5 Mayıs 2010 Çarşamba

Kupa Trabzon'un

Mekanda Türkiye Kupası'nı görmüş bir Fenerli yoktu. Yerimiz en önde idi. Bir Atilla vardı kupayı gören, ona da doğumdan beş dakika sonra ebesi göstermiş. Durum o kadar garipti yani. Ben çocuklar ortama ısınsın diye bizim müzedeki kupaları anlattım onlara. Şaka bir yana maç hızlı başladı. Umut Bulut akıl almaz bir gol kaçırdı. Halbuki bütün yürekler ağızlara gelmişti. Umut'un alışılmış hareketinden sonra ilk yarı daha sakin bir tempoda geçti. Fenerbahçe ilk yarıda kaleye şut çekemedi. Vederson'un bir iki ortası dışında fazla bir organizasyonu yoktu forvette. Burada bence kilit isim Engin.

Engin, hepimizin bildiği gibi çok yetenekli ama yetenekli olduğu kadar da sorunlu bir futbolcu. Geri gelmez, pas vermez, yeri gelir saha içinde arkadaşına bağırır, bu liste uzar gider. Ama bugün o şımarık Engin yerine takımı için oynayan, kendi yarı sahasının ortalarına kadar gelip top çalan bir oyuncu vardı. Genelde bu işi Selçuk ve Colman ikilisi yapar ve üzerlerine aşırı yük binerdi. Engin de bu sorumluluğu paylaşınca ilk yarı için işler iyi gitti.

İkinci yarıda Fenerbahçe biraz daha ilerde oynamaya çalışıyordu. Gene fazla organize değillerdi oyunun hücum yönünde, ama en azından orta alandaki Trabzonspor etkinliğini yavaşlatabilmişlerdi. Derken sahneye ülkemize Tanrı'nın bir hediyesi olan Alex çıktı. Koyu bir Galatasaray taraftarıyım ama Alex'i izlemeye doyamıyorum. Usta işi bir gol attı. Asıl tuhaflık bundan sonra başladı.

Daum hepimizin bildiği üzere, takım öne geçtikten sonra, el frenine asılıp hız keser. Golden önce yanına Devid'i çağırmasını ben anlayamadım önce. Sonra Emre'nin kartını fark ettim. Eğer illa ki birisi oyuna girecekse ve bu değişikliği yapan isim Daum ise bence orta sahaya defansif anlamda katkı yapacak birisi girerdi. Ama bu değişiklik kupaya mal oldu.

Daum'un hatası bununla kalsa iyi. Kendisi ülkemizde çift forvet ya da Alex'i de sayalım 3 forvet oynamamın yasak olduğunu zannediyor sanırım. Maç 2 1 olduktan sonra takımın saha içindeki etkisizliğine seyirci kaldı. 87. dakikada ise Gökhan'ı aldı oyuna. İşte bu işlevsiz değişiklik Daum'u sorgulamamız gereken nokta.

Trabzonspor'da ise Cale dışında kötü oynayan kimse yoktu. Aslında Cale de kötü oynamadı ama iyi de oynamadı. Kendisi her maç 10 üzerinden 5.5 alıyor bende. Ne akıyor ne kokuyor. Alanzinho ve Engin ise özel alkışı hak ediyorlar bence. Kupa Trabzonspor'a hayırlı olsun. Böyle bir motivasyona ve mutluluğa ihtiyaçları vardı. Ama umarım seneye 3 kupa hedefi ile yola çıkmazlar. Sakin ve sabırlı olurlarsa Şenol Güneş ile güzel günler görecekler. Unutmasınlar ki bu takımdan bir şey yapıp Şenol Güneş'i kovarlarsa bir daha iflah olmazlar.

Gelelim bu mağlubiyetin Fenerbahçe üzerindeki etkisine. Bu maç ya son 2 final öncesi ufak bir uyarı olacak, yahut sonun başlangıcı. Ben Galatasaraylı olduğum için değil, Bursaspor'un doğru işler yaptığına inandığım için, Bursa'nın şampiyon olmasını istiyorum. Daum, 3 puanı almayı bilen bir teknik direktör ama onun günü birlik çözümlerini sevmiyorum. Bakalım neler olcak ve şampiyonluk kupası kimin olacak?

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder