16 Mayıs 2009 Cumartesi

Hacettepe-Sivasspor


Oynanan oyuna başlamadan önce 2 şey söylemek istiyorum. 1.si özellikle ilk yarıda zaman zaman top niye gözükmedi çok merak ediyorum. Genelde maçları güzel yayınlayan Lig Tv ilk yarıda neden böyle saçmaladı anlayamadım. Diğer bir konu da Hacettepe'ye. Doğal olarak her takım her maçı kazanmak için çıkar. Galatasaray'ı yenerlerken içim çok rahattı, bugünkü karşılaşmada da içim çok rahat olabilirdi, ama geçen hafta 2 yan top hatası yapan kaleci, ya da bu haftaya göre daha az mücadele eden Hacettepelilerin içleri rahat mı acaba geçen hafta kaybettikleri maç için. Neyse efendim gelelim futbola diyeceğim de ortada bahsedecek oyuncu topluluğu olarak teknik kapasitesi fazla oyuncu sayısı az bir takım, neden acaba kısa pasla kolay bir oyun düzeni seçmez de , inatla ya topu şişirir, ya da Mehmet Yıldız veya Tum ile ara topu denerler. Elinde Sezer, İbrahim ve Murat Erdoğan üçlüsü varken, sağ açıkta ligimize göre iyi bir kanat oyuncusu Musa varken, bu takım neden orta sahasını bu kadar az kullanır. Ayrıca Trabzonspor maçında okadar güzel oynayan bir takım ne oldu da 3 haftadır bu kadar saçma bir düzensizlik içinde oynar. Stres, tecrübesizlik ya da başka bahaneler bulabiliriz ama sanırım Bülent Uygun'un takımın başında olmasının sebebi de bunları çözmek. Maçın 25. saniyesinde Musa golü atsa belki bütün bu yazı manasız olacaktı, ama geciken gol ile birlikte stres arttı, oyun düzeninden kopuldu. İkinci yarıda oyundan Sezer çıkıp Kamanan girdi. Atletik Kamanan'ın hırsıyla Tolga'nın hatası birleşince ilk golu buldu Sivasspor. Ondan sonra ise Murat Erdoğan'ın yerine oyuna giren Onur'un güzel pası ile Herve Tum skoru 2-0'a getirdi. Tam artık maç bitti derken bence sahneye Fırat Aydınus çıktı. Bir pozisyonda iki kez tartışmalı karar verdi. Bence geri pas yoktu, ama geri pas olsa bile penaltı kesinlikle yoktu. Futbol dışı konularda çok fazla yorum yapmayı istemesem de böyle kritik haftalarda hakemlerin hatasız olması bir zorunluluk.

Sivas'ın önünde iki maç var birisi Gençlerbirliği diğeri ise Galatasaray. Son haftalarda (bu haftayı saymıyorum) biraz antipatik olmasına rağmen Sivasspor'un şampiyonlar ligine kalması, hatta anadoludan bir şampiyon çıkma ihtimali, Manchester United, Barcelona gibi takımların Sivas'a gitme ihtimali beni heycanlandırıyor.

Maradona

Tuncay Şanlı

Ekşisözlük'ü şöyle bir karıştırırken Tuncay Şanlı başlığına 10 entry girildiğini gördüm ve hemen tıkladım. İzleyemediğimiz Middlesbro Aston Villa maçında Tuncay röveşatadan bir gol atmış. Hemen ntvspor'dan golü izledim ve çok sevindim. Attığı golden daha da önemlisi bence pozisyona giriş şekli. Ceza sahasına girerken ellerini öyle istekle havaya kaldırıyor ki Tuncay gol atmak için, ona pas vermeyip şansını deneyen oyuncunun vurduğu top ,defansa çarpıp önüne düşüyor ona kariyerinin en iyi gollerinden birini attırmak için.
Tuncay'ın bu sene attığı 7inci gol bu. Geçen sezon da 8 gol atmış.Boro'nun internet sitesinde ona "Braveheart of the Boro" diyorlar. Sonra Southgate'in bir röportajını okuyorum ve Tuncay için şunları söylüyor. "Her kaçırdığı golden sonra elini havaya kaldırıp arkadaşlarından özür dileyen bir oyuncu." Bu cümleden önce de Tuncay'ın herşeyden önce çok iyi bir insan olduğunu söylüyor genç teknik adam. Yani bizi en iyi şekilde temsil ediyor diyebiliriz Tuncay.

Daha bir iki gün önce Tuncay taraftarın oylamasında yılın en iyi oyucusu seçildi.Bu ödülü daha önce Paul Ince , Downing ,Yakubu ve Alen Boksic gibi önemli isimler almış.

Bu sene Middlesbrough büyük ihtimalle küme düşüyor bu akşamki Villa beraberliğinden sonra. Peki Tuncay ne yapacak?Daha büyük bir Premier Lig ekibine katılabilecek mi? Boro onu bırakacak mı? Yoksa Türkiye'ye mi dönecek?

Bu ihtimallere baktığımızda gönlümde Tuncay'ın Tottenham , City veya Everton gibi Boro'dan bir gömlek üstün bir yere gitmesinden yana. Peki taraftarın gönlünde taht kurmuş Tuncay Boro'dan ayrılırsa Türkiye'deki gibi bir durum söz konusu olur mu acaba? Şu an Fenerbahçe'de geri dönmesi en çok istenen oyuncu Tuncay ve hatta gittiği için onu suçlayan da çok taraftar var. Aynı durum İngiltere'de de yaşanır mı göreceğiz.

Bir de Boro'da kalma ihtimali var tabi. Çok fantastik düşünüyorum ama bu takımla tekrar premier lige yükselme şansı da var. Hatta o takımın lige geri dönmesinde çok önemli katkılar yapıp Boro'da efsane olabilme şansı da var. Bence Tuncay Boro'dan da zor ayrılacak gibi. Tuncay büyük ihtimalle Boro'nun Gerard'ı olmak ya da Everton'ın Fellaini'si olmak arasında bir tercih yapacak bu sezon sonunda. Gönül ister ki Liverpool'un Gerard'ı ya da Chelsea'nin Lampard'ı olsun ama zaten şu zamana kadar yaptıklarıyla Türkiye'nin gururu olmayı başardı milli futbolcu.Biz de onu izlemeye devam edeceğiz.
Marquinhos

Adriano'nun İtalya'da Bulamadığı Huzur


Adriano'nun önce futbolu ve sonra da İtalya'yı bırakma sebebi anlaşıldı.

Manchester Şampiyon


Rooney kolbastıya başlarken...




Ferguson Berbatov'u kutlarken...



Ferguson Ronaldo ,Scholes ve Giggs'i kutlarken...(Görünmeyen futbolcu sanırım Fletcher)



Bu kadar sakin bir şampiyonluk kutlamasına ender rastlanır!




Turkcell Super Lig 32. Hafta

Bu haftanın açılış maçı Sivas Hacettepe. Ben bu haftanın yine geçen haftaki gibi işlerin değişeceği bir hafta olacağını düşünüyorum. Yanılabilirim de ama maçlara şöyle bir göz attığımda neden olmasın diyebiliyorum.

Açılış maçında bu akşam Sivas ligden düşmüş Hacettepe'ye gidiyor. Hacettepe Galatasaray'a yaptığını yapar mı? Bu en önemli soru. Çok rahatlar Sivas karşısında bu akşam ve oradaki topçuların Sivas'a transfer olma olasılığı yok değil. Bu yüzden Galatasaray'a oynadıkları futbolu Sivas'a da oynayabilirler. Ama kendimizi Galatasaray'a gösterdik artık yatalım derlerse bilemem.Sivas Kızılcahamam'da enerji depoladı bütün hafta. Ben hala Anadolu'dan bir şampiyon çıkmasından ve şampiyonlar liginde bir İngiliz ya da İtalyan devinin Sivas'a maç yapmaya gelmesinden yanayım. Eğer onlarda da bu hayaller tükenmediyse bu maçı alıp rakiplerinin puan kaybını bekleyeceklerdir.Maç bu akşam 20 00'da Lig Tv'de.

Pazar gününe baktığımda yine aynı saate doluşmuş bir maç trafiği görüyorum.İlk olarak Kupa fatihi Beşiktaş Ankara deplasmanına gidiyor. Ankaragücü düşmemek istiyorsa eğer bu maçta mutlaka bir puan almalı. Beşiktaş da eğer Galatasaray maçına daha rahat çıkmak istiyorsa bu maçı mutlaka kazanmalı. Bu maç haftanın en güzel maçlarından biri olmaya aday. Beşiktaş'ta kupa yorgunluğu var mı bilemiyorum ama kupadan aldıkları gaz onları bu maçı kazanmaya yakın tutar. Çok gollü bir maç sonunda Beşiktaş bu maçı kazanabilir. Ama Ankaragücü'nün zamanında Galatasaray'la berabere kalıp şampiyonu belirlemesi de hala akıllarda. Bu hafta işler değişirse bu maçın etkisi çok olur.

Bir diğer maçta Antalya Fenerbahçe'yi konuk edecek. Antalya da düşmemek için bu maçtan puan almalı. Hatta Fener'deki kötü ve karışık duruma bakıyorum da Anltaya buradan neden 3 puan almasın diye soruyorum kendime. Bir de Beşiktaş'ın şampiyonlar ligine katılamama ihtimali ile Fener'in hiçbir kupaya katılamama durumu var ki o da Fener'in galip gelme isteği ile oynayabileceğini gösteriyor bize. Bu da iyi bir mücadele olacaktır.

Galatasaray evinde Gençlerbirliği'ni konuk edecek yine aynı saatlerde. Galatasaray hemen peşindeki Bursa'nın Uefa aşkını bitirmek için bu maçı ne yapıp edip kazanmalı.Gençler çok eksik ve az da olsa rahatlar düşme konusunda. Ama yine de ters takla olabilirler her an. Ama bu maçı pas geçebilirler. Galatasaray'ın seyirci cezası da bitiyor ve bu, maçı futbolcular için zevkli bir hale getirecektir.

Haftanın belki de en önemli maçı Trabzon Bursa maçı. Bursa ısrarla Uefa istiyor ama Trabzon takibini sürdürürse lider olabilir. Trabzon'da Song yok ama Bursa'da da Volkan Şen ve Mustafa Sarp yok. İki formda ekibin maçı çok zevkli geçecek.

Antep bu hafta evinde, düşmemesi ligin iptal edilmesine bağlı olan Kocaeli ile oynayacak.Antep galibiyete yakın diyebiliriz.

Haftanın yine en önemli maçlarından biri de Konya'da. İlk maçını Eskişehir'de Maradona ile canlı izlediğimiz mücadelenin rövanşı oynanacak. O maçtan beri Eskişehir çok değişti. Batuhan'ın neler yapabildiğini de geçen hafta gördükten sonra Eskişehir bu maçı kaybetmez diyebilirim.

Düşme hattını ilgilendiren bir maç da İBB ve Kayseri arasında. Kayseri yerinden memnun seneyi düşünen bir takım ve İBB'nin mutlaka kazanması lazım. Bir aksilik yaşanmazsa İBB yenecektir diye düşünüyorum.

Denizli Ankara maçı da yayınlanacak pazar günü. Ankara rahat gözükse de bu deplasmandan en az bir puan onlar için daha garanti olacak. Ama Denizli için bu maç ölüm kalım maçı desek yeridir. Denizli'nin mutlak kazanması lazım. Güzel bir maç olacağı kesin.

Pazar Maçları
Ankaragücü-Beşiktaş 20.00 LİG TV

Trabzonspor-Bursaspor 20.00 SPORMAX

Antalyaspor-Fenerbahçe 20.00 SALON 2 (202)

Galatasaray-Gençlerbirliği20.00 SALON 1 (201)

Konyaspor-Eskişehirspor20.00 SALON 3 (203)

Denizlispor-Ankaraspor 20.00 SALON 3 (203)

İstanbul BŞB-Kayserispor 20.00 SALON 3 (203)

Bank Asya

Bank Asya'dan Super Lig'e çıkacak son ekibi belirleyecek olan final maçı Kasımpaşa ve Karşıyaka arasında oynanacak. İstanbul ve İzmir şehirlerinin çekişmesi yaşanacak. Gönlümüz bir İzmir takımının ligde oynamasından yana. Ama tabi ki hak eden kazanacak. Kasımpaşa normal süresi golsüz biten maçta Altay'ı eledi ve finale yükseldi. Karşıyaka da uzatmaları ve normal süresi golsüz biten maçta Bolu'yu eledi ve Kasımpaşa'nın rakibi oldu. Final maçı yarın 20.30'da DSmart'ta.

Marquinhos

Haftasonu Futbol

Bu hafta Avrupa'nın önemli ligleri olan Premier Lig İspanya ve İtayla liglerinin şampiyonları belli olacak büyük ihtimalle. Manchester United saat 14:45'te Arsenal ile kendi evinde oynayacak ve 1 puan alması durumunda şampiyon olacak. Alex Ferguson için Wenger'in karşısında şampiyonluk kazanmak ayrı bir lezzet olsa gerek. İspanya'da ise Barcelona, önce Villareal Real Madrid maçının sonucunu bekleyecek. Bu maçta Villareal kazanamazsa, çıkıp pazar günü 20:00'da Mallorca deplasmanında 1 puan bile alsa şampiyon olacak. Milan'ın 7 puan önünde olan İnter ise bu hafta kazandığı ya da Milan puan alamadığı taktirde şampiyon olacak. Ayrıca liglerde Avrupa kupaları ve ligde kalma mücadeleleri de tam gaz devam ediyor. Kısaca onlara da bir göz atalım.

Premier Lig
Statü gereği Manchester'ın şampiyonlar ligini garantilemesi, ve ayrıca Everton'ın Chelsea ile FA Cup finalinde karşılaşacak olmasından dolayı da bu sezon 7. takım Avrupa kupalarına katılacak. Fulham, Tottenham, Westham ve City de 7.liği kovalayan takımlar. Öte yandan ligin dibindeki ligde kalma mücadelesi de son 2 haftaya girdikçe hala karmaşık. Matematiksel olarak W. Bromwich ve M. Boro'nun şanşının sürmesi, ve 18. sıradaki Hull ile 17. sıradaki Newcastle'ın aynı puanda olması aşağıyı karmaşıklaştırıyor. Bu heycanı takip etmek isteyenler saat 17:00 SporMax'ın karşısına geçebilirler. 3 maç da aynı saatte başlıyor ve canlı olarak yayınlanıyor.




La Liga
İspanya'da ilk 3 takım doğrudan, 4 takım ise ön eleme ile şampiyonlar ligine katılıyor. 5. ve 6 takımlar ise bu sene yeni adı Avrupa Ligi olan kupaya katılcaklar. Özellikle bu haftaki ATL. Madrid Valencia maçı çok önemli. Valencia ligde 59 puanla 4. sırada ATL. Madrid ise 58 puanla 5. sırada . Bu iki takımın hemen ardından 56 puanla iki takım Deportivo ve Villareal de hem kendi maçlarını kazanmak istiyor hem de iki takımın puan kaybetmesini bekliyorlar.

Aşağıda ise durum karışık biraz. 20. sıradaki Numancia ile 14. sıradaki Espanyol arasında sadece 6 puan var ve daha 3 hafta olduğu düşünülürse aşağısı da baya karışık. Bu grup içindeki en dikkat çeken maç ise Numancia ve R. Huelva arasındaki maç.
Serie A
İtalyada ise özellikle Fiorentina ile Genoa arasında 4. lük yarışı devam ediyor. Gerçi Genoa 3 puan geride ama 3 puanlı sistem ve oynancak üç maç var daha. Bu hafta Fiorentina kupa yorgunu Sampdoria ile Genoa ise Chievo ile oynayacak. Fiorentina'nın işi biraz daha rahat gözüküyor. Sampdoria'nın ligde bir amacı yok , ama Chievo son haftalara rahat girebilmek için en azından 1 paun istiyecektir bu maçta. Genoa'nın sakat oyuncuları da düşünülürse gerçekten işleri zor ama ucunda Şampiyonlar Ligi var. Buna benzer bir yarış da 6. lık için var. Roma 54 puan, Palermo 52 ve Udinese 51 puanda. Aşağıda ise Reggina 27, Lecce 29, Bologna 30 ve Torino 31 puanda. Diğer liglerdeki kadar çok takım olmasa da düşme hattında ,burda da son 3 haftada takımlar ellerinden geleni yapacaklar.






Şampiyonluk Yarışları
Genellikle Alman Ligi ve Fransa ligi pek ilgimi çeken ligler değildi. Hele ki 7 sene almanca eğitim veren bir anadolu lisesinde okuyarak , Almanlardan nefret ettiğim yönünde bir hisse sahibimdir. Ama bu sene gerçekten Almanya'da anormal bir şampiyonluk yarışı var. İlk 4 takım şöyle sıralanıyor. Wolfsburg 63, Bayern Münih 63, H. Berlin 62, Stuttgart 61 puanda. Bitime iki maç var ligde. Bu hafta Hannover-Wolfsburg, Hoffenheim-B.Münih, H. Berlin-Schalke ve Stuttgart-E.Cottbus maçları var. Ligin sonuçu hakkında tahmin yürütmek kahinlikten öteye geçmez, ama bu heyecan takip edilmeye değer. Kanal 24 te Cumartesi saat 16:30 da Wolfsburg ve Bayern Münih'in maçları dönüşümlü olarak yayınlanacak.


Fransa Ligi'nde de benzer bir durum var. İlk iki takım Marsilya ve Bordeaux 71 puanla ilk iki sırada. Bu hafta Cumartesi saat 20:00 de Bordeaux Le Mans ile oynuyor. Karşılaşma Kanal A'dan canli verilecek. Yarın ise Marsilya evinde saat 22:00 Lyon ile oynayacak. Bakalım bu hafta neler olcak Fransa Ligi'nde. Bu arada aynı puanda ve şampiyonluğa giden iki takımın son iki haftada farklı günlerde maç yapacak olmaları çok garip değil mi ? Bizim federasyon arayıp şike olabilir dikkat edin diye uyarsa mı acaba Fransızları? Neyse efendim kalın sağlıcakla.


Maradona










15 Mayıs 2009 Cuma

Bank Asya Play Off

Süper Lig'e çıkacak son takımın belli olması için , play off maçları bugün başlıyor. Final ise pazar günü olacak. Diyarbakır ve Manisaspor'dan sonra 3. takımı belli edecek bu karşılaşmalarda Boluspor-Karşıyaka, Kasımpaşa-Altay ile karşılaşacak ve galip takımlar final maçında birbirleriyle oynayacaklar. Ben de belki biraz yardımı olur diye bu 4 takımın sezon süresince kendi aralarında oynadıkları maçların skorlarını hatırlatmak istiyorum size.






Eğer lig içinde oynanan maçlar sonucunda 4 lü bir lig oluşturacak olsak, Karşıyaka 11, Bolu 3, Altay 9, Kasımpaşa ise 8 puan almış olcak. Tabi ki de bu maçların havası lig maçlarına göre değişik ve takımlar bu maçlara ayrı bir motivasyonla çıkacaklar. Ama bu tabloda en net gözüken şey Boluspor'un diğer 3 takımı lig maçlarında hiç yenememiş olması. Bakalım pazar günü ligimize yükselen son takım kim olacak. Kasımpaşalı taraftarlara ayıp etmek istemem ama , gönlümden diğer 3 takımdan biri geçiyor. 4 takıma da bol şans.

14 Mayıs 2009 Perşembe

19 Mayıs ve Fatih Terim

En son derbide çıkan kavgalardan sonra , yeni spor bakanımız ilk büyük icraat olarak iki takımı barıştırmayı , bu yüzden de aralarında bir dostluk maçı ayarlamayı uygun gördü. Türk sporunun ve futbolun bu kadar çok problemi varken , bu maç çok gereksiz. Çünkü tabirimi mazur görün ama bu maç "mastürbasyondan" öteye geçemeyecek. Kavgadan sonra iyi kötü futbolcular çıkıp özürlerini zaten dilediler. Ama yönetimler birbirini suçlamaktan öteye nasıl bir adım attı. Hep söylüyorum, Sabri hala Galatasaray'da Lugano da Fenerbahçe'de oynarken bu maçın samimiyetine kimse beni inandıramaz. Gerçi stadın eski günlerdeki gibi yarı yarı olduğunu ilk kez göreceğiz kupa finalleri dışında. Ama bakalım yönetimlerin davranışları nasıl olacak? İki takım da ilk kez aynı sezonda bu kadar başarısız oluyorlar ve iki tarafta da bunun gerginliği olacak. Tabi ki bir derbi havasından kaynaklanacak gerginlikler olmaz ama sahte samimiyetlere ne gerek var anlamıyorum. Yani ortada hiç iddia olmayan, hırs olmayan bir maçta kavga ,olay gürültü çıkmadı diye mutlu olacak mıyız? Ben olmayacağım ama kendini kandırmak isteyenlere de mani olamayacağım.

Fatih Terim ve Galatasaray

Bir galatasaraylı için unutulmaz 3 teknik adam varsa birincisi tartışmasız Fatih Terim'dir. Onun bütün Türkiye'ye Galatasaray teknik adamı olarak yaşattıkları ortada. Durup durup tekrar anlatmanın bir amacı yok. Hiç bir kelime onun başarısını anlatmaya yetmez. Hatta Marquinhos şahidimdir, bu yaz interrail sırasında Roma'da "Pizzeria Baffetto" da pizzalarımızı lüpletirken, konuştuğumuz garson Fatih Terim'in İtalya milli takımının başına geçmesini istediğini söyledi. Varın düşünün Fatih Terim'in İtalya' daki başarısını. Neyse efendim bütün bu iyi geçmişin yanında bir de ikinci Fatih Terim devri var Galatasaray'da başarısız olduğu. Tabi başarısızlığın tek sorumlusu o değildi, ama amacım buna girmek değil. O zaman Özhan Canaydın , seçimi kazanmak için Fatih Terim'i kullanmıştı, şimdi bir benzerini Adnan Polat kendi koltuğunu kurtarmak için yapıyor. Tabi benim bu gördüğümü Fatih Terim de görüyordur. Öte yandan Fatih Terim'in bir kulüp takımı çalıştırmak istediğini de herkes biliyor. Fatih Terim'in Galatasaray camiasının gönlündeki kredisini anlatmaya gerek yok, ama ben yönetimlerin bunu kendi çıkarlarına kullanmasından sıkıldım. Bakalım neler neler göreceğiz bu yaz sezonunda.

Maradona

Haftaiçi Futbol

Solist Dave Gahan'ın hastalığı yüzünden bugünkü Depeche Mode konseri iptal oldu.Kendisi Atina'da hastalanmış.Acaba uzo mu dokundu bilemem. Ama bana çok dokundu bu olay.Devoteeler olarak biletlerimizi almış ,konser günü organizasyonlarımızı yapmış konseri beklerken bu kötü haberi aldık. Kendisine acil şifalar. Avrupa Turneleri de yarım kaldı.Ben de bu boşulkta haftaiçi Avrupa'da neler yaşandı bahsetmek istiyorum.

Kupalar

İki önemli kupa maçı vardı bu hafta Avrupa'da. Lazio ve Barcelona zafere ulaştılar ve kupayı aldılar.Lazio Sampdoria'yı penaltılar sonucu 6 5 yenerek kupaya uzandı. Barça ise lig ve şampiyonlar liginden önce ilk kupasını Bilbao'yu 4-1 yenerek aldı. Barça Bilbao maçı ise İspanyadaki iki ayrılıkçı grubun birbirleriyle olan mücadelesine sahne oldu. Böyle bir maç olunca İspanya marşı maç öncesi yuhalandı ve ajasnlara bu marşın ıslıklandığı haberi düştü. Maçı veren kanal ise o görüntüleri vermemiş ve marşı sonradan banttan vermiş. Trt'nin en son Dtp'ye uyguladığı sansür gibi bir harekette bulunmuş İspanyol kanalı da.Daha da önemlisi maç sırasında şöyle bir pankart açılmış: Avrupa'nın milletleriyiz.Hoşçakal İspanya!

Ligler
Fransa'da Bordeaux ve Marsilya galibiyetle kapadılar haftaiçini ve ligdeki inatlarını sürdürdüler.Lyon hala onlara 7 puan uzakta.
Almanya'da ise Van Gaal rüzgarı esiyor. Klinsmann'dan sonra oluşan boşluğu Van Gaal ile kapadı Bayern Munchen.Kulüp resmi siteden bu transferi açıkladı ve artık en azından Van Gaal'in Fener'e , Galatasaray'a ya da Trabzon'a gelmeyeceğini biliyoruz. Gazeteler bu opsiyonu düşebilirler artık manşetlerden.

Stutgart arkadan takibini sürdürdü Schalke galibiyeti ile.Liderle puan farkını ikiye indirdi ve hala şampiyon olabilirler.Almanya'da hala 4 aday var şampiyonluk için.

İngiltere'de ise şampiyonluğa bir puan kaldı. Man U deplasmanda Wigan'ı 2 1 yendi ve artık sadece bir puan onları şampiyon yapacak.


U17


Son olarak U17 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda tek galibiyetimizi İngiltere karşısında aldığımızı belirtmek isterim. Bu galibiyetle Nijerya'da yapılacak dünya kupasına katılmaya hak kazandık ama bu kupada ilerleyemedik. Abdullah Ercan yaptığı açıklamada bu sonucun kötünün iyisi olduğunu söyledi.



Marquinhos
NOT : Bilbao'nun da 25 senelik bir kupa hasreti varmış.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Kupa Finali


Delgado'nun sakatlığı Beşiktaş'ta bazı şeyleri olumlu yönde değiştirdi.Beşiktaş’ın 4 3 3 ‘ünde Yusuf solda Holosko sağda ortada Nobre. Asıl değişiklik orta alandaki değişiklik Tello’nun Delgado’nun yerini almış olması. Cisse ve Ernst ile birlikte gene göbekteki yerini aldı. Defansta ise sağdan sola İbrahim Toraman, Gökhan Zan , Sivok ve Ekrem Dağ yerini aldı. Maça ısınırken sakatlanan Rüştü’nün yerinde ise kalede Hakan.
Fenerbahçe ise Alex’ in iyileşmesiyle birlikte 4 4 1 1 taktiğine bir dönüş vardı. Defansta sağdan sola Ali Bilgin, Gökhan Gönül, Lugano ve Carlos. Orta sahada Devid, Selçuk, Emre ve Uğur , hemen önlerinde Alex ve en ileride aşırtmaların adamı Guiza vardı. Kalede ise kupa maçlarının kalecisi Volkan Babacan vardı.

Maçın 5. dakikasında Yusuf’un etkisiz vuruşun da kaleci Volkan Babacan’ ın hatası ile Beşiktaş erken bir gol buldu. 11. dakikada Lugano gene alışılmış bir kart gördü, ve cezanın hiçbir işe yaramadığını , zaten kafasında Fenerbahçe'de bir gelecek olmadığını bir kez daha gösterdi. Galatasaray'da Sabri’nin hala forma giymesi beni üzüyorsa bence Lugano da Fenerlileri üzüyordur. Oyun için de Tello ve Yusuf sürekli yer değiştiriyor, sanki Yusuf kendisi için neresi daha avantajlı olacaksa oraya geçiyor.20. dakikada İbrahim Toraman sarı kart gördü. 21. dakikada bir pozisyona dikkat çekmek istiyorum. Alex duran top kullanıyor, top sağ kanatta Guiza’nın önünde kalıyor, ceza sahasında penaltı noktasının gerisinde bomboş bir oyuncu (Emre yada Selçuk) top istiyor ama Guiza nedense topu kalabalığa gönderiyor. 22. dakikada ise hızlı bir atak sonucu Beşiktaş gole çok yaklaşıyor , ama Bobo vuramadı. Bu pozisyonda yapılan koşular ne kadar güzelse Roberto Carlos’un ofsaytı bozması bir o kadar komik.Bu kadar tecrübeli bir futbolcunun ligimizde sürekli ofsayt bozması ilginç. 24. dakikada ise Guiza tek vuruşla kaleyi yokladı ama kaleci Hakan pozisyonu kurtardı. 26. dakikada ise Fenerbahçe’nin golü geliyor. Lugano Devid’e o kadar güzel bir uzun top atıyor ki goldeki belki de kilit pas. Sonrasında Devid Semih vari bir koşu yapan Guiza’ya atıyor topu Sivok ıskalayınca Guiza için kolay bir gol oluyor. Sivok’un hatası ne kadar büyükse ,Guiza’nın statik durmayarak yaptığı koşu o denli güzel. Golden sonra Beşiktaş biraz daha fazla ileri çıkmaya başladı. Bunların birinde İbrahim Toraman 32. dakikada topa o kadar kötü vuruyor ki , sağ bek olarak belki de daha az ceza sahasına girmeli. Alex 23. dakikada ki şutu ve kullandığı duran toplar dışında pek gözükmüyor.34. dakikada ise Sivok sarı kart koydu. Maç 1 1 olduktan sonra 37. dakika ya kadar iki takımında pek bir pozisyonu yok. Ernst gereksiz yere Alex’e faul yapınca , duran topu Carlos kullandı. Hakan zor da olsa topu kornere çeldi. 40. dakikada Alex çok güzel kafayla arkaya bırakmayla topu Guiza’yla buluşturdu. Guiza topu Alex’e atıp 2. golü izlemek istedi ama Sivok ilk golde yaptığı hatayı yapmayarak, mutlak bir golü engelledi. Bu atağın dönüşünde Yusuf ne kadar güzel bir pas uzmanı olduğunu göstericesine Tello’nun önüne süper bir top attı.

İlk yarıda Beşiktaş golden sonra nedense çok geri çekildi. Bence bunda ligdeki iki maçı da kaybetmelerinin verdiği bir güvensizlik vardı. Cisse ve Ernst ikilisi stoperlere çok yakın oynadı. Onlar ileri çıkmadan Beşiktaş’ın ileri çıkması zor gözüküyor. Fenerbahçe ise lig maçı kadar etkili olamasa da maçı dengede götürüyor. Semih’in oyunda olmadığından ve Guiza ile Alex ortasahada pres yapmayınca Fenerbahçe üstünlük kuramıyor.

İşte Maradona'nın ilk yarı analizi böyle.Kendisi ikinci yarıyı takip edemediğinden görevi ben devralıyorum ve buradan Beşiktaş'ı kutluyorum. Bir kez daha Fener'i kupada yenip uzandılar zafere.İkinci yarı kupayı getiren yarı oldu.1-1'lik skordan gayet memnun bir Beşiktaş ama elinde sadece kupa olan Fener vardı sahada. Fener bu yüzden Gökhan'ı defanstan ileri çıkatıp defansı Selçuk'a ve kimi zaman da hiç kimseye emanet etti. Fener atakları boş dönerken Beşiktaş o kadar rahat kontraya çıktı ki golleri de bu ataklarla buldu. Çünkü her atakta karşılarında Maradona'nın da dediği gibi futbol düşmanı ve kafasında Fener'den başka her şey olan Lugano vardı ve onu destekleyecek ikinci bir defans oyuncusu yoktu. Carlos sezon boyu zaten sos veriyordu ve artık futbolu bırakıp ülkesine dönmesinin zamanı geldi bence. Buradaki en önemli konu ise Aragones. 5 haftadır banko oynattığın bir adamı nasıl olur da kadro dışı bırakırsın? Bu o oyuncuya bir kere büyük bir ayıptır. Hadi ihtiyacın yok diyelim. Ama bu maçta ihtiyacın da var. Lugano kaç maçtır yok. Takımını en ağır dereceden satmış. Maradona'nın Sabri örneğine aynen katılıyorum. Ona kupa maçında oynama gururu vermek bence Aragones'in de sonu olacak. Aynı şekilde hazır olmayan bir Alex'le ölüm kalım maçın çıkmak da büyük cesaret. Türkiye'deki bütün teknik admaların soyunma odasında tahtaya ilk yazacağı adam Semih yine yedek.

Fener'in toplu hücumunda arkada verdiği açıkların yanı sıra bir de önemli konu şu. Semih oyuha girdikten sonra takım Semih Guiza ve Alex'le beraber oynamaya başladı. Siz bu üçlüyü oynatacaksanız onların arkasında 3 tane Aurelio'nun yan yana oynaması gerekir. Ama arkaya bir bakıyorum Deivid Selçuk ve Emre var. Emre hariç hiç biri savaşmayan oyuncular. Gamsız oyuncular.Günümüz futbolunda asla var olmaması gereken oyuncular. Ama Beşiktaş'a bakıyorum orta sahada iki savaşan oyuncu ve önlerinde de savaşan Holosko Tello var. Her ne kadar Cisse ve Ernst'in yan yana iş yapamadığını savunsam da onların önlerine onları durduracak , pres yapacak adam koymayınca onlar da rahat rahat oynarlar. Hatta oyunun sonlarına doğru Ernst de pozisyonlara katılmaya başladı. Yani bu ana faktörler kupayı Beşiktaş! kazandırmış oldu.

Beşiktaş bu maçı bence yorulmadan kazandı ve inanılmaz moralliler.Harika bir hava yakaladılar artık ve onlar şampiyon olacaksa bu hava gerçekten büyük bir etken olacak. Fener ise bu sezonun özetini verdi bize bu maçta. Orta saha eksikliği , 3 hücumcunun yan yana kullanılamayışı, Aragones'in Yasin ve Önder hataları daha önceden gerçekleşmesi gereken derbi yenilgisini sonunda tattırdı Fener'e. Eğer rakipler hep bu kadar arzulu istekli olsaydı derbilerde Fenerbahçe bugün düşme hattına çok yakındı. Ama formasından korktular sadece eminim ki. Blogda Galatasaray maçı öncesindeki haftada yazdığım bir yazıda Fenerlilerin 11 uyutucudan ibaret olduğunu ve Galatasaray'dan bu uyutuculara bir ders vermesini istediğimi yazmıştım. Gereken dersi eski bir dost Denizli verdi. Şimdi umarım bu dersi yönetim alır ve doğru işler yapar. Bir yapılanma şart. Ama bu yapılanmada Aragones , Selçuk , Lugano ve hatta veteran Carlos olmamalı. Bu günümüz futbol mantığına çok aykırı. Elinde Alex ,Semih ve Guiza var ve sen bunları aynı anda kullanırken 4 yiyorsan bu Fener'de sıkıntı var.

Not: Artık hasret 27 sene.Nice 26lılara. Haberturk'un internet sitesine koyduğu bu resim gerçekten güzel bir özet.

Maradona - Marquinhos

Kupa Göremeyen Fenerli


Bendeniz bir Fenerbahçe taraftarı olarak daha bir kere bile Türkiye Kupası göremedim takımımın ellerinde.26 senedir göremeyenler var. Ben 23 senedir görmedim. Biraz daha şanslıyım.


Geçtiğimiz senelerde toplam 5 lig şampiyonluğu gördüm. Gerçekten güzel anlar yaşandı o senelerde. Hem lig maratonunda hem de bitimindeki kutlamalarda çok eğlenildi, çoşuldu. Ama daha da domestik bir lezzet olan Türkiye Kupası'nı göremedim. Nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorum. Bir çok kez finale çıktık. Birçok kez de Beşiktaş'la oynadık bu finalde ve birçok kez de kaybettik. Bu kayıplar bana takımımın bu kupaya yeterli değer vermediğine işaretti. Bu yüzden Fener taraftarı da bu kupaya artık yeterli önemi vermiyordu. Ama bu sene işler değişti. Takım kötü, lige erken havlu atıldı, şampiyonlar ligine ve Uefa'ya çoktan havlu atıldı ve elde tarafarı sevindirecek sadece bir kupa kaldı. Onda da finale çıkmışken o kupayı almak biraz olsun yüzleri güldürecek. Bence bu eşleşmede Beşiktaş Fener'in yerinde ve Fener de Beşiktaş'ın yerinde olsaydı bu kupanın favorisi çoktan Beşiktaş'tı. Fener daha elde şampiyonluk var, şampiyonlar ligi ihtimali var diyerek alamayacaktı kupayı. Belki bu sene de alamayacak ama almak için her şeyini ortaya koyacak.Bundan eminim. Kupa hasretinin yıl sayısı git gide artarken artık bunun hakkında yapılan haklı esprileri tarihin tozlu sayfalarına atmak istiyorsa bunu bu akşam yapmalılar.


Beşiktaş ise taraftarlarını mutlu eden bir sezon geçiriyor.Şampiyonluk onların ellerinde. Şampiyonlar Ligi'ne gidilecek bir aksilik olmazsa. Üstüne bir de kupa eklesek mi acaba diye düşünüyorlar. Mustafa Denizli bu konuda da bir tarih yazmak istiyor. Ama eminim ki bu maçta çok da yıpranmak onların işine gelmez. Rahat olacaklardır. Önlerinde çok önemli son 3 final maçı var. Geçen senelerden birinde Fener şampiyonluğa giderken haftaiçi ve haftasonu bir derbi oynamıştı ve ben bu işe çok kızmıştım. Şampiyonluğa oynayan bir takımın haftasonu derbisi vardı ve haftaiçine de kupa finalini koymak onu araya dereye sıkıştırmaktan ibaretti. Birisi mutlaka kaybedilecekti kupaların ve nihayetinde ikisi de gitti.Beşiktaş şimdi bu konuda biraz daha avantajlı çünkü haftasonu direk bir derbi maçına çıkmayacak. Ama yine de dediğim gibi bir yorulma söz konusu olabilir. Mustafa Denizli kupa için iddialı konuşsa da bence şampiyonluğu daha çok düşünüyordur.


Bu akşam ben de bu sezonun en heyecanlı maçına çıkıyorum televizyon karşısında. Elde prestiji toplayacak tek bir kupa tek bir gece ve tek bir derbi kalmış. Heyecana bakın! Tüm Türkiye harika bir final izleyecektir. En önemlisi son yıllarda kötü bir Beşiktaş Fener derbisi izlemedim. Hepsi heyecanın son dakikaya kadar devam ettiği , iki takımın da saldırdığı, hücumu düşündüğü maçlar oldu. Bu maç da onlardan biri olur umarım. İki takıma da iyi şanslar. Umarım kupa hasretimize ve esprilere bir son verebiliriz.


Marquinhos

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Sivasspor

Başkalaşan Sivasspor
Geçen seneki performanslarının üzerine , medyanın ve yorumcuların bir kısmı onlardan bu sene bir düşüş bekliyorlardı. Onlar ise geçen seneki başarılarının tesadüf olmadığını gösterdiler. Bence ligin tartışmasız en başarılı takımıdır Sivasspor. Birincisi şampiyonluk yarışındaki takımlar içinde en düşük bütcelisi Sivasspor. İkinci ve bence en önemlisi ise , şampiyonluk yarışındaki takımlar içinde iki senedir aynı hoca ile lige devam eden tek takım Sivasspor. Buna oyuncu kadrosundaki süreklilik de eklenince istikrar başarıyı getirdi. Ama özellikle ligin ikinci yarısının hemen başındaki Galatasaray maçları ile birlikte Sivasspor'da bir “başkalaşma” süreci yaşandı. Önceleri acaba bir galatasaray taraftarı olarak bana mı öyle geliyor diye şüpheleniyordum, ama son 3 4 haftadan beri, bu iyice gün yüzüne çıktı. Bu başkalaşmada içsel ve dışsal faktörlerin etkisi var fazlasıyla. Dışsal olarak bence 2 önemli unsur var. Birincisi sezon başlamadan ortaya çıkan olay. Geçen sene oynanan Trabzonspor- Beşiktaş maçında esame listesindeki hatadan ötürü Beşiktaş'ın 3 puan'ının silinip , Sivas'ın Uefa kupasına katılmasının gerektiğinin ortaya çıkması. Bence haklı olarak bu Sivasspor camiasında federasyona karşı bir antipati ve güvensizlik doğurmuştur ve bu son derece haklıdır. Yani medyamız ve toplumumuzda bu tür gerçekleri unutmakta usta olduğu, hatta medyamız böyle bir durumda kamuoyu oluşturmaktan aciz olduğu için, bu konu gerektiği kadar üzerine gidilmeden kapatıldı. Acaba hem federasyon hem de medyamız böyle bir hata 3 büyüklerden birine yapılsa bu denli çabuk hasır altı edilir miydi? Hatta daha da ileri gidip, böyle bir hata 3 büyüklere karşı yapılabilir miydi onu sormak istiyorum. Sivasspor hem federasyona hem de medyaya son derece güvensiz ve çok klişe olacak ama belki de önlerinin kesileceğini düşünüyorlar. 2. faktör ise bence medyanın Sivasspor'a karşı acımasızlığı. Özellikle spor yazarından çok bir takımın taraftarı zihniyetinde yazı yazan yorumcular kendi çıkarlarından olmamak için kendi takımlarını sertçe eleştiremiyorlar ama Sivasspor'u yerden yere vurabiliyorlar kolayca. Halbuki iki sezon üst üste lige bu denli renk katan başka bir takım yok.


İçsel Sebeplere gelince, bence bunların başında takımın hocası Bülent Uygun'un söylediği gibi tecrübesizlik geliyor. Bülent Hoca takımda tek şampiyonluk yaşamış insanın kendisi olduğunu söylemiş ,ama bence futbolcu olarak şampiyonluk yaşamakla , teknik adam olarak şampiyonluk yaşamak arasında da baya bir fark olmalı. Bu yüzden genel olarak Sivasspor'da bir tecrübesizlik hakim. Ama geçen seneye göre bakıldığında ise gene iyi bir mesafe kaydettiler. Diğer bir içsel sebep ise, yukarda anlattığım güvensizliğin takıma yansıması bence. Geçen sene çok heycanlı bir maç sonuçunda Galatasaray'a 5 3 yenilmişti Sivasspor kendi evinde. Ve o maçtan sonra bence hak etmediği kadar eleştirilmişti. Allah için, Ayhan hayatında kaç kere öyle güzel bir gol attı sorarım. Yani tutup o golu Gerrard ya da Lampard atsa alışılmış diyeceğim ama biraz tesadüftü. Ya da Mehmet Yıldız kaç maç o kadar kötü oynardı. O maçtan beri şiddetle ve yapıcı eliştiriden uzak eleştirilen Sivasspor yavaş yavaş başkalaşmaya başladı. Şubat ayında Galatasaray galibiyetlerinden sonra yaptıkları açıklamalardan Mecnun Başkan'ın “ Bizi şampiyon yapmayacaklarından korkuyorum” açıklamasına kadar aslında iyi idare ettiler. Ama sonrasında Bülent Hoca'nın sert ve bazen mantıksız açıklamalarıyla yavaş yavaş anti-pati toplamaya başladılar. Hatta Ankaraspor maçında kızıp da kulübeyi kırdıklarında, birbirlerini yumruklayan Semih ve Arda'dan bir farkları kalmamıştı. Sonra geldi hava sıcaklığından bahsettti. Halbuki birileri de Sivas'taki soğuktan ve zeminden bahsedince o da onları eleştiriyordu. Ve bütün bu olayların son halkası Mehmet Yıldız'ın son maçtan sonraki hareketleri oldu.
Eğer gerçekten dedikleri gibi gönüllerin şampiyonu olmak istiyorlarsa bence eskisi gibi 3 büyüklere benzemeden , kendileri gibi olsunlar. Biz de onları sevmeye devam edelim.




Maradona

Anlaşılamayan Lig


Lig başladığından beri neredeyse bir hafta yok ki , süpriz sonuçlar yaşanmasın. Artık o kadar sıklıkla beklenmeyen sonuçlar alınıyor ki, "süpriz sonuç" tabiri değerini yitirdi. Bu noktada ise genel bakış ikiye ayrılıyor, iyimserler ligimize kalite geldi, kötümserler ise ligdeki özellikle büyük takımların kalitesizliğinden bu ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor diyorlar. Ben ise bu durumu keskin çizgilerle ve tanımlamalarla nitelemektense , bir şeyleri daha net söylemek istiyorum. Evet ligimizde özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray başta olmak üzere, takımlarımız iyi top oynamıyorlar. En azından hiç bir takım oynadığı futbolu belli bir standarta oturtabilmiş değil. Ne şampiyonluk yarışındaki takımlar , ne de düşme hattındaki takımlar, iki hafta üst üste aynı performansı gösteremiyor. Durum böyle olunca , birbirinden ilginç sonuçlar ile kapatıyoruz her haftayı. Ama öte yandan Bursaspor'un Ertuğrul Sağlam ile, Denizlispor'un Mesut Bakkal ile , Antalya'nın Mehmet Özdilek ve Ankaragücü'nün Hikmet Karaman ile göze hoş gelen futbol sergilediklerini söyleyebiliriz. Ama bunun yanında Galatasaray ve Fenerbahçe , bazen o kadar kötü sonuçlar alıyorlar ki, rakip takım üst düzey bir performans göstermeden yenebiliyor onları. Bu dengesiz görüntü dahilinde son 3 haftaya giriyoruz. Düşünün ki , Sivasspor, İBB ye maç kaybettikten sonra , kim Beşiktaş'ın Ankaragücü'nü yenebilceğini garanti edebilir. Ya da bu hafta çok gol kaçırıp, Ankaragücü'nü 1 0 ile geçen Galatasaray, Gençlerbirliği karşısında gayet yüksek ihtimalle puan kaybedebilir. Yani kısaca demek istediğim , kahinlikten uzak durarak bu kalan haftaları izlememiz lazım sabırla. Bu kadar zikzakların ve ilginçliğin olduğu bir ligde rasyonel çıkarımlar yapmak her hafta biraz daha zorlaşıyor. Ama gene de özellike ligin aşağısı ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. İBB bu hafta kazanarak hem beni üzdü (bakınız eski yazılar) hem de ligin altına bir bomba koydu adeta. Hafta sonuna doğru maçları daha yakından inceliyeceğiz ama özellikle Konyaspor - Eskişehirspor maçı , ligin aşağı tarafı için tam bir final. Ayrıca son olarak bütün maçların aynı saatte oynanması çılgınlığı ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Yani şimdi yabancı liglerde de buna benzer uygulamalar var gibi söylemleri bütün hafta içi dinledik zaten. Ama unutulan şöyle bir nokta var. Hepimizin bildiği gibi Juventus ve onun dışında bir kaç kulüp daha şike yüzünden cezalandırıldı. Gene böyle bütün maçların aynı anda oynandığı bir lig sonunda Juventus'un şampiyonluğunda son haftada şikenin olduğu ortaya çıktı. ( sanırım Roma ya da Lazio ile çekişiyorlardı. Juve 90 artılarda bulduğu tartışmalı bir golle şampiyon olmuştu) Bu örneğin de ötesinde , eğer ki bu kadar şike şüphesi varsa ortada biz bu ligi kapatalım sevgili dostlar. Eğer ki Türkiye'nin hukuk sistemi bu kadar işlevsiz ise ülkeyi de kapıyalım. Daha fazla futbol dışı konulara girmek istemiyorum, ama bir şeylere kalıcı çözümler bulmaktansa ,sürekli yama yaparak ilerliyoruz her konuda. Bir günden sonra yamalar tutmayacak diye korkuyorum. Sevgiler



Maradona

"ZORLA GÜZELLİK OLDU"

İkinci Lig'de inanılmaz bir olay yaşandı. Van Belediyespor Eyüpspor ile oynuyordu. Van Belediyespor'un kazanması gerekiyordu.Gol uzun süre gelmeyince dakikalar 60'ı gösterdiğinde seyirci sahaya inmeye karar verdi. Hakem de o sırada sanırım yanlış bir karar vermiş. O karar seyircinin sabrını iyice zorlamış anlaşılan.

İşte bu haber böyle anlatıldı haberlerde. Aman Tanrım! Seyirci hakemin kararı üzerine sahaya indi. Ne güzelmiş. Hani seyircimiz bu maçta sabırlı olsun denir ya gol geç gelebilir diye, sanırım asıl bunlara denmeliymiş bu. Sizler insan mısınız? Sahada oynayan futbolcuların ne günahı var?

Vanspor'un yenmesi gerekiyormuş bu maçta. Yoksa bir üst lige çıkamayacakmış. Dakikada 60 olunca bu maç gitti diye sahaya inivermişler. Yani buraya kadar getirmiş takımımız herhalde atarız falan diye düşünen yok. Sahaya inip hakemleri dövmeye başlıyorlar. Karşı takım futbolcularını dövmeye ve kovalamaya başlıyorlar. O futbolcular korkudan sahanın kenarındaki itfaiyenin tepesine çıkıyor.Bir kısmı da ambülansın içine giriyor. Allah'tan ambülans kapısını açtı da girdik diyor bir futbolcu. Futbolcu diyor bunu ,bir futbol maçında.

Çevik kuvvet devreye giriyor sonra. Hakemler zaten dayak yiyerek kaçmışlar soyunma odasına. 30 dakika sonra maç yeniden başlıyor. Vanspor maçı kazanıyor. Acaba o sırada sahaya inenler ne düşünüyor? Ya da düşünebiliyorlar mı? Eyüpsporlular bence en mutlu olanlar. Bir de puan alsalardı kim bilir başlarına ne gelecekti?Daha ne gelecekse...


Asıl olay bundan sonra oluyor. Ertesi gün yerel gazetede atılan başlık : "Zorla Güzellik Oldu"


Çok teşekkürler. Siz olmasaydınız , karşı takımı itfaiyeye kadar kovalamasaydınız Vanspor o maçı alamayacaktı. Bir üst lige çıkma şansını devam ettiremeyecekti. İyi ki varsınız. Tam bir onikinci adamlık bu. Şimdi diyeceksiniz ki en üst ligimizdekiler onlardan farklı mı? Nedense çok da farklı değil. Orada bir iki işi sahaya girebiliyor. Burada bütün tribün girmiş. Fark bu. Zorla güzellik olur evet. Çıkan saha olaylarına , futbola gölge düşüren çirkin eylemlere uygarlık seviyelerinde cezalar verirsek zorla güzellik belki sağlanır.
Marquinhos

İlk İki Şampiyon

İlk şampiyon Hollanda'dan çıkmıştı. Az Alkmaar Avrupa'da ipi göğüsleyen ilk takımdı.






Son olarak da Porto 4ücü kez üst üste ve son 20 senede 14üncü kez şmpiyonluklarını ilan ettiler.Zafer sarhoşu oldukları her hallerinden belli.




Portekiz'de Benfica, Nacional, Braga ve Paços de Ferreira Uefa yoluna girdiler ve Sporting Lizbon ise şampiyonlar ligine gidiyorlar.

Hollanda'da ise play offlar sonunda kupalara gidecekler belli olacak.(Az Alkmaar dışındaki takımlar)

10 Mayıs 2009 Pazar

Avrupa'da Son Durum

Bundesliga

Bundesliga'da bizim ligimizden daha heyecanlı bir şampiyonluk yarışı var son 3 haftaya girilirken. Daha önce de dediğim gibi Bayern Klinsmann'ı gönderdi ama şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri hala. Zaten gönderdiğinde de arada sadece 3 puan vardı. Bence Klinsmann kalsaydı da bu sonuç olacaktı. Klasik bir Bayern Munchen senaryosu. Yine çaktırmadan liderle aynı puandalar.Wolfsburg 60 puanla birinci ve Bayern yine aynı puanla ikinci durumda.Enselerinde Hertha ve Stutgart var. Hertha'nın puanı 59 ve Stutgart ise 58 puanda. Bundesliga'nın şu anki Trabzonspor'u ise Dortmund.Matematiksel olarak şansı devam etse de şampiyonlar ligini kovalar durumdalar. Werder Bremen bugün Hmaburg'u mağlup etti. Eğer Hamburg bugün 3 puan alabilse onlar da potada olacaktı ve yarış daha da beter hale gelecekti. Bu ligde dikkatimi şu çekiyor. Lider 60 puanda. Takım sayısı bizle aynı. Acaba bu sene onların kalitesini bir yerlerden yakaladık mı ne?


Alt sıralarında da Bundesliga'nın bize benzer bir durum var. Bremen'e kadar herkes düşme tehlikesini az da olsa yaşıyor. Bremen burada bizdeki Kayseri durumunda. Ama 40 puana ulaşamamış bütün takımlar bu korkuyu yaşıyorlar şimdilik.Karlsruhe'nin işi bitmiş gibi de gözükse tam bir Hacettepe portresi çizmiyor ama yine de düşmeye en yakın takım o.

La Liga

La Liga'da demin çok ilginç bir durum yaşandı. Real Madrid'in 3 0 yenildiği haftada Barcelona Villareal'i yenseydi eğer şampiyon olacaktı ve seyircisi ile bu çoşkuyu paylaşacaktı. Ntv Spor'dan izlediğim maçta spiker bütün tribünler ayakta dedi demesine ama gördüğüm kadarıyla taraftarların yarısından fazlası oturuyorlardı. Rahatlar ve şampiyonluktan da eminlerdi diyelim. Ama maç 3 3 oldu son saniyede ve şampiyonluk haftaya kaldı. Bu ligde Deportivo'nun Uefa şansı ve Atletico Marid'in şampiyonlar ligi şansı devam ediyor ama zor gözüküyor.

Ligue 1


Fransa'da da şampiyonluk yarışı devam ediyor ama bu sefer ilk kez Lyon uzun bir süre sonra bu yarışın az da olsa dışında. İlk ikinin 68'er puanı var ve bu takımlar Marsilya ve Bordeaux. Lyon 7 puan gerisinde bu ikilinin ve ligin bitimine 4 hafta kaldı. PSG de hala şampiyonluk şansını az da olsa devam ettirenlerden. Onlar 4üncü sırada ve 60 puandalar. Matematiksel şansları devam etmekte ama onlar için bu sonuç bile iyidir geçen sezondan sonra bence.



Premier League

İngiltere'de durum şampiyon belli ikinci kim kıvamında ilerliyor. Man u Maradona'nın da aktardığı gibi doludizgin gidioyor ve artık bence gün sayıyor.Chelsea ve Arsenal'in yerleri de çok garanti ve şampiyonlar ligine katılıyorlar diyeibliriz. Liverpool bu yarışta ikinci ama şampiyonluk şansı çok az. Bir umut bu hafta West Ham'ı sahasında 3 0 yendiler ve liderin puan kaybını beklediler ama Ronaldo ve arkadaşları puan kaybetmediler. Bu ligde Tuncay'lı Boro'nun düşecek olması bizi üzen bir şey olsa da Tuncay'ın seneye mutlaka bir Premier Lig takımında forma giymesi olasılığını yüksek görüyorum. Yine de onların da matematiksel olarak kümede kalma şansları var.

Seria A
Seria A'da da İspanya Ligi'ne benzer bir durum var. İnter şampiyonluğu kutlayacağı bir haftada bunu yapamadı ve şu anda oynanan Milan Juventus maçından çıkabilecek bir galibiyet puan farkını 5'e düşürecek ve İnter'i daha da tedirgin edecek.Bu senenin en büyük hayal kırıklıkları sanırım Roma ve Lazio.Lazio şu anda ligi ortalarda sürdürüyor ve Roma da şampiyonlar ligine çok uzak.Son haftalarda üstteki mücadeleden daha çok Roma'nın ne yapacağı daha önemli gibi.


Şu an için bu ligde en çok konuşulan şey Diego'nun Juventus'a transferi. Başkan da bunu doğrulayan bir açıklama yaptı bugünlerde. Büyük rakamlar konuşuluyor bu transfer için. Juve önümüzdeki seneyi şimdiden düşünüyor. Bir yandan da doksanlar karması Milan hala Ronaldinho'yu yedek bırakıyor.


Marquinhos

Manchester Derbisi


Cumartesi günü , biraz yoğun olduğum için lig maçlarını izleyemedim ve açıkçası canlı gözle izlemediğim maçlarla alakalı çok fazla bir şey konuşmak istemiyorum. Ama hafta içi bir iki konuda görüşümü belirteceğim bu geçtiğimiz hafta sonunla ilgili. Neyse bugün bir arkadaşımın evine gittim , arkadaşımın üyeliği "Spor Max " kanalını da kaplıyordu ve İngiltere'de haftanın önemli maçlarndan biri olan Mancester United-Mancester City maçı vardı. Bir hafta içinde iki kez Mancester United'ı izlemek lüks oldu. Yani bu sene Barcelona gerçekten çok iyi top oynuyor ve Messi dünya'nın en iyi futbolcusu olabilir amma velakin bence Manchester haksız yere biraz arka planda bırakılıyor. Hafta içi üst düzey bir Arsenal maçı oynayıp, hafta sonu City'yi yenmek , bundan da öte iki maçta da güzel futbol izlettirmek büyük başarı bence. Gol perdesini bu sefer Ronaldo açtı. Güzel bir serbest vuruşla avladı kaleciyi. İlk golden sonra daha fazla dikine pasla oynamaya başladı Mancester United. Flechter ve Park maç boyu bir dinamo gibi çalıştılar. İkisi belki Xavi ya da İniesta ile karşılaştırınca biresyel yetenek olarak okadar etkili değiller, ama bütün enerjilerini sahaya aktarıyorlar ve disiplinle oynuyorlar. O kadar konsantreler ki hiç bir eksikleri yokmuş gibi oynuyorlar. Sağ bekte genç oyuncu Rafael'in Alex Ferguson'un yönetiminde olduğunu düşününce , sanırım gelecekte dünyanın en başarılı beklerinden birisi olcak. Bu yaşta hem disiplinli hem de keyif alan bir oyun sergiliyor. Ve gelelim Tevez'e. Sezon sonu onun için ayrılcağı yönünde haberler çıkıyor, ama son haftalarda ve özellikle bu maç öyle bir oyun sergiledi ki, Alex Ferguson ondan vazgeçmez. Ama Tevez Mancester United'dan vazgeçer mi bilmiyorum. İlk yarı Tevez çok güzel bir golle maçı 2 0 a getirdi. İkinci yarıda Mancester City biraz daha organizeydi. Sabırla paslaşıyor , iyi bir oyun sergiliyorlar ama bir türlü etkili pozisyonları bulamıyorlardı. Bunda iki nokta çok önemli bence .Birisi takibi de Vidic. Hava toplarında ve araya atılan paslarda çok etkiliydi. Kanatlardan gelen ortalara ise okadar güzel müdahalelerde bulundu ki bence bizim ligimizdeki stoperlere ders olarak izletilmeli. City'nin atakları çok olgunlaştıramamasında bir diğer etken ise bence ortasahanın ortasında oynayan oyuncuların tek yönlü olması. Kompany ve De Jong defans yönleri çok kuvetli ama hucumda o kadar etkili değiller. Öte yandan Ireland ne tam bir forvet arkası oyuncusu ne de kanat oyuncusu, Robinho ise sol açık ile forvet arası oynatılmaya çalışılıyor. Yani sakin sakin paslaşmalarına rağmen, ciddi sıkıntı içindeler. Sonuçta maçı Mancester United kazandı ve zorlu haftayı kayıpsız kapattılar.




Ronaldo
Sahadaki oyuncular içinde tartışmasız en yeteneklisi o. Tam bir yıldız, duran toplardaki duruşundan ,saha dışındaki yürüyüşüne kadar. Ve her yıldız gibi cilveleri var. 60 dakikada oyundan alınırkenki halleri ve tavırları şımarıklıktan başka hiç bir şey değil. Ama Alex Ferguson hiç oralı bile olmadı. Maçtan önce Ronaldo'yu öven açıklamalar yaptı , ama oyundan alırken gayet sert durdu ve hiç oralı bile olmadı. Biz burada yıldız olmayan sahte yıldızları ya da kendi yarattığımız yıldızımsıları idare edemiyorken, Sir bize bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da bir ders veriyor.
Maradona

İşler Değişti

31. haftada Mustafa Denizli'nin ekibi sounda liderliğe oturdu. Sanırım planını 26. haftaya göre yapmıştı Denizli ama 1 ay gecikme ile de olsa artık lider Beşiktaş.

Sivas'tan bahsetmek gerekirse haftalardır gelen kör topal ilerleme zaten beni korkutmuştu diyebilirim. Bir yerde patlayacaklardı ama nerede? Beşiktaş'ta da bir patlama potansiyeli vardı ama onu öyle güzel bir haftada kullandılar ki ligde hiç bir denge değişmedi derbi kaybına rağmen. Bu hafta artık Sivas hem 2 0 geriye düşmenin verdiği telaşla hem de geçen haftadan da devam eden bir gol kaçırma şenliği ile yenildi ligin güçlü ama düşmeye yakın takımı İBB'ye. Yine 6 pastan hatta yarım metrelerden inanılmaz goller kaçtı.Geçen hafta Kamanan'ın kaçırdığı gibi. Sivas buraya kadar getirdiği bu liderliği belki iki haftadır net kaçırdığı golleri atabilse devam ettirecekti. Ama 31. haftada pes ettiler. Umarım akılları başlarına gelir. Bu fırsatlar bu takımlara çok zor geliyor. Sivas'tan bir şampiyon çıkarabilme ihtimali çok zor yakalanan bir ihtimal. Svaşlarını evam ettirirler umarım çünkü daha oynanmamış çok önemli maçlar var.

Beşiktaş ise Sivas gibi zorlandığı maçta golü bulmasını bildi. Hem de 4 gol buldular. Onlar da Sivas'tan gelen 2 golün etkisi ile yine telaşa kapıldılar. Bu iki gol iki sahada da telaşa yol açtı diyebiliriz.Ama Beşiktaş daha usta ayaklara sahip olmasını iyi değerlendirdi ve rakibini geçti. Ankaraspor'un iddaasız olması hem iyiydi hem de kötüydü Beşiktaş adına. Rahatlardı ve iyi oynayablirlerdi ve de bir İBB gibi düşme korkusu yaşamaması maçı sallamamasına da neden olabilirdi. Nitekim Beşiktaş bu hafta liderliğe oturdu. Ama önünde bir Galatasaray maçı ve Ankaragücü deplasmanı var. Ligin küme düşmeye oynayan takımları ile ligin tepesi arasındaki maçlar çok enteresan oluyor. Sivas'ta da böyle oldu ve bu Sivas'a puan kaybettirdi. Beşiktaş acaba zor kazandığı bu liderliği verecek mi yoksa ipi göğüsleyecek mi ? Göreceğiz.Ama artık avantaj onlarda.

Ligin üstünde bu hafta Sivas hariç bütün takımlar kazanmasını bildi. Fenerbahçe 1-0'la geçti Denizli'yi. Güzel pas trafiği ve Alex'in dönüşü hariç pek sevindirici ve iç açıcı bir futbol oynamasa da galip geldi Fener.Guiza'nın 8 golle takımının en golcüsü olması da enteresan bir not bu maçla ilgili. Fener'de yine bütün sezonda olduuğu gibi ortasahadan ileriye çıkamama durumu yaşandı. İmza attırılmaya can atılan Selçuk yine çok durağandı çok garanticiydi. Bu tip orta sahaları seven ve neden yuhalandığını anlayamayanların aynı şekilde Josico ve Maldonado'dan nefret etmelerini anlayamıyorum açıkçası. Tabi ki futbolcu yuhalamak çok çirkin bir şey ama taraftar neyin ne olduğunu görüyor ve bundan son derece sıkıldı. Çünkü o taraftar ileriye çıkabilmek için kendini yırtan futbolcuları da gördü o sahada. Artık anmak istemiyorum o isimleri. Ben de sıkıldım.

Galatasaray da hem Uefa'yı bırakmama hem de belki ucundan bir şampiyonlar ligi bileti kazanma derdiyle galip gelmesini bildi. Arda'nın geri dönüşü ile yavaş yavaş eski kadrasouna kavuşuyor Galatasaray. Onlarda da hala bir yönetim zaafı var. Haftaiçi Arda ,Bülent Hoca ile seneye daha güçlü bir takım olacaklarını söyledi. Daha sonra başkan da bunu tekrarladı. Ama bütün hafta Schuster dedikodular ile geçti. Bakalım bu sorun nasıl çözülecek Galatasaray'da. Ama gerçek şu ki seneye kadro açısından en rahat onlar. Bir iki takviye ile yine şampiyonluğa oynarlar. Sadece sakatlık problemlerini aşmalılar.Takım oturunca goller ve galibiyetler de geliyor. Baros da bu maçla gol sayısını 20'ye yükseltti ve seneye de bu konuda bir problem yaşanmayacağının mesajını verdi bence.

Ve Trabzon ikinci teknik direktörsüz haftasında da 3 puanı aldı.Ligin ilk yarısındaki kadrosuna yakın bir kadro ile oynadı Trabzon ve galip geldi. Ligin ilk yarısında ben Trabzon'u izlemekten büyük keyif alıyordum. Sürekli kanatlara inmeye çalışan , pğas trafiği kuvvetli ayağa oynayan ve sabırla bunu uygulayan bir takımdı. Ama ne zaman ki Alanzinho takıma geldi ve değişik dizilişler denendi o zaman Trabzon'da işler kötüye gitti. Ama şu an o eski formunda gibi Trabzon. Her şeye rağmen şampiyonluğu hala istiyorlar.

Öyle enteresan bir lig ki bu puanlar inanılmaz derecede yakın birbirlerine. Şöyle bir bakıyorum Trabzon eğer o iç sahada 3 mağlubiyeti almasa belki şimdi lider olacak. Fenerbahçe belki derbilerden puan alamasa düşme hattına çok yakın olacak. Komik ama böyle. Derbi maçları gerçekten de Fener'in prestijini korudu diyebiliriz.

Şimdi kalan maçlara bakıyorum da Galatasaray bu ligde birinciyi belirleyecek gibi. Yapacağı Sivas ve Beşiktaş maçları ligin kaderini belirleyecek. Trabzon'da ise zorlu bir fikstür var. Muhteşem giden Bursa önüne çıkacaklar ve son hafta da Fenerbahçe ile oynuyorlar.Eğer Beşiktaş ilk iki maçında Ankaragücü ve Galatasaray'dan birine puan kaybederse Sivas bu iki hafta galip gelebilme potansiyeline sahip.Düşmüş Hacettepe ve rahatlamış Gençlerbirliği ile oynayabilirler çünkü. Son haftaya avantajlı girmek çok önemli. Hatta son haftaya 3 puan avantajla giremezse takımlar son hafta bile işler değişebilir. Çok zevkli haftalar kapıda. Hepimize iyi seyirler.

Puan Durumu (31 . HAFTA)

1 Beşiktaş 62

2 Sivasspor 60

3 Trabzonspor 59


Marquinhos