7 Aralık 2009 Pazartesi

Galatasaray - İBB

Gene lider olabileceğimiz bir hafta ve gene kaybedilen puan... Sanırım bizim lider olabilmemiz için ilk maçı bizim oynayıp, kazanıp, köşemize çekilmemiz lazım. Maça bu sefer 83. dakikadan başlamak istiyorum. Lig Tv istatistik veriyor son 5 dakika içinde topla oynama yüzdesi diye. Galatasaray %23 İBB %77. İşte son 15 dakikada nasıl bir gaflet ve şuursuzluk içinde olduğumuzun ispatı budur bence. Hakem kötü yönetmiş, hakem eyyam yapmış demek bu maç için kolaycılık olur. Benim asıl üzüldüğüm ve düşündürücü olan nokta Frank Rijkaard ve Neeskens gibi iki ustanın da bu şuursuzluğa ve kontrolsüzlüğe ortak olmasıdır. İlk kez, eleştiriyi hak eden bir kulübe performansı gösterdiler. Şimdi zaman makinası ile maça baştan başlayalım.

İBB, ne Bursa, ne de Manisa gibi sıkı pres yapıyor orta alanda. Biz de bu yumuşak rakip karşısında çok rahat top kullanıyorduk. Barış ve Mustafa Sarp ikilisi pres görmeyince Elano ile daha yakın oynuyorlar. Arda ve Uğur sağ kanadı çok olumlu kullandılar. Kewell solda gene iyiydi. Fakat forvetteki Nonda, Pana maçında olduğu gibi çok kötüydü. İlk yarıda inanılmaz bir gol kaçırdı. Tabii tek gol kaçıran o değildi. Kewell, Arda ve Elano da bir kaç fırsatı harcadılar. 2. yarıda erken bir gol bulmak, akabinde farkı 2'lemek ve rahatlamaktı herhalde plan.

2. devre de buna uygun başladı. İnatla çalışan Uğur, önce Elano'ya al da at dedi, Elano cevap olarak " yok Uğur'cum ben adımın tartışılmasından çok memnunum, her gün hakkımda 10'larca haber çıkıyor, şimdi gol atarım hem ben rahatlarım hem sular durulur, olmaz" dedi. Buna içerleyen Uğur gitti golü Kewell'a attırdı. Golde tabii ki rakip kaleci Hasagic'in katkısını unutmamak lazım. Golden sonra da net fırsatlar yakaladık, Arda önce direğe takıldı. Sonra kornerden denedi olmadı. Kewell, Keita'nın dışa çok güzel çıkardığı topu büyülüyemedi.

Derkan çöküşün ilk adımı geldi. Dakika 80 ve Elano oyundan çıkıp yerine Ayhan giriyor. Ayhan hem sezon başından beri formsuz , hem de Ayhan'ın oyuna girmesi demek, saha içindeki oyunculara açıkça yaslan geriye, soğut maçı demek. Peki siz son 4 senede Galatasaray'ın kazasız belasız kaç maçı soğuttuğunu gördünüz? İşte maç burada bitiyor. Saha içinde panik hakim. Düşünün takımın en klas ve en tecrübeli ismi Kewell bile , basit ve boktan bir yanlış karar sonucu aşırı reaksiyon gösterecek kıvama geliyor. Takım kendisine gelen her topu şuursuzca ileri vuruyor, bakmadan ve görmeden. Hatta gene bu dakikalarda Mustafa Sarp yerde yatan Barış'a pas atacak kadar oyunun dışında. Sürekli ileri vurmalar, etmeler hiç bir işe yaramıyor. Halbuki oyuna atak yönü ve ayağında top tutması kuvvetli Keita girmişti 73'te. Topu onunla buluşturup soluklanmak yerine inatla "Panik Futbolu" oynuyoruz. 75'e kadar neredesye hiç pozisyon vermiyoruz rakibe, ama bu dakikadan sonra bir iki atakları oluyor. En sonunda körün attığı taş, kelin başını yarar misali yiyiyoruz golü ve panik olmanın bedelini ödüyoruz. İşin ilginci futbolcularımız son pozisyonun fual olmadığına takılmış kalmış. Kimse öyle topları ceza yayına uzaklaştırdığı için kendisini suçlu görmüyor. Ama mesela Beşiktaş'ta Ferrari topları genelde taç çizgilerine doğru uzaklaştırıyor. Maçı bitirdiğimize göre şimdi takıma daha yakından bakabiliriz.

Leo Franco: Henüz 3 puan kazandırmadı takıma, ne bir Mondragon şu anda ne de bir Hayrettin. Sanırım yeni transfer olması ve Ufuk'un rahatsızlığı sebebi formayı şu anda giyiyor. Ama kupa maçlarında formayı Ufuk giyer ve iyi bir performans gösterirse formayı kaybedebilir.

Uğur: Maç eksiği fazla olmasına rağmen, iyi çalıştığı belli. Tamam bir kaç pozisyonda isabetsiz ortalar yaptı. Ama dün gece 3 4 tane isabetli orta yaptı. Biri gol oldu, birisinde Elano atamadı. Acaba diyorum zaman zaman da Hakan Balta yerine solda kullanılsa. Hem Balta dinlenir, hem Uğur daha fazla oynar.

Mehmet Topal: Kendi doğal mevkisi değil, ama alışık olduğu bir yer. Rakip çok fazla zorlamadı, ama gene de 75'ten sonra arkasına bir iki kere adam kaçırdı.

Servet: Diğer maçlara göre daha normaldi. Üzerine vazife olmayan işlerden kaçınınca daha iyi oynuyor.

Hakan Balta: Bursa maçında isabetli pası yoktu, bu maç ise biraz daha iyiydi. Fakat atağa hiç katkısı olmuyor. Ne ortası orta, ne ara pası pas.

Barış: Barış dün çok çalıştı, hatta bu çalışkanlığının yanı sıra çok güzel 3 4 pası da vardı. Geriye çok dönmedi, oyunu dikine oynamaya çalıştı.

Mustafa Sarp: Aslında saha içinde 80lere kadar gayet iyi oynadı. Biraz şut ve son vuruş çalışması lazım. Ayrıca çok acil psikolojik destek alması lazım. Son 10 dakikanın en şuursuz ismiydi. Gitti bir de sinirden formasını yırttı. Maçtan sonra diyor ki, hakeme kötü bir şey dememek için yırttım formayı. Mustafacım zaten ettiğin küfürleri gördük golden sonra. Bir de maçtan sonra Aziz Yıldırım'a itafen yaptığı açıklama var ki, akıl tutulmasını gösteriyor.

Kewell: Golünü attı ama maç 1-0 iken çok uygun iki pozisyonu harcadı. Gene de başımızın tacısın büyücü.

Arda Turan: Zaman zaman, aşırı sorumluluktan, zaman zamansa kahraman olma arzusundan çok zorladı. Arda kim olmak istediğine karar vermeli. Metin Oktay olmak istiyorsa bir kere, antreman bittikten sonra her gün en az 2 saat daha çalışması lazım tek başına. Herkes bilir Metin Oktay'ın hikayesini. Antremanlardan sonra ,yardımcı hocasıyla birlikte, kalenin bölgelerini numaralandırıp, saatlerce şut çalışırmış. O isabetli golleri öyle atmış. Arda da antremanlardan sonra hem şut , hem gol vuruşu hem de orta çalışmalı. Ardacım, kaptanım, 2 seneye o çalımları nasıl attığını çözerler, başımıza allah korusun 2002 Dünya Kupası sonrası Hasan Şaş olursun.

Elano: Elano çok isabetli tek pas oynuyor. Fakat adam çalım atmıyor kardeşim. Yahu tamam pasları mükemmel, boş adamı gözlemlemen süper ve fakat eğer sadece tek top oynayacaksan sen formayı Neeskens'e yemin ediyorum senden daha güzel paslar atar bu yaşında. Elano, Fifa 2010'u analog 2'yi kullanmadan oynuyor hala.

Nonda: Yorumsuz

Keita: Aslında bu maçta eleştirilecek isim Keita değil, Frank Rijkaard. O yüzden onu teknik ekip kısmına bırakıyorum.

Ayhan ve Aydın hakkında ise söylenecek pek bir şey yok. Aydın zaten vakit geçsin diye girdi oyuna. Ayhan ise ne oyunu soğutabildi, ne de yaşının verdiği ağırlıkla takımı soğutabildi.

Frank Rijkaard ve Teknik Ekip

Fenerbahçe maçından sonra sürekli bir arayış içindeler. Bu arayışların çeşitlenmesinde sakatlıkların da etkisi var. En azından şunu gördük, 3 kazmalı sistemden, iki kazmaya geçmişler. Bu bence çok olumlu. Çünkü şu andaki mevcut kadro , maçları hücum yaparak kazanabilir. Müdafa ile maç alamayacağımız gün gibi ortada. İlk 8 haftanın en formda isimlerinden birisi Keita, Fenerbahçe maçında yaptığı sorumsuzluktan sonra bir süre kızağa çekilmesi normal. Ama Keita'sız olmaz bu iş bence. Hele Baros gibi hızlı bir adam yokken, Keitasızlık iyice dert. Bunun iki sebebi var bence. Bir Elano'dan faydalanmak istiyorlar. Haklılar, o kadar para ziyan edilmemeli. İki, forvetsiz Bursa maçından sonra bir daha bunu denemek istemiyorlar. Ama Arda değil de Kewell forvette kullanılıp, ileri 4lü Elano ,Keita, Arda ve Kewell'dan kurulabilir. Ayrıca son 10 dakikada saha içine hakim olamadılar ve futbolcuyu sakinleştiremediler. Ondan da vahim olan, savunma yapamayan takımda, Elano - Ayhan değişikliğine gidip, takımı geri çekltiler. Yapılacak iş değildi bence ki bunu vasatın üstü bir Elano için söylüyorum. Ayrıca yönetimden yahut teknik ekipten birisinin bu Elano'yu Arda'ya zimmetlemesi lazım. Bir süre beraber gezsinler, yemekler yesinler, playstation oynasınlar. Hatta beraber bireysel antremanlar yapsınlar. Arda bu adamı severse, takım bu adamı sever ve saha içinde pas tercihlerini daha fazla Elano'dan yana kullanır.

Ek olarak Frank Rijkaard bir de en büyük hatayı bence Türk insanının ve futbolcusunun prosefyonelliğine güvenerek yapıyor. Ama şu malesef bir gerçek ki, biz güvenilecek kadar profesyonel değiliz. Kamp, kampsızlık gibi kısır ve çağdışı tartışmaya girmeyeceğim ama takımı ve oyuncuları biraz daha yakından kontrol etmeli.

Son sözüm ise, hem teknik heyete hem futbolculara. Ya teknik ekip, futbolculara eksiklerinin ne olduğuna dair bir liste ya da ev ödevi tadında biresyel antrenman programları versinler, ya da oyuncular kendi eksiklerini analiz edip çalışmaya başlasınlar. Bu taktiği bu takımın oynayabilmesi için bireysel gelişim şart.

Sevgiler Saygılar Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder