesi maçlar bittiğinde kaçıncı sırada olcacağız?.

Maradona

11 Aralık 2009 Cuma

Dünya Kupası Grupları C grubu

Her Dünya Kupası'nın favorisi ve her zaman hayal kırıklıklarının takımı İngiltere'nin yer aldığı C grubu ile yazılarıma devam ediyorum. Grupta yer alan diğer takımlar ise şöyle ; Abd , Cezayir , Slovenya


İngiltere : Fabio Capello'nun takımın başında olması belki son yıllarda olmadığı kadar favori olarak görmemize yarıyor takımı. Capello'nun bu takıma neler katabildiğini elemelerde gördük.
Fifas Sıralaması : 9 Puanı 1063
Yıldız Oyuncular : Steven Gerrad, Frank Lampard
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Aaron Lennon
Bizimle Alakası : Premier Lig'in ülkemizde yayınlaması dışında bir bağımız yok.


ABD: Grubundan rahat bir şekilde geldi. Gruptan çıkmayı kovalayacak . Konfederasyon kupasında yaptığı sürprizi devam ettirmeye çalışacak.
Fifa Sıralması : 14 Puan : 980
Yıldız Oyuncular : Landon Donovan , DaMarcus Beasley
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Her zaman potansiyelini göstermesi beklenen Freddy Adu ve Jozy Altidore
Bizimle Alakası : En yakın alaka Oguchi Onyewu'nun FB'ye transfer hikayesi.


Cezayir : Uzun süren Afrika elemeleri sonunda kupaya katıldılar. Bu uzunluk Afrika'nın eleme sisteminden kaynaklanıyordu tabii ki. Grubun en zayıf halkası benim gözümde. 90'dan beri Dünya Kupası'na katılamıyor.
Fifa Sıralaması : 28 Puan : 823
Yıldız Oyuncular: Karim Ziani , Mourad Meghni
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Djamel Abdoun milli olmamış çağrılırsa bişeyler yapabilir.
Bizimle Alakası : Eski Gs'li İsmael Bouzid


Slovenya : Rusya'yı playoff maçlarında eleyip geldiler. Grup 2. liği için uğraşacaklar. Zahoviçli hikayeleri aklımızda. Beklentileri yok; heyecanları var. Bu genç ülke ne yapabilecek göreceğiz. ( tam bir ertem şener repliği oldu)
Fifa Sıralaması : 33 Puan : 756
Yıldız Oyuncular: Samir Handanovič , Zlatko Dedič
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Rene Krhin (İnter aldığına göre vardır bir bildiği. Ben tanımıyorum açıkçası )
Bizimle Alakası : Şu anki kadrodan bizim ligimizde oynamış birilerini bulamadım. Geçmişte oynamış olup gözden kaçan varsa özür dilerim.


Saygılar. Trakedi

9 Aralık 2009 Çarşamba

Kayserispor Bursaspor

http://emosimoghislain.blogspot.com/2009/12/kayserispor3-bursasporumuz0-2.html

Aslında çok rahat puan alabileceğimiz bir maçtan eli boş dönmek gerçekten çok üzdü beni..
Kadroları gördüğümde işte bir beraberlik maçı dedim kendi kendime, Ertuğrul Sağlam tam da beklediğim 11'i çıkarmış, Tolunay Kafkas da sadece orta göbeği daha sağlam tutma adına Furkan'ı kesip Abdullah'ı yerleştirmişti sürpriz olarak..

Maça biz daha istekli başladık Kayseri'den, ama henüz dakikalar 5'i gösterdiğinde Makukula bir pozisyonda bizim Ömer Erdoğan'ı 3 metre sırtında taşıdı ki " Eyvah" dedik hep bir ağızdan...
Bu adamı tutmak imkansız gibi bir şeydi bizim için, 5cm uzun olmasına rağmen Ömer Erdoğan çocuğu gibiydi adeta bu Makukula'nın.

Dakikalar 8'i gösterdiğinde Makukula kadar Kayseri galibiyetinde rol oynayan bizim Mustafa Keçeli yılların Saidou' sunu kaçırınca rakip ilk tehlikeli şutunu gönderdi bizim kalemize, İvankov iyi çıkardı ama dönen topu yine Saidou indirdi , Zapo- Ömer Erdoğan ikilisi o pozisyonda Makukula'nın başında beklerken genç Ömer Hasan Şişmanoğlu bomboş bir durumda topu kalemize gönderdi ve takımını 1-0 öne geçirdi..

13. dakikada ise beraberliği yakalayabilecek şans elimize yine bir Ali Tandoğan duran topu sonrası geldi, ama bu sefer Ömer Erdoğan yarım metreden topu Souleymanou'ya nişanlayınca ilk pozisyonumuzu kaçırmış olduk..

Dakikalar 25'i gösterdiğinde Veli-Volkan ikilisi yer değiştiler, yani Volkan asıl etkili bölge olan sağ kanada geçti Veli de sola..

29. dakika öyle bir pozisyon yaşandı ki tam önümüzde, televizyondan görünmemiştir muhtemelen ama o anda maç bitti benim için, tabi maçın yanında biten bir isim vardı benim için o da Mustafa Keçeli..

Pozisyon aynen şöyle gelişti:
Zapo pozisyon gereği sola gitmek zorunda kaldı, bizim Keçeli de mantıken ortada Zapo'nun bölgesini boşaltmaması gerekiyor, yani futboldan az-çok anlayan herkes böyle düşünür, ama naptı bu insanoğlu , gitti Zapo'nun kademesine girdi, ortada da onun yüzünden en az 10 metrelik bir boşluk oluştu..üstelik Veli de ordaydı, kimsenin o bölgeye gitmesine falan gerek yoktu yani..

O pozisyonda Ömer Erdoğan'la Zapo bayaa şiddetli uyardılar bizim insanoğlunu, zaten o pozisyonun devamında taç kullanıldı ve Kayseri' nin 2. golü geldi.

Aslında Makukula gibi kulelere hem önden hem arkadan markaj uygulamak gerekir bu tip pozisyonlarda, Ömer sadece arkasından baskı yapmaya çalıştı ve hiç bir işe yaramadı yani..
Makukula verdi sırtını bizim Kaptan'ın kucağına sonrası işte malum, taçtan gol yedik, şaka gibi yani..Buarada Makukula çok fazla kullanıyor elini kolonu, önümüzdeki haftalarda birileri illa çemkirir, hakemlerimiz de daha fazla dikkat etmeye başlarlar bu adama...

34.dakikada Ali Tandoğan sağ kanattan cezasahasına girdi ama final pasını olumlu kullanamadı..

Dakikalar 37'yi gösterdiğinde ise bu kez Sercan buluştu topla cezasahasında, sol ayağıyla bir anlık topa vurma şansı geldi ama o güçsüz ayağıyla böyle bir şut atma cesareti gösteremediğinden topu eveledi geveledi ve Veli'ye aktardı, bı oyuncu da yine sol ayağıyla güşsüz bir top gönderdi ve Souleymanou'da kaldı top..

Devrede Kayseri topa daha iyi basan Furkan'ı alarak başladı oyuna, Ertuğrul Hoca ise Veli'yi bu kez sol geriye kaydırıp Keçeli'yi öne aldı..Zaten Keçeli o bölgede 1 yarı daha oynasaydı Gökhan Emreciksin devre arasında 10 Milyon Euro'luk bir transfer yapardı kesin..

Ayrıca Veli'yi oyun kurma görevi verilmiş olmalı ki kontradan 3'ü yiyene kadar bütün toplar neredeyse bu isimde toplandı..
Veli 48.dakikada bomboş pozisyonda penaltı noktasının üzerinden topu direğe nişanlayınca maç orada koptu işte..
Belki kendi lehimize döndüremezdik ama bu kadar kolay da pes etmezdik..

52. dakikada ise bu kez altıpastan gol şansı Volkan Şen'in ayağına geldi ama o da sol ayağıyla topu be kez tribüne yolladı altı pastan.Gerçi açısı o kadar net değildi ama adam olacak çocuk o topu ordan kaleye göndermesi lazımdı en azından...

55.dakikada ise umutları tüketen golü gördük, Kirita'yla Zapo'ydu galiba anlaşamayıp topu Mehmet Eren'e verenler..Adam da aldı 60 metre sürdü topu, Makukula'ya ise sadece dokunmak kaldı..

Maç anda bitti zaten herkes için, ben bile o golden sonra Kayseri' nin bisküvi sertliğindeki koltuklarından birini kırmışım topuğumla sonradan oturmayı denediğimde farkettim...

60.dakikada Ertuğrul Hoca "Şımarık Kardeşleri" aynı anda çıkarıp ve Batalla ile 92'li Muhammet' i oyuna aldı. Böylece Batalla ortasahanın sağına, Muhammed ise Turgay'ın
yanına geçti..

Bence maçın en önemli kazancı Muhammet'in ilk defa süre alması oldu, 3-0 'dan sonra zaten ondan kimsenin bir şey beklediği yoktu, en azından ayağı alışsın diye düşündü Ertuğrul hoca, bence de en iyisini yaptı..

Maçın ilerleyen dakikaları fazla izlemedim zaten, sesim kısılana dek tezahürat yaptım.

**Sonuç olarak pek bir şey kaybettiğimiz söylenemez, maçtan önce de liderle aramızda 2 puan fark vardı, maçtan sonra da 2 puanlık fark devam etti..
Futbol bu kazanmak da var kaybetmek de ama keşke bu kadar kolay goller yemeseydik de bize yakışan şekilde yenilseydik..

Hasan

Dünya Kupası Grupları B grubu

Şimdi ise B grubu için bişeyler yazalım. Herkesin favorisi Arjantinin yer aldığı B grubunda yer alan diğer takımlar şöyle; Nijerya , Güney Kore , Yunanistan.


Arjantin : Maradona'ya rağmen Dünya Kupası'na geldiler desem kimse kızmaz herhalde. Maradona'yı bile eleştirmeye başalmışlardı yavaş yavaş Arjantin'de. Her şeye rağmen en büyük favori Arjantin benim gözümde. Aslında her dünya kupası öncesinde denilen bir şey Arjantin favori diye ama bakalım ne olacak?
Fifa Sıralması :8 Puan : 1085
Yıldız Oyuncular : Lionel Messi , Sergio Agüero
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Ever Banega
Bizimle Alakası : İçinde Messi olan takımın herkesle alaksı vardır. Ne yazık ki bizimle özel bir alakası yok.


Nijerya: Geçen kupaya katılamamiş olmalarının, bu kupaya bakışlarını değiştireceği kesin. Ne yapacakları pek kestirilemiyor. Premier Lig'de oynayan oyuncuları ile etkili olmaya çalışacaklar.
Fifa Sıralaması : 22 Puan : 848
Yıldız Oyuncular : John Obi Mikel , Obafemi Martins
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Sani Kaita
Bizimler Alakası : Ne yazık ki bu sene Nijerya milli takımında bizim ligimizden bir oyuncu yok fakat büyük takımlarımızda oynayıp sembol olmuş oyunculardan dolayı Nijerya'ya sempatimiz devam etmekte.


Güney Kore : Asya'nın güçlü takımlarından G. Kore güzel bir kura ile sıralamalarda üstleri hedefleyecek. En önemli derecesini bizimle karşılşatığı sene elde ettikleri başarıyı tekrarlamak isteyecek ama ilk önce gruptan çıkası lazım.
Fifa Sıralaması : 52 Puan : 625
Yıldız Oyuncular : Park Ji-Sung , Seol Ki-Hyeon
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Lee Chung-Yong
Bizimle Alakası : Şenol Güneş'in yeni döndüğü bir ülke olarak bir göz atmamız fena olmayacak.


Yunanistan : Tarihi boyuncu 2 kez katıltıkları Dünya kupalarına bu 3. katılışı. Euro 2004 'ü kazanmalarının sürpriz olmadığını insanlara kanıtlamak isteğiyle gelecekleri kesin.
Fifa Sıralması : 12 Puan : 1028
Yıldız Oyuncular : Giorgos Karagounis , Sotirios Kyrgiakos
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Sotiris Ninis
Bizimle Alakası : Komşumuz olmasıdan başka bir alaka göremiyorum . Çok milliyetçi yaklaşım gibi algılansın istemem(Arda'yı elşetirmiştim bu konuda. Türkdüğümü yalamış gibi olmasın) fakat oynadıkları futbol tarzı insanlara futbol izlemeyi sevdirecek cinste değil.


Saygılar. Trakedi

7 Aralık 2009 Pazartesi

Dünya Kupası Grupları A grubu

Kendi ligmizde olan curcunadan dolayı gezegenin en önemli futbol olayı hakkında hiç bir şey yazmadan geçtik bir kaç haftadır. Biz gidemediğimiz için de biraz meraklı değildik çoğu insan gibi. Elbette futbol seyretmeyi seviyoruz fakat içinde biz olmayınca kime küfür edecektik?Neyse ki Henry çıktı da küfür edecek birilerini bulduk.

Gruplar belli oldu bu gruplar hakkında kısa kısa yazılar yazacağım. İlk olarak A grubundan başlayacağım. Takımlar : Güney Afrika , Meksika , Uruguay , Fransa.

Güney Afrika :Ev sahibi olmanın ve vuvuzelaya karşı dayanıklı olmanın avantajını kullanabilir. Fakat bu gruptan çıkabilirse oradan öteye gitmesi sürpriz olur. Almanya 2006'ya katılamadı.
Fifa Sıralması: 86 Puan : 377
Yıldız Oyuncular : Benni Macarthy , Aoron Mokoena
Dikkat çekebilicek Oyuncu: Kermit Erasmus
Bizimle Alakası : Teknik Direktör :Carlos Alberto Parreira

Meksika : Eleme grubunda Abd'nin ardından 2. oldu. Avrupa tecrübesi olan futbolcularıyla yine bir 2.lik kovalayacak. Dünya Kupalarında sık sık gördüğümüz takımlardan. Geçen sefer de Almanya'da kendine yer buldu.
Fifa Sıralaması: 14 Puan :934
Yıldız Oyuncular : Rafael Marquez , Carlos Vela
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Andres Guardado
Bizimle Alakası : Yakın zamanda kaybettiğimiz De nigris bir zamanlar Meksika forması giyiyordu.

Uruguay : Playoff oynayıp geldiler. Geçen sefer katılamadıkları dünya kupasının acısını çıkarmak isteyebilirler fakat buna yetecek güçleri olacak mı izleyeceğiz.
Fifa Sıralaması: 19 Puan 901
Yıldız Oyuncular: Diego Forlan , Benim Favorim Luis Suarez.
Dikkat Çekebilecek Oyuncu: Yaşlı Kurt Sebastian Abreu
Bizimle Alakası: Fenerbahçeli Diego Lugano'nun kaptan olduğu bir takım olması

Fransa : İrlanda'yı bilek gücüyle, pardon el gücüyle, yendikten sonra şu an için kupanın en antipatik takımı durumuna düştüler. Birçok kişi ve ben gruplardan çıkmasını bile istemiyorum.
Fifa Sıralaması : 7 Puan : 1122
Yıldız Oyuncular : Henry , Henry'nin eli
Dikkat Çekebilecek Oyuncu : Henry'nin vücudunun diğer yerleri.
Bizimle Alakası : Ribery ve Anelka'nın ligimizden gelip geçmesi.

Saygılar. Trakedi

Galatasaray - İBB

Gene lider olabileceğimiz bir hafta ve gene kaybedilen puan... Sanırım bizim lider olabilmemiz için ilk maçı bizim oynayıp, kazanıp, köşemize çekilmemiz lazım. Maça bu sefer 83. dakikadan başlamak istiyorum. Lig Tv istatistik veriyor son 5 dakika içinde topla oynama yüzdesi diye. Galatasaray %23 İBB %77. İşte son 15 dakikada nasıl bir gaflet ve şuursuzluk içinde olduğumuzun ispatı budur bence. Hakem kötü yönetmiş, hakem eyyam yapmış demek bu maç için kolaycılık olur. Benim asıl üzüldüğüm ve düşündürücü olan nokta Frank Rijkaard ve Neeskens gibi iki ustanın da bu şuursuzluğa ve kontrolsüzlüğe ortak olmasıdır. İlk kez, eleştiriyi hak eden bir kulübe performansı gösterdiler. Şimdi zaman makinası ile maça baştan başlayalım.

İBB, ne Bursa, ne de Manisa gibi sıkı pres yapıyor orta alanda. Biz de bu yumuşak rakip karşısında çok rahat top kullanıyorduk. Barış ve Mustafa Sarp ikilisi pres görmeyince Elano ile daha yakın oynuyorlar. Arda ve Uğur sağ kanadı çok olumlu kullandılar. Kewell solda gene iyiydi. Fakat forvetteki Nonda, Pana maçında olduğu gibi çok kötüydü. İlk yarıda inanılmaz bir gol kaçırdı. Tabii tek gol kaçıran o değildi. Kewell, Arda ve Elano da bir kaç fırsatı harcadılar. 2. yarıda erken bir gol bulmak, akabinde farkı 2'lemek ve rahatlamaktı herhalde plan.

2. devre de buna uygun başladı. İnatla çalışan Uğur, önce Elano'ya al da at dedi, Elano cevap olarak " yok Uğur'cum ben adımın tartışılmasından çok memnunum, her gün hakkımda 10'larca haber çıkıyor, şimdi gol atarım hem ben rahatlarım hem sular durulur, olmaz" dedi. Buna içerleyen Uğur gitti golü Kewell'a attırdı. Golde tabii ki rakip kaleci Hasagic'in katkısını unutmamak lazım. Golden sonra da net fırsatlar yakaladık, Arda önce direğe takıldı. Sonra kornerden denedi olmadı. Kewell, Keita'nın dışa çok güzel çıkardığı topu büyülüyemedi.

Derkan çöküşün ilk adımı geldi. Dakika 80 ve Elano oyundan çıkıp yerine Ayhan giriyor. Ayhan hem sezon başından beri formsuz , hem de Ayhan'ın oyuna girmesi demek, saha içindeki oyunculara açıkça yaslan geriye, soğut maçı demek. Peki siz son 4 senede Galatasaray'ın kazasız belasız kaç maçı soğuttuğunu gördünüz? İşte maç burada bitiyor. Saha içinde panik hakim. Düşünün takımın en klas ve en tecrübeli ismi Kewell bile , basit ve boktan bir yanlış karar sonucu aşırı reaksiyon gösterecek kıvama geliyor. Takım kendisine gelen her topu şuursuzca ileri vuruyor, bakmadan ve görmeden. Hatta gene bu dakikalarda Mustafa Sarp yerde yatan Barış'a pas atacak kadar oyunun dışında. Sürekli ileri vurmalar, etmeler hiç bir işe yaramıyor. Halbuki oyuna atak yönü ve ayağında top tutması kuvvetli Keita girmişti 73'te. Topu onunla buluşturup soluklanmak yerine inatla "Panik Futbolu" oynuyoruz. 75'e kadar neredesye hiç pozisyon vermiyoruz rakibe, ama bu dakikadan sonra bir iki atakları oluyor. En sonunda körün attığı taş, kelin başını yarar misali yiyiyoruz golü ve panik olmanın bedelini ödüyoruz. İşin ilginci futbolcularımız son pozisyonun fual olmadığına takılmış kalmış. Kimse öyle topları ceza yayına uzaklaştırdığı için kendisini suçlu görmüyor. Ama mesela Beşiktaş'ta Ferrari topları genelde taç çizgilerine doğru uzaklaştırıyor. Maçı bitirdiğimize göre şimdi takıma daha yakından bakabiliriz.

Leo Franco: Henüz 3 puan kazandırmadı takıma, ne bir Mondragon şu anda ne de bir Hayrettin. Sanırım yeni transfer olması ve Ufuk'un rahatsızlığı sebebi formayı şu anda giyiyor. Ama kupa maçlarında formayı Ufuk giyer ve iyi bir performans gösterirse formayı kaybedebilir.

Uğur: Maç eksiği fazla olmasına rağmen, iyi çalıştığı belli. Tamam bir kaç pozisyonda isabetsiz ortalar yaptı. Ama dün gece 3 4 tane isabetli orta yaptı. Biri gol oldu, birisinde Elano atamadı. Acaba diyorum zaman zaman da Hakan Balta yerine solda kullanılsa. Hem Balta dinlenir, hem Uğur daha fazla oynar.

Mehmet Topal: Kendi doğal mevkisi değil, ama alışık olduğu bir yer. Rakip çok fazla zorlamadı, ama gene de 75'ten sonra arkasına bir iki kere adam kaçırdı.

Servet: Diğer maçlara göre daha normaldi. Üzerine vazife olmayan işlerden kaçınınca daha iyi oynuyor.

Hakan Balta: Bursa maçında isabetli pası yoktu, bu maç ise biraz daha iyiydi. Fakat atağa hiç katkısı olmuyor. Ne ortası orta, ne ara pası pas.

Barış: Barış dün çok çalıştı, hatta bu çalışkanlığının yanı sıra çok güzel 3 4 pası da vardı. Geriye çok dönmedi, oyunu dikine oynamaya çalıştı.

Mustafa Sarp: Aslında saha içinde 80lere kadar gayet iyi oynadı. Biraz şut ve son vuruş çalışması lazım. Ayrıca çok acil psikolojik destek alması lazım. Son 10 dakikanın en şuursuz ismiydi. Gitti bir de sinirden formasını yırttı. Maçtan sonra diyor ki, hakeme kötü bir şey dememek için yırttım formayı. Mustafacım zaten ettiğin küfürleri gördük golden sonra. Bir de maçtan sonra Aziz Yıldırım'a itafen yaptığı açıklama var ki, akıl tutulmasını gösteriyor.

Kewell: Golünü attı ama maç 1-0 iken çok uygun iki pozisyonu harcadı. Gene de başımızın tacısın büyücü.

Arda Turan: Zaman zaman, aşırı sorumluluktan, zaman zamansa kahraman olma arzusundan çok zorladı. Arda kim olmak istediğine karar vermeli. Metin Oktay olmak istiyorsa bir kere, antreman bittikten sonra her gün en az 2 saat daha çalışması lazım tek başına. Herkes bilir Metin Oktay'ın hikayesini. Antremanlardan sonra ,yardımcı hocasıyla birlikte, kalenin bölgelerini numaralandırıp, saatlerce şut çalışırmış. O isabetli golleri öyle atmış. Arda da antremanlardan sonra hem şut , hem gol vuruşu hem de orta çalışmalı. Ardacım, kaptanım, 2 seneye o çalımları nasıl attığını çözerler, başımıza allah korusun 2002 Dünya Kupası sonrası Hasan Şaş olursun.

Elano: Elano çok isabetli tek pas oynuyor. Fakat adam çalım atmıyor kardeşim. Yahu tamam pasları mükemmel, boş adamı gözlemlemen süper ve fakat eğer sadece tek top oynayacaksan sen formayı Neeskens'e yemin ediyorum senden daha güzel paslar atar bu yaşında. Elano, Fifa 2010'u analog 2'yi kullanmadan oynuyor hala.

Nonda: Yorumsuz

Keita: Aslında bu maçta eleştirilecek isim Keita değil, Frank Rijkaard. O yüzden onu teknik ekip kısmına bırakıyorum.

Ayhan ve Aydın hakkında ise söylenecek pek bir şey yok. Aydın zaten vakit geçsin diye girdi oyuna. Ayhan ise ne oyunu soğutabildi, ne de yaşının verdiği ağırlıkla takımı soğutabildi.

Frank Rijkaard ve Teknik Ekip

Fenerbahçe maçından sonra sürekli bir arayış içindeler. Bu arayışların çeşitlenmesinde sakatlıkların da etkisi var. En azından şunu gördük, 3 kazmalı sistemden, iki kazmaya geçmişler. Bu bence çok olumlu. Çünkü şu andaki mevcut kadro , maçları hücum yaparak kazanabilir. Müdafa ile maç alamayacağımız gün gibi ortada. İlk 8 haftanın en formda isimlerinden birisi Keita, Fenerbahçe maçında yaptığı sorumsuzluktan sonra bir süre kızağa çekilmesi normal. Ama Keita'sız olmaz bu iş bence. Hele Baros gibi hızlı bir adam yokken, Keitasızlık iyice dert. Bunun iki sebebi var bence. Bir Elano'dan faydalanmak istiyorlar. Haklılar, o kadar para ziyan edilmemeli. İki, forvetsiz Bursa maçından sonra bir daha bunu denemek istemiyorlar. Ama Arda değil de Kewell forvette kullanılıp, ileri 4lü Elano ,Keita, Arda ve Kewell'dan kurulabilir. Ayrıca son 10 dakikada saha içine hakim olamadılar ve futbolcuyu sakinleştiremediler. Ondan da vahim olan, savunma yapamayan takımda, Elano - Ayhan değişikliğine gidip, takımı geri çekltiler. Yapılacak iş değildi bence ki bunu vasatın üstü bir Elano için söylüyorum. Ayrıca yönetimden yahut teknik ekipten birisinin bu Elano'yu Arda'ya zimmetlemesi lazım. Bir süre beraber gezsinler, yemekler yesinler, playstation oynasınlar. Hatta beraber bireysel antremanlar yapsınlar. Arda bu adamı severse, takım bu adamı sever ve saha içinde pas tercihlerini daha fazla Elano'dan yana kullanır.

Ek olarak Frank Rijkaard bir de en büyük hatayı bence Türk insanının ve futbolcusunun prosefyonelliğine güvenerek yapıyor. Ama şu malesef bir gerçek ki, biz güvenilecek kadar profesyonel değiliz. Kamp, kampsızlık gibi kısır ve çağdışı tartışmaya girmeyeceğim ama takımı ve oyuncuları biraz daha yakından kontrol etmeli.

Son sözüm ise, hem teknik heyete hem futbolculara. Ya teknik ekip, futbolculara eksiklerinin ne olduğuna dair bir liste ya da ev ödevi tadında biresyel antrenman programları versinler, ya da oyuncular kendi eksiklerini analiz edip çalışmaya başlasınlar. Bu taktiği bu takımın oynayabilmesi için bireysel gelişim şart.

Sevgiler Saygılar Maradona

6 Aralık 2009 Pazar

Korkuyorum!!

Ligin 15. maçını oynadı dün Fenerbahçe, bugün ise kısmetse saat 22 00'de 15. haftayı geride bırakmış olacağız. 19 hafta var ve bu 19 haftanın bir tanesi daha Ankaraspor maçı olduğu için 3 puanlar cepte. Yani 18 hafta ve alınabilecek 54 puan var. İyi olan ve futbolu sadece saha içinde oynayan takım umarım en fazla puanı alır. Aziz Yıldırım bundan yıllar önce bir kez " Biz şampiyonlukların saha içinde kazanılmadığını öğrendik" tadında bir açıklama yapmıştı. Bunun gibi talihsiz açıklamaları 3 büyük takımın başkanı da defalarca yaptılar. Hatta ben 10 yaşlarında bir veletken, 8'lik Ankaragücü maçı ve gelen şampiyonluk sonrası babamın bana sevinme dediği acı günleri hatırlıyorum. Ben kısacası 3 büyük takımın başkanlarının, burada bir tek Süleyman Seba'yı ayrı tutuyorum, işleri ne kadar çirkinleştirebileceğini defalarca izledim. 21. yy'da futbolu kazanan olmak için sevmeyen birisi olarak, şimdi korkuyorum gene. Aziz Yıldırım dün resmen savaş baltalarını çıkardı. Durum böyle iken bir iki hafta sonra Yıldırım Demirören ve Adnan Polat da sanırım geri durmaz. Bir umudum Sadri Şener'den var, ama Trabzon da bir şekilde ivme yakalarsa o zaman onlar da dahil olurlar bu savaşa. Allahtan Bursaspor ve Kayserispor'un bu 4 büyükler kadar pisleşecek gücü yok. Yoksa kimse, özellikle Bursalı kardeşimiz Hasan kusura bakmasın da, onların tokatçı başkan da elinde imkan olsa pisleşir. Süleyman Hurmalı Kayseri zaten saha dışında çok iyi yönetilmiyor.

Şimdi tam burada bir de hala ofsayt nedir öğrenemeyen ve bu yüzden her hafta en azından 4 5 ciddi hataya imza atan çok sevgili ve dangalak yardımcı hakemlerimize sevgilerimi sunuyorum. Yahu ya yüzde yüz gollük atakları kesiyorsunuz, yahut ofsayt golleri veriyorsunuz. Oyunu çirkinleştirmek için, saha içindeki başarısızlıkları örtmek için fırsat kollayan 3 büyük takımın başkanının ekmeğine yağ sürüyorsunuz.

Dün geceden beri korkuyorum, 5 takımın bu denli kıyasıya mücadele verdiği ve bu yarışın devam etme umudu ile güzellik vaat eden ligimizin üzerinde gene kara bulutlar dolaşmaya başlayacak. Bu korkumun sebebi 3 büyük takımın da zamanı gelince birbirinden şuursuz olan yöneticilerinin olması. Çünkü ben buna benzer saçmalıkları 15 yıldır çok net hatırlıyorum. Umarım korkularım boşa çıkar ve rekabet olabildiğince saha içinde kalır.