10 Temmuz 2009 Cuma

Gündemden Kısa Kısa

Ünal Karaman Trabzonspor'da sportif direktörlüğe getirildi. Bu senenin modası sanırım bu olacak. Eğer Avrupa'daki kadar ciddiye alınır ve yetki alanları verilirse bizde de başarılı olabilir bu sistem. Hüseyin ile sözleşme yenilenmeyerek ve Fatih Tekke de geri getirilmeyerek, zaten bence Trabzon ruhuna bir ihanet yapılıyor. En azından eski bir oyuncunun takımın civarında olması bile önemli bence. Trabzonspor ile ilgili bir gün de şöyle bir haber duymayı umut ediyorum. İstikrar Trabzonspor'da Sportif Direktörlüğe getirildi.


Sıcaklar Çıldırttı


Bugün Tello Beşiktaş idmanında Uğur inceman ve Serdar Özkan ile tartışmış. Öte yandan Fenerbahçe idmanında da Gökhan ve Kazım tartışmışlar. Daum iki futbolcuyu da idmandan çıkarmış. Havalar gerçekten çok sıcak, dikkat etmek lazım, delirmemek lazım.


Delgado ve Beşiktaş'ın Yabancıları


Yıldırım Demirören olmak dünyada en son isteyeceğim şey. 5 sene içinde 1 şampiyonluk, sayısız transfer ,sokağa atılan paralar, harcanan hocalar. Heralde Beşiktaşlı arkadaşlar da kızmaz benim bu yorumuma. Bu kadar başarısız bir başkan, bu sene heralde şampiyonluk gelmeseydi, hala o koltukta oturamıyor olacaktı. Şimdi şampiyonluk geldi diye medyamız biraz az giriyor bu konulara ama Beşiktaş'ın şu anki yabancı problemi tamanen Demirören yönetiminin bir eseri. Neyse şimdi de Delgado'nun sözleşmesini askıya alacaklarmış. Acaba çok merak ediyorum Delgado neden transfer edildi. Hadi edildi neden uzatıldı sözleşmesi. Kimsenin sakatlanması ya da sağlık sorunu yaşamasını istemem ama bir oyuncunu sakatlanması bir takıma resmen şampiyonluk getirdi. Ama Beşiktaş için de çok kötü düşünmüyorum. En azından Mustafa Denizli var. Mustafa Denizli'nin gelmesi ile yönetim nispeten daha az yanlış yapmaya başladı.


Ziya Doğan


Geçen günkü yazımızdan bir gün sonra Ziya Doğan ile sözleşme imzaladı Diyarbakırspor. Herkes için hayırlısı olsun. Değil Ziya Doğan , Morinho gelse bile işleri çok zor. Bir yerde ciddi yanlışlar var. Umarım bir an önde toparlanırlar bir şekilde maddi kaynak bulurlar ve ligde adil bir şekilde mücadele edebilirler.


Bursa'da İsyan


Valla Marquinhosla Bursa'ya gittik hayran kaldık şehre. Gidip maç izlemek nasip olmadı ama yeni sezonda yapılcaklar listesinin yukarısında bulunuyor Bursa'ya gitmek. Anadolunun futbol kentlerinden Bursa. Taraftarlar eylem yaptılar bugün. Şehirde 3 büyüklerin açtığı futbol okulu ve mağzalarına tepkilerini dile getiriyorlar. Helal olsun valla. Daha önce Eskişehir başkanı da şehirde 3 büyüklerin store açtıklarını ama daha sonra kapatmak zorunda kaldıklarını yazmışlardı. Böyle eylemler medeni şekilde gerçekleştirildikçe ben mutlu oluyorum. Bu sene Bursaspor geçen seneden daha da başarılı olacak gibi geliyor bana.

Maradona

Galatasaray

Çok sevgili takipçilerimiz, bu aralar biraz değişik günler yaşadığımdan dolayı, blogumuzun yazı işlerini ağırlıklı ve düzenli olarak Marquinhos takip ediyor. Ben ise vakit yaratabildikçe kendi görüşlerimi söylemeye iletmeye çalışıyorum size. Bazen konular çakışıyor kusura bakmayın.


Arda Turan ve Kaptanlık

Arda'nın Galatasaraylılar için ne ifade ettiğini oturup burada anlatmaya gerek yok sanırım. Ama daha testi kırılmadan bir şeyler söylemek istedim. Geçen sene derbi ve sonrasında yaşananları hepimiz hatırlıyoruz. Arda'ya genç yaşta büyük sorumluluklar verildi. Hepimiz iyi kötü, ağır hafif bir şekilde eleştirdik kendisini. Hatta medya zaman zaman kantarın topuzunu kaçırdı. Ama bence hem tatil hem de Rijkaard bütün takıma olduğu gibi Arda'ya da yaradı. Milliyet Gazetesi başta olmak üzere Arda'nın kaptanlık durumundan Ayhan ve takımdaki diğer bazı oyuncuların rahatsızlığı ile ilgili haberi ben kendi adıma fazla ciddiye almıyorum. Takımın saha içindeki ,yönetime karşı, kendi arasındaki lideri için bu kadroda eğer Türk olsa belki Kewell daha iyi bir aday olabilirdi. Ama benim görüşüme göre kaptanın yerli oyunculardan birisinin olması şart. Ayrıca biraz da daha genel açıdan bakarsak olaya, Arda'nın kaptanlığı hem taraftarı çoşturcak bir adım, hem de alt yapıdaki oyuncuları. Bundan 3 4 sene önce alt yapıda olan bir oyuncunun kaptan olduğunu gören gençler bir başka motive olacaklardır şimdi. Galatasaray'da bir çok unutulmaz kaptan geldi geçti. 84 doğumlu olarak Cüneyt Tanman benim ilk kaptanımdı. Bülent Korkmaz sanırım hayatımın sonuna kadar unutmayacağım 3 4 futbolcudan birisidir. Böyle köklü bir takımda ve kulüpte kaptanlık zor iştir. Umarım medya ve kamuoyu da Arda'yı biraz rahat bırakır ve Arda da düzgün davranışlar yaparak bu sorumluluğu taşıyabilir. Ayrıca 10 numaralı forma içinde Arda'nın basın toplantısında Metin Oktay'ı anması beni ayrıca mest etti.


Emre Çolak

Biz kamptan önce yazmıştık Emre ile ilgili bir şeyler. Şimdi yer gök Emre Çolak. Medya genel olarak insanları 2 güne şöhret yapmayı sevdiği gibi, spor basını da bunu çok seviyor. Emre Çolak bir gün Arda'ya bir gün eski bir Galatasaraylı(!) Emre Belezoğlu'na benzetiliyor. Tamam Emre yetenekli bir futbolcu. Zamanında Hagi de bu çocuğa dikkat demişti. Amma velakin bence bu kadar yazıp çizmemek lazım.Bu ilgi ve alaka, sezon başlayıp Emre yedek kalırsa bir anda kesilecek ve bu da ister istemez Emre'yi üzücek. Biraz rahat bıraksak daha iyi olacak. Zaten yaşı çok genç ve kendinden beklenilen patlamayı bir yaparsa önümüzde uzun zamanlar olacak onun için yazıp çizeceğimiz. Ayrıca attığı golden sonra Arda Turan'a koşması da bence çok güzel bir hareketti. Arda da bu genç yaşına rağmen demek ki abiliği güzel yapıyor.


4 3 3 ve Yardımcı Hoca


Total Futbol'un en önde isimlerinden birisi Frank Rijkaard. Hem oyuncu olarak hem de antrenörlüğünde 4 3 3 ve total futbolu en güzel uygulayan isimlerden. Tabi ki şimdi buradan ona "Hocam şunu şöyle yap bunu böyle" gibi bir densizlik yapmak istemiyorum. Ama bu tatikte defans göbeğini merak ediyorum. Servet Zan ikilisi biraz sıkıntı yaşıyabilir. Servet Emre Güngör daha olası gibi geliyor bana. Yani öyle yapılsın diye değil de ,eğer transfer olmayacaksa bir öngörü diyelim. Sağ bekte 2'si devşirme 3 isim var Galatasaray'da. Sol bekte de ben Hakan Balta'yı merak ediyorum. Özellikle ataklara ne ölçüde iştirak edecek. Orta sahadaki 3'lüde pek sıkıntı olmaz gibi geliyor bana. Elimizde tabi ki bir Xavi ya da İniesta yok. Onu geçtim, oyunun yönünü tek pasla değiştirebilecek bir oyuncu da mevcut değil. Bence ya Kewell orta 3lüden birisi olacak ya da nasıl ki Tugay Kerimoğlu İngiltere'ye gittikten sonra futbolu baştan öğrendi, Ayhan da bu yaştan sonra Rijkaard'la birlikte futbolu baştan öğrencek. Tabi bir de Lincoln olmadığı için bugüne kadar genelde defansif ortasaha olarak oynayan Topal ve Barış biraz daha ileri çıkabilecek. Dün röportajda sanırım Galatasaray Tv'de Rijkaard'a Galatasaray'daki hedefleri sorulmuş. Cevap olarak "öncelikli amacım mutlaka iyi bir futbol seyrettirmek taraftara. Onun haricinde her türlü başarıya talibiz" demiş. Böyle gerçekçi ve mantıklı bir hoca gelmeyeli şu takımın başına çok uzun süre oldu. Ben yeni sezondan , gelecekten çok umutluyum. Eğer yönetim başarıyı sadece bu sezona endekslemez ve uzun vadeli düşünürse, Galatasaray özlenilen günlerine dönebilir. Bütün bu olaylar içinde tek çekincem bu oluşumun içinde ligi yakından tanıyan bir yardımcının olmayışı. Bu Fenerbahçe'deki Aykut Kocaman gibi bir oluşum da olabilirdi. Yani geçen sene Bursa maçında Yusuf'un neler yaptığını herkes hatırlıyordur. Eminin Rijkaard buna da bir çözüm düşünmüştür ama en azından deklare edilseydi daha şık olacaktı. Neyse güzel günler bütün Galatasaraylılar için yakın gibi.


Maradona

Arda Selçuk Volkan

Arda bekledi bekledi ve sonunda 10 numarasına ve kaptanlık pazubandına kavuştu. Volkan da bekletti bekletti ve fazladan bir kaç gün daha tatil yapıp takımı ile devam kararı aldı.
Hele Selçuk'un Fener'i bekletmesine tek cevap Rıdvan Dilmen'in "Yahu Real Madrid'e mi gideceksin?" sözü ile verilebilirdi o da bunu söyledi zaten daha lig bitmeden.

Marquinhos

9 Temmuz 2009 Perşembe

İngiltere'ye İlk Golü Kim Atacak?


Şanlı futbol tarihimizde İngiltere milli futbol takımına daha hiç gol atamadık. Acun Ilıcalı boş kaleye peneltı çizgisinden denedi ve o top da kaleyi yaladı geçti. Biz de bununla ilgili bir anket koyalım dedik. Alpay kafayı attı zamanında ama golü kim atacak buna da siz karar verin. Sevgiler.


Korner Olması Lazım

Futbolcu Ne Düşünür?

Dün gece Fenerbahçe'nin kamp günlüğü programı vardı ve konuk Emre Belözoğlu'ydu. Emre geçen seneden dersler çıkardıklarını ve artık savaşmadan hiç bir şeyin olmayacağını söyledi durdu. Konuşmaları hep savaşma, takım oyunu ve ders alma konularıyla ilgiliydi. Bir futbolcunun bunu söylemesi hoş tabi ki. "Geçen seneden daha iyiyiz. Aragones'le çalışmak da gurur vericiydi ve bir çok şeyler öğrendim ondan da "dedi Emre ayrıca. Bu, giden hocayı ertesi gün eleştiren tavırdan daha iyi tabi ki. Bu olgunluğundan dolayı kendisini tebrik ederim. "Artık daha iyi bir takımız transferlerle ve takviyelerle daha iyi olduk"dedi hem programı sunan hem de konuşan futbolcu. İyi hoş güzel mesajlar verdi Emre ve katıldığı tv programı.

Fakat ortada şöyle bir gerçek var ki Fener takımı geçen seneden beri kadro anlamında hiç bir yeniliğe gitmedi. Alınan oyuncuların hiç biri geçen sene eksik olan yerlere alınmadı. Hatta bu sene giden Lugano'nun yeri bile hala soru işareti. Orta yapamayan bir takıma sadece iki sağ kanat alındı. Sol taraf hala belirsiz.

Bir futbolcu bu programda şöyle dese ne olur?

"Gerçekten iyi hazırlanıyoruz çok iyiyiz neşemiz yerinde. Daum çok istekli arzulu ve biz de çok savaşmaya yemin ettik. Ama gelin görün ki yönetimin de bizim bu hırsımıza arzumuza katkıda bulunması lazım. Hala eksik olan bölgeler var. Biz ne kadar çok çalışsak da rakiplerimiz ve özellikle Beşiktaş ve Galatasaray çok sağlam kadrolar hazırlıyorlar. Bizim de bir an önce eksikleri gidermemiz lazım.Kampa 4 gün kalmışken hala transferler yapılamadı. Her sene kamp sonrası gelen futbolcunun mental olarak takıma alışmasını beklemekten biz de taraftar da yoruldu."

Bir oyuncu böyle dese acaba kovulur mu? Başkan yanına çeker de kulağını çeker mi? Ya da yönetim futbol takımına karışmasın ama futbolcu da yönetimin işine karışmasın mı? Futbolcu sadece salla başı al maaşı şeklinde takılan bir çalışan mı? Her özel şirkette çalışan gibi , ben işimi yapayım da şirket batarsa batsın diye düşünen insanlar mı onlar da? Ya da futbolcu parasını alamayınca konuşmalı da işler başka türlü kötü gittiğinde parasını alıyorsa sussun mu? Ya da sıcak başıma mı vurdu?

Marquinhos

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Diyarbakır'da Neler Olamıyor!


Geçtiğimiz sene Bank Asya'yı 2. sırada tamamlayıp, Turkcell Super Ligi'ne katılmaya hak kazandı Diyarbakırspor. Daha önce "Doğru Transfer" yazısında kısaca değinmiştim , ama şimdi biraz daha fazla üzerinde durmak lazım. Nurullah Sağlam ile anlaşmışlardı. Anlaştıklarında yanlış bilmiyorsam kulüpte 1 tane profesyonel futbolcu vardı. Nurullah Sağlam göreve geldiğinde, yaptığı açıklamalarla zor işlerden korkmadığını ve bütün imkansızlıklara rağmen görevi kabul ettiğini söyledi. Böyle bir açıklamadan bir kaç hafta sonra istifa ettiğine göre Diyarbakırspor'da sıkıntı ne kadar büyük ,varın siz tarif edin. Büyüyen bu futbol endüstrisi içinde, Nurullah Sağlam, son romantik teknik adamlardandır. Para ile pul ile fazla alakası olmayan, ona sunulan imkanlar dahilinde en iyisini yapmaya çalışan bir futbol işçisi olarak tanıdık onu hepimiz. Nurullah Hoca'ya hiç kızmıyorum ama kızdıklarım var. "Futbol asla sadece futbol değildir" diye kitap yazmış Simon Kuper. İşte tam bu cümleye uygun bir durum bu. Hepimizin bildiği bazı ülke gerçekleri var. Şimdi uzun uzadıya bunları anlatıp siyasete girmek istemiyorum. Ama bu ülkenin bir şehrinin takımı parasızlıktan neredeyse lige dahil olamayacak durumda. Şimdi burada bir ton başka olay da var. Hep şu bahsedilen Uefa kriterlerine uygun belki de çok az takımımız var. Hatta belki 4 büyüklerimizden bile bu kriterlere uygun olmayanlar vardır. Zaten en büyük bütceli takımımızdan, en küçük bütçeli takımımıza kadar kurumsal ve idari anlamda bir çok yanlışımız var. Bu kadar çok yanlışın içinde Diyarbakırspor'un bu maddi durumu aslında şaşılası değil. Amma velakin bu bence devletin meselesidir. Bu güne kadar 4 büyük takımın vergi borçlarını silen, erteleyen, affeden devlet, şimdi bence elini Diyarbakırspor için taşın altına bir şekilde koymalıdır. Bunun farklı bir çok yöntemi var. En ütopik ve doğru olanı , devlet bir şekilde Diyarbakırspor'un diğer takımlar ile eşit rekabet edebilmesini sağlamalı. Tabi ki bu kadar kısa süre kalmışken ligin başlamasına bu çok mümkün değil. Belki yayıncı kuruluş inka edilip, Diyarkabirspor'a erken ödeme gündeme gelmeli. Uzun vadeli düşük faizli krediler ile ,kimler zengin edilmedi bu ülkede. Ne medya patronları yaratılmadı. Belki böyle bir yardım olmalı Diyarbakırspor'a. Bunları neden söylüyorum? Ne Diyarbakırlıyım, ne de doğulu. Balkan göçmeniyim. Ama ben durduğum yerden şunu hissedebiliyorum. Oradaki çoçukların, kendilerine örnek alcakları, izleyebilcekleri "Kahramanlara" ihtiyaçları var. Ordaki insanların kendilerini dışlanmış hissedilmemeye ihtiyaçları var. Bundan fazlasını söyleyip,konuyu daha fazla politize etmek istemiyorum. Umarım Diyarbakırspor'a bir şekilde yardım edilir.



Maradona

Trabzon Ruhunu Kaybetti


Trabzon'un devamlılığı en fazla, mücadelesi en fazla ve en Trabzonlu futbolcusu artık Bursaspor'da. Bu transfer Trabzon için ne kadar kötüyse Bursa için o kadar iyi.Bursa ile 3 senelik anlaşmaya vardı Hüseyin Cimşir.

Shevchenko Hakan Şükür'e Fener'i Sormuş


Ne kadar uluslararası bir başlık oldu bu öyle değil mi? Ukraynalı futbolcu bonservisi İngiliz Chelsea'deyken İtalya'da sürdürüyordu kariyerini kiralık olarak. Hem de eski takımı Milan'da. Fakat ne forma şansı buldu ne de gol atabildi burada. İngiltere'de de bir anda yok oldu. Milan'da çok üst düzeydeyken bir anda 3 senede 10 gol bulabilen bir topçu oluverdi. Tam bir Türkiye transfer harekatı bu. Gerçi Galatasaray bunu bu sene Keita ile bozdu ama genel olarak Türkiye'ye gelen ünlü ama performansı düşüşte futbolculara bir yenisi daha katılabilir. Hoojidonk ,Anelka,Baros , Kewell gibi yıldızlar tam sönerlerken ya da sönmeye bir kala ülkemizde kendini bulan örnekler. Haydi Keita gibi Güiza'yı da ayrı tutalım. Guiza da gol kralı olup geldi ama burada söndü yıldızı.


Konumuz ise hakikaten garip. Sheva ciddi ciddi Hakan'a Fenerbahçe ile ilgili sorular sormuş ondan bilgiler almış. Acaba Hakan ne demiş merak ediyorum. İyi mi kötü mü konuştuğunu bir kaç gün içinde göreceğiz.


Transferle ilgili düşüncem ise çok da olumlu değil. Ülkenin Katar gibi kullanılmamasını istiyorum. Yaş itibari ile Hoojidonk'tan genç ama Kewell'dan 2 yaş yaşlı(Geliş yaşlarına göre). Hoojidonk belki Fener'deki son en iyi forvet. Sheva'dan o performans alınabilir mi bilemiyorum. Ülkede gol sıkıntısı çekmez gibi. Maradona bu konuya değinmişti Keita yazısında Baros örneği vererek. Eğer Sheva eski günlerine biraz olsun döner ve ülkeyi yaşı itibari ile Katar gibi görmez ve iş ahlakına Kewell ve Hoojidonk gibi sahipse başarılı olabilir. Ama sadece 2 yıl olabilir. Bu da işin ,nereden bakılırsa bakılsın geçici bir heves olduğunu gösteriyor. İşin daha da vahim kısmı ise elinde Semih Şentürk gibi bir adam varken takıma direkt oynayacak forvet almak. Ayrıca takımda şu an Alex Bilica Edu Carlos Guiza Deivid var. Bir yabancı daha almak , sol açığa ya da ortasahaya yabancı topçu alamamak demektir. İki mevkiden birini seçip birini riske atacaklar. Tabi eldeki yabancılardan biri gitmezse. Gelişmelere hep berabercene bakacağız.


Kaynak : dha ve ntvspor



Yalanlama: http://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=16258

Marquinhos

Ferrari ve Beşiktaş


Beşiktaş son transferini Ferrari'yi alarak yaptı. Matteo Ferrari Beşiktaş'a İtalya'nın Genoa takımından geldi. Kendisi 30 yaşında. Şöyle bir kariyerine bakıyorum da ömrü İtalyan takımlarında geçmiş. 4 senelik bir Roma macerası belki de kariyerinin zirvesi. Roma'dayken de Everton'da kiralık oynaması da cabası. Son olarak da Genoa ile ligi çok iyi bir yerde bitirmişlerdi. Yani demek istediğim kağıt üstünde bu adam Beşiktaş'ta ve ligimizde rahat rahat oynar ve bence yararlı da olur. Ama bunu saha içi performansı gösterecek bizlere en iyi. Beşiktaş'ın ilk on biri artık şekillendi diyebiliriz. Tek sorun Bobo gibi gözüküyor şu an.


Beşiktaş defansta: Üzülmez Toraman Ferrari Sivok (ya da Rıdvan Şimşek kanatta)


ortada : Tello Fink Ernst Yusuf (Serdar Özkan ya da Holosko)


ve ileride de : Nobre Bobo


gibi dizilebilir. Bu kadro rahat rahat şampiyonluğa oynar kanaatindeyim.


Tabi kadroda kanatlar değişebilir.İsmail Köybaşı Beşiktaş'ın sitesinde futbolcu listesinde yok henüz. O da eklenirse daha da güçlü olur. Yusuf Delgado gibi yedekler de bu kadroya yedekten güç verirler. Serdar Özkan ya da Holosko'dan birinin de yedek kalması yedek kadroyu iyice güçlendirir. Sanırım takımdaki forma savaşını da arttırır.Bu mücadelede Holosko ilk on biri bırakmaz gibi ama göreceğiz.


İki gün sonra gelen edit: Bir de Nihat'lı ve 4 3 3 kadrosu yapayım istedim.
kale: rüştü
defans : toraman ferrari sivok üzülmez
ortasaha: tello ernst fink
hücum: nihat nobre yusuf




Marquinhos

7 Temmuz 2009 Salı

R9 Cisim Değiştirdi

Bu formanın aynısının en yeni versiyonunu en yeni Ronaldo giyecek artık.Real'de ikinci Ronaldo dönemi başladı.

Bu fotoğraf da devir teslim töreni mübarek. Kim ne derse desin. Benim gözümdeki tek Ronaldo eski Madrid'li, şimdinin Brezilya Ligi'nde top koşturan, dişlek Ronaldo'dur. Biri forvet dedi mi aklımda ilk o canlanır.
Marquinhos

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Gündemden Seçmeceler

Gündemde şu aralar en çok transfer konuşuluyor. Bunun yanı sıra da takımlarımız sezonu açıyorlar. Beşiktaş ve Trabzon da açtılar sezonu. Kadrosu en sağlam ve kafası da en rahat takımın patronu Mustafa Denizli'den şampiyonlar ligine yönelik açıklamalar da geldi. Beşiktaş'ta belki de en ilginç gelişme Nihat'ın Emre gibi askere gitmesi oldu. İlginç olan kısmı menajerinin "Nihat askere bir gitsin bakalım ondan sonra Beşiktaş'a mı gidecek yoksa Villareal'de mi kalacak" gibi sözleri oldu. Sanırım yasal olarak askerlik yapabilmesi için yabancı bir takımda hala oynuyor olarak görünmesi gerekiyor.Bu açıklama bu yüzden gelmiş olabilir. Beşiktaş'ın gündemindeki Ferrari ise gelecek mi gelmeyecek mi önümüzdeki günlerde belli olacak.

Trabzon'da da Song sanırım takımda kalacak ve bu beni biraz rahatlattı. Trabzon maçlarını seyretmeyi seven biri olarak Song'un en yararlı isim olduğunu düşünüyorum ve kalması o takım için çok önemli bence. Broos da kalmasını istemiş sanırım.Kim istemez ki?

Galatasaray'da ise Servet gidecek mi kalacak mı sorusu var. Sanırım Marsilya transferi yurtiçinde bitirdiği için Servet'ten vazgeçti. Aceto blogda da dil problemi ile ilgili bir şeyler demiş Fransızlar. Futbolcular kendilerini her şekilde yetiştirmeli sanırım ; diğer bütün meslekler gibi dil bu meslekte de çok önemli. Bir diğer haber de Lincoln'den. Galatasaray artık ondan kurtuluyor. Lincoln'ü hangi kulüp alırsa alsın o kulübe çok güleceğimi belirtirim buradan.



Fener'de ise Alex krizi var hafiften. Bütün takım hatta Carlos bile takımla çalışıyor Alex ise yeni geldi. Umarım bir ceza alır Alex. Carlos da gideceğim tarzı artistik açıklamalarını bırakmış ve takımda kalacağını söylüyor. Kim alacaksa onu da bu saatten sonra... Fener'de hala ön libero problemi sürmekte. Defansa da adam alınacak mı bilemiyorum ama bir de sol açık alınacaktır umarım. Bu konuyu burada kapıyorum çünkü her yazıda bu konuya değinmekten de sıkıldım.


Biraz da transfere bakalım. Ersen Martin en sonunda Sivas'a gitti. Sivas yine iyi bir kadro kuruyor bence. Bu sene de oynarlar umarım ilk 3'e.


Ligimizin Yılmaz Vural'ı Murat Hacıoğlu Denizlispor'a transfer oldu. Kendisini her zaman halı sahaların şişko ve değişilmez saygı değer amcasına benzetmişimdir. Kendisinden özür dilerim ama bu benzetmem için. Fener'den de geçmiştir bu oyuncu! Denizli'de başarılar diliyorum kendisine.


Bir başka enteresan gelişme eski Fenerli ve Beşiktaşlı Ali Güneş'ten. Ali Kasımpaşa'ya transfer oldu. Umarım sonu Serhat Akın gibi olmaz. Yeniden yükselebilse keşke. Haberimiz yoktu ama kendisi Freiburg'da oynuyormuş en son.

Bir açıklama da Sezer Badur'dan var. Kendisi ligde sadece Fener'e transfer olurum diyerek kafalarda sorular oluşturdu Kicker dergisine verdiği döportajda.Böyle bir transfer gerçekleşecek mi göreceğiz.

Ama bu aralar beni en çok şaşırtan gelişme Owen'ın Manchester United'a transferi. Owen hala nasıl bu kadar çekici geliyor herkese ve özellikle Man U gibi büyük bir takıma, hayret doğrusu. Her zaman kendisini ikinci sınıf bir topçu olarak gördüm. Liverpool'dan beri yani 2004'ten beri kendisi ligde bir senede 13 golü aşamamış. Real'den sonra 4 sezonda sadece 26 gl atabilmiş. Tabii araya sakatlık da girdi ama Allah aşkına Rooney ve Berbatov varken şu takıma ilk onbir forveti alıp Rooney'i kanat oynatmaya ne gerek var?


Şimdilik bu kadar sevgili okurlar. Gelişmelerle beraber olacağız.



Marquinhos