3 Temmuz 2009 Cuma

Aziz Yıldırım ve Arda Turan


Ne zamandır bu konu ile ilgili bir şeyler yazmaktan kaçınıyordum. Sonuçta konu bir anda gündeme gelmiş ama Arda Turan'ın net tavrından ötürü kapanmıştı. Ama bugün bakıyorum bir çok yerde Aziz Yıldırım'ın Arda Turan'a senelik 4.5 milyon gibi ülkemiz için astronomik sayılabilcek bir teklif ilettiğini yazılıp çiziliyor. Tabi ki bu haber yanlış ve yalan da olarabilir ama ben Aziz Yıldırım'a burAdan birşeyler söylemek istiyorum.

Çok Saygı Değer Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım,

Gelin sizinle bundan 3 sene öncesine gidelim. Sol bekinizde Ümit Özat, İlerisinde Tuncay Şanlı vardı hatırlar mısınız. Ortasahanın göbeğinde ise Mehmet Aurelio, hatta Appiah. Şimdi belki unuttunuz size bu oyuncuların gerçekten kimler olduğunu bir Galatasaraylı olarak hatırlatayım istiyorum. Ümit Özat, belki yerine gelen Carlos kadar büyük bir futbolcu değildi. Belki o kadar forma sattırmadı. Ama bir gün bile bir idmandan kaçtı mı? Sezonu geç açtı mı? Sahada koşmamazlık yaptı mı? Kaptanken takıma nasıl sahip çıktığını siz benden daha iyi biliyorsunuz. Her ne kadar yetenek olarak çok üst düzey olmasa da, sanırım sahaya çıkınca ettiği mücadeleyi ve sahaya ruhunu koymasını hiç birimiz unutmayacağız. Tuncay, çift ciğerli gibi oynamıyor muydu? Belki onun da top tekniği bugünkü seviyesinde değildi, ama o her maçta sahanın en azimlisi değil miydi? En hırslısı o değil miydi? Şimdi gidip yerine Capel'i getirseniz kaç yazar? Fenerbahçe ruhunu gönderdiniz, ya da daha doğrusu gitmesine engel olamadınız. Appiah ve Aurelio da bu iki duruma göre nispeten daha az hatalısınız , ama bu ikili de takımın mücadele gücüydü, hırsıydı. Evet sayın başkan, siz bu oyuncuları bir şekilde göndererek, ya da gidişlerine mani olmayarak bu takımı ruhsuz bir takım haline getirdiniz. Sizden tek bir ricam olacak, ne olur bizim ruhumuza bulaşmayın. Tamam paranız var, çok zenginsiniz tebrikler. Yalnız unutmayın bazı şeyler vardır para ile satın alınamaz. Ve bazı davranışlar vardır çok sık tekrarlandığında basit bir olaydan ziyade artık tadı kaçar. Siz belki kendi hatalarınızı ,böyle bir şekilde örtmeye çalışıyorsunuz. Belki de bütün Galatasaraylılara benim param var, sizin yok, bu parayla sizin ruhunuzu alırım demeye çalışıyorsunuz. Ama bakın bu sadece gerilimi arttırcak. Zaten bu sene 100 yılın en rezil derbisini yaşadık. Daha şimdiden germeyelim birbirimizi.


Not: Şimdi bazılarınız, artık aşın bunları, profesyonellik çağındayız gibi itirazlarda bulunabilir. Daha önce iki takımda oynayan bir çok futbolcu sayabilirler. Ama ben de onlara bunların tam tersi olmuş ve sadece kendi takımlarında oynayarak efsane olmuş isimler sayabilirim. Profesyonellikle ,kişiliksizlik arasındaki ince çizgiyi hiç bir şekilde aşmamak lazım. Şimdi yıllarını Fenerbahçe'ye veren Rıdvan Dilmen ya da sadece Galatasaray'da oynayan Cüneyt Tanman (ki bunlar gibi sayısız örnek verilir) profesyonel değiller miydi?

Maradona

Sezonun Sözü Mehmet Demirkol'dan


Blogumuzda yaptığımız yılın en iyi "günün sözü" anketini Mehmet Demirkol kazandı. Demirkol Barca'nın oynadığı futbolla ilgili aynen şunları demişti: "Barcelona'nın oynadığı şeye futbol dersem geri kalan herkesi futbol oynamamakla suçlamak gerekir."

Üstad doğru demiş. Barca bu sene 3 kupayı da birden alarak eski tarz fubolun hala iş yaptığını gösterdi bize. Sürekli gol düşünen, defansı ikinci planda tutan ve işi orta sahada bitiren bu futbol belki de artık yeni futbol. İşin içine Toure gibi de bir mücadele öğesi koydular ve bence çok iyi bir denge yakaladılar. Seneye Real'in yıldızlarıyla nasıl mücadele edecekler hep beraber göreceğiz.

İkinci gelen söz ise Fatih Altaylı'dan Bülent Korkmaz'a gelmişti. Korkmaz'a gidip bir kebapçı açmasını önermişti Altaylı ve orada da Nonda'yı garson yapması gerektiğini söylemişti. Bu yaratıcı eserden dolayı kendisini tebrik ediyoruz ve ikinciliğini kutluyoruz.

Üçüncümüz de Mustafa Denizli oldu. Bir baltaya sap olamayanlar şans kelimesini çok kullanırlar diyerek bizi etkilemişti ve ankette de 3üncü oldu. Kendisini kutluyoruz.

Buradan Aragones'e bir birincilik vermek isterdim ama olmadı. Halbuki hayalperest cümlesi, saha kenarında uyurken gördüğü rüyasında Fenerbahçe'nin iyi oynayan taraf olduğunu belirtmesi, birinciliğe uygun gibiydi. Olsun ,en sonunda Ara Gone s.
NOT: Bu aralar liglerin tatil olmasından dolayı söz bulmakta sıkıntı çekiyoruz ama yeni sezonla beraber o sözlere yenilerini eklemeye devam edeceğiz.

Korner Olması Lazım

2 Temmuz 2009 Perşembe

Kader Keita



Kardeşim Marquinhos yazmış ama ben de yazmazsam olmayacak sanırım. Heyecanlanmamak elde değil. Ben Keita'nın öncelikli olarak açık olarak tercih edileceğini düşünüyorum. Kewell çok iyi ve profesyonel bir futbolcu, ama o olmadığı maçlarda bu sene onun yerini doldurmakta zorlandık baya. Keita çok golcü değil, en azından istatisliklere bakınca öyle anlaşılıyor, ama Baros'un istatislikleri burada altüst ettğini düşünürsek ben Keita'nın da ligimizde 1o golü rahatlıkla atacağına inanıyorum. Frank Rijkaard acaba nasil bir diziliş düşünüyor. İşin bence en güzel kısmı bu anki mevcut kadro ile 4 3 3 yada 4 2 3 1 gibi Rijkaard'ın sevdiği taktikleri rahatlıkla oynayabiliriz. Şimdi bence bir defans oyuncusu kaldı alınması gereken. Çünkü mevcut göbek oyuncuları içinde topu oyuna sokmayı becerebilen kimse yok. Onu da alırsak keyif gelecek takıma. Tabi ki bu demek değil ki şampiyonluk garanti. Sabır lazım, beklemek lazım. Çünkü oyuncu yapısı ne kadar uygun gibi görünse de , bambaşka bir anlayış bizi bekleyecek bu sene sahada. Heycanlıyım, umutluyum , sabırsızım. Bir an önce başlasın artık şu lig.


Not: Bu sene Haldun Üstünel özellikle Arda'nın İBB maçından sonra çıkardığı olaylarda son derece basiretsiz davranarak, eliştirilere maruz kalmıştı. Tabi ki bu transfer sezonundaki üstün performansı yaptığı hataların varlığını değiştirmez. Ama Sezar'ın hakkı Sezar'a. Haldun Üstünel, büyük iş yapıyor ve en güzeli bunları gizli gizli yaparak, palavra yazmaya meraklı spor servislerini atlatıyor.
Maradona

Kader Keita ve Vassell




Birileri sadece konuşurken birileri de icraatlarını bir bir yapmaya başladı bile. Galatasaray Kader Keita'yı aldı. Sanırım kendisi kanat forvet tarzı biri. Fildişi Sahili'nin de oyuncusu. En sonunda Galatasaray kombinesi almayı düşünmeye başlayacağım. 3 sene üst üste şampiyonluk yalanı mı yoksa Kewell Arda Baros Keita mı? Tabii ki sağdaki.

Ankaragücü de yine bazılarının yapğmadığını yaptı ve gitti City'den Vassell'i renklerine bağladı.Bu sanırım Anadolu'nun gördüğü en büyük transfer. (Sergen Yalçın alınmasın) Ankara 100. yılını böyle kutlamak istemiş sanırım. Vassell'in sakatlığı konuşuluyor şu an ama 3 büyüklere atacağı golleri merakla beklemeye başladım bile.

Fenerbahçe'de de hala bir hareket yok. Rakipleri kadrolarını bu kadar mantıklı şekilde nokta transferlerle doldururken Fener hala bir sol kanat alamadı . Carlos'un durumu belirsiz defansın durumu ortada ve de hala ortasahanın ortasına biri alınmadı. Bu kadrosuyla bu sene maksimum 3 4 puan daha alır Fener başka da bir şey yapamaz. Korktuğum sanırım başıma gelecek ve Fener yine eylülde Brezilya'dan 3 4 garip topçu alıp gelecek.

Marquinhos

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Trabzonspor'da Lider Kim Olacak?

Geçen sene çok fazla transfer yapan ve sezonu 2 hocayla tamamlayan bir takım olmasına rağmen, sezonu 3. bitirdi Trabzonspor ve alınan Avrupa bileti bence başarıydı Trabzonspor için. Aslında bir ara hepimizin hatırladığı o iç saha puanlarını kaybetmemiş olsa belki de , daha üst bir noktada bitebilirdi lig. Takımda hem saha içinde , hem de saha dışında işler iyi giderken, bir şeyleri yönetmek , ya da liderlik taklidi yapmak kolay bir iştir, ama işler terse döndüğünde onu iyiye çevirecek beceri herkeste yoktur. İşte Trabzonspor sıklıkla bunun eksikliğini hisseti bence. Ligimizin en çelişkili takımlarından birisi sanırım Trabzonspor. Türkiye'nin en büyük şehir takımı diyoruz, kadrosunda bulunan Trabzonlu futbolcuların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Geçen seneki ilk 11'i gözünüzün önüne getirin ve düşünün, Katar'a gitmediği için depresyona giren Yattara mı, gol kaçırma yarışına giren Göhkan Umut ikilisinden biri mi, yoksa takımın kaybettiği Denizli maçından sonra Fransa kaçamağı yapan, Song mu bu takımın lideri olacaktı? Elimizde bir tek Hüseyin kalıyor, ona da 10 üzerinden bir not vermek gerekirse 6 veririm ben o da biraz mecburiyetten. Hal böyle olunca kötü gidişler bir türlü iyiye dönemedi Trabzonspor'da. Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz ve Tolga Seyhan bu takımdan gitti gideli, saha içinde o karadenizin hırçın ruhunu görmek mümkün olmuyor artık. Bugünlerde ise Hüseyin Çimşir'in sözleşmesi bitti, ve büyük olasılıkla başka bir takımla anlaşacak Hüseyin. 2 şey tavsiye etmek istiyorum haddim olmayarak Trabzonspor'a. Bir Hüseyin ile en azından 1 sezon daha sözleşme yenilensin, 2 Fatih Tekke geri getirilsin. Bunları onların futbolcu taraflarından çok Trabzonlu oldukları için söylüyorum. Hatta belki Hüseyin bir sene yedek kalsın, ama o tesislerde o kampta bulunması çok önemli bence. Tekke ise belki de ülkenin faydalı geri dönüşlerinden birisi olarak anılır eğer geri gelirse. Eğer bu takımda Trabzonspor ve Karadeniz ruhu olmaz ise , başarının gelmesi çok zor.

Maradona

30 Haziran 2009 Salı

Fener De Sezonu Açtı

İlk olarak Daum sözleşme imzaladı. Kaç senelik olması önemli değil , şampiyon yapamazsa gideceğini biliyoruz artık.
Takımının başında antrenmana da çıktı Daum. Sezon açılışları neşeli olur.Umarım gerisi de neşeli gelir.Abdulkadir'in resimlerde gözükmesi sevindirici.

Alex Carlos ve Deivid nerede? Ben göremedim.Resmi site de resmi resmi yazmış onlar katılmadı diye.İzinli mi ? Neden izinli? Milli maçları mı vardı? Acaba Lincoln'e takan medya bunlara da takar mı ? Göreceğiz.
Marquinhos


28 Haziran 2009 Pazar

Daum İstanbul'da.

2.Daum dönemi başlamak üzere.Teknik direktörü var artık Fener'in.Ama hala OYUNUN İKİ YÖNÜNÜ DE OYNAYABİLECEK AGRESİF BİR ORTASAHA OYUNCUSU YOK!!!! Sırf şu klasik tabiri kullanmamam için bir adam alın bari. Yalvarıyorum.



Daum ile ilgili durum netleşmeden bir şey yazmamıştım.Sadece keşke Ümit Özat ile gelse demiştim ama Aykut var artık takımda en azından. Yani Fenerbahçe ruhunu taşıyan biri var.Daum Türkiye Ligi'ni takımı ve bir kaç oyuncuyu iyi tanıyor takımda. Ligde takımı şampiyonluğa oynatacak potansiyeli var. Fakat Avrupa deyince soru işaretleri de peşinden geliyor. Maziye bakıyorum da en iyi sezonda 9 puan toplamışız, Uefa'ya kalmışız ve ilk turda gitmişiz. Yine iyi bir kadro ile ki kadroda Tuncay Anelka Aurelio ve Appiah varken ,gruptan bile çıkamamışız. Sonra Zico gelmiş ve ligde maalesef nabza göre şerbet verememiş İnter'e de Oftaş'a da tek forvetle oynamış ama Avrupa'da takımı gelebildiği en yüksek yere getirmiş. Aragones ise hiçbir şey yapmamış. Şimdi bu takım neden en başa döner bu hikayede? Neden Zico'ya gerekli tavsiyeleri veremediler? Neden sadece Rıdvan Dilmen bu tavsiyeleri ekrandan dile getirdi de neden Türk futbolunu bilen biri Zico'nun yanına bu iş için verilemedi? Cevabı ben bilmiyorum.Ama yine eskisi gibi olacaksa cevap Daum değil onu biliyorum. Ligde Alex Guiza Semih aynı anda oynayacak büyük ihtimalle. Peki Uefa'da bu takım bir İngiliz takımına karşı yine bu 3lü ile oynayacak mı? Eğer oynarsa bu 3lünün arkasındaki 3lü hangi topçulardan kurulu olacak? Daum bizi şaşırtıp klasik 4 4 2 de oynatabilir tabi ki bilemiyorum.Ama eğer bildiğimiz Daum sistemi olacaksa ilk cümleme geri dönüyorum ve bu takıma 2 tane çok güçlü dayanıklı orta saha gerek diyorum.Bunların dünya çapında olması da şart. Umarım en azından bunlar konuşuluyordur yönetimde. Alınacak oyuncular umarım bellidir. Yine ağustos sonuna kalmaz inşallah transferler. Çok umutsuz bir yazı oldu ama şu anki durum bundan ibaret. Umarım umudumuz geri gelir.

4 4 2 diyorum ama bu dizilişle oynayan bir takımda 2, orta yapmayı öğrenmiş kanat oyuncusu olması gerek. Bunlar Kazım Uğur ve Deivid değil. Olamadıklarını gördük.İşte burada da bu problem çıkıyor ve eksik olan bir kaç mevki daha olduğu gerçeği geliyor akıllara.

Hadi kapanışı umutlu bir cümle ile yapayım. Aragones ile uyuşuklar çetesi haline gelen takım eminim ki Daum ile tekmeye kafa sokan oyuncular haline geleceklerdir. Koch'un da bunda payı çok olacaktır. Mücadele anlamında bir soru işareti yok kafamda. Neticeler de iyi olur umarım.

Marquinhos

Javier Nicholas Saviola Anelka

Biri Fransa doğumlu biri Arjantin'in bağrından iki iyi futbolcu. İkisi de sanki aynı yolun yolcuları. Şöyle bir kariyerlerine bakıyorum da iki oyuncu da dünyanın en büyük kulüplerinde de vasat kulüplerinde de oynadılar. Anelka'ya bakıyorum , Fransa'da parla ve Arsenal'e git ve orada gol kralı ol ve Real hemen sana kancayı taksın ama orada 2 golü geçeme. Saviola Arjantin'de parlamış Barcelona'da yaklaşık 50 gol at daha sonra Monaco ve Sevilla'da kiralık oyna. Real ona da takmış kancayı ama orada o da varlık gösterememiş. Şimdi yolu Benfica'ya düştü Saviola'nın. Anelka da Fenerbahçe yolunu böyle kötü bir düşüşten sonra tutmuştu.Tekrar geri döndüğü ülkesinde ilk baştakinden daha kötü bir performans sergilemişti Fransız. Daha sonra premier lig sevdası yine kabaracaktı ve Liverpool daha sonrasında da City'de kötü sezonlar geçirmişti. Ama Anelka adı ,Saviola adı gibi hep değer verilen ve patlaması beklenen bir isim oldu. Anelka 2006'da Fenerbahçe'ye geldi ve bir buçuk sezonda 1999 2002 arasında bulduğu gol sayısı kadar gol buldu ve kendine geldi. Bunun üzerine yeniden premier lige döndü. Bolton'daki tek gerçekti o zamanlar ve yolu en son Chelsea'ye düştü ve şimdi eski Anelka gibi oynamaya başladı ve hatta gol kralı da oldu yeniden.



Saviola Portekiz'in Fenerbahçesine gidiyor şimdi. Orada beklenen patlamayı gerçekleştirirse yolu belki hiç gitmediği premier lige düşer ve o da Anelka gibi yeniden yükselebilir. Şu ana kadar çizdikleri profil neredeyse aynı. Eğer hakikaten Saviola Barca'daki günlerine Benfica'da kavuşursa bir geri dönüş hikayesi de ondan gelebilir. Bunun için arada Arjantin'e kadar gitmesine gerek kalmaz umarım ve Portekiz'in sıcak havası ona yeter. Bu benzerliğin sürmesi onun elinde biraz da. Anelka ile arasında 3 yaş var. Abi Anelka ona bugüne kadar önderlik etmiş gibi ; onun önünde değerlendirmesi gereken bir 3 sene var.3 sene içinde ya premier lig ya da la liga. Haydi göreyim seni Saviola.




Not: Kadıköy'de beni 3 0'la perişan ettiği günü unutamam Saviola'nın.İki oyuncunun da yolu bir şekilde Kadıköy'e düşmüş.Bu da garip bir ayrıtı.




Marquinhos