3 Ekim 2009 Cumartesi

Rakibimiz Manisaspor ( Bursaspor Açılımı)

03 Ekim 2009 Bugün Manisa'da ard arda oynaycağımız iki ege deplasmanlarından ilkine başlyoruz hayırlısıyla...
Takımızın en büyük silah'ı Sercan Yıldırım oynamıyor bugün...

Zaten kendisine nefes alıp kafasını toparlaması açısından ara gerekiyordu...Bu sakatlık da isabet oldu...
Kadromuz geniş bu yıl, Sercan' ın yerine oynayabilecek oyuncularımız da mevcut...
Benim tercihim Shin olur ama hoca ne düşünür orasını bilemiyorum...

Ama Turgay' dan vazgeçmeyecek bu anlaşıldı, ben de pes etmiş durumdayım zaten Turgay' a muhalefet olmaktan...
Boyu 1.90 ama ne zıplayabiliyor ne de hava topu alabiliyor...
Ama uzun boyuna rağmen boş alan bulduğu zaman etkili olabiliyor, misal geçen haftaki Diyarbakır maçı...

Kalemizde ve de savunma 4' lümüzde belli oldu oldu artık kimlerin ilk tercih olacağı...
Herkesin kendisinden umudunu kestiği bir andan Yenal kaptı formayı Keçeli' den
ve Fener maçında etkisiz eleman olmasına rağmen geçen hafta iyiydi o da...

Orta sahamızın ortasında Hüseyin- Ergiç yine değişmeyecektir...
Ama Manisa' nın göbekteki etkinliğine göre Kirita da dahil olabilir orta göbeğe oyunun gidişatına göre...

Sağ kanatta Veli, Solda yine Volkan Şen 1. tercih olacaktır...
Veli bileklerine hakim adam, haddini bilerek etliye sütlüye karışmadan oynadığında o da kabul edilebilir bir performans gösterebiliyor deplasmanlarda...
Ortalarını dağa taşa atsa da son maçtaki performansı idare ederdi onun da...

İleride Sercan' ın yokluğunda Shin- Turgay ikilisini kullanır Ertuğrul Hoca...



Benim bu maç 1-1 bitecek gibi bir his var içimde...
Ama rakibin İsaac gibi Simpson gibi etkili silahları mevcut..
Hadi Simpson'a Veli yapışır desek bi nebze ama İsaac ne olacak orası meçhul...
Arkada boşluk bırakmadan oynamaya çalışıcaz artık ve de İvankov savunma arkasına atılcak toplar içi her an tetikte bekleyecek...
Başka çare yok...

Bu İsaac potansiyel olarak Youla' dan çok daha üst seviyede bir adamdır...
Sürat konusunda da pek fazlası vardır eksiği yoktur...

http://emosimoghislain.blogspot.com/

2 Ekim 2009 Cuma

Strum Graz çaldığın 90 dakikamı geri ver!

Yine başka bir şey yazacak iken başka bir konuya döndüm.Strum Graz - Gs maçı hakkında bir şeyler yazmaya karar verdim.
Tnt çanak antenlere şifre koymayınca evde bir futbol keyfi yapalım dedik evdekilerle.Kurulduk Tv karşısına maçın başlangıç düdüğünün çalmasını beklemeye başladık.Bu bekleyiş sırasında voleybol maçının da 3. seti oynanıyordu ilk iki seti kızlar rahat kazanınca son seti seyretmeden maçı seyretmeye başladık.


Maçın başlangıç düdüğü ile birlikte Graz'ın ne yapcaağı belli olmuştu.Teknik direktör muhtemelen de şunları söylemişti."Kapanıyoruz topu kapıp hızlı çıkıyoruz".Maç başladı Gs cılız ataklarla maçı ilerletiyordu.Elano'nun aşırtma denemesi ilk ciddi atak olmuştu.İşte o zaman anlamıştım Gs Graz'ı hafife almıştı.Graz da bu durumu iyi sezip en iyi yaptığı şeyi yaptı kapandı.İşte o anlarda keşke futbolda da savunma 3 saniyesi olsun diye bir dilek diledim Platini'den.Graz maçın devre arasına girmeden önce hemen golü buldu.Ben ise hala takımdan emindim 3-1 biter bu maç diye.Fakat devre arası bittikten sonra beklenen olmadı.Gs'nin pas trafiği çok yavaştı Ayhan aldığı topu kullanmak için dört bir yanına bakıyordu.Mehmet Topal olmayacak pas hataları yapıyordu.Birden gs'nin futbolu at Keita'ya at Arda'ya dönmüştü.Baros'un golü gelmişti ben o arada hala söyleniyordum total futbol bu yavaşlıkla oynanamaz diye.Bir yandan da düşündüm orta sahanda xavi iniesta yok ki.Ayhan Mehmet Topal var bu futbolda bu kadar hızlanır ancak.Bunca serzenişten sonra maç 1-1 bitti.Maçın genelinde Gs kötü oynadı (Kötü oynadı dediğim aslında çok ağır tempolu oynadı) Graz istediği gibi oynadı.Şans penaltı direk bunlara değinmeye gerek yok bunlar her zaman var bu maçın telafisi var sonuç olarak.İnsan bir yer kadar şanssız olabilir bir yerden sonra şansın döner.


Maç sonu Gsli futbolcular skordan memnunuz minvalinde açılamarda bulunmuşlar.Eyvallah dedim siz daha iyi bilirsiniz diye bunları da yuttum.Olur her makinenin de bir hata payı vardır o hatalarda böyle telafisi olan yerlerde olsun bu da nazar boncuğu olsun dedim.Ama Graz benim 90 dakikamı geri versin.Bu iş artık Avusturya'da mı çözer yoksa başka bir şekilde mi yapar bilmem kaç milyon futbolsevere bir 90 dakika borcu var Graz'ın.


Not1:Çizgi hakemlerine yazık adamlar bir tabure çekip otursalar daha iyi.Maçın akışına pek bir faydası yok gibi hakemlerin.
Not2:Olimpiyatlarda Rio'da.Artık Rio'da olimpiyat yapıyorsa bizde biraz heveslenebiliriz sanki.
Not3:Voleybol Kadın Milli Takımımız Avrupa 5. oldu.Bir daha ki turnuvaya eleme oynamadan katılacağız.


Saygılar

Trakedi

Galatasaray - Strum Graz


Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır.


Bu temel Total Futbol cümlesini çok sık yazar oldum sanırım. Kendime bu yazıdan sonra daha yaratıcı şeyler üretme konusunda bir kısıtlama getiriyorum. Ama bu durum yaptığım alıntının bu maç için uygunluğunu ortadan kaldırmıyor.

Aslında ortada bir felaket tablosu yok. Ben bu takımın raya girmesinin Kasım başı gibi olacağını düşünüyordum. Onlar birbirinden iyi sonuçlar alarak daha bizi alıştırdılar. Direkten dönen toplar girmiş olsa bu maç da bundan önceki maçlar gibi peşinden güzel şeyler söylencek, aralarda eksiklere dikkat çekilecek bir maç olabilirdi. Üst üste iki beraberlik aldık ve daha sezonun ilk 7 haftasının oynandığını düşünürsek, toplamda yapılan maçlar içinde 2 beraberlik ve geri kalan bütün maçların kazanılmış olması güzel bir durum. Fakat Ankaraspor maçı ile başlayan, Beşiktaş maçı ile gelişen Kasımpaşa maçı ile büyüyen ve dünkü maçla birlikte ayyuka çıktı ki, hala sisteme uyma ve sisteme uygun oynama konusunda problem yaşıyor Galatasaraylı oyuncular. Küçük bir maç özeti yaptıktan sonra teker teker inceleyelim bizim oyuncuları.

Öncelikle Graz'ı tebrik etmek lazım. Haddini bilerek, bizi tartarak güzel bir oyun sergilediler. Maç onların istediği gibi başladı. Elano ilk yarıda yakaladığı şansı kötü kullanınca da iyice rahatladılar. Kademeli olarak daha ileri dönük oynamaya başladılar. Neticesinde olabilecek en kötü dakikada golü yedik. İkinci yarıda zaman zaman kötü oynadık, top ayağımıza dolaştı ama elimizden geldiğince saldırıp bir gol bulduk. İkinci golü atabileceğimiz fırsatları yakaladık ama olmadı. Bizim ileride olduğumuz dakikalarda , ya çıkarken kaptırdığımız toplarda Graz hızlı ataklarla kalemize geldiler. Biraz yetenekli forvetleri olsa, mesela Murat Hacıoğlu, çok rahat 2. golü bulurlardı. Ama olmadı ve iki maç sonucunda 4 puanla lideriz ve eğer olaya günlük bakarsak hep de sıkıntılı bir durum değil. Gelelim bizim Aslanlara.

Franco: Her zamanki gibiydi. Kalesinde güven veren bir kaleci. Refleksleri çabuk ve bu sayade doğabilecek tatsız süprizleri engelliyor. Büyük ihtimalle Frank Rijkaard ondan topu oyuna hızlı ve kısa sokmasını istiyor. Fakat ve fakat ondan benim bir ricam olucak. Ne olur ilk topu Servet'e verme.

Sabri ve Hakan Balta: İki bekimiz de dün etkisizdi ve arkalarına çok sık adam kaçırdılar. Hakan zaten sol tarafı tek başıma savunmak durumunda kalıyor. Sabri ise biraz daha şanslı. Ara ara Keita ileride baskı yapıyor, ya da Sabri ileri çıktığında bazen Sabri'nin arkasında kalarak savunma önlemi alıyor. Gene de ikisi de etkisizdi.

Emre Aşık: Bir iki ufak pozisyon dışında gene hatasız oynadı. Galatasaray için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi bize. Fakat sitmenin ihtiyacı olan topu oyuna geriden sokabilecek kapasitede bir oyuncu değil.

Servet: Bu Servet'i biz taraftar mı yarattı, yoksa medya mı bilmiyorum. Sezon başı Lig Tv'de 2'ye bir programında da kendisini Avrupa'nın ileri gelen defansları ile karşılaştırmıştı. Rica ediyorum herkesten, lütfen Servet ileri ilerlerken alkışlamayalım, desteklemeyelim. Taş yerinde ağırdır, Servet de kendi yarı sahasında güzel. Bu kadar yeteneksiz bir adamın çalıma girmesi benim kalpten gitmeme sebep olacak.

Mehmet Topal: Bunu bir gün yazacağım aklıma gelmezdi ( gerçi son bir senedir düşüşte) ama dün sahanın en kötü oyuncusuydu. Bu şekilde formayı kaptırır. Kulübenin değişmezi olur, yazık olur.

Ayhan: Takımın eksiği Ayhan diyorduk. Değiştiriyorum, takımın eksiği Ayhan Sarp ikilisi. Gene de sakatlıktan sonraki ilk maç için güzel bir performanstı.

Elano: Dün Elano'yu ben çok beğendim. Bir kere takıma çok yük olan tarz bir oyuncu değil. Geri geliyor, çok sağlam olmasa da press yapıyor, istediği zaman dirençli olup rakibin ayağından topu alıyor. Geriden attığı ara pasları ile canlar yakıyor. Takım ona o takıma biraz daha alışmalı.

Keita: Şu takımın en güvenilir, ama en maceraperest hücum silahı. Keita ilk transfer olduğunda Ali Ece " Keita bireysel oynamayı sever. Başarılı olduğunda taraftarı çoşturur, başarısız olduğunda kabak tadı verir" mealinde bir yorum yapmıştı. Keita çok başarılı, dikine gidişleri kusursuza yakın, fakat hem kendi enerjisini iyi kullanmak adına, hem de daha istikrarlı olmak adına bence biraz daha takım oyunu oynamalı.

Arda: Kaptan zihinsel olarak yorgun. Bence bu çok doğal, yüksek bir performans ile başladı. Fakat her maç bu kadar asist yapan bir oyuncuya niçin duran top kullandırılmaz bunu da anlamak mümkün değil. Kaptan belki 1 maç dinlendirilmeli.

Baros: Dün gene çok çalıştı, güzel bir gol attı. Golde adamın kayma ihtimalini hesaba katıp yukarı vurması çok güzeldi bence. Fakat topu Arda'ya atması gerektiği zaman kendisinin gitmesi bence yanlıştı.

Kewell, Sarp ve Nonda: Nonda son 5 dakikada oyuna girdiğinden söylenebilecek pek bir şey yok. Kewell son 2 3 maçtır kayıp biraz. Solda Hakan'ın biraz daha ileri çıkması lazım sanki. Sarp ise kötü oynayan Topal'ın yerine girdi. Bence uzun vadede Topal'ı keser.

Frank Rijkaard: Frank Rijkaard, günü kurtarayım zihniyetinde değil ve iyi ki değil. Yıllardır yama yapan hocaların aksine, kendisi uzun uzun bir bina inşaa etme derdinde. Sisteminden vazgeçmiyor. Oyuncu tercihleri konusunda ona bir şey söylemek beni aşar. Ve fakat sanki bazı oyunculara yapmaması gerekenleri söylemeli. Servet'e çalım atma demeli, Topal'a antremandan sonra pas ve şut çalış demeli, Keita'a Sabri ile daha fazla ikili oyna demeli. Sakın yanlış anlaşılmasın , Frank Rijkaard şunları yapsın demek değil niyetim, sadece biraz fikir jimnastiği. Son 2 3 maçtır oyunda bir düşüş var. Fakat hepimiz zaten bu işlerin ligin ilk yarısı boyunca olcağını biliyorduk. İşler biraz iyi gidince hepimiz havaya girdik. Ama gene sabır , gene destek şart.

Sevgiler Saygılar

Maradona

1 Ekim 2009 Perşembe

Twitter Açılımı

Ben bireysel olarak Twitter açtım, bizim Marquinhos'un da var. Blog'un adı çok uzun olduğundan onun için açamadık. Benimki eyilmaz1984@hotmail.com ya da maradonaefe diye aranıp bulunabilir. Marquinhos'un ki de kostanzaa ya da erdembelener@hotmail.com diye bulunabilir. Maç günleri sohbet ederiz maçı izlerken, yorum yaparız, güleriz , eğleniriz.

Her Yer Karanlık

Çocuklar inanın, inanın çocuklar,
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler

İnanılmaz bir gece geçirdim. Galatasaraylıyım bunu herkes biliyor, ama parayı denkleştirince Beşiktaş ManU maçına gidecek kadar futbol severim. Galatasaray'ın ilk Şampiyonlar Ligi serüveninden beri bu kadar kötü organize olan bir takım görmedim sahada. Buna ikinci Fatih Terim zamanı da dahil. İnanmak çok zor. Bildiğim bütün doğruları kaybettim adeta.

Mustafa Denizli benim çocukluk kahramanlarımdan birisi. Monaco maçı 1984 doğumlu birisi olarak benim hafızamdaki ilk futbol maçı. O maçın kahramanlarından birisi Mustafa Denizli. Geçen sene Beşiktaş'ın başına geldiğinde şaşırmıştım. Beşiktaş'ı çalıştırmak tabi ki bir şeref bir onur, bir rüyanın gerçekleşmesi, ama Yıldırım Demirören ile çalışmasına şaşırmıştım. Şimdi üzgünüm, babasının bile şirkete sokamadığı Yıldırım Demirören , hoca koleksiyonuna bir kişi daha ekleyecek. Üzgünüm Mustafa Hocam. Ben seni hep Monaco maçındaki Denizli olarak, hep Euro 2000'deki Denizli olarak hatırlayacağım. Sana olan sevgim ve saygım bitmeyecek. Ama bu sevgim hataları söylememe engel olamıyor.

10 gündür bu maça hazırlıyorsun takımını. Sana tek bir şey için kırılıyorum, formayı adaletli vermediğin için. Ben de biliyorum Rüştü bu ülkenin en kariyerli kalecisi, Nihat Avrupa'da en başarılı olan futbolcusu. Ama hocam ne Rüştü 5 sene önceki Rüştü (ki o da bu golleri yerdi) ne Nihat Euro 2008'deki Çek Cumhuriyeti maçındaki Nihat. Hele Yusuf , bundan 5 sene önceki Yusuf, hatta geçen seneki Yusuf değil. Çok uzun yazı yazılır bu durumla alakalı, niye neden niçin? Ama olmadı hocam. Sen ışık gördüm demişsin, ben aynı ışığı ManU maçında, Galatasaray maçında gördüm. Ama dün maalesef her yer karanlıktı. Umarım Yıldırım Demirören seni hırpalamaz, kırmaz, üzmez hocam. Ben senin kornerden attığın golleri dinleyerek, Avrupa'da yazdığın tarihi izleyerek yetiştim. Gel seni sevenleri daha fazla üzme hocam.

Sevgiler Saygılar


Not: Takım Şampiyonlar Ligi'ne kalmış, yapılan transferlerden sadece Ferrari Şampiyonlar Ligi'nde oynayabilecek kapasitede ise, ya yönetim istifa etmeli, ya da Levent Erdoğan taraftara transfer duası öğretmeli.

Maradona

30 Eylül 2009 Çarşamba

Anketler

Sevgili okurlar, 3 tane anket var ki sonuçlarını aldık ve artık sizlere bir özet geçme vakti geldi diye düşünüyorum.

İlk kim gider anketimizden önce zaten bir kaç teknik adamla yollarını ayıran süper lig ,henüz bu anketteki adamlardan herhangi birinin kafasını yemediği için mutluyum. Ama bu akşamki skordan sonra en güçlü aday yine Denizli gibi. Okuyucular Hikmet Karaman'ı seçmiş. Gönderilmesi en kolay o evet. Bülent Uygun da bence birinciliğe adaydı ve bence her an gidebilir. Tabi keşke gitmese de işler bir rayına girse Sivas'ta ve eski günler geri gelse.Benim isteğim bu yöndedir.

Performansını en beğendiğiniz oyuncu anketinde ise bir numarayı bence hak da ederek Keita aldı. Keita attığı çalımlar şutlar ve yaptığı gollerle takımın en iyisi durumunda. Nonda da yeni transfer olsa belki onun kadar oy alırdı. İkinci de Galatasaray'dan Mustafa Sarp. O da yeni geldiği takımında hiç sırıtmadan oynadı. Tamam belki eksikleri var ve bir Ayhan değil ama gelir gelmez bu kadar etkili olabilmek güç. Nokta transferlerinden biri bu sezonun.Üçüncü de Andre Santos oldu. İyi ki ikinci olmadı çünkü düşüşte şu an. Toparlanması lazım. Yarınki maçta da oynamayarak dinlenir umarım. Ona sol açık oynayamaz diyenler var ama attığı goller bence orada oynamasını gerektiriyor. Orta yapmıyor evet ama elinizde Uğur ve Andre varken kim daha çok gol atıyorsa ben onu oynatırdım.

İlk 5'e kim girer anketinde ise gerçekten mantıklı sonuçlar çıktı. Biz Es Es'e güvenip koymuştuk o listeye ve o da yüzümüzü kara çıkarmadı ve ligde şu an üst sıralarda. Daha da iyi olur umarım. Ümit Karan da bir açılsa Es Es tadından yenmez. Bursa listede birinci ve şu anda 3.ler . Bu futbol ve bu istek devam ederse ilk 3'ü bile zorlarlar. Listeye Gençleri almadık ama onlar üst sıralardalar şu an.Umarım hep öyle kalırlar da bizi şaşırtırlar.

Hayırlı akşamlar blog alemi. Saygılar

Marquinhos

Daum ve Açıklamaları

Hiçbir Fb li arkadaş alınmasın lütfen.Daum'un açıklamalarının bende yarattığı rahatsızlık için bir şeyler karalamak istiyorum sadece.
3-4 futbolsever bir araya geldiğinde konuşulacak şey bellidir genelde nereye gidiyor bu ülke futbolunun hali olur bu konu.Artık bu konuda cevabımız hazır gibi."Deplasmanda Sheriff'ten 1 puan alsak iyidir.Twente karşısındaki maç elektrik kesintisiydi." gibi demeçlerle memnun olduğumuz için .Benim de cevabım belli oldu bu ülkenin futbolu bir yere gitmez. Kimse kusura bakmasın. Daum gibi hedefi takımının Tr'de şampiyon yapmaktan başka bir şey olmayan bir antrönerden dolayı böyle konuşuyorum.Hedef tamam tr'de şampiyon olmak olsun güzel ama evinde twente'ye yenilme kusura bakma senin gibi adamlarla tr futbolu hiçbir yere gitmez.Semih yedek beklerken Guiza'ya bu kadar şans veren bir insanın Tr'deki futbola zerre kadar iyiliği olamaz.Özer için bir yorumu önceki yazımda yapmıştım bunu uzatmaya gerek yok.

Herr Daum'un bütün bu eleştirilere vereceği cevap da hazırmış zaten eleştiriler geldiğinde dediği laf şu"hangisi 6'da 6 gördü?".Hınçal Uluç'u kesinlikle sevmem ama Daum hakkında bazen doğru şeyle söylüyor.Normal o kadar şey söylersen bazıları doğru olsun artık.Kokain skandalı için şöyle bir şey söylemişti."Eğer bir Türk Daum'un durumuna Almanya'da düşseydi sınır dışı edilir bütün hakları elinden alınırdı.Biz ne yaptık adam iki tişört giydi bir fes takıp gönlümüzü alıp yine kral oldu dahi oldu".Yazık çok yazık Fbli arkadaşlar alınmasın lütfen burada yazdıklarımdan hatalı olan varsa kesinlikle yorum yapıp düzeltin.

Bir ufak not daha Avrupa'nın beş büyük liginde bu haftalar geçildikten sonra gol krallığı yarışında yerli yabancı karışık gidiliyor.Fakat bizim ligimizde ilk beşte bir tane bile yerli futbolcu yok.Hazır gaza gelmişken bu konunuda sorumlusunun Daum olduğunu da yazayım tam olsun.Türkiye liginde yerli olup da gol krallığına yaklaşabilecek yegane futbolcu hala yedek olarak maça başlıyor.


Saygılar.

Trakedi

29 Eylül 2009 Salı

Sırp Holiganlar Bir Can Aldı !!


17 Eylül günü Partizan - Toulouse maçında Sırp holiganların saldırısına uğrayan 28 yaşındaki Fransız futbol sever , hastanede hayatını kaybetti. Sırpların bu aşırı sağ tavırları , 1800lerden beri Avrupa'nın şımarık çocuğu olmaları, bu şımarık çocukluğun daha sonra Slobodan Miloşevic'in elinde katilliğe dönüştürülmesini hepimiz biliyoruz. Sadece basit bir holiganizm deyip geçemeyiz bu durumu. Bakalım UEFA nasıl bir ceza verecek?

Bazen vahşi kapitalizm gidip bir yere nefret ve şiddet tohumları ekiyor, sonra hem o bölge halkı büyük zararlar görüyor bu ekilen tohumlardan, hem de dönüp dolaşıp bir şekilde kendileri de zarar görüyor. Daha fazla silah satmak için, Soğuk Savaş'ı başka boyutta sürdürmek için, etnik ayrılıkları kaşıyan ve kanatan herkes, bir gün umarım bu yaptıklarının bedelini en ağır şekilde öder.
Maradona

7. Hafta'nın Ardından

Haftanın 11'i

Ivankov, Ferhat (Manisaspor), Cesario (İBB), El Saka, Koray, Hurşit, Harbuzi, Ceyhun, Colman, Alex, Kazım Kazım


Yedekler: Ivesa, Sancak (Kasımpaşa) , Ivan Ergiç, Metin (Ankaragücü), Keita, Bilal, Emre Toraman

Takımı 4 4 1 1 Daum düzeni ile sahaya sürmeyi planlıyorum. Bu hafta ligimizde forvetlerden adam gibi gol atan olmadı. Bir Metin'in 2 golü var, Nonda ve Mehmet Yılmaz var, ama bu goller kolay goller. Hem Kazım'ı da seviyorum ben. Kalçasıyla adamı uzak tutuyor kendinden. Hurşit ise 90 dakika değil ama 25 30 dakikanın güzel topcusu. Ryan Babel'in Ankara şubesi.

Haftanın Takımı: Ankaragücü

İlk galibiyetlerini Antep deplasmanında aldılar. Hikmet Karaman ile Ahmet Gökçek zaten pek sevişmiyorlar. Bir mağlubiyet daha suyu ısıtırdı iyice, güzel oldu. Ceyhun ise ağzımıza bir parmak bal daha çaldı.

Haftanın Teknik Direktörü: Thomas Doll

Yorumlarınızı Bekliyoruz

28 Eylül 2009 Pazartesi

Yıllardır Bunu Bekliyormuşuz

Es-Es Gs maçı berabere bitmişti ve bu maç Ali Sami Yen Stadyumu'nda oynanamıştı fakat benim aklımda puan kaybı yoktu nedense .Benim aklımda yarının medya başlıkları vardı.İlk başta çok kokrmuştum yine gaza gelecekler yine bir yerlere saldıracaklar diye ama korktuğum olmadı gazete başlıkları gayet sakindi.

Bir iki örnekle anlatayım.Mesela zaman zaman gayet fanatik başlıklar atan gazetelerden olan Fotomaç "Es-es arızası" diye geçiştirmişti.Fotospor daha yumuşak bir başlık kullanmıştı "Sami Yen'de hüzün".Fanatik "Nedir senden çektiğim Es-Es" yazıp geçmişti.Birden düşündüm ne olduğunu bu sefer niye daha sakin kaldılar bu kadar tam istedikleri hafta ezeli rakibi 6 da 6 yapmıştı.

Nedeni basitti aslında Rijkaard ve güzel futbol yıllardır gazeteler güzel futbolu arıyorlarmış da kimsenin haberi yokmuş bu kadar kolaymış yani fanatikleşmeden başlık atabilmek saldırganlaşmadan futbol yorumu yapmak.


Beni şaşırtan aslında Rıdvan Dilmen'in "Rijkaard ın b planı yok" yorumu idi.Bu yorumdan bir şey anlayamadım açıkcası.Bir takımın oyun sistemi vardır bu sistemine göre oyuncuları vardır bu oyunu oynamaya çalışır.Bir takımın 10 dakikada bir sistem değişitirmesini bekleyemezsin.Tamam öyle bir takım kurmuşsundur bu futbolcular 3-4 sezon sürekli beraber oynar o zaman bir planını hemen sahaya sürebilirsin.A planını oturtamamış bir takımın b planına çalışması biraz sürreal bir durum.Neyse Rıdvan Hoca daha iyi bilir diyelim geçelim.


Bir dilek:Eğer Özer Fb'de hala forma şansı bulamayacaksa satsınlar ya da kiralasınlar şu çocuğu yeter artık oynasın yazık Fb yine bir potansiyelli çocuğu harcamasın.


Saygılar

Trakedi

Diyarbakır Maçındaki Olaylar (Bursaspor Açılımı)

Bursa maçında ki olaylardan beri bir şeyler yazmak istiyorum, ama Hasan ile konuşup olayları öğrenemediğim için bekliyorum sabırla. Kardeşimiz , Sakarya'ya gideceği için rastlaşamadık nette. Bugün yazısını koymuş kendi bloguna. Ellerine sağlık. Noktasına virgülüne dokunmadan koyuyoruz gene. Ben bütün bu olaylar ile ilgili yazımı daha sonra gene yazacağım.

Öncelikle Diyarbakırspor taraftarından özür dilemek istiyorum onlara karşı ön yargılı olduğum için...

Adamlara helal olsun İstiklal Marşımıza karşı en ufak bir saygısızlıkta bulunmadılar hep beraber söyledik...Marş esnasında "Bozkurt İşareti" yapanlar bile vardı içlerinde...Marşımız bittikten sonra hep beraber alkış tuttular...

Biz " Kahrolsun PKK"..."Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez" dedikçe alkış tuttular hep beraber...Hatta maç başlarken"Bursa" diye tempo bile tuttular...

Ne olduysa bizim 25. dakikalarda "Diyar' a da Koy" diye tezahürat yapmamızla oldu...O dakikaya kadar laylaylom gidiodu herşey...Bizim takım uyuyordu hatta...

Bizim "Diyar'a da Koy" tezahüratından sonra onlar da "Top" hareketi falan yaptılar...Hatta biz maçın başında klasikleşen "Yemyeşil İnciler Ananızı S....ler" tezahüratını bile yapmadık...Ama Diyarbakır da başlayınca küfretmeye,koltuklar kırıp taşlar atmaya , bizim de stad hep beraber gaza geldi...Tribünlerdeki ateşlenme futbolcularımıza da yansıdı ve ardından gol geldi...

Bence adamlara açık açık PKK' lı muamelesi yapmamız benim şahsen hiç hoşuma gitmedi...

Diyarbakırspor taraftarı ve de insanı ile ilgili en büyük tespitim çok fazla galeyena gelmeleri oldu...O psikolojiye sahip insan adam da keser dağa da çıkar...herşeyi yapar...

Tamam "Diyar'a Koy" falan hiç şık bi söylem değil ama anında gemileri yakmak da gerekmiyor bence...Futbolun doğasında olan şeyler bunlar...Eger olaylar çıkmasa maç 0-0 biterdi ne gol izleyebilirdik ne de futbol...

Ayrıca Diyarbakır taraftarı en az 10 kez falan kendi aralarında tekme tokat kapıştılar...Neyi paylaşamıyorlar anlamadım şahsen ben...

10 yaralı var deniyor Diyarlılar' dan emin olun en az 7' sini kendileri linç ettiler zaten...Ben böyle bir şey görmedim...Bir bizim tribüne taş-koltuk ne varsa atıyorlar...bir bakmışım kendi aralarında kapışıyorlar...Kapışmaları da 4-5 kişi 1 kişiye saldırıyor tekme tokat...Bizim açık tayfası başlayınca "oh-oh" çekmeye sonra dönüp yine taş-koltuk allah ne verdiyse atmaya
başlıyorlar...

Not: Rakip tribünde sarı zemin üzerine yazılmış 2 ufak yazı vardı onları okuyamadım uzaktan ama düzgün şeyler yazıyordur diye düşnüyorum...


http://bizoluruzamigoyasar.blogspot.com/

Galatasaray - Eskişehirspor

Maça derinlemesine bir bakış fırlatmadan önce , geçen hafta Çarşamba günü blogda yazdığım "Anadolu Fırtınası Es Es" yazısında verdiğim kadroyu burda tekrar hatırlatmak istiyorum. "Geçmiş 6 maçının kadrolarına bakıyorum. Özellikle son 4 maçta bir istikrar yakalamış Rıza Hoca. İlk 11 genelde şöyle oluşuyor.İvesa, Murat, Vucko, El Saka, Koray, Doğa, Bülent Ertuğrul, Burak ,Mehmet, Youla, Ümit Karan"

Bunu söyleme sebebim sakın yanlış anlaşılmasın, ah şöyle bildim böyle bildim değil. Dün maçtan önce ve maçtan sonra dinlediğim yorumcuların, sabah okuduğum yazarların yüzde 80'i Eskişehirspor'un kadrosunu şaşkınlıkla karşıladıklarını ifade eden yorumlar yaptılar. Hatta yapılan değişikliklere şaşıranlar var, ama gene aynı yazının devamında Ragıp, Bülent Kocabey ve Serdar'ın oyuna genelde girdiğini söyledim. Bütün bunları yazma sebebim kendimi poh pohlamak değil, sadece bu işten çok ciddi para kazanan insanlar niçin zahmet edip bu takımları takip etmezler. Resmi siteye girmek, Dijiweb'e üye olmak, ya da Lig Tv'den maçların uzun görüntülerini rica etmek bu kadar mı zor. Zaten tek işin maç izlemek , eh onu yap bari kardeşim. Neyse efendim biz gelelim maçımıza.

Dirençli bir Eskişehirspor vardı sahada. Geri 4lü ve önlerindeki 2 oyuncu geçen yıldan beri belli bir uyum içinde oynuyorlar. Ortasahada yaratıcı oyuncu eksiklikleri çok net belli. Fakat Rıza Hoca buna Mehmet ve Burak takviyeli orta saha ile çözüm bulmuş gözüküyor. Galatasaray müdafası Servet ile Ümit Karan'ı , Balta ve Uğur ile de Youla'yı durdurunca çok tehlikeli olamadılar. Ama fizik olarak diri olan Eskişehir maç boyunca üst düzey bir mücadele sergiledi.

Galatasaray'da ise işler bir süredir sıkıntılıydı. Aklı başında her Galatasaraylı bu sıkıntılara zaten dikkat çekiyordu. Maç özelinde bir iki madde sıralamak lazım sanırım Galatasaray için.

1- Frank Rijkaard ne kadar isterse istesin takımdaki oyuncuların kapasitesi oyunu geriden kurmaya yetmiyor. Ayhan da olmadığı için ne Sarp ne Topal defansa bu konuda yardımcı olabiliyor.

2- Kewell dün saha da hiç yok gibiydi. Uzun zamandır bu kadar tatsız bir Kewell izlemedik. O yüzden takım tek kanat ile mücadela etti.

3- Arda topu çok geride ve çok sık almak zorunda kalıyor. Hem enerjisini çok kullanıyor, hem de topla kaleye uzak yerlerde buluştuğu için etkinliği azalıyor.

4- Eskişehir müdafası yerleşik oynadığından Aydın da oyunda fazla etkili olamadı ve tek kanatla devam ettik bütün maça.

5- Ayhanlı Galatasaray ve Ayhansız Galatasaray arasında gece ile gündüz kadar fark var.

6- Yönetimi bu sezon başı sürekli kutladık, ama defans problemini de dile getirdik. 2 sezondur hala Hakan Balta zaman zaman stoper oynamak zorunda kalıyorsa bir yerde yapılan bir yanlış var demektir.

Frank Rijkaard'ın taktik ısrarını ve oyuncu tercihlerini eleştirmek benim haddim değil. Bu puan kaybı kulağımıza küpe olsun. Önümüzde alınacak daha çok puan var. Ama şimdiden bu puan kaybını 4 gözle bekleyenler, Frank Rijkaard'ı da sallamaya başladılar. Beni en çok "Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım" diyen gerizekalılar eğlendiriyor. Bir baksınlar bakalım Frank Rijkaard gelmeden önce en son ne zaman şampiyon olmuş Barcelona. Onlar değil Barcelona'yı şampiyon yapmak, El Pais'de muhabirlik yapamazlar. Sevgiler Saygılar Eskişehir'e alkışlar


Not: Serdar 2 senedir içeride dışarıda her maçtan sonra 3lü çektiren bir adam. Bunu maçları genelde izleyemediğimiz için göremiyoruz, ama hasbel kader Es Es'i takip eden biri olarak ben bunu biliyorum. Orada bir pravakosyon yok, alışılmış bir şey. İstanbul takımlarının ve seyircilerinin küçük takımlara her anlamda saygı duyması gerek. Küfür haftalardır her yerde var. Eh bizde de var, günlük hayatımızda kullanıyoruz. Ama "Ana Bacı" sallamak biraz değil bayağı ağır oluyor. Hepimizin annesi var, bugün annelerine küfür ettiklerimiz, yarın bize edince kızmamak lazım o zaman.

Maradona

27 Eylül 2009 Pazar

Fenerbahçe'den Bilet Açılımı



Fenerbahçe bilet fiyatlarını 55'ten 44'e indirerek 1 2 sene öncesindeki fiyatlara dönmüş oldu. Kulüp aşağıdaki gibi diyor ama bence stadın bir kaç maçtır boş kalması da bu harekete bir sebeptir. Ayrıca futbol takımının oynadığı oyundan hala memnun değil Fenerliler. Son maçta galibiyete rağmen ıslıklandı takım hatırlarsak. Twente maçında da öyle. Kulüp bunları da düşünmüştür eminim.Ben de bir maça giderim hal böyleyken mesela. Beni de kazandılar :)44 tl daha az koyar adama. Umarım eski senelerdeki gibi dolmaya başlar stad. İşte açıklama:


Profesyonel futbol takımımız, tam 45 yıl aradan sonra, bir kez daha 7 maçta 7 galibiyetlik muhteşem bir seriyle sezona başlamıştır. Hedefimiz bu başarıyı bundan sonraki maçlarda da devam ettirmek ve sezon sonunda mutlu sona ulaşmaktır. Bu büyük coşkumuza ortak olmanıza katkı sağlamak için bilet fiyatlarında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı'nın Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynayacağı UEFA Avrupa Ligi ve derbi karşılaşmaları dışındaki maçlarda kalesi arkası Telekom ve Migros tribünleri bilet fiyatları 55 TL'den 44 TL'ye indirilmiştir.

Büyük Fenerbahçe taraftarının tüm dünya kulüplerine örnek olan desteğini her zaman olduğu gibi bu sezonda da arkamızda göreceğimize inancımız tamdır.

Saygılarımızla,

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
NOT:Fotoğrafta da Sivas'taki bilet kuyruğunu görüyoruz. Sanırım Sivas kulübü de bu kuyrukları çok arıyordur.



Marquinhos

Cumartesi Futbol Notlarım


Günün tam ortasına denk gelen bir nikah vardı. Dünyanın en gerzek şeyi, güzel maçların olduğu günlerde evlenmek sanırım. Bir gün evlenirsem hafta içine denk getireceğim kimse maçları izlemekten geri kalmasın diye. En merak ettiğim maç Porsmouth - Everton maçı. İzleyemedim , fakat izleyen arkadaşımla konuştum, Porsmounth'u okutmak gerek dedi. Çok kaçırmışlar , onun yalancısıyım. Geçen sene buna benzer bir başlangıçı Tottenham yapmıştı. Serbest düşüse devam ediyorlar , haftaya rakipleri Wolves. Deplasmanda işleri gene zor.

Stoke - ManU

Bu futbolu oynayabilmek için sanırım Manchester United olmak lazım. Klasik bir vecizesi vardır Cruyf'un " Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır". Heralde bu kadar komplekssiz ve basit oynamak için son 20 yılın en başarılı takımı olmak lazım. Israrla kısa pas, ısrarla boş adamı aramak. Gerçi Nani oyundayken sol kanatı çok etkili kullanamadılar, ama büyük insan Giggs sol kanatta yerini alınca o da gayet basit oyunuyla aptala çevirdi Stoke müdafasını. Stoke'un da hakkı vermek lazım, gole kadar çok sağlam müdafa yaptılar. Ama sonra sanırım bunaldılar ve kanatları savunamadılar. Birde Stoke taraftarını alkışlamak lazım. O kadar belli ki , onlar için dünyanın en iyi takımı Stoke City. Bizim skora ve başarıya bakıp takımlarını seven bütün taraftarlara ceza olarak Stoke City maçı izletilmeli. Her şeyin farkında olan bir taraftar. Takımın güçünün, bütçesinin, yaptığı mücadelenin zorluğunun. Verilen güzel bir ara pasını alkışlayacak kadar emeğe saygılı.

Antalyaspor - Fenerbahçe

Ben önce Antalyaspor'dan bahsetmek istiyorum. Defansın göbeğinde Yalçın ve Orhan Ak yerine ben ve Marquinhos oynasak bu kadar müdafa yaparız. Daha kötüsünü yapmak için iki tane tahta koymak lazım. İleri oyunculardan bir tanesi de ligimizin hem uzun hem beceriksiz acar forveti Veysel. Akıllara zarar bir insan kendisi. Dün aklıma geldi de güldüm, bir de bu Veysel'i almıştı Beşiktaş. Gerçi sağ olsun İlhan Cavcav ve Celal Doğan o kadar çok gülünecek adam satmıştı ki 3 büyüklere, hepsi ayrı bir komedi kitabı olur. İlk 50 55 dakika uyur gezer gibi bir takım vardı. Ne kendi sahalarına doğru yerleştiler, ne müdafa ne hücüm da organize olamadılar. Ancak ve ancak Necati Ateş ve Balili birlikte oynayacak kondisyona erişirse Ali Zituni'nin de desteği ile bir şeyler yapabilirler. Ama bu müdafa ile çok zor işleri.

Gelelim Fenerbahçe'ye. Aslında Marquinhos yazdı bir şeyler dün ama benim de söyleyeceklerim var. Guiza golcü falan değil. Yok uyum sorunu, yok düdükleğidi karı onu aldattı ona üzgün derken, kaçan goller 1000 oldu. Guiza'nın kaçırdıklarının yarısını Semih kaçırsaydı bugüne kadar, değil yedek oturmak, İlhan Parlak ile birlikte Anadolu'da oynarlardı. Bir de medyadan birileri çıkıp "Eh gol pozisyonuna giren forvet iyidir, bugün kaçırdı yarın atar" diyorlar. İnsan bir utanır ya. O kadar maliyetli oyuncuyu pozisyona giriyor diye alkışlamak saçmalık sadece. Alex ise kabullenmek istemeyenler için söylüyorum, lig tarihini önemli 3 yabancısından bir tanesi. Guiza'ya al da at dediği pasları yıllardır profesyonel maça çıkmayan Eric Cantona'ya atsa gol kralı olur. Ayrıca Andre Santos sanırım ki oynayıp gelmenin düşüşü içinde. Çok acımasız olmamak lazım ama biraz toparlanmak için zamana ihtiyacı var.

Antep ile Yatan Kuponun Acısı

Hafta içi Chelseazede birisi olarak, bu hafta sonu güzel para kaldırmaya kararlıydım. Allahı var zaten geçen hafta sonu bayram harçlığımı çıkardım. Bu hafta da güzel bir kupon vardı. Sağolsun Antep yedi kuponu. Buradan güzel Antep halkını tenzih ederim lakin böyle takım olmaz olsun. Şaka şaka, gün gelir onlar da kazandırır gene.

Sevgiler Saygılar



Maradona