Saat 02:36 tarih 02.06.2009 . Artık kronik bir hal alan uykusuzluğum yüzünden gece bu saatlerde bilgisayarın başında olmak hayatımın alışılmış bir parçası haline geldi. Bundan yaklaşık 2 saat kadar önce Lig Tv'nin internet sitesini ziyaret ettim ( etmez olaydım) ve Galatasaray'ın Co Adriaanse ile anlaştığı yönünde bir haber gördüm ve artık bu bardağı taşıran son damla oldu bende. Sakın yanlış anlaşılmasın burada takıldığım konu Co Adriaanse'nin adı değil bu işin bu kadar sarpa sarmış olması. Galatasaray özelinde bir şeyler söylemek istiyorum futbolumuz ile ilgili. Galatasaray'ın top başı yapmasına 20 25 , Fenerbahçe'ninkine ise 30 35 gün var. Bu takımlarımızın ise hala birer hocası yok. Her gün değişik adaylar görüyoruz medyada. İş o kadar çığrından çıktı ki artık, gündüz Yiğit Şardan, Bülent Korkmaz ile ilgili bir karar vermedik, takımın başında kalabilir diyor, akşam başka bir hoca ile anlaşıldı deniliyor. Önce şunu belirteyim Yiğit Şardan'ın bu açıklamasının anlamı, Bülent Korkmaz zaten bizim oğlan, gel desek gelir git desek gider. Buradan çok sevgili kaptanımıza , efsanemize seslenmek istiyorum, kendini lütfen bu yönetimin oyuncağı yapma. Sen 25 sene bu takıma hizmet ettin. Tamam seni eleştirdik bu sene, ama sen bizi küme de düşürsen, şampiyon da yapsan Bülent Korkmaz'sın. Yiğit Şardan'ın adını kimse bilmez iken, biz mahalle maçlarında Bülent Korkmaz olurduk. Sen lütfen kendini daha fazla yıpratmadan, bizim sana olan sevgimizi yıpratmadan ayrıl bu takımdan. Bu düzen nasil ki Rıza Çalımbay'ı, Rıdvan Dilmen'i hatta Ertuğrul Sağlam'ı yedi, seni de yiyecek. Onlar nasıl ki büyüklüklerinden hiçbir şey kaybetmediler , sen de kaybetmezsin. Evet bu düzende artık dayanamadığım şeylerin başında bu geliyor. Büyük kulüplerin yöneticilerinin kendi koltuklarını kurtarmak için, sizin gibi büyük isimleri takımın başına getirip, tutarsa ben kral olurum, tutmaz ise sevilen ismi getirdiğim için az eleştirilirim diye düşünerek, günü kurtarmaya çalışmasına karşıyım. Bu düzende 2. karşı olduğum şey. Elin Real Madrid'i, Chelsea'si Milan'ı yani kısacası büyük takımlar hocalarını bir bir açıklar iken , bizim büyüklerimizden hala tık yok. Her sene her sene aynı hikaye. Schalke Felix Magath'ın takımın başına geçeceğini, Felix Magath Wolfsburg ile şampiyonluğa yürürken ilan ediyor. Siz ise sanırım kışı ,"kış uykusunda" geçiriyorsunuz. Bir kere de şu takımların hocaları en en kötü olasılık ile sezonun son maçı bittikten sonra ilan edilsin. 3 Adnan Sezgin'e ve onun futbol bilgisine karşıyım. Galatasarayımızın son iki şampiyonluğu şimdi daha net görüyoruz ki bu takıma en fazla zarar veren iki şampiyonluk oldu. Yönetimler yanlış yaparak şampiyon olduklarını görünce doğruyu aramaktan vazgeçtiler. Geçen sene Adnan Sezgin ve Adnan Polat birlikte takımı şampiyon yaptıklarını gögüslerini gere gere söylerken, bu sene heralde futbolu unuttular beyler.
Futbol kulübü yönetmek çok zor bir şey olmasa gerek. Yapılması gereken iki temel şey var. Birincisi doğru teknik adamı getirmek, ikincisi ise takımın maddi olanaklarını yaratmak ve yönetmek. Bundan başka bir takım başkanının bilmesi ve yapması gereken hiç bir şey yok. Transfer yapmak, taktik vermek bunlar getireceğiniz hocanın görevleri. Eğer Kaka'yı Ronaldinho'yu alacaksanız teknik adama sormadan tamam, ama gidip İnamoto'yu alcaksanız bir sorun belki istemez. Genelde başkanlar da iş adamı olduğuna göre , geriye kalıyor doğru teknik adamı getirmek.bir zahmet o koltukta oturduğunuza göre , onu da yapın. Ha gerçekten futbolu biliyorum diyorsanız, teknik adam adayınız ile maç yapın , sizi yenerse göreve getirin. Yok efendim futboldan anlayan başkan, anlamayan başkan... Bir başkan futboldan anlasa ne yapacak? Gelen teknik adamla çift kale maç mı yapacaklar ? Girip soyunma odasına taktik mi verecekler? Artık ne olur böyle başkanlar olmasın. Kendisini hiç sevmem ama Lugano Brezilya'daki bir gazeteye verdiği demeçte " Hayatımda Türkiye'deki kadar soyunma odasına gelip, taktik veren başkan görmedim" demiş. Gerçekte çok anormal bence bu durum ve bu durumun, başkanların soyunma odasına girmesinin insanlar tarafından normal algılanması da garip. Düşünün ki , en basitinden siz araba kullanıyorsunuz ve yanınızda oturan kişi sürekli olarak size ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Eğer siz bundan rahatsız olmuyorsanız siz bilirsiniz.
Buradan nacizane bir iki tavsiyede bulunmak istiyorum. Söyleyeceklerim çok farklı kimsenin bilmediği dahice formüller de değil. Futbol ile benim kadar ilgilenen herkesin benden daha iyi bildiği şeyler. Artık takımlarımız bir senelik değil en az 4 sezonluk olmak şartıyla uzun vadeli planlar yapmaya başlamalı. Başarıyı ilk sezonda beklememeyi öğrenmeli ve sabretmeliyiz. Eğer bir ekol , bir sistem oluşturmak gibi bir amacınız varsa böyle düşünmeliyiz artık. Yok en geç mart ayının yarısına kadar (o da her sene değil) Avrupa'da maç yapmak bize yetecekse sorun yok, ama eğer gerçekten başarıyı hedefliyorsak bence sistemleri değiştirmemiz lazım. Galatasaray'ın tarihinde Avrupa'da en yüksek noktalara ulaştığı 3 hoca var . Mustafa Denizli ,Fatih Terim ve Lucescu. Lucescu'yu ayrı tutmak istiyorum burada, çünkü takımı ona emanet etmek ne kadar doğru bir hamle ise , onu göndermek o kadar büyük saçmalıktı. Bir sistem tam oturacakken bir çuval incir berbat oldu. Neyse efendim gelelim iki yerli hocamıza. Mustafa Denizli kimdi? Derwall'in yardımcısı. Peki ya Fatih Terim? Piontek'in yardımcılığını yapmadı mı? Peki bu teknik adamlar görevi bırakınca ya da ayrılınca neden yerlerine yardımcıları getirilmedi? Ya da herşeye karışmaya meraklı başkanlarımız neden bu hocalara " siz bir gün bu takımdan gidebilirsiniz, o yüzden yanınıza yetiştirmek üzere birini alın da sizden sonra selefiniz bu işi yapsın" demediler? Ya da efendim Fatih Terim 4 sene üst üste kalmadı mı bu takımın başında. Hem de ilk 3 sezonda Avrupa'da başarı olarak gösterilebilecek birşey de yok. Yani alınan puanlar dışında bir üst tura çıkma başarısı yok. İstikrarın başarı getirdiğini Türkiye'de en iyi bilen kulüplerden birisidir Galatasaray. (Beşiktaş da Gordon Milne döneminden iyi bilir) Şimdi efendim bunlar bilinirken, Galatasaray nasıl oldu da son iki sezonda 4 farklı teknik adam tarafından idare edilen bir takım haline geldi? Ölmekle kalmak arasında gidip gelen Kalli'yi bu takımın başına getirirken, Eric Gerets'i, Lucescu'yu kovarken, Fatih Terim'i bir seçim vaadi haline getirip,sonra da o kadar kötü bir kadro teslim ederken hiç mi içiniz sızlamadı. Bu kadar mı az seviyorsunuz bu takımı bu renkleri. Bu mu başkanlık , bu mu hizmet. Şimdi kimi getirceksiniz bilmiyorum. Ama gelecek kişi ile birlikte uzun vadeli bir plan gelmeyecekse, seneye gene sezonu 2 hoca ile bitirecek, yahut seneye bu günlerde yeni hoca arıyor olacaksanız ne diyim size.
Olayın bir de diğer boyutu olan, genç teknik adamlarımızın büyük takımların başına erken gelmek gibi yaptıkları bir hata var. Bunun ile ilgili de bir yazı çok yakında gelecek. Ama şu an o kadar sinirliyim ki bu yönetim yanlışlarına anlatamam. Neyse başınızı şişirdim.
Maradona
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder