20 Mart 2010 Cumartesi

Seattle Supersonics (1979 Nba Şampiyon Kadrosu)


    Seattle  2008'den beri  Oklahoma City Thunder ismiyle Nba'ye devam ediyor.Tarihinde 1 şampiyonluğu olan takım belki 2-3 sene sonra şampiyon olabilirler.Çok genç kadroya sahip olan takım bu sene oynayacakları play-off maçlarıyla tecrübede kazanaklar.Umarım 2-3 sene sonra Durant'ı finallerin Mvp'si olarak görürüz.

17 Mart 2010 Çarşamba

Tribünden Düşen Taraftar!!

Pazar günü maçı izledikten sonra, bir ödevim ile ilgili bazı arkadaşlarımla internetten konuştum. Saat 11 gibi uyumaya başladım. Pazartesi sabahı 10 gibi gözümü ve laptopumu açıp, maç yazısını yazdım bloga. Tribünden bir taraftarın aşağıya atılması  haberini bloga yazımı koyduktan sonra gördüm. Derse gideceğim için aceleyle evden çıktım. Pazartesi gecesi, haberlere, bloglara ve internet sitelerine baktım biraz araştırmak için olayı. Sonuçta ben bir Galatasaraylıyım. Ama yapılan ya da yaşanılan olayda bir gariplik olduğu belli. Ben çok net, en az bir maç ceza almamız gerektiğini düşünürken, hiç bir yerde Galatasaray'ın hatalı olduğuna dair bir tartışma yoktu. Aşağıya atladı mı, düştü mü tartışmasından öteye geçemiyordu kimse. İnanılmaz bir şekilde bazı Galatasaraylılar, o şahış kendini aşağıya attı, o yüzden kulübün ceza almaması lazım diyorlar.

Daha önce Beşiktaş stadında ve Fenerbahçe - Everton maçında olanlar hafızamızda. En nihayetinde, statta olan her şeyin sorumluluğu , o statta ev sahibi olan takıma ait. Galatasaraylı olmak bunu söylemeye engel olamaz. Ben açıkçası bu şahsın kendi kendine "dur ben bir aşağıya atlayayım" dediğini düşünmüyorum. Var sayalım ki denilidği gibi kendisi atlıyor. Bir kişi stadın hiç durulmaması gereken bir yerinde 2-3 dakika duruyor ve bir güvenlik görevlisi gelip onu oradan almıyorsa, bu bile bizim ceza almamız için yeterlidir.

Bu maçtan sonra bizim en az bir maç seyircisiz oynama cezası almamız şart. Bakalım bunu federasyon verebilecek mi, yoksa Fenerbahçe maçı var diye, doğru kararı veremeyecek mi?

Bizim blogumuzdan daha çok takip edilen, futbol bilgisi, yazı tecrübesi daha fazla olan bloglar var. Bu bloglardan özellikle bazıları, "Galatasaraylılar" tarafından yazılıyor, ve bir yerde diğer konuları kapsasalar bile, Galatasaray eksenli bloglar. Onların hiç birinin bu konuya yer vermemesi, verenin de Galatasaray ceza almamalı demesi, bir Galatasaraylı olarak beni çok düşündürdü. Ben sanıyordum ki, blog yazılmasının sebebi, kirlendiğinden şikayet ettiğimiz medyaya alternatif yarakmaktı. Ben düşünüyordum ki, biz takımımızı yazarken körü körüne kulübü savunan insanlar olmayacağız. Bugüne kadar, hiç bir blog yazarına sallamadım, sallamayacağım. Ama gerçekleri göz ardı edecek kadar taraftar olmaya gerek yok. Zaten böyle yaparak takımı savunmuş olmuyoruz, daha çok zarar vermiş oluyoruz. Neyse belki de ben yanlış düşünüyorum.


Sevgiler , Saygılar

Maradona

16 Mart 2010 Salı

Aramızda Kocaman Bir Fark Var !

Yayın ihalesinde yıllık kdv hariç 320 milyon dolar bedel belirlendiğinden beri, ülkemizde en çok söylenen söz "Marka Değeri". Kendimizi bu rakamlar üzerinden Avrupa' nın önde gelen ligleri ile karşılaştırmaya başladık. Bu karşılaştırmalar sonucunda boyumuzun ölçüsünü ilk olarak, Avrupa Ligi’nden elenerek aldık. Ama asıl cevabı bu haftasonu aldık.


Malum son haftalarda ligimizin şiddet oranı arttı. Niyetim o konuların derinliğine girip, futbol dışı alanlara kaymak değil ama bu hafta sonu Cumartesi günü ( 13.03 2010) Almaya Ligi’nde buna benzer bir olay yaşandı. Herta Berlin – Nurnberg maçında, takımların mağlup olmasına sinirlenen Herta Berlin taraftarları maçın bitişi ile birlikte sahanın içine girdi. Bunun benzeri bir olay da Pazar günü İstanbul BŞB – Diyarbakırspor maçının 87. dakikasında yaşandı. İstanbul BŞB gol attıktan sonra , Diyarbakır taraftarları (!) sahanın içine hücum etti. Maç tatil edildi. Fakat asıl skandal maçtan sonra yaşanmaya başladı. Birileri çıktı, hakemi suçladı maçı tatil ettiği için. Kimisi kendi boyunu ve futbol sahalarını aşan ifadeler kullanarak, olayların hakkında herkesin bildiği, fakat dillendirmeyen güçlerin varlığından bahsetti. Özellikle İstanbul Valisi Muhammer Güler, bütün yaşananların sorumluluğunu hakeme yükleyerek, işin içinden sıyrıldı.


Peki ya Almanya’daki maçtan sonra neler oldu? Herta Berlin menajeri Michael Preetz şöyle bir açıklama yapıyor: "Maçtan sonra yaşananlar kabul edilemez. Sahaya girenler hakkında bütün hukuki yaptırımlar uygulanmalı ve sahaya giren taraftarlarımız en ağır şekilde cezalandırılmalı. Yaşananlar tam bir vahşetti. Hepimiz çok korktuk. Futbolcularımıza soyunma odasına kaçıp, kapıyı kitlemelerini söyledik."

15 senedir bu ülkede futbolu kendimce takip ediyorum. Bugüne kadar bir takım yöneticisinin kendi camiasına karşı olumsuz bir ifade kullandığına şahit olmadım. Yapılanlar hep münferit, bu münferit isimli şahsın yaptıkları kesinlikle camialara mal edilemez.


Sportif başarı, futbolun marka değeri ve yayın gelirlerinin yüksekliği ile kendimizi diğer ligler ile karşılaştırıyoruz. Kendimizce uydurduğumuz bazı kriterler ile sürekli geçiyoruz onları. Bizim ligimiz çok mücadeleli, şampiyonluk yarışları çok çekişmeli, yayın gelirinin yüksekliğinde ise Avrupa'nın 6. büyüğü! Peki bizim ligimiz, sağduyu ve uygulanan cezaların adilliğinde kaçıncı sırada?


Rakamsal bütün farklar bir şekilde kapatılır. Ama maalesef aramızda kapatılamayacak dünya görüşü farkları var.


Maradona


Linderoth Futbolu Bıraktı


Galatasaray' ın zamanında büyük umutlar ile transfer ettiği, bir günlerin İsveç Milli Takımı kaptanı Linderoth futbolu bıraktığını açıkladı. Hepimizin bildiği gibi, Galatasaray' da sakatlıktan bir türlü kurtulamayan oyuncudan yeteri kadar faydalanamamıştık. Linderoth için, Acıbadem Hastanesi' nin jubile olarak , "Naylon Ameliyat" yapacağı bildirildi. Ameliyata misafir olarak, Gökhan Zan' dan ayrılarak tek başına bir eve yerleşen omuzunun da katılacağı bildirildi.

Jimmy Bullard "fake" şampuan reklamı



Link

Bu reklam gerçek değil sadece Jimmy Bullard'ın(Hull City) kendi kendine çektiği 80'lerde ünlü olmuş bir reklama göndermedir. Ha komik olmuş mu? Yok bir insan durup duruken çekmese daha iyi olur. Şimdi Jimmy Bullar kim derseniz onun için wikipedia syafasına burada.

Saygılar.

15 Mart 2010 Pazartesi

Tesadüfün Böylesi (!) Diyarbakırspor 2005 - 2006

Tesadüfün Böylesi !!

Blogumuzu biraz takip edenler, benim Diyarbakırspor'un ligde kalmasını ne kadar istediğimi bilirler. Bu yazının sebebi, Diyarbakır halkına "Bunlar zaten hep böyleler" demek değil. Bu yazının sebebi , devletin 4-5 senedir hiç bir ilerleme kaydetmediğini göstermektir.

Diyarbakırspor’un bu sezondan önce ligde mücadele ettiği son sezon 2005-2006 sezonu. O sezonda takım taraftarı(!) ve bazı diğer etkenler yüzünden 9 farklı maçta çeşitli cezalar almış.

Bu cezalar sonucu “Kötü Tezahürat ve Sahaya yabancı madde fırlatılması” gibi eylemler sonucu kulübün ödediği toplam ceza 149.000 TL. Ayrıca takım iki maça doktorsuz çıkmış. Bu maçların ilki sonucunda 2000 TL ,ikincisi sonucunda ise 1000 TL para cezasına almış Diyarbakır. Aynı ihmalin tekrarlanması sonucunda cezanın daha az olması bana çok ilginç geldi. Sonuçta yönetmelikleri bu kadar derinlemesine bilen biri olmadığım için yorum yapamayacağım. Ama mantığım bu işte bir gariplik olduğunu söylüyor.

Gelelim tesadüfün böylesine. Diyarbakırspor 2005-2006 sezonunda toplam 5 maçını seyircisiz oynamış. 30.10.2005 tarihinde oynanan Diyarbakırspor – Manisaspor maçında çıkan olaylar sonucunda 1 maç seyircisiz oynama cezası almış. 19.11.2005 tarihinde Diyarbakır’ da seyircisiz oynanan Trabzonspor maçını Diyarbakırspor 3-0 kazanmış.

26.02.2006 tarihli Diyarbakırspor – Konyaspor maçının 87. dakikası sonrasında çıkan olaylar sonucunda maç tatil ediliyor. Diyarbakırspor’ a hükmen mağlubiyet ve 3 maç seyircisiz oynama cezası veriliyor. Bu 3 seyircisiz maçtan sonuncusu 30.03.2006 Diyarbakırspor –Fenerbahçe maçı. Aynı günlerde, terör olayları yüzünden Diyarbakır şehrinin valisi maçın güvenlik sebebi ile başka bir şehirde oynanmasını istiyor. Maç gene seyircisiz bir şekilde Malatya’ da oynanıyor.

Son ceza ise 25.03.2006 tarihinde oynanan Diyarbakırspor – Sivasspor maçında çıkan olaylar yüzünden veriliyor. Önce 2 maç saha kapatma cezası verilirken, tahkime başvurulması sonucunda ceza tek maça indiriliyor. Ceza sonucu Diyarbakırspor – Galatasaray maçı İzmir’de oynanıyor.

Diyarbakırspor’u ve Diyarbakır halkını olayların dışında bırakıyorum. Bu küçük blogdan bütün yetkililere bir şey sormak istiyorum. Çok değil 4 sezon önce bu olayların hepsi yaşandı. Bu demektir ki, bu olaylar bu şehirde ilk defa yaşanmıyor. Önlem olarak sadece polisin stat güvenliği ile görevlendirilmesinin yetersiz kaldığı ortada. Bu işin hepimizin bildiği “Terör Örgütü” ile bağlantılı olduğu da belli. Diyarbakırspor’un Bank Asya’ da oynarken aldığı cezalar da arşivlerde duruyor. Bu resmen idari bir zayıflık, daha ötesi bir istihbarat zayıflığıdır. Daha fazla yorum yapmak kendimi tekrar etmek olacağından bu kadar yeter sanırım.

Maradona

Galatasaray 3 - Ankaragücü 0


Maçtan önce bu kadar rahat bir galibiyet alacağımızı ummuyordum açıkçası. Ankaragücü 7 maçtır yenilmeyen daha da önemlisi gol yemeyen bir ekipti. 7 maçta kalesinden 3 gol gören Ankaragücü, dün Ali Sami Yen'de 3 gol daha yedi.


Akaragücü sahaya, benim uygulayacaklarını düşündüğüm kapalı oyundan daha farklı bir anlayışla çıktı. Galatasaray'ı rahat bırakan oyunlarına bir de bireysel hatalar eklenince maç gol ile başladı. Golden son Ankaragücü top yapma çabasındaydı. Fakat Galatasaray kalesine topla birlikte 25 metreden fazla yaklaşamadılar. Mustafa Sarp ve Barış, defansif olarak iyilerdi, fakat ikisi de pas atışlarında o kadar kötülerdi ki... Barış her pası en az 2 saniye geç atmadan rahat edemiyor. Sarp ise zaman zaman kendisini tanımamıza imkan vermeyen paslar attı, fakat 2 pas sonra eskiye dönüp kaldığı yerden saçma paslarına devam etti. Gene Ankaragücü'nün bireysel bir hatasından 2. gol geldi. İlk yarı bu yavaşlıkta geçti. Maçın en kötü kısmı ise ikinci yarısının olmasıydı.


Zaten ilk yarıda gollerden başka pozisyon yoktu. İkinci yarıda aynı kopukluklar devam etti. Barış Keita ile ikili oyunda golü atamadı. Yıllardır bir geyik vardır "Alman Alt Yapısı" diye. Bir Mustafa Doğan bir Barış Özbek görünce insan "Alaman Alt Yapısından" korkuyor valla . Maçın son golünü Baros attı. Ama Keita al da at diye mükemmel bir ikramda bulundu. Baros'un gol ile başlaması sembolik olarak hoş oldu bence.


Bu kadar kopuk bir futbol maçına bakıp "Takım toparlandı" dersek en kibar ifade ile yalan söylemiş oluruz. Bu maça bakıp, Tranbzonspor ve Fenerbahçe maçları ile ilgili yorum yapmak ahmaklık olur. Bu kadar kopuk bir maçla ilgili, daha doğrusu 4 futbolcu ile ilgili küçük noktalara değinip, yazıyı bağlama niyetindeyim.


Lucas Neill


Bilgisi mechul bazı futbol ulemaları Neill için "Hangi büyük takımda oynamış, son takımında bile sürekli forma giymemiş" gibi yorumlar yapıyorlardı. Dün Neill'in attığı ve ikisi de gol ile sonuçlanan paslar gibi bir pası Türk bir stoperin attığını göremeyeceğiz herhalde. Hem de öyle tesadüf falan değil, her maç en az 2 tane takımı direkt ileri gönderen pası var. Defansif meziyetleri ise bu ligin çok üzerinde. Bu sezon yapılan en iyi transferimiz çok net ve açık Lucas Neill.


Keita


Bu ligin en yetenekli kanat oyuncusu, ama en iyisi değil. Zaman zaman istiktar problemleri yaşıyor. Bazı maçlarda istediği hareketleri yapamazsa kabak tadı veriyor. Ama dünkü gibi bir takım yakaladığı zaman karşısında cazayı çok ağır kesiyor. Topla rakip arasında vücudunu çok iyi kullanıyor. Attığı 2. golde belki biraz el vardı, ama o pozisyonda yıkılmaması alkışa değerdi. Son 9 haftada umarım belli bir istiktar yakalar. Bu yolda ona çok ihtiyacımız var.


Baros


Geçen sene gol kralı olmuştu. Ama gol krallığından önemlisi, bu sene taktiğin en önemlisi oyuncularından birisiydi. Bazıları bunu o sakatlanınca anladı. Gol ile dönmesine çok sevindim, en azından uzun zamandır yaşamadığı o hissi yaşayıp kendisini mutlu hissetmiştir biraz. Onun bir şekilde rotasyonda olması demek, her maç yapılacak olumlu bir hamlemiz olması demek.


Doz mu Fos mu :) ?


Santos hala kuvvetli defans oyuncularına direnebilecek kadar hazır değil, bunu gördük bugün. Ama kalan maçlarda Frank Rijkaard eminim ki ondan maksimum verimi alacaktır. Takımdaki geleceği ile ilgili konuşmak ise kahinlikten öteye geçmez.


Cumartesi Gençlerbirliği - Fenerbahçe, Pazar Ankaragücü - Galatasaray maçlarını izledim ve tam bir futbol fakiri oldum. Bu kadar keyifsiz maçları bize izletmeye hakları yok. Allahtan biraz Premier Lig, biraz İspanya Ligi sosu dökerek ortamı şenlendirdim, güzel oyuna olan hasretimi dindirdim. Sevgiler Saygılar


Maradona


14 Mart 2010 Pazar

Slam Ball

Bursapor 2 Manisaspor 0 /Frank Rijkaard Etkisi


Gene Bizim Bursasporlu Hasan'ın Yazısı


Açıkçası karşımızda beklentimin çok çok üstünde bir Manisaspor vardı..
Bu takım sezon başından beri maçlara bu kadar motive çıkmayı başarabilseydi zaten düşme tehlikesi falan yaşamazdı..
Nerde Fenerbahçe-Trabzonspor maçlarındaki Manisaa..
Nerde bugün Bursa'daki Manisaa..
Tabi bunda hafta içinde Rijkaard'ın ulusal basına verdiği röportajının da çok fazla olduğunu düşünüyorum..

Anadolu kulüplerinin Bursaspor'a karşı kendilerine oynadıkları gibi oynamadıklarını söyleyerek hem diğer kulüpleri zan altında bıraktı hem de bizim başarımıza gölge düşürdü..

Bugün de Manisa takımının Rijkaard'ın o açıklamalarından etkilenerek ekstra bir efor sarfettiğini düşünüyorum.
Ki zaten Manisalı olan ev arkadaşlarım bile daha önce bu takımı hiç bu kadar istekli görmediklerini belirtiler..
Manisalı oyuncular aslında harcadıkları efordan ziyade her topa kontrolsüz girdiler, futbolcularımızın sakatlanmamış olması bizim için 3 puandan çok daha kıymetli bunu da belirtmek gerek..

Maça gelince tam ilk yarı böyle bitti derken Burak Özsaraç bu aşırı motivasyonun etkilerinden olsa gerek çok kontrolsüz bir hareketler bize penaltı kazandırdı.
İkinci yarıda oyuncularımız biraz skoru koruma psikolojisi biraz da Kasımpaşa maçının verdiği yorgunlukla geri çekildiler..
Her pozisyonda 11 kişi topun arkasında kalarak mücadele ettiler.

Zaten kontralar harici gol bulması imkansız olan Manisa takımına karşı bu çok yerinde bir stratejiydi.Tabi biz burda rakibin herhangi bir pozisyonu olmamasına rağmen ölüp ölüp dirildik orası ayrı konu..

İtiraf edeyim aklıma son dakikalarda yine aynı seyirde giden Trabzonspor maçı gelmedi değil..
Ama tabi Manisa ile Trabzon'u aynı kefeye koymamak lazım, mesela Trabzon kazandığı her serbest vuruşta kalemizde etkili olmasına rağmen Manisa'lı futbolcuların bütün toplarını İvankov zorlanmadan topladı..

Ayrıca Ertuğrul Hoca yaptığı ilk hamlede fiziki düşüş yaşayan Batalla'yı kenara alıp yerine zinde bir Bekir Ozan'ı alarak orta saha üstünlüğünü elimize almamızı sağladı..

Ardından da Sercan-İsmail değişikliği ile Turgay'ı sağ kanattan santrafor bölgesine kaydırıp, kanatlardan yakalamamız muhtemel kontraları daha iyi değerlendirip, 3.bölgede daha fazla top tutabilmeyi düşündü..

Hocanın bu maçtaki hamleleri tuttu ama bu maçın önümüzdeki Denizli maçı öncesi bize bir uyarı niteliği taşıması gerektiğini düşünüyorum.
Youla-Angelov ikilisi ummadığımız bir anda başımızı yakabilir..


Hasan


http://emosimoghislain.blogspot.com/2010/03/bursasporumuz-2-manisaspor0-rijkaard.html

Son olarak Fenerbahçe ve Trabzonspor'un puan kaybettiği bir haftayı 3 puanla kapatmak bizim için önemliydi..
Zor da olsa sahadan galibiyetle ayrılan tüm futbolcularımızı tebrik ediyorum.