28 Eylül 2009 Pazartesi

Galatasaray - Eskişehirspor

Maça derinlemesine bir bakış fırlatmadan önce , geçen hafta Çarşamba günü blogda yazdığım "Anadolu Fırtınası Es Es" yazısında verdiğim kadroyu burda tekrar hatırlatmak istiyorum. "Geçmiş 6 maçının kadrolarına bakıyorum. Özellikle son 4 maçta bir istikrar yakalamış Rıza Hoca. İlk 11 genelde şöyle oluşuyor.İvesa, Murat, Vucko, El Saka, Koray, Doğa, Bülent Ertuğrul, Burak ,Mehmet, Youla, Ümit Karan"

Bunu söyleme sebebim sakın yanlış anlaşılmasın, ah şöyle bildim böyle bildim değil. Dün maçtan önce ve maçtan sonra dinlediğim yorumcuların, sabah okuduğum yazarların yüzde 80'i Eskişehirspor'un kadrosunu şaşkınlıkla karşıladıklarını ifade eden yorumlar yaptılar. Hatta yapılan değişikliklere şaşıranlar var, ama gene aynı yazının devamında Ragıp, Bülent Kocabey ve Serdar'ın oyuna genelde girdiğini söyledim. Bütün bunları yazma sebebim kendimi poh pohlamak değil, sadece bu işten çok ciddi para kazanan insanlar niçin zahmet edip bu takımları takip etmezler. Resmi siteye girmek, Dijiweb'e üye olmak, ya da Lig Tv'den maçların uzun görüntülerini rica etmek bu kadar mı zor. Zaten tek işin maç izlemek , eh onu yap bari kardeşim. Neyse efendim biz gelelim maçımıza.

Dirençli bir Eskişehirspor vardı sahada. Geri 4lü ve önlerindeki 2 oyuncu geçen yıldan beri belli bir uyum içinde oynuyorlar. Ortasahada yaratıcı oyuncu eksiklikleri çok net belli. Fakat Rıza Hoca buna Mehmet ve Burak takviyeli orta saha ile çözüm bulmuş gözüküyor. Galatasaray müdafası Servet ile Ümit Karan'ı , Balta ve Uğur ile de Youla'yı durdurunca çok tehlikeli olamadılar. Ama fizik olarak diri olan Eskişehir maç boyunca üst düzey bir mücadele sergiledi.

Galatasaray'da ise işler bir süredir sıkıntılıydı. Aklı başında her Galatasaraylı bu sıkıntılara zaten dikkat çekiyordu. Maç özelinde bir iki madde sıralamak lazım sanırım Galatasaray için.

1- Frank Rijkaard ne kadar isterse istesin takımdaki oyuncuların kapasitesi oyunu geriden kurmaya yetmiyor. Ayhan da olmadığı için ne Sarp ne Topal defansa bu konuda yardımcı olabiliyor.

2- Kewell dün saha da hiç yok gibiydi. Uzun zamandır bu kadar tatsız bir Kewell izlemedik. O yüzden takım tek kanat ile mücadela etti.

3- Arda topu çok geride ve çok sık almak zorunda kalıyor. Hem enerjisini çok kullanıyor, hem de topla kaleye uzak yerlerde buluştuğu için etkinliği azalıyor.

4- Eskişehir müdafası yerleşik oynadığından Aydın da oyunda fazla etkili olamadı ve tek kanatla devam ettik bütün maça.

5- Ayhanlı Galatasaray ve Ayhansız Galatasaray arasında gece ile gündüz kadar fark var.

6- Yönetimi bu sezon başı sürekli kutladık, ama defans problemini de dile getirdik. 2 sezondur hala Hakan Balta zaman zaman stoper oynamak zorunda kalıyorsa bir yerde yapılan bir yanlış var demektir.

Frank Rijkaard'ın taktik ısrarını ve oyuncu tercihlerini eleştirmek benim haddim değil. Bu puan kaybı kulağımıza küpe olsun. Önümüzde alınacak daha çok puan var. Ama şimdiden bu puan kaybını 4 gözle bekleyenler, Frank Rijkaard'ı da sallamaya başladılar. Beni en çok "Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım" diyen gerizekalılar eğlendiriyor. Bir baksınlar bakalım Frank Rijkaard gelmeden önce en son ne zaman şampiyon olmuş Barcelona. Onlar değil Barcelona'yı şampiyon yapmak, El Pais'de muhabirlik yapamazlar. Sevgiler Saygılar Eskişehir'e alkışlar


Not: Serdar 2 senedir içeride dışarıda her maçtan sonra 3lü çektiren bir adam. Bunu maçları genelde izleyemediğimiz için göremiyoruz, ama hasbel kader Es Es'i takip eden biri olarak ben bunu biliyorum. Orada bir pravakosyon yok, alışılmış bir şey. İstanbul takımlarının ve seyircilerinin küçük takımlara her anlamda saygı duyması gerek. Küfür haftalardır her yerde var. Eh bizde de var, günlük hayatımızda kullanıyoruz. Ama "Ana Bacı" sallamak biraz değil bayağı ağır oluyor. Hepimizin annesi var, bugün annelerine küfür ettiklerimiz, yarın bize edince kızmamak lazım o zaman.

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder