31 Ağustos 2009 Pazartesi

Ankaraspor - Galatasaray


Yazıya ev sahibi Ankaraspor'un yaşadığı birleşme, çiftleşme siz koyun adını, rezilliğine rağmen, çıkıp direnen oyuncularını kutlayarak başlamak istiyorum. Belki yarın bir kısmı Ankaragücü futbolcusu olacak ama bugün ellerinden geleni yaptılar. Aydın Karabulut çok iyiydi. Bilal ve Hürriyet iyiydi. Bir kaç kere Galatasaray müdafasını dengesiz yakaladılar, ki gole yaklaştılar baya. Bir de kalecileri Senecky gerçekten gole kadar kalesinde devleşti. Gelelim Galatasaray'a. Ülkemizde ya toplu eleştiri, ya abartılı ögvü yapılır genelde. Ama Galatasaray için doğru teşhisi koymak gerekir. Ne takımı çok eleştirmek lazım, ne hakkını verirken abartmak. İlk yarıda 25 35 arası bir ara çok yüklendik, maçı koparabilirdik, Senecky'i aşamadık bir türlü. İkinci yarıda aynı kadro ile başladık, sonra Frank Rijkaard'ın değişiklikleri geldi peşi sıra. Gene bir duran top golü ile kilidi açtık en sonunda. Sonra Aydın çok güzel bir pas verdi, Nonda hiç klas olmayan, mahallede abanmak dediğimiz tarz bir vuruşla, gol atabilceğini gösterdi teknik heyete. Kısacası Galatasaray iyi oynamadığı bir maçı, daha doğrusu daha önceki oyunlarına göre kötü oynadığı bir maçı kazanmayı bildi. Hep derler, büyük takım olmak, kötüyken de kazanabilmeyi başarmaktır diye. Bugün bunu başardık. Biz gene bakalım oyunculara teker teker kim ne yapmış.

Leo Franco

İlk kez skoru doğrudan etkileyen bir performas sergiledi bugün. İkinci yarıda takımın geriye düşmesini engelledi. Valla biraz yan top eksiği var, ama gene de güven veriyor. Defans ile de uyum içinde. Bu sezon bize puan kazandıracak.

Sabri

Geçen haftaki gibi çok iyi değildi. Ama kötü de değildi bugün. Nispeten daha az kademe hatası yapmaya başladı. Zaman zaman gene akıl almaz pas tercihleri yapıyor, manasız şutlar atıyor. Ama şimdi hakkını vermek lazım o çok konuşan Sabri yok. Tabi daha tansiyonu yüksek bir maç görmedik, görmeden de güvenemem Sabri'ye. Hem takımda Sabri'nin tayfadan kimse kalmadı, hem de Frank Rijkaard kulübede iken, öyle babalanmak çok kolay iş değil.

Emre Aşık

Emre'nin bu yaşta sahaya çıkmasına hayran olmamak elde değil. Ama bu sezon yaşı bariz hissediliyor Emre'nin. Bugün zaman zaman ciddi hatalar yaptı. Ya sezonu erken açmak yaramadı ona, ya da bu cidden son sezonu. Bu maç yenilsek, ya da gol yesek çok ağır eleştirilirdi. O açıdan sevindim açıkcası gol yemediğimize. Zaman zaman gene rotasyonun bir parçası olur ama umarım çok ciddi maçlarda sahaya çıkmaz. Biz son zamanlarda futbolcularımız ile güzel ayrılmayı bilemedik, umarım Emre ile bu ayrılık güzel olur.

Servet

Marsilya ve yaşanan bütün aksaklıklara binlerce kez şükürler olsun. Düşünüyorum, Servet gitseydi yerini kiminle doldururduk? Sanırım yerini bonservisi en az 10 milyon Euro edecek bir stoper ile anca. Peki Servet'in ruhunun boşluğunu nasıl doldururduk? Cevap çok açık dolduramazdık. Bugün zaman zaman Emre Aşık'ın zaman zaman Hakan Balta'nın ve hatta Topal'ın açıklarını kapattı. Ara ara ilginç ileri çıkışları oldu. Bu ama Kalli zamanındaki gibi ciddiyetsiz çıkışlar değil. Frank Rijkaard belli ki hafif bir özgürlük vermiş.

Hakan Balta

Sakatlıktan yeni çıktı. Bugünkü formsuzluğunu sakatlık açıklamaya yetiyor. Caner iyi bir alternatif olacak uzun periyotta belli. Hakan'ın kredisi çok fazla olduğu için takılmamak lazım bu haftaya

Mustafa Sarp ve Mehmet Topal

Bu iki ismi birlikte değerlendirmek lazım bence. Topal da sakatlıktan sonra o alıştığımız formu henüz yakalayamadı. Sarp ise yorgundu biraz. Defansif olarak fena değillerdi ,ama ofansa bir Ayhan Sarp ikilisi kadar destek olamadılar. Top trafiğini hızlandıramadılar. Sarp gene ara ara ani çıkışlarda bulundu. Topal ise formsuzluktan kaynaklanan basit hatalar yaptılar. Birlikte ilk 90 dakikalarıydı , daha zamana ihtiyaçları var. Ama bugün görüldü ki Ayhan takım için çok önemli

Elano

Elano'nun yeteneğini tartışmak büyük ahmaklık olur. Bugün Senecky'e takılmasa gene jeneriklik bir gol atardı. Ama kendisinin kondisyon eksikliği bas bas bağrıyor. Bu yüzden mümkün mertebe pas oynuyor. Biraz zamana ihitiyacı var. Allahtan takımda alternatif var da , bir tek ona gebe değiliz. Ben sezonun ilk yarısında Elano için olumsuz bir şey yazmam. Eleştirmek için beklemek lazım.

Keita

Kendisi için, Fil Dişi'nin Ronaldinho'su diye bir yorum okumuştum ilk geldiğinde. Hayatta böyle benzetmeleri sevmedim, sevemeyeceğim de. Kısır hayal gücünün, manasız benzetmeleri. Bir benzeri de Arda Messi arasında yapılıyor mesela. Arda'yı tanımlamaktan aciz zekalar, hemen Messi diyorlar. Neyse efendim, bu Keita'nın ayağına top anormal yapışıyor. Biraz dahi ruhlu o da, fazla kızmamak, fazla sıkmamak lazım belli. Özgür kalınca daha rahat oynuyor. Gerçi takımda kimse sitem etmiyor neredeyse. Bir kez Arda bir inceden tırıldandı okadar. Ceza sahasına biraz daha isabetli paslar atarsa, ve buna paralel olarak oyuncular da Keita'ya iki üç değişik koşu yaparak alternatifler yaratırlarsa, Keita çok can yakar. Hele bir de karşısına bir hucüm beki gelirse, futbolu bırarktırır insana. Çok değil 5 6 metre boşluk buldu mu geçmiş olsun.

Arda

Kaptan ilk yarıda sol açık ağırlıklı oldu, zaman zaman Keita ve Elano ile değiştirdi. Nonda'ya geçen gün balık yedirmiş, bugün Nonda borcunu ödedi. Saha içinde de saha dışında da çok sakin. Şimdi birileri Emre'ye çok faul yapılıyor, efendim adrenalin yükseliyor diye sallıyor. Tabi Arda'ya hiç faul yapılmıyor, hiç iki kişi gelip tost yapmıyor ve Arda küfür bilmiyor tabi. Arda bu sene çok başka oldu. Allah nazardan saklasın. Bugün zaman zaman güzel çalımlar, güzel ara pasları izletti. Gene süper 3 korner kullandı. Nonda ile daha iyi oynuyor. Dar alanda alıp vermeyi seviyor.

Baros

1 bucuk sene sonra ilk kaz bugün arkasındaki bir defansa kalçasını koyarken gördüm Baros'u inanamıyorum. Elano form tutana kadar deplasmanda zor gol atar Baros bence. Ona al da at diyecek bir adam lazım. Ali Sami Yen'de ise baskılı oyun ile illa ki gol bulur. Belki gene 20 gol atamayacak, ama ilk 11'in öncelikli oyuncusu olacağı kesin.

Aydın, Kewell ve Nonda

Bu 3 isim, oyuna girip dinamiklik getirdiler. Kewell'ı izlemek zevk cümlesini tekrarlamaktan bıkmayacağım sanırım. Kendisini unutturdu defansın arasında net bir kafa ile kilidi açtı. Sonra bir de Hakan Balta'nın topuk pasımsı hareketinde füzeyi yolladı kaleye ama direğe takıldı.

Nonda gol atamamanın stresi ile çok net ve kabızsal bir vuruş tercih etti. An olarak doğru bir karar verdi. Nonda , alan veren, kaçan bir forvet türü. Aslında bu usta ayaklara daha uygun bir partner olabilir. Ama devam sorunu en büyük sıkıntısı.

Aydın ,bugün 20 dakika oynadı. İstekliydi, kanada indi, ortadan gitti. 18'in değişmez adamı. Ayrıca herkes Arda olacak diye bir şart yok. Nonda'ya attığı pas çok güzeldi. Sürekli doğru koşular yapıyor. Oynadıkca parlayacak bu sene.

Frank Rijkaard

Bugün bir şeyi gösterdi bize, taktik ile fazla oynamayacağını. 4 3 3 ile 4 2 3 1 arasındaki ufak nüans dışında bir değişikli yapmayacak sanırım maç içinde. Ben bir ara belki çift forvet oynar dedim, ama yanıldım. Kendi sisteminde, inatla ısrar ediyor. Takım zaten ilk 4 haftada bu sisteme erken adapte oldu. Bu blogda hep yazdık, Galatasaray kazanıyor, ama daha tam hazır değil diye. Normal olanı da bu. 50 55 maçlık bir sezonda bu tempo ver başlangıç çok güzel ve yeterli. Frank Rijkaard oyun mantığı dışında takıma ciddiyet getirdi. Takım ruhu getirdi. Oyundan çıkan Keita ve Elano'nun golde nasıl sevindiğini gördük hep birlikte. Oyundan çıkan yedekler seviniyorsa bir takımda, orada işler yolundadır. Sonuç olarak bugün Galatasaray çok çok iyi oynamadan kazandı. Kaybedebilirdi de. Defans bariz sıkınıtılı. Kimse Gökhan Servet, Servet Emre Aşık'a güvenmesin. Bir Emre Güngör Servet kaldı denenmemiş olan. Emre Güngör de formsuz biraz. Ama şöyle bir gerçek var ki, takım birlikte yapılan antremanların yanı sıra, oyuncular bireysel olarak da çalıştırılıyormuş. Ben hala, Sercan gibi, Semih gibi forvetlere karşı neler yapabilceğimizi merak ediyorum. Umarım yanılırım ama hala Gökhan'dan bir kademe üst bir oyuncu lazım bu takıma.

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder