6 Haziran 2009 Cumartesi

Mehmet Topuz Hakkında



Fenerbahçe Topuz'u ne yapacak şimdi? Bu kadar yönetimsel sözler veren bir takımın başkanı bir de böyle bir hata mı yaptı? O kadar para saydı adamı aldı ve adam Beşiktaş'ta oynayacağım ve gerekirse bir sene oynamam diyor. Yine patladı Yıldırım yönetimi. İnanılmaz bir fiyasko. Bu adam bütün sene Samandıra'ya gelmez ve hatta Ümraniye'de Beşiktaş'ın antremanlarına katılırsa hiç şaşmam. Adam tercihini belirtmiş formayı giymiş hatta bir sezon daha beklerim demiş. Bunların üstüne de Aziz Başkan soğuk bir su içer heralde.


Ya bu büyük bir fiyasko ya da Mehmet Topuz acilen satılacak ve para kazanılacak. Şu görüntülerden sonra bu adam Kadıköy'e çıkar mı ,çıkarılır mı? Bu kadar kötü bir sezon üstüne bu kadar kötü bir fiyasko ile başlanır mı? Ağlamak istiyorum. Fenerliliğime isyanım var bu aralar. Bu nasıl bir kepazeliktir? Nasıl çözülecek bu durum göreceğiz. Daha doğrusu bu kadar kötü giden işlerin arasında neden bir sorun daha çözmek zorundayız? Üstüne bir de adam verme sözü vermişiz. Hem de Gökhan Emreciksin. Yani sezon başlamadan iki adamdan olduk. Bu sezon çok canlar yakacağız!!

Not: Ben yazlıkta oturmuş oh Mehmet Topuz geldi bu sezon iyi olacak diye düşünürken meğersem inanılmaz şeyler olmuş.Bu düzeltme de dünkü yazı içindi. Ama hala olan Mehmet Topuz'a oluyor düşüncemi tekrarlamam gerek. Kulüpler arasında görüşmeden ve kulüp başkası ile görüşürken Beşiktaş ile anlaştı ama şimdi orada da forma giyemeyecek. Artık Mehmet'in bu sene top oynaması için bu transferde başa dönülmesi ve kağıtların yırtılması gerek sanırım.Yoksa hem Fener hem de Topuz kaybedecek ki Fener bu gereksiz hareketle yine kaybetti.

Marquinhos

Frank Rijkaard



Başkan Adnan Polat, “Rijkaard altyapıya önem veren bir teknik adam. Beş yıllık dönemde altyapıdan almış olduğu oyuncular Barcelona’da üç kupanın üçünü de kazandılar. Bu bir süreç. Türkiye’de maalesef büyük kulüpler taraftar ve camiası ile sabır gösteremiyor. Hem takım değişimi yapalım deyip, hem de aynı yıl şampiyonluk istiyoruz. Bu senenin transfer mevsimi bittiğinden beri Galatasaray’da eskiden 3-4 oyuncu kalacak ve yapılanma bitmiş olacak. Rijkaard da değişim içinde yer alacak. Barcelona İspanyol oyuncularını kendi alt yapısından çıkarıyor. Başka İspanyol oyuncu almıyorlar. Bizim de arzumuz bu... Altı oyuncumuz var A Takımda. Bunu da arttırmak istiyoruz..”


Bir süredir tembellik edip bloga yazı yazmıyorum, yoksa aslında aklımda sürekli olarak takımlara göre geçtiğimiz sezonun bir değerlendirmesini yapmak istiyorum, bununla ilgili küçük yazılar yazıp saklıyorum ama bir türlü uzun bir şeyler yazmak gelmiyordu içimden. Bugün evden çıkmama 3 dakika kala Frank Rijkaard'ın yeni hocamız olduğunu duydum. Kafam biraz karıştı ilk etapta. Nerelerde çalıştığını neler yaptığını hatırlamaya çalıştım şöyle bir. Ama buna geçmeden yukarıdaki satırları yorumlamak istiyorum. Sanırım Galatasaray yönetimi, geçtiğimiz iki sezonda takımın 4 hoca değiştirmesinden bir ders çıkarmış olacak ki, hem böyle bir hocayla anlaşıyorlar, hem de artık daha uzun vadeli düşüneceklerini belli ediyorlar. Ben de gerçekten umarım ki Rijkaard'a en azından 3 sezon çalışma şansı verilir. Zaten şu anki mevcut kadro düzgün antreman ve bir iki ufak takviye ile ilk 2 takımdan birisi olur ligde. Neyse gelelim Frank Rijkaard'a. Kariyerine Hollanda milli takımında başladı, ve gerçekten çok üstün oynadıkları maçta, İtalya'ya elenmeleri sonucunda milli takımı bıraktı ve Sparta Rotterdam takımının başına geçti. Bir sene sonra da Barcelona'nın başına geçti. 5 sene içinde 2 İspanya Ligi şampiyonluğu ve bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazandı. Olaya böyle bakınca gerçekten parlak bir kariyer var. Ayrıca Hollandalı olması da beni ayrıca alt yapı ile ilgili olarak umutlandırdı. Johan Neeskens'in adı da bu umutlarımın iyice yeşermesine sebep oldu. Eğer ki Galatasaray yönetimi gerçekten uzun vadeli düşünürse, Derwall'in yaptığı gibi bir devrimi tekrar görebiliriz bence. Öte yandan her ne kadar Rijkaard Barcelona'da bazı kupalar kazandıysa da, Cruyf'un gölgesindeydi. Sanki kendisi değil de Cruyf takımı idare ediyor gibiydi. Hatta son sezonunda da takım içindeki oyuncular arasındaki problemleri iyi idare edememişti. Bence Galatasaray da Rijkaard için büyük bir fırsat. O da kendi ayakları üzerinde durup , başarılı bir teknik adam olduğunu ispat etmek isteyecektir. Ayrıca toplantının sonunda Mustafa Sarp transferi ile ilgili inceden bir ayar vermesi de hoşuma gitti. Çok erken umutlanmak istemiyorum , ama sanırım güzel günler bizi bekliyor.

not: İmza töreninde Adnan Polat'ın Bülent Korkmaz ile ilgili söyledikleri ise biraz da olsun hatasını telafi eder nitelikteydi. En azından Bülent Korkmaz'a bir iade-i itibar yapılacağını söyledi.

Maradona

5 Haziran 2009 Cuma

Mehmet Topuz Fener'de


Senelerdir geldi geliyor alındı alınacak diye beklerken bugün resmi siteden ilk transfer haberi yayınlandı ve Mehmet Topuz Fener'de.Orta sahaya çok iyi bir katkı yapacağından eminim.Umarım yeterli forma şansı verilecek tipte bir kadro oluşturuyordur Fenerbahçe'nin teknik direktörü her kimse!?
Fakat daha dün bu adam gönlüm Beşiktaş'ta ve orada forma giymek istiyorum demedi mi? Bu transfer çok can yakar.Hatta doğuştan Beşiktaşlıyım da demiş kendisi. Hatta maalesef 2 sene önce de ben zaten çocukluktan beri Kayserisporluyum dedi Topuz.Bu açıklamalara ne kadar gerek olup olmadığı da tartışılır. Olan Mehmet Topuz'a oluyor. Bu kadar profesyonel bir sporda kulüpler anlaşmadan böyle açıklamalar yapmak sonradan zor durumlara düşürüyor futbolcuları da.Beşiktaş ya da Fener'de oynamak onun için büyük ihtimalle aynı şeyler olacaktı. Eğer böyle bir amatörlük yapmasaydı bugün belki ben zaten çocukluktan beri Fenerliyim diyecekti.Şimdi neler der bilinmez.
NOT: Kulübümüz, Kayserispor ile Mehmet Topuz'un transferi konusunda anlaşmaya varmıştır. Bu transfer kapsamında Fenerbahçe Spor Kulübü bir oyuncusunu Kayserispor'a verecektir diyor resmi site kim gidecek acaba? O da belli değil.
Marquinhos

Rıjkaard Galatasaray'da!!!


Geçen sezon alınan yıldızlara göre bir teknik adam bulundu sonunda. Tebrikler ve başarılar.Yorumları ise tabii ki Maradona'dan alacağız. Maradona söz sende.
Marquinhos

Cuma Notları

Yıldız Sorunsalı

Takımlarımızın şampiyonluk sayıları konusu bugün HaberTurk gazetesinde yer aldı. Ben de bir iki söz söylemek istiyorum bu konuyla alakalı.Bu konu daha ne kadar bir büyük takım tarafından dile gelmeyecek çok merak ediyorum.Sanırım bu konuda da yumurtanın kapıya dayanma eylemini bekliyorlar.

O kadar komik bir durumdayız ki hemen anlatayım.1959 yılından beri oynanan ligimizde Fenerbahçe ve Galatasaray 17şer kez Trabzon 6 kez ve Beşiktaş ise 13 kez şampiyon olmuş.Yani 50 yılda 53 şampiyon çıkmış ligden!Bunun nedeni zamanında Bjk'nin , formalara yıldız çakılırken yaptığı başvuru.Beşiktaş 59 senesinden önceki 2 yılda düzenlenen Türkiye Şampiyonası'ndaki şampiyonluklarını yeni lig için saydırdı ve 2 yıldız takmış oldu formasına.

Şimdi neden diğer takımlar da bu şampiyonlukları saydırmıyor? Nedeni belli. Yumurta yeni çıktı yola. FB ve GS'nin 3 yıldızı var ve Bjk'nin 2 yıldızı var. Sorun yok yani.Ama ne zaman ki Bjk 3üncü yıldızı iki takım 4üncüyü takmadan takar ve ardından da onlardan önce 4üncüyü takar bu sefer de kalan iki takım çoşar. O zaman kim itiraz edebilir eğer FB ve GS 1924'te başlayan Türkiye Birinciliği'ne kadar işi götürse? O zaman FB 25 ve GS'nin 18 şampiyonluğu oluyor şimdiden. O zamanki durum ne olur ve bu fantazim gerçekleşir mi bilemiyorum ama federasyon yetkilileri acaba bir içki masasında rakı içerken falan bu konuyu açıp gülüyorlar mıdır merak ediyorum.Biri çıkıp "Ulan böyle olursa ne yapacağız be Altan ?" diye sorup karşısındaki de "Yuvarla be aslanım boşveeer" diye cevaplıyor mudur?

Invisible Hand

Fenerbahçe kulübünden hiçbir açıklama gelmeyedursun gazetelerimiz Daum Fener'in başına geçmiş ve icraatlarına başlamış gibi davranıyor.

Daum şunları şunları istemiş, "Volkan Gitsin" demiş;" Lugano ile çalışmam "demiş vs... Nasıl da rahatlar anlayamıyorum. 5 gündür Daum ABD gibi dışarıdan Fener'i çalıştırıyor.Şimdi kaleci Volkan "bu adam daha takıma gelmeden takımdaki 1. kaleciyi hangi hakla istemiyor?" demez mi? Ya da bonservisi elinde olan transferini bekleyen bir futbolcu gazeteyi açıp "Aa Daum beni istiyor ama hangi takıma acaba ?"diye ilginç düşüncelere dalmaz mı?

Daum transferini tek açıklayan kaynak Wiklipedia oldu. Aynı Wikipedia Bilica da Fenerbahçe ile 3 yıllık sözleşme imzaladı diye yazdı.Şimdi Fener son anda biz zaten Aragones gitti demedik ki dese ve hocamızın bir sene daha arkasındayız dese ne olacak basınımızın hali? Van Nistelrooy, Nihat ve Tim Viese iddiaları ne olacak?

Not: Bilica da en son Ukrayna'da Shaktar ile anlaşıyordu ama hayırlısı.

Marquinhos

4 Haziran 2009 Perşembe

Ayşegül Tatilde


Bu metroseksüel genç tabii ki Ronaldo. Bu aralar basında o kadar çok ve o kadar az haber var ki size bu ilginç resmi göstereyim istedim. Yüzlerce transfer haberi var ama hiç bir kulüp daha teknik direktörüyle anlaşmadı bile. Almanya Daum'la çalkalanıyor ama kulüpten daha Aragones gitti diye resmi bir açıklama bile yok. Bir tek Galatasaray Bülent'i gönderdiğini açıkladı. Herkes rahat yani. Ama en rahatı şu yukarıdaki çocuk.Keşke herkeste Real'e mi gitsem yoksa Manchester'da mı kalsam derdi olsa. Allah başka dert vermesin. İyi yazlar.
Marquinhos

2 Haziran 2009 Salı

Ümit Özat'ı Al Da Gel

Bild'in manşetinde bu haber duruyor. Umarım doğrudur. O günleri ve oynadığımız futbolu düşündükçe umutlanıyorum. Ama dünya üzerinde Daum Lucescu ve Fatih Terim'den başka da teknik adam yok mu diye düşünmeden edemiyorum. Her şeye rağmen iyi bir tercih olacak.Hele bir de yardımcı olarak kaptan Ümit Özat gelirse değmeyin keyfime. Ha bir de lütfen ama lütfen şu adam gelecekse 65 yaşına kadar görevde kalsın. Şu an 55 yaşında. Ama 3 senede 3 şampiyonluk vaad eden bir başkandan böyle bir hareket beklemek de benim hatam sanırım. Neyse hayırlar olsun.

Marquinhos

Ben Bu Düzene Karşıyım!!


Saat 02:36 tarih 02.06.2009 . Artık kronik bir hal alan uykusuzluğum yüzünden gece bu saatlerde bilgisayarın başında olmak hayatımın alışılmış bir parçası haline geldi. Bundan yaklaşık 2 saat kadar önce Lig Tv'nin internet sitesini ziyaret ettim ( etmez olaydım) ve Galatasaray'ın Co Adriaanse ile anlaştığı yönünde bir haber gördüm ve artık bu bardağı taşıran son damla oldu bende. Sakın yanlış anlaşılmasın burada takıldığım konu Co Adriaanse'nin adı değil bu işin bu kadar sarpa sarmış olması. Galatasaray özelinde bir şeyler söylemek istiyorum futbolumuz ile ilgili. Galatasaray'ın top başı yapmasına 20 25 , Fenerbahçe'ninkine ise 30 35 gün var. Bu takımlarımızın ise hala birer hocası yok. Her gün değişik adaylar görüyoruz medyada. İş o kadar çığrından çıktı ki artık, gündüz Yiğit Şardan, Bülent Korkmaz ile ilgili bir karar vermedik, takımın başında kalabilir diyor, akşam başka bir hoca ile anlaşıldı deniliyor. Önce şunu belirteyim Yiğit Şardan'ın bu açıklamasının anlamı, Bülent Korkmaz zaten bizim oğlan, gel desek gelir git desek gider. Buradan çok sevgili kaptanımıza , efsanemize seslenmek istiyorum, kendini lütfen bu yönetimin oyuncağı yapma. Sen 25 sene bu takıma hizmet ettin. Tamam seni eleştirdik bu sene, ama sen bizi küme de düşürsen, şampiyon da yapsan Bülent Korkmaz'sın. Yiğit Şardan'ın adını kimse bilmez iken, biz mahalle maçlarında Bülent Korkmaz olurduk. Sen lütfen kendini daha fazla yıpratmadan, bizim sana olan sevgimizi yıpratmadan ayrıl bu takımdan. Bu düzen nasil ki Rıza Çalımbay'ı, Rıdvan Dilmen'i hatta Ertuğrul Sağlam'ı yedi, seni de yiyecek. Onlar nasıl ki büyüklüklerinden hiçbir şey kaybetmediler , sen de kaybetmezsin. Evet bu düzende artık dayanamadığım şeylerin başında bu geliyor. Büyük kulüplerin yöneticilerinin kendi koltuklarını kurtarmak için, sizin gibi büyük isimleri takımın başına getirip, tutarsa ben kral olurum, tutmaz ise sevilen ismi getirdiğim için az eleştirilirim diye düşünerek, günü kurtarmaya çalışmasına karşıyım. Bu düzende 2. karşı olduğum şey. Elin Real Madrid'i, Chelsea'si Milan'ı yani kısacası büyük takımlar hocalarını bir bir açıklar iken , bizim büyüklerimizden hala tık yok. Her sene her sene aynı hikaye. Schalke Felix Magath'ın takımın başına geçeceğini, Felix Magath Wolfsburg ile şampiyonluğa yürürken ilan ediyor. Siz ise sanırım kışı ,"kış uykusunda" geçiriyorsunuz. Bir kere de şu takımların hocaları en en kötü olasılık ile sezonun son maçı bittikten sonra ilan edilsin. 3 Adnan Sezgin'e ve onun futbol bilgisine karşıyım. Galatasarayımızın son iki şampiyonluğu şimdi daha net görüyoruz ki bu takıma en fazla zarar veren iki şampiyonluk oldu. Yönetimler yanlış yaparak şampiyon olduklarını görünce doğruyu aramaktan vazgeçtiler. Geçen sene Adnan Sezgin ve Adnan Polat birlikte takımı şampiyon yaptıklarını gögüslerini gere gere söylerken, bu sene heralde futbolu unuttular beyler.

Futbol kulübü yönetmek çok zor bir şey olmasa gerek. Yapılması gereken iki temel şey var. Birincisi doğru teknik adamı getirmek, ikincisi ise takımın maddi olanaklarını yaratmak ve yönetmek. Bundan başka bir takım başkanının bilmesi ve yapması gereken hiç bir şey yok. Transfer yapmak, taktik vermek bunlar getireceğiniz hocanın görevleri. Eğer Kaka'yı Ronaldinho'yu alacaksanız teknik adama sormadan tamam, ama gidip İnamoto'yu alcaksanız bir sorun belki istemez. Genelde başkanlar da iş adamı olduğuna göre , geriye kalıyor doğru teknik adamı getirmek.bir zahmet o koltukta oturduğunuza göre , onu da yapın. Ha gerçekten futbolu biliyorum diyorsanız, teknik adam adayınız ile maç yapın , sizi yenerse göreve getirin. Yok efendim futboldan anlayan başkan, anlamayan başkan... Bir başkan futboldan anlasa ne yapacak? Gelen teknik adamla çift kale maç mı yapacaklar ? Girip soyunma odasına taktik mi verecekler? Artık ne olur böyle başkanlar olmasın. Kendisini hiç sevmem ama Lugano Brezilya'daki bir gazeteye verdiği demeçte " Hayatımda Türkiye'deki kadar soyunma odasına gelip, taktik veren başkan görmedim" demiş. Gerçekte çok anormal bence bu durum ve bu durumun, başkanların soyunma odasına girmesinin insanlar tarafından normal algılanması da garip. Düşünün ki , en basitinden siz araba kullanıyorsunuz ve yanınızda oturan kişi sürekli olarak size ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Eğer siz bundan rahatsız olmuyorsanız siz bilirsiniz.

Buradan nacizane bir iki tavsiyede bulunmak istiyorum. Söyleyeceklerim çok farklı kimsenin bilmediği dahice formüller de değil. Futbol ile benim kadar ilgilenen herkesin benden daha iyi bildiği şeyler. Artık takımlarımız bir senelik değil en az 4 sezonluk olmak şartıyla uzun vadeli planlar yapmaya başlamalı. Başarıyı ilk sezonda beklememeyi öğrenmeli ve sabretmeliyiz. Eğer bir ekol , bir sistem oluşturmak gibi bir amacınız varsa böyle düşünmeliyiz artık. Yok en geç mart ayının yarısına kadar (o da her sene değil) Avrupa'da maç yapmak bize yetecekse sorun yok, ama eğer gerçekten başarıyı hedefliyorsak bence sistemleri değiştirmemiz lazım. Galatasaray'ın tarihinde Avrupa'da en yüksek noktalara ulaştığı 3 hoca var . Mustafa Denizli ,Fatih Terim ve Lucescu. Lucescu'yu ayrı tutmak istiyorum burada, çünkü takımı ona emanet etmek ne kadar doğru bir hamle ise , onu göndermek o kadar büyük saçmalıktı. Bir sistem tam oturacakken bir çuval incir berbat oldu. Neyse efendim gelelim iki yerli hocamıza. Mustafa Denizli kimdi? Derwall'in yardımcısı. Peki ya Fatih Terim? Piontek'in yardımcılığını yapmadı mı? Peki bu teknik adamlar görevi bırakınca ya da ayrılınca neden yerlerine yardımcıları getirilmedi? Ya da herşeye karışmaya meraklı başkanlarımız neden bu hocalara " siz bir gün bu takımdan gidebilirsiniz, o yüzden yanınıza yetiştirmek üzere birini alın da sizden sonra selefiniz bu işi yapsın" demediler? Ya da efendim Fatih Terim 4 sene üst üste kalmadı mı bu takımın başında. Hem de ilk 3 sezonda Avrupa'da başarı olarak gösterilebilecek birşey de yok. Yani alınan puanlar dışında bir üst tura çıkma başarısı yok. İstikrarın başarı getirdiğini Türkiye'de en iyi bilen kulüplerden birisidir Galatasaray. (Beşiktaş da Gordon Milne döneminden iyi bilir) Şimdi efendim bunlar bilinirken, Galatasaray nasıl oldu da son iki sezonda 4 farklı teknik adam tarafından idare edilen bir takım haline geldi? Ölmekle kalmak arasında gidip gelen Kalli'yi bu takımın başına getirirken, Eric Gerets'i, Lucescu'yu kovarken, Fatih Terim'i bir seçim vaadi haline getirip,sonra da o kadar kötü bir kadro teslim ederken hiç mi içiniz sızlamadı. Bu kadar mı az seviyorsunuz bu takımı bu renkleri. Bu mu başkanlık , bu mu hizmet. Şimdi kimi getirceksiniz bilmiyorum. Ama gelecek kişi ile birlikte uzun vadeli bir plan gelmeyecekse, seneye gene sezonu 2 hoca ile bitirecek, yahut seneye bu günlerde yeni hoca arıyor olacaksanız ne diyim size.


Olayın bir de diğer boyutu olan, genç teknik adamlarımızın büyük takımların başına erken gelmek gibi yaptıkları bir hata var. Bunun ile ilgili de bir yazı çok yakında gelecek. Ama şu an o kadar sinirliyim ki bu yönetim yanlışlarına anlatamam. Neyse başınızı şişirdim.


Maradona

1 Haziran 2009 Pazartesi

Gitme Diyeydim

Aurelio giderken ne kadar mutluysa taraftarları da Betis küme düşerken o kadar üzgündü.


Bir Middlesbrough taraftarı takımını böyle protesto etmiş.





Ve Gitti

Beklenen son gerçekleşti ve Aragones belki de 30 hafta geç kalınarak gönderildi. Rıdvan dedi diye demiyorum ama o haftaya kadar da Aragones neler yapacağının mesajını vermişti bizlere.Yönetime çok acı bir ders oldu bu . 3.3 milyon dolara mal oldu.Kaçan şampiyonluk ve Türkiye Kupası da buna dahildir.Umarım yönetim artık :

-Arsenal karşısına 3 hücumcu ve 1 iki yönlü ortasaha ile intahar etmek için çıkmayan

-Sonra bir anda fikir değiştirip Zico merkezli, lig sonuncusuna da lig birincisine de tek forvetle oynayan bir takım hazırlamayan

-Oyun aleyhinize gidiyorsa en azından bir ortasaha çıkarıp yerine bir forvet almasını düşünebilen


-Her maçta şaka gibi dakikalar altmışı gösterdiğinde sol kanat oyuncusu çıkarıp yerine sağ kanat oyuncusu almayan


-Bütün maçı kulübeden takip edip oyun süresince takımla hiçbir iletişim kurmayan

-Lakabı Dede olmayan

-Josico gibi birinin transfer edilmesine karşı çıkabilecek ya da transferleri kendisinin yapması gerektiğini baştan şart koşacak

-Futbolcularıyla takım ruhunu oluşturacak ve onlara gerektiğinde abilik yapabilecek

-Göreve geldiği takımı kendinden küçük görmeyen ve o takımı emeklilik ikramiyesi tadında harcamayacak BİR TEKNİK DİREKTÖR YA DA MENAJER alır.

Marquinhos

31 Mayıs 2009 Pazar

Tugay Kerimoğlu


Tugay Kerimoğlu her Galatasaraylının olduğu gibi benim de hayran olduğum futbolculardan biriydi. Onun Galatasaray ve milli takımda oynadığı maçları unutamam. Hele ki Bursa'da oynanan Hollanda maçında sağ tarafa attığı bir pas vardır (sanırım Tayfun'a) yok artık dedirtecek türdendi. Sonra bir şeyler oldu Galatasaray formasını giyememeye başladı. Fatih Terim taktiğime uymuyor dedi, daha başka başka şeyler de söylendi Tugay için. Daha sonra yurt dışı macerası başladı Tugay'ın. Önce Rangers'a sonra da Blackburn'e uzanan serüvenini biliyoruz hepimiz aşağı yukarı. Tugay da değişti tabi yurt dışıyla beraber. Hem daha profesyonel bir oyuncu oldu, hem de zor olanı başarıp basit oynamayı sevdi Tugay. Hele şu son bir ayda medyada okadar çok duyuyoruz ki Tugay haberlerini. Dün de en son Ali Samiyen'e geldi. Hatta jubile yapılması gündemde Tugay'a. Tabi ki bunlar çok güzel şeyler. Tugay'ın yurt dışında yaptıkları, İngiltere gibi bir ülkede hem oyunu hem de kişiliği ile kendini sevdirmesi mükemmel şeyler. Bunlara söyleyecek hiç bir şeyim yok. Ama öte yandan bugün medyada Tugay'ı alkışlayanlar, Tugay'ın son sezonunda onun için neler yazıyorlardı. Ya da Tugay acaba bu yaşına kadar Türkiye'de futbol oynayabilir miydi? Medyamız onu rahat bırakır mıydı? Yoksa Hakan Şükür, İbrahim Üzülmez , Ümit Özat , Rüştü gibi oyunculara yaptıkları gibi sürekli yaşına mı takarlardı kafayı. Ben bu ülkedeki bazı isimlerin bu iki yüzlülüğünden sıkıldım artık. Ayrıca Galatasaray sevdalısı olarak son yıllardaki vefasızlıklardan sıkıldım. Futbolcularımızın da futbolu bırakmayı bilmemelerinden çok sıkıldım. Arif gitti Zeytinburnu'na , Hakan Ünsal Çaykur Rize'ye, Hasan Şaş bir sezon önce bıraksaydı, Bülent Korkmaz ve Hakan Şükür ise bir şekilde anlaşamayıp jubilesiz gitti. Bence bu Tugay olayı herkese ayrı ayrı ders olmalı. Medya, takım yöneticileri ve oyuncular kendilerini sorgulamalı ve nerede yanlış yaptıklarını , bir daha aynı hataları yapmamak için , iyice anlamalılar.


Maradona

Mili Takım Aday Kadrosu



KALECİLER: SİNAN BOLAT (Standart Liege) UFUK CEYLAN (Manisaspor) VOLKAN DEMİREL (Fenerbahçe)


SAVUNMA OYUNCULARI: GÖKHAN GÖNÜL (Fenerbahçe) SABRİ SARIOĞLU (Galatasaray)CEYHUN GÜLSELAM (Trabzonspor) EREN GÜNGÖR (Kayserispor) BEKİR İRTEGÜN (Gaziantepspor) İBRAHİM KAŞ (Getafe) GÖKHAN ZAN (Beşiktaş) HAKAN BALTA (Galatasaray) İBRAHİM ÜZÜLMEZ (Beşiktaş)


ORTA SAHA OYUNCULARI: KAZIM KAZIM (Fenerbahçe) TUNCAY ŞANLI (Middlesbrough) EMRE BELÖZOĞLU (Fenerbahçe) NURİ ŞAHİN (B.Dortmund) YUSUF ŞİMŞEK (Beşiktaş) MEHMET TOPAL (Galatasaray) CANER ERKİN (CSKA Moskova) ARDA TURAN (Galatasaray)

HÜCUM OYUNCULARI: HALİL ALTINTOP (Schalke) MEVLUT ERDİNÇ (Sochaux) NİHAT KAHVECİ (Villarreal) SEMİH ŞENTÜRK (Fenerbahçe) SERCAN YILDIRIM (Bursaspor)




Milli takımlar hocamız Fatih Terim , Azerbaycan ve Fransa ile oynayacağımız maçlar için aday kadroyu açıklamış. Gene bir takıntım öne çıkıyor ve Sabri ismini görünce kendi kendime dertleniyorum. Onun dışında kaleci adaylarının Sinan Bolat ve Ufuk Ceylan olması çok güzel. İki kaleci de bence milli takımın kalecisi olabilecek yetenekte. Defans hattında Eren ve Ceyhun da istikbal vaad eden futbolcularımızdan. Orta saha için Sivasspor'dan bir iki futbolcu denenebilinirdi bence ama belki onlar mazeret bildirmişlerdir. Bu arada Emre de bu formayı Sabri kadar haketmiyor ama Galatasaraylı olduğum için o konuda yorum yapmam yanlış anlaşılabilir. Neyse salı günü ve cuma günü maçları izleyeceğiz. Bakalım bu hazırlık dönemini nasıl geçirecek millilerimiz?
Maradona

Memleketimden Şampiyonluk Manzaraları







Şampiyon Bordeaux







Rakamlarla Lig

2008 2009 sezonunda dikkatimi çeken rakamları aktarmak istiyorum sizlere.

-Şampiyon Beşiktaş 60 gol atmış ve 30 gol yemiş. 30 averajlı bir şampiyonumuz var.

-Ligin son 10 takımının eksi averajı var.

-Gol kralımız 20 golle Milan Baros. İkinci ise küme düşen Kocaeli'den Taner Gülleri. Gol sayısı 18. Çok eleştirilen Gökhan Ünal 15 gole ulaşmış.

-En çok gol son 15 dakikada atılmış. En az gol ise 15 ve 30uncu dakikalar arasında atılmış.

-En fazla görülen skor 0-0 ve 2-0.

-En fazla dakikayı alan futbolcu Souleymanou Hamidou 3060 dakika görev almış.

-Sivasspor tarihinde 1. kez Şampiyonlar Ligi için ön eleme oynamaya hak kazandı.

-En az gol yiyen Kayserispor sadece 26 gol görmüş kalesinde.

-Diego Lugano, Semih Şentürk ile aynı gol sayısına ulaştı.İkisinin de gol sayısı 7.

-Ligin en doğudaki takımı Trabzonspor oldu. İkinciler ise Sivas ve Antep.

- Sivasspor 2007 2008 ve 2008/09 sezonlarında ilk yarıları lider tamamladı ve 2008/09 sezonunda liderliği 15 hafta sürdürüp ligi 2. bitirdi.

-En farklı skoru Hcettepe karşısında 7-0 ile Fenerbahçe elde etti.

-Eskişehirspor'un Denizli ve İBB maçlarında toplamda 7 gole ulaşıldı. Denizli'nin de Bursa ve Eskişehir maçlarında 7 gol atıldı.

-Kocaelispor toplamda 73 gol yemiş.

Not: İnternette hiçbir şekilde ligimizin asist kralını veren bir mecraya ulaşamadık. Ne federasyonun sitesi bu istatistiği tutmuş ne de spor gazeteleri ne de diğerleri.Türkiye'de arşiv ve istatistik bulmak gerçekten çok zor. Bir memleketin futbol federasyonu sitesi nasıl böyle bir istatistiği barındırmaz inanılır gibi değil. Üstelik ligin resmi sitesinde de böyle bir kayıt yok. Eğer bu bilgiye salı gününden önce ulaşabilirseniz konu ile ilgili yorumlarınızı bekliyoruz.

Marquinhos

Anketlerle Super Lig

Ligimiz bu hafta sona erdi ve Beşiktaş şampiyon oldu. Açıkçası ligin ilk 3ünden kim şampiyon olsa hak edecekti ve Beşiktaş da hakederek kazandı bu şampiyonluğu.Özellikle cefakar taraftarı her sene bizlere ders verirken böyle bir şampiyonluk lazımdı onlara. Her sene bir İngiltere takımı taraftarı gibi çoğu maçı doldurdular. Hele hele son maçta 90 liralık eski açık fiyatına rağmen inanılmaz bir seyirci desteği vardı Beşiktaş'ta. İlk 3 takımı da tebrik ediyorum buradan. Fenerbahçe ve Galatasaray ise bay geçtiği bir ligde Uefa Avrupa Ligi'ne kalarak bence mucizeye imza attılar. Umarım seneye bu iki ekibin de katıldığı ve yine Sivas Trabzon ve Beşiktaş'ın da iddiasını devam ettirdiği bir şampiyonluk yarışı yaşarız. Bu sene de son haftaya 3 aday girdi ve Türkiye Ligi için bence çok iyi bir sayı bu. Düşen takımlarımız da son haftada belli oldu. Son düşen averajlara göre Konya oldu. Blog olarak belediye takımlarının düşmesini istesek de Konya da bu sene çok kötü bir performans sergiledi ve düşmeyi hak etti. Sevmediğimiz belediye takımları ise çok iyi zamanlamalarla çok önemli maçlardan puan almasını bildiler.

Bu haftayı Maradona ayrıntılı bir şekilde anlatacaktır. Benim konum ise blogda sona eren anketler.

En İyi Transfer

En iyi transfer anketimizde birinci Fabian Ernst oldu. Ernst, geldiği günden beri Beşiktaş'ın ortasahasını toparlayan adam oldu. Sert oyunu ve kararlı , ileriye dönük bakış açısıyla sağlam bir görüntü verdi orta sahaya. Bence birinciliği de haketmişti. Ankara deplasmanında attığı gol de enfesti.

İkincimiz benim favorim olan Harry Kewell oldu. Türk futbolunda böyle renkler görmek beni çok mutlu ediyor. Tamam yaşı biraz çok, 90 dakika tam randımanlı oynayamıyor. Ama kullanmayı bilen bir teknik adamla daha verimli olacaktır. Bu sene sakatlığına rağmen verdikleri ortada. Kanat oyuncularının en az 5 golü geçmesi lazım ve Kewell bunu geçti. Her şeyin ötesinde tam bir profesyonel ve efendi biri. Büyük takımların imajını böyle oyuncularla yapmak gerekir. Lincoln ve Lugano gibi adamlarla sarsılan imajlar bu efendi futbolcularla düzelecektir.


Gol kralımız Milan Baros bu ankette 3üncü sırada yer aldı. O da kendini çok yere attı bu sezon ama gollerini de atmayı bildi. İlk geldiği sezonda 20 gole ulaştı. O gollerde Kewell ve Arda'nın payı ne kadar büyükse onun da bitiriciliği o kadar önemliydi. Umarım Galatasaray'ı bir basamak gbi kullanmaz Anelka gibi ve ligimize renk katmaya devam eder.

Geri kalan sıralama ise şöyle oldu:

4 Kamanan
5 Bangura
6 Emre B.

Bunların yanı sıra Fatih Ceylan ve Selçuk İnan hiç oy alamadılar. Bence 5'er oyu hakediyorlardı. Takımlarına büyük katkılar yaptılar. 4üncü Kamanan ise bu sıralamada en çok dikkat çekenlerden. Büyük takımlara Anadolu'dan bir mesaj niteliğinde. Az paralara genç ve mücadeleci oyuncular bulmak da mümkün dedi Sivas. Umarım bu dersleri vermeye devam ederler. Bangura da takımını sırtladı ikinci yarıda özellikle ve Denizli onunla düşmemeyi başardı. Emre de bence son 6 yılın en kötü Fenerbahçesinde tek doğruydu.

Şampiyonluk Anketi
Şampiyonluk anketimizde şampiyon 3 hafta önceden neredeyse belliydi. Beşiktaş çoğunluğun oyunu aldı ve oy verenleri mahçup etmeden ipi göğüsledi. Tebrikler Beşiktaş.

Avrupa Ligi
Bursa'nın Avrupa Ligi'ne gideceğine inanmıştık blog olarak ama son haftalarda bu turnuvaya tutunamadılar. Galatasaray ve Fener daha ağır bastı ve bu hakkı onlar kazandı. Yine de Ertuğrul eğer sezon başı Bursa'da başlasaydı bir Sivas örneği olabilirlerdi. Umarım seneye şampiyonluk yarışında olurlar.

Marquinhos


Sir Mustafa Denizli



Sezonu bitirdik ve en sonunda her şeyin net olduğu bir yazı yazabiliyorum. Beşiktaş kendi göbeğini kendisi kesti ve Denizlispor maçını kazanıp şampiyon oldu. 100. yıldaki şampiyonluktan beri bekliyordu Beşiktaş bunu. Bu sezona baktığımızda en çok hakeden 2 takımdan birisiydi Beşiktaş. Ama Mustafa Denizli faktörü ağır bastı ve bütün rakiplerini geriden gelip geçmeyi bildi Beşiktaş. Tabi burada Sinan Engin ve Ertuğrul Sağlam'ın da hakkını yememek lazım. Bu hafta içinde yavaş yavaş daha ayrıntılı incelemeler yapacağız takımlarla ilgili ama burada bir iki kilit nokta söylemezsem olmayacak. Bir hoca değişikliği ve devre arasında yapılan iki transfer ancak ve ancak bu kadar etkili olabilir. Bunun ötesinde bir takımın 10 numarasının sakatlanması ancak bu kadar faydalı olabilir. Delgado gitti dertler bitti diye manşet atardım ucuz bir spor gazetesinin başında olsam. Şampiyonluk ile ilgili son bir şey demek istiyorum. Geçen haftalarda Manchester United şampiyon olunca soyunma odasından görüntüler yayınlandı ve hiç bir yönetici yoktu soyunma odasında. Tamam aramızda onca fark varken kafayı buna mı taktın diyeceksiniz ama evet taktım. Sakın yanlış anlaşılmasın seneye başka takımın yöneticileri soyunma odasına girer ise onlar için de aynı şeyleri söylerim. Neyse efendim gerçekten Beşiktaş'ı bu şampiyonluklarından dolayı tebrik ediyorum canı gönülden. Bence Türk futbolunun bu şampiyonluğa şiddetle ihtiyacı vardı. Galatasaray ve Fenerbahçe oturup düşünsünler yaptıkları yanlışları. Gelelim diğer maçlara yavaş yavaş. Bu sezonun tembel kardeşleri Galatasaray ve Fenerbahçe gider ayak ağzımıza birer parmak bal çaldılar. Galatasaray hem sezon içindeki intikamını almak için, hem de Avrupa'yı garantilemek için çıktı sahaya. Geçen haftaki güzel oyunun devamı geldi ve Arda maçı kazanmak istedi. Bu sezon Arda çok yıprandı, umarım güzel bir tatil dönemi geçirir seneye sadece oynadığı güzel futbol ile konuşuruz. Ayrıca Bülent Korkmaz görevi bıraktı. Bu konuda söyleyecek çok sözüm var. Sivasspor'da ise Bülent Hoca'nın çıkardığı takımı ve oynattığı futbolu son hafta için anlamak mümkün değil. Ama gene de Sivasspor adım adım büyüyor. Ligdeki ikincilikleri nereden bakarsanız bakın çok büyük başarıdır. Hataları olmuştur , onlar da yakında söylenecek zaten. Diğer bir maç ise Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynandı. Fenerbahçe bir ön eleme turu az oynamak için çıktı sahaya, Trabzonspor ise Şampiyonlar Ligi için. Maçı izlemediğim için çok ahkam kesemeyeceğim ama bence iki takım da hakettiğini alarak kapattılar sezonu.

İyisiyle kötüsüyle bir sezonu kapattık. Bu sezon benim hatırladıklarım içinde en temiz sezonlardan birisi. Öyle ki her takım kendi kaderini kazanamadığı maçlarla kendisi belirledi. Galatasaray ve Fenerbahçe sistemli olarak puan kaybetti bütün sezon ama Sivasspor, Trabzonspor ve Beşiktaş arasından bir takım şampiyon olabilirdi. En az puan kaybeden takım şampiyonluğa ulaştı. Aşağıda ise son düşen Konya oldu. Bu düşüş bize gösterdi ki alt sıralardaki takımların birbirleriyle oynadıkları maçlar onların kaderini asıl belli eden maçlar. Seneye bizi daha güzel ve çekişmeli bir lig bekliyor sanırım. Bursaspor , Gaziantep ve Kayseri de bu seneki takımlara eklenince seneye rekabet ve mücadele olarak güzel bir ligimiz olacak sanırım


Not: Bu hafta içiyle birlikte takımları ayrı ayrı değerlendireceğiz ve dilimiz döndüğünce belli reçeteler vereceğiz.


Maradona