5 Eylül 2009 Cumartesi

Ermenistan 0 - Bosna Hersek 2


Maçı Spor Max şifresiz veriyordu. Bosna , kısmetli bir golle başladı maça. Sonra Ermenistan kalecisi, çok kritik 2 3 pozisyon kurtardı. Dakika 30 olduğunda Ermenistan futbol maçında olduğunu hatırladı ve bir şeyler yapmak için uğraştılar. Ama takımın hatta ülkenin kapasitesi bu kadar. Bir 11 numara var Ermenistan'da değil Bank Asya ondan aşağısında forma giyemez. O kadar basit hatalar ile oynadı ki Ermenistan daha çok zamanları var. Bosna ise klişe tabir ile, "tecrübesi ile kazandı" maçı. Ama Bosna abartıldığı kadar iyi top oynamıyor. Bakıyorum şöyle bir, bizim takımımız daha iyi takım. Dzeko , İbisevic, Misimovic, Nadarevic falan iyi oyuncular eyvallah, ama Semih Arda Tuncay , Gökhan Gönül ve diğerleri de bunlardan daha kötü oyuncular değil. Ayrıca bazı hocalar vardır , o futbolculara sınıf atlatır. Bence Dzeko ve Misimovic ile Felix'in ilişkisi böyleydi. Felix'in Wolfsburg'u bırakması direkt olarak Bosna Hersek milli takımının da performansını etkileyecek. Neyse bakalım, biz önce bir 4'te 4 yapalım ,sonrasını hep beraber göreceğiz. Maçtan sonra görüşürüz.

Maradona

4 Eylül 2009 Cuma

Gündemden İki Not

4 4 2

Lig işte şimdi başlıyor. Bir ligtv.com'a bakayım dedim, neler oluyor hayatta diye, Mustafa Denizli 4 4 2 oynatacakmış takımı diye bir haber var. Hayırlısı olsun Beşiktaş'a, lige Beşiktaş'ın katılması güzel oldu en sonunda. Şaka tabi bir yana umarım şimdi sivri zekanın birisi çıkıp biz zaten doğrusu bu demiştik demez. Bizim gibi basit insanların gördüğü şeyi Mustafa Denizli illa ki görür. Şimdi biz dahil çoğu kişi belli sıfatlarla eleştirilerde bulunduk, ama Beşiktaş Galatasaray'ı yener ve ManU'dan puan alırsa, hepimiz otamatikman saygı duruşuna geçeriz. Ah ah futbol ne güzel oyun, aslında ayna tutmak lazım herkesin yüzüne. Daha doğrusu yanar dönerleri bulup da bir deşifre şart, ama gereksiz mesai.

Adnan Polat

"Yapısal olarak geleneğe ve güce sahip olmayanların, varlıklarını sürdürebilmesi, tarihe kalıcı anlamda bir imza atabilmeleri mümkün değildir. Yanlış tartışmalarla, hatalı ayrıştırmalarla bu gücümüzü ancak zayıflatırız. Oysa ki Galatasaray, bu boş tartışmaları çoktan aşmıştır.Galatasaraylılık, tüm ögeleriyle bir bütündür. Bu nedenle bölünemez,parçalanamaz. Bu yolda uğraş verenler, tarih boyunca olduğu gibi, hiçbir zaman başarılı olamazlar. Galatasaray, Türkiye'dir" dedi..

Yahu tamam açıklama güzel başlıyor açıklama, ama son cümleyi daha önce de kurmuştu. Galatasaray Türkiyedir. Şu hayatta bundan daha saçma söylemler olur mu? Yok Fenerbahçe Cumhuriyeti, yok Galatasaray Türkiye'dir. Yorum size kalsın.Son bomba da benden olsun, çirkin kadın yoktur, az vodka vardır.

Maradona

Adanademirspor - Livorno




Zaten çok yazılıp çizildi ve yazılıp çizilecek de daha . Biz de elimizden geldiğince okuyoruz, dinliyoruz ama tutup da bunu İstanbul'dan yorumlamak, 3 dakikalık görüntüden yorum yapmaya benzer. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

Not: Ankaragücü taraftarı sen de hala İ. Ahmet Gökçk'i başkan diye kabul et kendine. Demek 100 yıllık tarihi satmak bu kadar kolay!
Maradona

3 Eylül 2009 Perşembe

CEZALAR

Emre 3 maç ceza almış. Hakeme dirsek ve oyuncuya tehditkar konuşmaktan. Az bile almış. Şimdi tabi ki Fener itiraz edecek. Daha az maça insin diyecek ceza. İnmez umarım. Bu sefer indirmeyin. Bu adam bu cezayı ve hatta daha fazlasını da haketti. Geçen sezonda da yaptıkları ortada. Bu ceza ile beraber umarım yaptıklarını bir düşünür ve iyi bir insan olmaya karar verir. Çok umutlu muyum değilim. Ama Emre bu senenin Fener'inde vazgeçilmez bir oyuncu. Bir takım taraftarı olarak , bu oyuncunun her hafta çirkefliği yüzünden laf yemesi ve dolayısıyla takımınızın bu özelliği ile ilgili her hafta başka bir eleştiri görmek çok can sıkıcı. Kendisi de bir Hagi olmadığı için insan çok da savunamıyor. Ama bu sene eğer Emre düzelmezse daha çok bu tarz eleştiriler ve cezalar yer Emre.

Önümüzdeki maçlara bakıyorum. Bursa İbb ve Antalya. Bu 3 maç bence bir hayli zorlanacak Fener. Emre'nin yerine kim oynar? Selçuk oynarsa eyvahlar olsun. Eğer Deniz oynarsa idare ederiz. Yerine Mehmet Topuz oynar ve iyi de oynarsa güzel olur. Bir de Rıdvan Hoca yazın o mevkinin adamı Özer Hurmacı demişti. Eğer Özer orada oynar ve kendini kanıtlarsa daha da güzel olur. Umarım bu ceza böyle olumlu sonuçlar doğurur.

Bir başka ceza da yurtdışından. Chelsea 2 sene transfer yapamama cezası aldı. Premier Lig daha sabah izlediğim bir programda dünyada en çok transfer parası harcanan liglerden biri olarak açıklandı. Birinci İtalya ikinci de İngiltere idi isanırım. Chelsea bu seneyi belki transfersiz kapayabildi ama önümüzdeki iki sene bu ceza onlara çok pahalıya patlar. Sırf reklam için bile transfer yapıldığını düşünürsek işi zor Chelsea'nin ve özellikle Abramovic'in.Hayır sıkılacak adamcağız.

Peki neden oldu bu iş ? FIFA Uyuşmazlık Komisyonu, Fransız oyuncu Gael Kakuta'nın transferi sırasında talimatlara uygun davranılmadığını öne sürdü ve bu ceza geldi.Fransa'da Lens'de kontratlı bir futbolcu iken kontratını bozmak zorunda kalmış Gael Kakuta. Şimdi ayrıca kulübüne de 800 000 euro'ya yakın bir para ödeyecek. Bitmedi. Bir de 4 ay sahalardan uzak kalacak. Değer miydi be Chelsea; ha Kakuta? Ah be! Artık 18 yaşında Makuta dışında yeni oyuncu alamadan devam edecek Chelsea.

Marquinhos

Yılmaz Vural Geliyor!


Dünyanın en sempatik hocalarından Yılmaz Vural yine lige işsiz başlamasına rağmen 4üncü hafta sonunda işine kavuştu.Kasımpaşa onunla anlaştı. Yılmaz Vuralsız lig mi olur yahu? Olmaz tabi ki. Hoşgeldin hocam.


Not: Haberi ligradyo'dan aldık umarım doğru çıkar. Çıkmazsa da Yılmaz Hoca'yı çok seviyoruz. Ne yapalım?


Bu arada Nurullah Sağlam da Erhan Altın'ın boşalan koltuğuna oturdu Denizli'de.
Unutmadan, elde var iki!



Korner Olması Lazım

2 Eylül 2009 Çarşamba

Teknik Direktör Canavarı Başkan


O sadece örneklerden bir tanesi. Her teknik adam değişikliğinde kendilerini bir kez daha teşhir edeceğiz blogumuzda. Tamam takımı borç içinde bir halde aldı, bin türlü zorluk yaşamıştır. Ama geçen gün çıkıp Lig Tv'de takımın borçu yok, bu sene hedef ilk 10 transfere gerek yok gibi palavralar atıyordu. Kendisi 2005 kasım ayında göreve gelmiş.

O başkanken gelen giden teknik adamlar...Herkes yanlış bir o doğru sanki

Giray Bulak 2002 - 2005 Nurullah Sağlam 2006 Faruk Hadžibegic 2006 Mehmet Kulaksızoğlu 2006 Guvenc Kurtar 2006 - 2008 Ali Yalçın 2008 Ümit Kayıhan 2008 Mesut Bakkal 2008 - 2009 Erhan Altın 2009 - 2009

1 Eylül 2009 Salı

Elde Var Bir


Erhan Altın'ın görevine son verildi. 3 maçta kalesinde 9 gol gören ve 1 gol atabilen Denizli'nin teknik direktörü Erhan Altın görevinden alındı. Ligimiz ilk firesini verdi. 15 teknik adam değişir en az diyorduk. Kaldı 14.

Son Transferler

Mateja Kezman Zenit'te

Unutulmaz forvet Kezman en sonunda Avrupa'dan çıkmış oldu. Sanırım ilk kez Asya'da top oynayacak. Ama gelin görün ki Rusya bir Avrupa takımı olarak geçiyor. O zaman şunu diyelim. İlk kez bu kadar uzak bir Avrupa takımına gidiyor Kezman. Harita ile paralel değerlendirirsek bu durumu Kezman yavaş yavaş haritanın sağına doğru gelmiş kariyerinde. Şu an en sağda. Daha da sağa ve aşağıya gider mi bilemiyorum. Ben yine bir futbol sever olarak Kezman'ın iyi olmasını diliyorum. Bir Chelsea hamlesi bir futbolcuyu bu kadar mı düşürür yahu? Kariyerinin son zirvesi kadere bakın ki Fenerbahçe ile çeyrek final oynamakmış demek ki. Ona ve Zenit'e iyi şanslar.



Robben Bayern'de
Bayern bu seneye de kötü başlamıştı ki transferi patlattı. Sanırım Şınayder de İnter'e gitti. Bayern Ribery ve Robben ile çıkış yakalar. Bunu ilk maçta gördük. Robben bence bu Real'de forma şansı da bulabilirdi ve bence Real her şeye rağmen çok önemli bir silahını yitirdi. Bayern'e şampiyonluğu bu hamle getirebilir mi göreceğiz.
Caner Erkin Galatasaray'da

Caner her zaman benim en sevdiğim Türk futbolcular arasındadır. Hakan Balta ve Uğur Boral'a emanet olan Türk sol beki neden bu adama bırakılmaz hiç anlamam. En kötü neden Vederson alınmaz milli takıma onu hiç anlamam. Ama artık Vederson'a gerek kalmadan bu işi çözebilir Terim. Artık gözünün önünde oynayacak çünkü Caner. Umarım uğurlu gelir bu forma.

Tabata Beşiktaş'ta

Tabata Denizli'nin istediği 10 buçuk numara değil. 8 milyon verilecek oyuncu da değil. Ama Beşiktaş'ın şu an bir son pas sorunsalı var ki bunu çözecek adam Tabata olabilir. Sürekli uzaktan ortalar ile sonuca gitmeyi deniyor Beşiktaş. Artık Tabata ile forvetlerin koşu yollarına toplar atılabilir. Gol bulma sıkıntısı çeken Beşiktaş'a pahalı ama iyi bir çözüm olacak Tabata.

Shevchenko Kiev'e

Şeva sonunda yuvaya döndü. Premier Lig'de şansı kalmayan Ukraynalı futbolcu Fener'e de gelmeyince ben heralde Katar'a gider dedim ama o Avrupa'da kaldı en azından. Emekliliği iyi geçsin. Kalbini yormasın. Bol bol balık tutsun. Arada bir de halı saha tadında maçlar oynasın Şevacım. Servete Kadıköy'de yaptıklarını unutmayacağım. Adi herif!


Marquinhos



Haftanın 11'i

.............................SENECKY...................................

Alİ tandoğan........ömer....ferrari........ferhat öztorun


Murat Ceylan........kewell........colman...........Simpson

.....................Cangele.....Mendoza......................


Yedekler: Volkan Demirel, Alex, Nonda, iskender, Youla,Ernst, Giray

Sizin de eklemek istedikleriniz olursa çekinmeden yazınız. Yahu şu unutulur mu diyebileceğiiz bir adam varsa yorumlara ekleyiniz. Sevgiler.


Korner Olması Lazım

Beşiktaş ve Fener Kadroları

Beşiktaş ne oynamalı?

Haddim olmayarak kötü giden Beşiktaş'a bir kaç öneri yapacağım. Zaten yeni transferlerle ben önermeden de Denizli bunları düşünecektir. Bu takım bence mutlaka ama mutlaka Batuhan ile oynamalı. Batuhan yoksa Nobre düşünülmeli. Bobo iki forvet oynanırsa sahaya sürülmeli. Şimdi Tabata da geldiğine göre Tabata ve önünde bir forvet oynayacaktır Beşiktaş. Buna göre şöyle bir ortasaha ve forvet hattı olabilir:

................................Batuhan.....................................

................................Tabata.......................................

Tello..................Ernst........Fink.................Nihat(Holosko)


..............................Batuhan Bobo.............................

.................................Tabata......................................

....................Tello......Ernst.......Fink........................

Bu son kadro da inönü'de saldırmak için kullanılabilir.


Gelelim Fener'e. Kadıköy'de kapanan takımları açmakta zorlanacak Fener anladığım kadarıyla. Santos boş alan bulmadıkça etkili değil. Gökhan'ın mutlaka kanattan bindirmeler yapması lazım. Eksikliği inanılmaz hissedildi. Bence Kadıköy'de Manisa tarzı takımlara tek forvet oynanmamalı. Ne oynanmalı?

............................Semih Guiza..............................

.................................Alex......................................

.............Cristia..........Emre.........Topuz..............

Ayrıca zaman zaman Alexsiz 4 4 2 yapılabilir. Zaman zaman da bence Fener Emresiz oynayabilir. Geride Cristian'ı bırakıp ileriye hücumcuları koyabilirsiniz. Yani:

.......................Guiza Semih..............................

Santos...................Alex.........................Kazım

.............................Cristian................................

Yeterli skoru bulup oyuna Emre'yi koyabilirsiniz. Hatta Deniz'i bile koyabilirsiniz ve eski sisteme dönersiniz. Bu son kadro Kadıköy'de güçsüz rakiplere denenmeli bence.

Marquinhos

Göztepe ve Polis Terörü

Geçen haftasonu biz evimizde otururken, Göztepe ve Fethiye arasında tatsız işler yaşanmış. Biz tabi iki İstanbul Beyfendisi ( ne beyfendi, birisi reklam gurusu, diğeri zavalla bir İK stajyeri) zaman zaman böyle şeyleri yakalamakta zorlanıyoruz. Gene böyle gözümüzden kaçan bir olay. Forumları ve blogları okudum dün gece, doğal olarak iki taraftar ekibi birbirini suçlamış. Benim anladığım ise Fethiyelilerin durduk yere olay çıkardığı. Hatta çok sevdiğim bir abimi aradım sordum (araştırmaçı blogculuk). Göztepe taraftarının büyük çoğunluğu ise deplasmanı haftasonu kaçamağına çevirmek için mis gibi yüzmüş etmiş. Neyse olayları çok dallandırıp budaklandırmayalım konumuz o değil. Hep bahsederler, Tribün Terörü, futbol terörü, ama bir allahın kulu çıkıp bu ülkedeki polis terörünü niye anlatmaz. (hadi haklarını yemeyelim geçen seneki 1 mayıstan beri biraz ama çok çok az daha iyiler) Gene böyle toplumsal yazılarda öncelikle kendimi tarif edeceğim iki cümle ile , tamam sıkıldınız benden ama konuyu netleştirmek lazım. 25 yaşındayım, 1980 darbesinden sonra yaratılan Türkiye'de ortalama bir ailenin, ortalama bir bireyi olarak devam ediyorum yaşantıma. Merter yaşadığım yer , bilmeyenler için İstanbul'un orta sınıf bir semti. Son not, taraftarları vay efendim bunlar toplumun alt kesimi, çapulcu tayfası diye tanımlayan fikirlere de sinir olurum ayrıca. Ben de işte sıradan bir taraftarım, Ali Samiyen, İnönü gibi stadyumlara gitmiş, ikisinde de polis terörüne şahit olmuş birisi olarak, ayrıca polis terörünü sadece stadyumlarda değil, üniversitede, sokakta görmüş birisi olarak bunu yazmak lazım. Aslında bu yazıyı şu polisin statlara geri dönüşü kesinleştikten sonra yazacaktım, ama kısmet bugüneymiş.



Saha Dışı Polis Terörü



İlk hikayeyi bizzat yaşadım. Sene 1999 ya da 2000, halamlar Almancı, ama Küçükçekmeçe'de bir evleri vardı o zamanlar. İki kızı var halamın, birisi benden bir yaş küçük diğer bir yaş büyük. Sabah saat 7de uyanıp 3ümüz beraber yürüyüşe çıktık göl kenarında. Yolun sonunda Karakol var. Polis karakolunun önünden geçerken polis bizi yanına çağırdı. Kimlikleri istedi. Verdik. Bu kızlar senin neyin oluyor dedi. Halamın kızları dedim, akrabayız dedim. Bırak lan ,soy isimleriniz farklı, ne böyle iki kızı koluna almışsın yavşak deyip bir tokat salladı. Kızlar Almanya'da doğup büyüdüğü için dumur. Ben suratına bakıp sadece, halamın kızları doğal olarak eniştemin soy adı dedim. Hiç benzemiyorsunuz dedi. Ben de sen insana benzemiyorsun dedim. Babam doğma büyüme Çekmeceli olduğu için içeri girip olayı komsere anlatmak bir derece mümkün oldu. Ama sadece basit bir özür. İlk kez polisten halamın kızları ile sahilde yürüdüm diye, tokat yedim ve hakarete uğradım.



Sene 2007, Taksim'den eve dönüyorum. Saat 02:00 suları. Dolmuştan inip eve yürüdüğüm mesafa 8 dakika falan. Yol üzerinde ekip otosu var bir tane. Geçerken durur musun diyor. Duruyorum, kimlik diyor, gayet normal çıkarkıyorum uzatıyorum. 5 10 dakika bekliyorum. Kimliği uzatmadan ne lan o küpe karı gibi diyor. Saat gece iki, küfür etsem sonum meçhul bir şey demiyorum. Saat diyorum geç oldu, kimliği alayım diyorum. Gülüyor ne acelen var diyor. Sinirleniyorum, ya işi yap, ya bir siktir diye geveliyorum ağzımın içinde. Küpeyi çıkar kimliği veriyim diyor. Al sende kalsın diyorum kimlik. Yürümeye devam ediyorum. Peşimden geliyor, tam mahalleye sapacağım. Dur diyor. İniyor aşağıya, önce küfür sonra elini küpeme uzatıyor. 10 saniye içinde düşünüyorum, vursam başım yanacak. İtiyorum sadece. Küpeyi çıkarıp önüne atıyorum. Kimliği alıyorum. Sabah ilk iş Güngören Karakolu'nu arıyorum, yetmiyor gidiyorum. Kimse umursamıyor.



Futbol Tribünlerinde Polis Terörü



Futbol sahasında yaşanan tribün terörünün önce genel bir sebeplerini koymak lazım. Bence tek bir sebep var , o da stadyuma giren polislerin, spor polisi değil, normal polis olması. Maçtan 12 saat önce stadyuma getirilen polis, maç başladığında fiziksel olarak dirençsiz oluyor. Şimdi burada yıllardır polis için, ah efendim 3 kuruş maaşa bu kadar iş yapıyorlar. Onlar da doğal olarak isyanlarını zaman zaman cozutarak dile getiriyorlar, diye manyakça konuşanlar var. Ben bu ülkede birgün de polisin zengin birisini dövdüğünü görmedim. Nerede açıkta gariban taraftar, sokakta öğrenci var, git onu copla. Bir tanesinin de götü yiyorsa, şeref tribününde kavga eden birisini coplasın. Polisin kimlik bunalımı var, soysuz burjuva polisi ezdikçe bir şekilde, polis de biz halkı eziyor.



Bir Beşiktaş Maçı



Herkesin buna benzer hikayesi vardır. Çok sevgili ardakaşım Befu anlattı bana bunu. Bir Beşiktaş maçı, İnönü'de. Kapalıda kavga çıkıyor, polis öldüresiye giriyor taraftara. Befu ve 3 arkadaşı olayın içinde değil, ama polis ayrım yapmadan basıyor copu. Olay sonucunda, Befu'nun bir arkadaşının kaşı açılıyor. Döven polisler çevik kuvvetten, kasklı hepsi. Tabi kasklarda numara yok işlerine gelmediği için. Bu arada işin en ironik kısmı, kaşı açılan arkadaşın babası İstanbul'da bir ilçede Emniyet Müdürü.



Eminin bunlara benzer hikayeleri, yaşayıp görmüşüzdür. Ülkemizde eminim polislerin de kendi hayatlarında memnun olmadığı bir çok şey var. İnsani olarak onların dertlerinin biz de farkındayız, ama her dertlenen insan elindeki gücü şiddet olarak kullanmamalı. Bakın yazıyı burada Göztepe maçına getireceğim. Yani istersek daha polisin zaman zaman devletin silahı olduğunu, 70lerde 80lerde neler yaptığını, ülkücülerle birlikte solcu avladığını uzun uzadıya yazarız ama gerek yok.



Göztepe maçında polis, biber gazı kullanmış. Kadın, erkek ayırt etmemiş. Yetmemiş havaya ateş açmış. Kimi yorumlara göre otobüsler kurşunlanmış, kimilerine göre otobüsleri kurşunlayanlar başka kişilermiş. Yani kısacası polis herkesin polisi olduğunu unutmuş, Fethiye'nin polisi olmuş. Yıllardır olan biten bütün olumsuz olaylar, teşkilata mal edilmemeli gibi fasafiso söylemler ile geçiştirildi. Bu ülkede devlet görevlilerinin unuttuğu bir şey var. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar , emniyet müdürleri, vs herkes biz halka hizmet etmek için burada. Ama onlar yılladır bizi eziyor , bizim üzerimizde otorite kuruyor. Ben nasıl çalıştığım yerde birilerine hizmet ediyorsam, onlar da bana hizmet etmeli. Bu ülkede nasıl ki lanet olası bir PKK terörü varsa , bir de Devlet Terörü var. Daha kaç kişi bu teröre kurban edilcek merak ediyorum.



Tek çözümü var bunun, polisler eğitilecek. Sadece mesleki olarak değil, ruhsal olarak. Hatta yapanlar cezalandırılacak, dosyalar hasır altı edilmeyecek. Bu bütün polisler için gerekli. Ama stadlar için de, özel polis yetiştirilecek. Mevcutlar ya eğitimle dönüştürülecek, ya da bir şekilde yeni bir birim oluşturulacak. Bütün bunlardan önemlisi, polis kendisini halkın üzerinde görmeyecek, halkın hizmetinde görecek. Sevgiler Saygılar.



Not: Bu yazı biraz sert gelecek belki, ama yapılanlar kabul edilir şeyler değil. Lafım zaten böyle yanlışları yapmayan polislere olmadığı içim çok rahat.

Maradona

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Ankaraspor - Galatasaray


Yazıya ev sahibi Ankaraspor'un yaşadığı birleşme, çiftleşme siz koyun adını, rezilliğine rağmen, çıkıp direnen oyuncularını kutlayarak başlamak istiyorum. Belki yarın bir kısmı Ankaragücü futbolcusu olacak ama bugün ellerinden geleni yaptılar. Aydın Karabulut çok iyiydi. Bilal ve Hürriyet iyiydi. Bir kaç kere Galatasaray müdafasını dengesiz yakaladılar, ki gole yaklaştılar baya. Bir de kalecileri Senecky gerçekten gole kadar kalesinde devleşti. Gelelim Galatasaray'a. Ülkemizde ya toplu eleştiri, ya abartılı ögvü yapılır genelde. Ama Galatasaray için doğru teşhisi koymak gerekir. Ne takımı çok eleştirmek lazım, ne hakkını verirken abartmak. İlk yarıda 25 35 arası bir ara çok yüklendik, maçı koparabilirdik, Senecky'i aşamadık bir türlü. İkinci yarıda aynı kadro ile başladık, sonra Frank Rijkaard'ın değişiklikleri geldi peşi sıra. Gene bir duran top golü ile kilidi açtık en sonunda. Sonra Aydın çok güzel bir pas verdi, Nonda hiç klas olmayan, mahallede abanmak dediğimiz tarz bir vuruşla, gol atabilceğini gösterdi teknik heyete. Kısacası Galatasaray iyi oynamadığı bir maçı, daha doğrusu daha önceki oyunlarına göre kötü oynadığı bir maçı kazanmayı bildi. Hep derler, büyük takım olmak, kötüyken de kazanabilmeyi başarmaktır diye. Bugün bunu başardık. Biz gene bakalım oyunculara teker teker kim ne yapmış.

Leo Franco

İlk kez skoru doğrudan etkileyen bir performas sergiledi bugün. İkinci yarıda takımın geriye düşmesini engelledi. Valla biraz yan top eksiği var, ama gene de güven veriyor. Defans ile de uyum içinde. Bu sezon bize puan kazandıracak.

Sabri

Geçen haftaki gibi çok iyi değildi. Ama kötü de değildi bugün. Nispeten daha az kademe hatası yapmaya başladı. Zaman zaman gene akıl almaz pas tercihleri yapıyor, manasız şutlar atıyor. Ama şimdi hakkını vermek lazım o çok konuşan Sabri yok. Tabi daha tansiyonu yüksek bir maç görmedik, görmeden de güvenemem Sabri'ye. Hem takımda Sabri'nin tayfadan kimse kalmadı, hem de Frank Rijkaard kulübede iken, öyle babalanmak çok kolay iş değil.

Emre Aşık

Emre'nin bu yaşta sahaya çıkmasına hayran olmamak elde değil. Ama bu sezon yaşı bariz hissediliyor Emre'nin. Bugün zaman zaman ciddi hatalar yaptı. Ya sezonu erken açmak yaramadı ona, ya da bu cidden son sezonu. Bu maç yenilsek, ya da gol yesek çok ağır eleştirilirdi. O açıdan sevindim açıkcası gol yemediğimize. Zaman zaman gene rotasyonun bir parçası olur ama umarım çok ciddi maçlarda sahaya çıkmaz. Biz son zamanlarda futbolcularımız ile güzel ayrılmayı bilemedik, umarım Emre ile bu ayrılık güzel olur.

Servet

Marsilya ve yaşanan bütün aksaklıklara binlerce kez şükürler olsun. Düşünüyorum, Servet gitseydi yerini kiminle doldururduk? Sanırım yerini bonservisi en az 10 milyon Euro edecek bir stoper ile anca. Peki Servet'in ruhunun boşluğunu nasıl doldururduk? Cevap çok açık dolduramazdık. Bugün zaman zaman Emre Aşık'ın zaman zaman Hakan Balta'nın ve hatta Topal'ın açıklarını kapattı. Ara ara ilginç ileri çıkışları oldu. Bu ama Kalli zamanındaki gibi ciddiyetsiz çıkışlar değil. Frank Rijkaard belli ki hafif bir özgürlük vermiş.

Hakan Balta

Sakatlıktan yeni çıktı. Bugünkü formsuzluğunu sakatlık açıklamaya yetiyor. Caner iyi bir alternatif olacak uzun periyotta belli. Hakan'ın kredisi çok fazla olduğu için takılmamak lazım bu haftaya

Mustafa Sarp ve Mehmet Topal

Bu iki ismi birlikte değerlendirmek lazım bence. Topal da sakatlıktan sonra o alıştığımız formu henüz yakalayamadı. Sarp ise yorgundu biraz. Defansif olarak fena değillerdi ,ama ofansa bir Ayhan Sarp ikilisi kadar destek olamadılar. Top trafiğini hızlandıramadılar. Sarp gene ara ara ani çıkışlarda bulundu. Topal ise formsuzluktan kaynaklanan basit hatalar yaptılar. Birlikte ilk 90 dakikalarıydı , daha zamana ihtiyaçları var. Ama bugün görüldü ki Ayhan takım için çok önemli

Elano

Elano'nun yeteneğini tartışmak büyük ahmaklık olur. Bugün Senecky'e takılmasa gene jeneriklik bir gol atardı. Ama kendisinin kondisyon eksikliği bas bas bağrıyor. Bu yüzden mümkün mertebe pas oynuyor. Biraz zamana ihitiyacı var. Allahtan takımda alternatif var da , bir tek ona gebe değiliz. Ben sezonun ilk yarısında Elano için olumsuz bir şey yazmam. Eleştirmek için beklemek lazım.

Keita

Kendisi için, Fil Dişi'nin Ronaldinho'su diye bir yorum okumuştum ilk geldiğinde. Hayatta böyle benzetmeleri sevmedim, sevemeyeceğim de. Kısır hayal gücünün, manasız benzetmeleri. Bir benzeri de Arda Messi arasında yapılıyor mesela. Arda'yı tanımlamaktan aciz zekalar, hemen Messi diyorlar. Neyse efendim, bu Keita'nın ayağına top anormal yapışıyor. Biraz dahi ruhlu o da, fazla kızmamak, fazla sıkmamak lazım belli. Özgür kalınca daha rahat oynuyor. Gerçi takımda kimse sitem etmiyor neredeyse. Bir kez Arda bir inceden tırıldandı okadar. Ceza sahasına biraz daha isabetli paslar atarsa, ve buna paralel olarak oyuncular da Keita'ya iki üç değişik koşu yaparak alternatifler yaratırlarsa, Keita çok can yakar. Hele bir de karşısına bir hucüm beki gelirse, futbolu bırarktırır insana. Çok değil 5 6 metre boşluk buldu mu geçmiş olsun.

Arda

Kaptan ilk yarıda sol açık ağırlıklı oldu, zaman zaman Keita ve Elano ile değiştirdi. Nonda'ya geçen gün balık yedirmiş, bugün Nonda borcunu ödedi. Saha içinde de saha dışında da çok sakin. Şimdi birileri Emre'ye çok faul yapılıyor, efendim adrenalin yükseliyor diye sallıyor. Tabi Arda'ya hiç faul yapılmıyor, hiç iki kişi gelip tost yapmıyor ve Arda küfür bilmiyor tabi. Arda bu sene çok başka oldu. Allah nazardan saklasın. Bugün zaman zaman güzel çalımlar, güzel ara pasları izletti. Gene süper 3 korner kullandı. Nonda ile daha iyi oynuyor. Dar alanda alıp vermeyi seviyor.

Baros

1 bucuk sene sonra ilk kaz bugün arkasındaki bir defansa kalçasını koyarken gördüm Baros'u inanamıyorum. Elano form tutana kadar deplasmanda zor gol atar Baros bence. Ona al da at diyecek bir adam lazım. Ali Sami Yen'de ise baskılı oyun ile illa ki gol bulur. Belki gene 20 gol atamayacak, ama ilk 11'in öncelikli oyuncusu olacağı kesin.

Aydın, Kewell ve Nonda

Bu 3 isim, oyuna girip dinamiklik getirdiler. Kewell'ı izlemek zevk cümlesini tekrarlamaktan bıkmayacağım sanırım. Kendisini unutturdu defansın arasında net bir kafa ile kilidi açtı. Sonra bir de Hakan Balta'nın topuk pasımsı hareketinde füzeyi yolladı kaleye ama direğe takıldı.

Nonda gol atamamanın stresi ile çok net ve kabızsal bir vuruş tercih etti. An olarak doğru bir karar verdi. Nonda , alan veren, kaçan bir forvet türü. Aslında bu usta ayaklara daha uygun bir partner olabilir. Ama devam sorunu en büyük sıkıntısı.

Aydın ,bugün 20 dakika oynadı. İstekliydi, kanada indi, ortadan gitti. 18'in değişmez adamı. Ayrıca herkes Arda olacak diye bir şart yok. Nonda'ya attığı pas çok güzeldi. Sürekli doğru koşular yapıyor. Oynadıkca parlayacak bu sene.

Frank Rijkaard

Bugün bir şeyi gösterdi bize, taktik ile fazla oynamayacağını. 4 3 3 ile 4 2 3 1 arasındaki ufak nüans dışında bir değişikli yapmayacak sanırım maç içinde. Ben bir ara belki çift forvet oynar dedim, ama yanıldım. Kendi sisteminde, inatla ısrar ediyor. Takım zaten ilk 4 haftada bu sisteme erken adapte oldu. Bu blogda hep yazdık, Galatasaray kazanıyor, ama daha tam hazır değil diye. Normal olanı da bu. 50 55 maçlık bir sezonda bu tempo ver başlangıç çok güzel ve yeterli. Frank Rijkaard oyun mantığı dışında takıma ciddiyet getirdi. Takım ruhu getirdi. Oyundan çıkan Keita ve Elano'nun golde nasıl sevindiğini gördük hep birlikte. Oyundan çıkan yedekler seviniyorsa bir takımda, orada işler yolundadır. Sonuç olarak bugün Galatasaray çok çok iyi oynamadan kazandı. Kaybedebilirdi de. Defans bariz sıkınıtılı. Kimse Gökhan Servet, Servet Emre Aşık'a güvenmesin. Bir Emre Güngör Servet kaldı denenmemiş olan. Emre Güngör de formsuz biraz. Ama şöyle bir gerçek var ki, takım birlikte yapılan antremanların yanı sıra, oyuncular bireysel olarak da çalıştırılıyormuş. Ben hala, Sercan gibi, Semih gibi forvetlere karşı neler yapabilceğimizi merak ediyorum. Umarım yanılırım ama hala Gökhan'dan bir kademe üst bir oyuncu lazım bu takıma.

Maradona

Sercan Transferi

"Sercan için başkanımızla ve yönetimimizle bu sezon bırakmamaya karar vermiştik. Bugüne kadar da geldik. Ama takımımızda ekonomik anlamda bir sıkıntı var. Bunu çözmek için de şehirden fazla destek alamıyoruz, sonuna kadar da direniyoruz. Herhalde son günler artık transfer döneminde. Belli olur durum. Bundan sonra olur mu bilmem ama bırakırsak herkes bilsin ki zorunluluktan bunu yapmış olacağız. Sercan çok kaliteli bir oyuncu ama daha öğreneceği çok şey var.Biraz daha beklerse Avrupa’nın en önemli kulüplerinden birine gidebilir."

Bu cümleler Ertuğrul Sağlam'ın Trabzon maçı sonrası yaptığı açıklama. İnanmakta güçlük çekiyorum gerçekten. Bursa tam bir futbol şehri, taraftarı inanılmaz. Yönetim son yıllara göre daha istikrarlı. Bu sene açık açık 4. lüğün en büyük adayı. Bu takıma hala destek gelmiyorsa üzülürüm sadece. Sercan'ı Galatasaray'da görmeyi çok isterim, ama sırf para için satacaklarsa, umarım satmazlar. Ertuğrul Sağlam , büyük hoca ve Sercan'a her anlamda çok şey katabilir.

Maradona

Trabzonspor - Bursaspor


Gerçekten çok merak ettiğim bir maçtı. Acayip güzel futbol oldu desem yalan söylerim ama sahadaki oyun ve mücadele zevk verdi. Ben daha önce de yazdığım gibi Bursaspor'un kazanmasını istiyordum.

Trabzonspor: Tony Silva, Serkan Balcı, Giray, Song, Ferhat Öztorun, Ceyhun, Selçuk, Coleman, Barış, Gabric, Gökhan

Bursaspor: Ivankov, Ali, Ömer, Zapo, Mustafa Keçeli, Veli, Hüseyin, Ergic, Ozan, Turgay, Sercan

Trabzonspor 4 5 1 ile çıktı sahaya, daha netleştirirsek 4 1 2 2 1 gibi. Göbekte süper bir üçlü vardı kağıt üzerinde. Ceyhun , Selçuk ve Coleman. İlk yarıda çok çalıştı bu üçlü. Kanatlarda Barış ve Ferhat solda çok etkiliydi, Serkan ve Gabric ise fena değildi. Gabric'in kumaşı güzel ama biraz zamana ihtiyacı var. Gökhan ise ilerde Fatih Tekke'nin yarısı kadar etkili değildi maç boyu.

Bursa'da ise diziliş 4 4 1 1 , müdafa Mustafa Keçeli dışında iyiydi. Ali Tandoğan golde Coleman'ı takip etmedi, onun dışında iyiydi. Hüseyin'e Trabzon'da olmak yaramamış hiç yoktu sahada. Topu kesip en yakındaki adama attı. Veli ve Ergic defansif olarak fena değil ama ofansa katkıları azdı. Turgay ise garip adam. Bir kere yeteneğine laf söylemek ahmaklık olur, ama fizik kondisyon olarak daha biraz zaman lazım ona bence. Sercan ise ileride tek başına çok çalıştı. Hatta ikinci yarıda Song'a acayip bir çalım atarak takımı gole yaklaştırdı. Şimdi biraz maçı anlatayım yorumlala karışık.

Bu kadrolara bakınca, Ertuğrul Sağlam'ın ilk hedefi 1 puan, denk gelirse 3 puan. Zaten maç boyu oyuna yaptığı müdahaleler ile bunu gösterdi. Broos ise ben n'apıyım da işleyen takımı bozayım dedi sanırım. Maç orta saha mücadelesi olarak başladı. Ceyhun kesiyor, hemen Selçuk'a veriyor, Coleman ve Barış etkili bindirmeler yapıyor ileri doğru. Gökhan ise avanak avanak geziniyor. Bursa'da ise Hüseyin cidden ya kaytardı oynamadı, ya da ruhsal olarak iyi değildi. Ama kızamam ona ben, yıllarca oynadı, kimse bir insanda bu kadar profesyonellik beklemesin bence. Neyse hep Galatasaray'ın duran toplarını konuşuyoruz ama Bursa da bu golle birlikte sanırım 3. duran top golünü attı. Turgay değişik bir kafa vurdu, Silva ise izledi sadece. Yahu bu Silva ne kötü bir kaleci. Düzeltiyorum, hedefi ilk 4 olan bir takımın kalesinde Silva olmamalı. Buna benzer golleri yiyiyor diye Tolga'yı bitiren zihniyet, niçin yabancı hakkını Silva'dan yana kullanır ki?

Bursaspor golü attı, geri çekildi. Ama ne çekilmek, kontra atağa Sercan tek çıkıyor, bekliyor bekliyor bekliyor ve anca Turgay ya da Veli geliyor. O kadar yaslanan takım illa ki golü yer. Selçuk 3 kişi arasında topuk pası veriyor, Coleman güzel koşu yapıyor, Ali Tandoğan ofsayt diye elini kaldırcağına adamını takip etse gol olmayacak belki, ama Coleman güzel vuruyor. Ben olsam bu golü kabız kardeşler Gökhan ve Umut'a saatlerce izletirim. Golden sonra Trabzonspor bastırıyor. Ne yalan söyleyeyim güzel de bir idda kuponu var , yatacak diye korkuyorum. Devre oluyor.

Ben şimdi kendimi haddim olmayarak 2 teknik adamın yerine koyacağım ve ben olsam ne yapardım, onlar ne yaptı onu anlatcağım size. Broos olsam takıma , aynen devam çocuklar derdim. Coleman'a teşekür eder, Selçuk'a aynen devam derdim. Yetmez Gabric ve Serkan'a yakın oynayın derdim. Giray ve Ferhat'a siz büyük topçu olacaksınız helal derdim. Taktiği ve takımı bozmaz en azından 60 65 e kadar beklerdim. Ertuğrul Sağlam olsam ( ki kendisi şu anda açık ara en iyi yerli teknik adam o yüzden haddim değil ama yazacağım) orta sahaya Volkan'ı alırım Veli'yi çıkartırım. Turgay'ı çıkartırım Batalla'yı alırım. Hüseyin'e evladım canlan biraz derim. Sol bek Mustafa Keçeli'ye hiç bir şey demem, ne Mustafa sol bek, ne de kötü oyuncu. O mevkide okadar oluyor. Takıma biraz daha vites büyütürseniz maç sizin derim, çünkü maç henüz ortada. Ama Ertuğrul Sağlam kaybetmek istemiyor ki bence 1 paun da deplasmanda güzel.

Hocalardan ise Ertuğrul Sağlam hiç bir şey yapmıyor ve istediğini alıyor. Trabzonspor ise işleyen takımı bozuyor. Selçuk'u oyundan niye aldı çok merak ediyorum. Barış ise ilk yarıda Garbic'ten daha iyiydi. Gitti Barış'ı çıkardı. Çift forvet yaptı takımı. Ne kadar çok takılıyoruz çift mi tek mi? Takımı öyle oynatırsın ki , tek forvet ile ofansif, çift forvet ile defansif oynar. Hugo Bross çok durmaz Trabzonspor'da. Hiç sevmem böyle sallamayı ama takım maçı alamadıysa Bross yüzde yüz hatalı. Sonra bir de bek değişikliği yaptı. Serkan ile Tayfun arasında. İkinci yarıda bir 10 dakika daha Trabzonspor üstündü, ama sonra Bursa dirildi. Eğer biraz daha dikaktli olsalar, Turgay biraz daha düzgün paslar atsa alırlardı maçı. Ertuğrul Sağlam, önce kart gören Ozan yerine Volkan'ı aldı. Sonra gitti Turgay ve Sercan'ı çıkardı 80de , Batalla ile Shin'i aldı. Bence Sercan kalsa idi iyi olurdu. Maçın sonucu 1 1 bitti. Maç ortada idi, iki takım da alabilirdi. Çok güzel futbol yoktu, ama çok heyecanlı ve keyifliydi maç. Ertuğrul Sağlam bu maç biraz defansif takıntılıydı. Eğer maçı koparcak hamleler yapsa alırdı eminim. Ama anlıyorum neden yapmadığını. Geçen sene Trabzon'dan puan alsalardı Uefa bileti umudunu son haftaya uzatacaktı. Ayrıca kimseye Trabzon deplasmanında alınacak 1 puan kötü gelmez. Umarım kimse çok eleştirmez hocayı. Bursaspor çok iyi yolda. Ortasaha biraz daha hareketlenirse, çok can yakarlar.

Sercan ve Ferhat

Ya transfer rakamları Mehmet Topuz ve Tabata sayesinde çok yükseldi. Sercan çok iyi forvet oyuncusu. Biraz daha araya yapacağı koşuları geliştirmesi lazım. Ama çok meziyetli. Ben isterdim Galatasaray'da olsun. Bu rotasyonda 20 maç temiz oynardı. Ferhat Öztorun ise kalbimde bir yara. Eric Gerets'i bir tek bunun için affetmeyeceğim. Fenerbahçe maçından 3 hafta önce bir sol bek krizi vardı takımda. Şimdi net hatırlayamıyorum ama 3 hafta Ferhat'ı değil başka birisini oynattı sol bekte. Sonra lak diye Kadıköye attı. Aynısını Uğur'a da yaptı. Ferhat şimdi bu takımda olsa, ne Volkan'ı alırdık zamanında, ne de şimdi Caner ile uğraşırdık. Ah ah, ama helal olsun Ferhat'a Manisa'dan Trabzon'a gelmek büyük iş.

Maradona

30 Ağustos 2009 Pazar

Aragones Modeli

Bu akşam kabus gibi bir maç oynadı Fener Manisa karşısında. İlk yarı heyecanlı başlamıştı aslında. Taraftar heyecanlı takım mücadeleci ve hırslıydı ama göze çarpan bir kaç yanlış vardı tabi ki. Bekir mesela..ben onu hep bir defans oyuncusu zannederken o kanat oynadı. Gökhan Gönül'ün yerine oynadı. Ben Bilica Lugano beklerken önder Lugano ikilisi sahadaydı.

Buna neden olan şeyse Guiza'ydı. Guiza tek forvet olduğundan defanstan birinin Türk olması şarttı. Bu da maçı kötü etkiledi bence. Kazım orada yalnız kaldı. Ona rağmen sahanın en iyisi Kazım ve Emre'ydi ama yine de sol kanat hiç çalışmayınca sağa çok yük bindi ve Kazım 60'dan sonra çok fazla yetemedi.

Maçta Manisa güzel kapandı güzel pres yaptı Fener'e şans tanımadı ve belki gol bulurum diye ara ara kontralara çıktı. Fener'de ise bugün Aragones'den kalma bir takım vardı. İlk 15 dakikadan sonra ne pres kaldı ne pas trafiği kaldı ne de istek kaldı. Cristian defansın içine gömülü kaldı. Guiza tek forvet oynayamayacağını bas bas bağırdı yine. Bir kafa topuna bile çıkamıyor. Honved maçında demiştim ki Guiza sağdan soldan ortaları alırsa işe yarayacak gibi. Ama burada gördük ki Santos oynamayınca ve Alex çok geriye gelmek zorunda kalınca Guiza neredeyse hiç pas alamadı. Sadece Emre ve Kazım ileriyi düşündüler. Cristian'ın defansa girmesi Alex'i yeniden geriye gönderdi.

Bu arada Simpsons ikinci sarıyı bir güzel yemeliydi ve Manisa 10 kişi kalmalıydı ikinci yarının başında. Ardından bence net bir Manisa penaltısı verilmedi. Bunlar bu maçı nasıl değiştirir bilmem ama ben tam Daum'a saydıracakken o beni yanılttı ve takımı 4 3 1 2 'ye döndürdü. Emre Topuz Cristian 3lüsü önünde Semih Guiza ve Alex oynamaya başladı. Ama sevgili Emre gitti oyun oynayacağına kırmızı kart yedi. Tam milli takım kaptanına yakışır bir hareket. Şu adama bir an önce bir psikolojik destek vs verilsin biz tarafarlar da Selçuk Deniz ikilisine geri dönmeyelim lütfen. Tam takım kendine gelecek gol atacak derken sen git kart ye. Tamam senin üstüne oynadılar diyelim. Ben de Diyarbakır maçında taraftara kızmıştım direk Emre'ye oynanıyor diye ama sen de çocuk değilsin Emre. Daum ne yapsın etsin bu adamı sakinleştirsin. Maradona da söyledi Diyarbakır maçı dakika 3 Emre direk konuşmaya başlıyor. Konuşma Emre ayağın konuşsun. Git faul yap adama sinirlendiysen ye sarını rahatla. Oldu mu abicim?

Neyse Emre de gitse bu değşiklikler takıma yaradı ve Alex Guiza'ya ilk al da atlık pası verebildi.Guiza da allahtan aşırtmadı ve golü yaptı. Fakat bundan sonra Fener inanılmaz açıklar verdi defansta. Orta sahayı inanılmaz rahat geçti Manisa. Ben orada bir hamle beklerdim hemen Emre'den sonra ama 2 oyuncu birden değişti diye sanırım yapamadı Daum ve Manisa'nın golü geldi.

Maç tam böyle biter derken Semih Şentürk yine gemisini kurtardı.

Fener Aragones'den kalma bir gününde 10 kişi de kalarak Manisa'yı yendi. Bu maç ders olmalı. Galatasaray Fener'i böyle bulursa çiğ çiğ yer. Pişmesini falan beklemez. Ben ayrıca şunu çok merak ediyorum. Rakip Manisa, Kadıköy'de seyirci desteğini almışsın bir yaz günü ama hala tek forvet. Fener takımı yığılmalı artık ceza sahasına. Bunun adı 4 3 1 2 midir ya da 4 4 2 midir bilemiyorum ama bu kadar korkak oynayamaz Fener bir Anadolu takımına hem de kendi evinde. Zico'dan beri gelen bu her takıma aynı taktik artık değişmeli. Daum bunu yapmasını beklediğim tek adam. Umarım yapar. Bir de ben hala Aurelio'yu arıyorum ama haydi neyse...

Not: Santos bir iyi bir kötü. Bugün her topu ezdi. Carlos da o kanadı çok kötü etkilemeye başladı artık.Olmuyorsa Vederson denensin Carlos yerine. Santos'un bugün Uğur'dan bir farkı yoktu.Ben ortasını hatırlamıyorum.

Marquinhos

İ. Ahmet Gökçek


Allahım , bu bir şaka olmalı. İlkel benliğimi ortaya çıkartıp , küfür etmek istiyorum aslında ama tutuyorum kendimi. Ankaragücü taraftarı kendilerine İ. Ahmet Gökçek'i başkan olarak yakıştırıyorlarsa bir şey demem, ama daha önce yazmıştım neden olamayacağını böyle bir şeyin. Medyamız ise susuyor, neredeyse hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Daha doğrusu herkes işin Ankaraspor ne olacak kısmında. Yemişim Ankaraspor'unu , iktidar yanlısı medya çıkıp neden bir işçi takımının başında bu göt suratlı yavşağı görmek istemiyorum demiyor. Param yettiğince her İstanbul'daki Ankaragücü maçına gideceğim, sana ağız dolusu küfür edeceğim. Her hafta Ankaragücü maçını değerlendirirken, gene sana küfür edeceğim. Ankaragücü taraftarı git bir amatör takım kur, canımı ye, maddi manevi ne yapılacaksa, bizim de tuzumuz olur çorbada. Of of, sabah uyansam da şaka deseler. Son olarak bir alıntı yapacağım Ligtv.com'dan.

" Ankaragücü Cemal Aydın Tesisleri'nde 200 delegenin 160'ının oyunu alan Ahmet Gökçek başkanlığa seçildi. 200 oydan 28 oy boş çıkarken, 12 oy ise geçersiz sayıldı. Geçersiz 12 oydan 8'inde Ahmet Gökçek'in ismi çizilirken. Gökçek'in ismini çizen 8 kişiden 3'ün Gökçek'in isminin karşısına "Hadise" yazarken, biri "Bu külübü sattınız, ananızı da satın" yazarken, bir delege ise Ahmet Gökçek'in ismini çizerek karşısına "Bu külübü Cemal Aydın'ın şaibeli ekibinden kurtarın" yazdı."

Maradona

İbrahim Akın Style

Bu Adamlar Çok Özel

Bu yazıyı aslında bir süredir yazmak istiyordum. Gündem sürekli bir yoğunluk halinde olduğundan kısmet bu güneymiş. Ben kendim Galatasaraylıyım bunu herkes biliyor artık. Benim için bütün Galatasaraylı futbolcular iyi de olsa kötü de olsa özeldir. Ama içlerinden Arda Turan en özeli bu günlerde. Bir de tabi diğer takımlardan çok sevdiğim oyuncular var. Batuhan Karadeniz bunlardan bir tanesi mesela. Ama Batuhan ile ilgili gereği kadar yazdığım için burada yer vermeyeceğim. Burada Arda ile birlikte 3 tane Fenerbahçeli yazmak istiyorum. Semih Şentürk, Gökhan Gönül ve Kazım Kazım. Buna benzer yazılar yenilenecektir, ama bu 4 isim şimdilik fena bir başlangıç değil.

Arda Turan

Onun oyunculuğunu anlatmak artık pek bir şey ifade etmiyor. Herkesin gözüne sokuyor bu sene ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu. Şimdi öncelikle geçmişe gidelim biraz. Arda Turan, Manisaspor'a kiralık gitti. Ersun Yanal onu orada biraz defansif yönü gelişşin diye zaman zaman bek olarak kullandı. Ersun Yanal'ı hiç sevmem, ve bence gerçekten başarısız ve yaptığı hiç bir işi tamamlayamayan bir hocadır. Denizli ile ,Gençlerbirliği ile güzel işler yapabilirdi, ama sürekli olarak gelen tekliflerin peşinden gitti. Şimdi yorumcu oldu, umarım hep öyle kalır. Ama Ersun Yanal'ın en büyük faydasıdır Türk futboluna Arda ile Manisa'da olan çalışması. Hafızam beni yanıltmıyorsa Bülent Tulun sezon başı Arda için " En büyük transferimiz o olacak demişti." Şimdi tabi Abdullah Avcı'yı unutmamak lazım Arda Turan için. Onda emeği çok fazla. Ama Arda Turan daha sonra Kalli, Cevat Güler, Skibbe ve Bülent Korkmaz'a emanet edildi. Bülent Korkmaz ve Cevat Güler'i çok sevdiğim için ve Bülent Korkmaz'ı yeteri kadar eleştirdiğim için burada onlara bir şey söylemeyeceğim. Ama Allah aşkına birisi çıkıp bana Kalli ve Skibbe'nin Arda'ya ne kattığını söylesin. Ben bu soruya hiç bir şey diyorum. Böyle bir oyuncuyu çalıştıracak hocanın en az Arda kadar özel olması lazım. O yüzden Arda Turan , ortalamanın üzerinde bir oyuncu olmasına rağmen Kalli'li sezonda büyük yıldız olacağına, Fatih Terim ile Euro 2008'de gerçek patlamasını yaptı. Şimdi ise bu günlerde geçen seneki Arda ile bu seneki Arda arasında yüzde yüz fark var. 2 aydır Frank Rijkaard ile çalışıyor Arda ve hem saha içi hem de saha dışı çok gelişti. Sezon başı 10 numara olmaz diyorlardı Arda için, şimdi herkes yerlere göklere sığdıramıyor Arda'yı. Saha dışında da sürekli bir "İnsani Örneklik Hareketlerinde" görüyoruz Arda'yı. Gerçi bence bunların da bu kadar haber olmaması gerek. Eminim Arda Turan'da istemiyordur bu kadar haber olmayı ama yapacak bir şey yok. Ayrıca takım kaptanı olarak Beşiktaş Galatarasay A2 maçını izlemeye gitmesi , ve izinli olarak İstanbul'da kalıp dinlenebilecekken, Estonya'ya gitti. Bir de mesela "Kaptanlık Bandı" delisi değil kendisi. Benim hatırladığım bazı kaptanlar var, oyuna sonradan girince, bandı gidip sahadaki kaptandan alan. Arda ise oyuna girdi, ama gidip bandı Emre Aşık'tan almadı. Küçük gibi gözüken ama önemli bir şey bu. Arda, Frank Rijkaard'ın elinde işlenmeyi bekleyen bir maden. Bakalım daha neler olacak.

Semih Şentürk

Geçen seneki rezillikte Arda ile vuruşmalarına rağmen en seydiğim Fenerbahçeli. Yahu ben bu Fener medyasını oldum olası anlayamadım, Semih konusunda hiç anlayamayacağım. Ben olsam her yazıma Semih gene yedek, böyle rezillik olmaz diye başlarım. Elinde böyle bir cevher olur kenarda oturtan bütün hocalarını Allah davul etsin. Geçen sene Aragones ile çalışarak Euro 2008'i peşiktiremedi belki ama bir hatırlayın Almanya maçını mesela. O stoperler ile nasıl makara yapıyordu sahada. Zıplıyor, topu alıyor, tutuyor, en müsait ortasaha adamına atıyor. Lafı çok uzatmamak gerek Semih'i oynatmamak en basit ifade ile "Ahmaklıktır". Gelse Galatasaray'ın şu kadrosunda oynasa 30 golü yıllar sonra bulan forvet olur bence. Onu geçtim , İtalya dışında bir lige gitsin ve Gol kralı olsun kendisi. Ceza sahası içinde bu kadar akıllı koşular yapan, futbol sahası dışında ise bütün bu yedek kalma saçmalığına rağmen bu kadar efendi olan bir futbolcu yoktur sanırım. Seni oynatmayan bütün hocalarına , en büyük cevabı oynadığında saha içinde veriyorsun.

Gökhan Gönül

Resimli futbol sözlüğü yapılsa, sağ bek kelimesinin karşına yazılcak 3 Türk futbolcudan birisi kendisi. Şu anda ligimizde oynayan en iyi sağ bek olduğu gibi, en iyi savunma oyuncusu. Hem seviyorum, hem de ne yalan söyleyeyim kıskanıyorum. Geldiği günlerde şimdi onu övenlerden bir çoğu " Fenerbahçe'nin böyle bir transfer yapmasını anlayamıyorum, Fener'in topçusu olamaz" diyorlardı. Eh kimse kusura kalmasın, zaten Fenerbahçe yıllardır hazır futbolcular ile oynamaya alışıktır. Taraftar yıldız sever ve takımda böyle genç adamları futbola kazandırmak ile pek uğraşmaz. Gökhan'a bu sene bir de Koch çarpınca , kondisyon tavan yaptı doğal olarak. Gidiyor geliyor, yorulmuyor. Biraz daha orta çalışsa, çok çok daha mükemmel olur. Bu akşam Gökhan olmayacak mesela sahada, herkes aradaki farkı daha net görebilecek. Avrupa'ya ithal edebilceğimiz tek defans oyuncumuz.

Kazım Kazım

Gelelim listedeki en anormal isme. Kazım'a geçmeden önce bizim toplumun 1980 darbesinden sonra nasıl hoşgörüsüz ve linç kültürüne meraklı olduğuna değinmek lazım sanırım. Ben İstanbul doğumluyum. Ortalama bir semt olan Merter'de, normal bir ailenin çocuğuyum. İlk okulu mahelle okulunda okuduktan sonra Cağaloğlu Anadolu Lisesini kazandım. 7 senem ve hayatımın en güzel günleri o lisede geçti. Her genç gibi ben de lise yıllardına ince bir cozutma yaşamadım. Mesela anormal bol pantolanlar giyiyordum lise yıllarında. Gerçi benden daha anormal giyinen cool arkadaşlarım da vardı, ama ben de fena değildim. Lise son yazım 2002 dünya kupasına denk geliyor. Saçlarımı o yaz iyice saçmalayım çok değişik bir biçimde kestirdim ( hayır Ümit Davala değil) Tatil olarak her yaz olduğu gibi Kabatepe'deki Milli Park'a gittim. Yaklaşık 5 yaşından beri gittiğim bu kampta , bütün eski kampçılar beni ve ailemi tanırdı. O yaz ardakaşlar ile gittiğim ve saçlarım çok havalı olduğu için sürekli garip bakışlar geliyordu. Hatta bazı işi abartan eski kampçılar ailemi arayıp sizin oğlan esrarkeş mi oldu , ne o saçlar diyorlardı. Bu hikaye başıma gelen böyle saçmalıkların en küçüğü ve en az şiddet içerini. Yoksa kaç kere sokakta , ne lan götündeki kot diye milletten laf duyup, ağızlarını kırmak zorunda kaldım.

Kazım Kazım'ın durumu da aynı şey bence. Adamın tipi aykırı ve biz gene kendimize benzemeyen birisini sevmiyoruz. Bunun başka bir açıklaması yok. Kazım ciddiyetsiz ve labauli olabilir de, Sergen Yalçın'dan daha ciddiyetsiz olmasın. Ya da şimdi hepimizi sevdiği ve saygı duyduğu Rıdvan Dilmen gibi Hocası ile atyarışı oynamaya gittiğini duyan gören var mı? Geçen sene hiç unutmuyorum bir maçtan önce sahaya Ipod ile çıktı diye, neler söylediler Kazım'a. Peki bütün bu gevşekliği yapan Kazım, niçin Fatih Terim'in elinde, ya da Zico'nun elinde parlıyordu ? Şimdi efenmdi sen 3 milyon Euro para alacaksın, takımında Kazım var, Kazım'a sorunlu diyeceksin köşeye iteceksin. Yok böyle dünya bence. Bir kere acaba ülkemizde kaç kişi Kazım'ın yaşadığı trajik ve tramvatik vakayı biliyor. Kaç kişi öyle bir şey yaşasa kayışı koparmaz. Ben Kazım'a hastayım. Bütün o duruşu, serseri hali beni cezbediyor adeta. Onu kullanmayı bilmeyen bütün hocalar suçu ona atıyor. Picasso'nun hayatını anlatan bir film var "Surviving Picasso". Genelde kadınlar ile ilişkilerini anlatıyor, ama bir yerinde zaman zaman işten güçten sıkılıp 10 gün odasından çıkmadığını, çıkınca da hiç durmadan deliler gibi çalıştığını. Böyle insanlar nasıl özelse, günümüzde futbolcular da özel. Eğer bu özel insanları anlamaz, onlar ile uğraşmazsak, bütün takımlarda herkes, İbrahim Üzülmez, Sabri ya da Deniz Barış gibi kazmaya yakın futbolculardan oluşur. Bir de şu medyaya ettiği küfür var. Daum'a demişti "Yalan haber yazdılar ben de küfür ettim" . Bir de herkesi rahatsız eden gol sevinçleri varmış. Sanırsınız açıp götünü gösteriyor millete. Biraz farklılıklara saygı duymayı öğrenmemiz lazım artık. Sene 2009 oldu, yok golden sonra şöyle dans ediyor, şunu yapıyor. Bilmem hatırlar mısınız Kezman diye bir dandik geldi bu ülkeye. "Çetnik" selamı yapan bu adamı bağrına basan medya ,kulüp yönetimi ve taraftar bence Kazımla uğraşmayı hak etmiyor.

Maradona

İŞTE PREMİER LİG BU - TVANTS





Dünkü maç yazıma bir okurumuz Premier Lig maçlarını nasıl izliyorsun diye yorum yazmış. Cevabı başlıkta saklı. Tvants diye bir yazılım var, kendisi online Tv izlemeye yarayan yazılımlar benzeri bir şey. Google'la yazınca bu programı indirebileceğiniz milyon tane site gözüküyor. İndirip kurmak çocuk oyuncağı kadar kolay. Daha sonra kanal listesinden Euro Soccer diye kanallar var, yanlarında küçük Çince harfler falan bir şeyler yazıyor. Sanırım diyeceğim çünkü 3 haftadır hala zaman zaman karıştırıyorum ama o Euro Soccer kanallarından 1. si, ( eğer değilse diğer 2 tanesini de deneyin, açılışında küçük reklamlar çıkan kanal) sayesinde Premier Lig maçlarını rahatlıkla izleyebilirsiniz. Küçük bir önerim, Msn dahil bütün internet programlarını kapatıp öyle izlemeniz maçları. Bir de maçlardan bir 5 dakika önce açarsanız , bazen ilk bağlanış uzun sürüyor. Maçın ilk 1 dakikası da çok az ve ender takılsa da gerisi mis gibi geliyor. İyi seyirler Türkiye.

Maradona

Şapka Çıkartacaksınız(7)

Tarihteki en şık gollerden biri.