7 Ekim 2009 Çarşamba

Kafam Karışık ve Biraz Yorgunum

Pazar gününden beri bilgisayarın başına gelip, bloga birşeyler yazmak içimden gelmiyor. Çünkü olaylar futbol dışına çıkıyor. Galatasaray taraftarı olduğumu artık hepiniz biliyorsunuz, ama umarım hepinize futbolu ne kadar sevdiğimi ve sevginin gözlerimi kör etmediğinide anlatabilmişimdir. Bu yüzden aslında sinirlerim ve beynim sadece Galatasaray için değil, aynı zamanda Beşiktaş için de yorgun. Nasıl olmasın, o kadar çok keyifsiz arkadaşım var ki etrafımda Beşiktaş'dan ötürü. Hepsini geçtim, daha önce söylemiştim eğer Galatasaray aşığı olmasan kesin Beşiktaş taraftarı olurdum diye. Cumartesi günü dışarıdaydım. Telefon geldi arkadaşlarımdan sürekli, abi olayları görüyor musun diye? Gece izledim eve gelince. Sözüne güvendiğim insanların yazılarını okudum ettim. Yıldırım Demirören'in paralı asker tutup kendini savunması, ya da başkalarının canını yakması ilk kez değil.

Sonra pazar günü oldu. Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarını izledim. Zaten yorumları yazdık o yüzden gene maçlara dönmeyeceğim. Fakat canımı en çok yakan şey 3 kelimeden fazla konuşamayan insanların Frank Rijkaard ve Neeskens'i böyle eleştirmesi oldu. Zaten aklına güvendiğim yazar sayısı 5 taneyi bulmuyor gazetelerde. Ahan da yazıyorum buraya. Mehmet Demirkol (ki zaman zaman ufak ufak oda bazen abartıyor ama gene de süper adam) Uğur Meleke ( her okuğumda vay vay vay diyorum) , Gökmen Özdemir'i (Galatasray forması giyen yazarlar içinde en doğru yorumları yazan) ve tabi ki onun adını söylerken bile içim titriyor Atilla Gökçe ve Turgay Renklikurt. Gerisi gözümde spor yazarı değil artık kusura bakmasın kimse. Frank Rijkaard Hoca değil , Barcelona'yı ben bile Şampiyon yaparım" diyen insanlar ile futbol konuşmama, onları okumama izlememe kararı aldım. Efendim neymiş B planı yokmuş. Yapmayın allah için, total futbolu siz Frank Rijkaard geldikten sonra öğrenmeye çalıştınız.

Peki ben napıyorum bütün bunlar olurken, kafamdaki bu şuursuz sıkıntıyı silmek için. Lig Radyo dinliyorum. Total Futbol izliyorum, bu yazdığım yazarların yazılarını okuyorum. Futbolu gerçekten bilen, tarafsız , mantıklı insanlar ile belli bir paylaşım içinde oluyorum. Çok sevdiğim siz blogları okuyorum. Ve sürekli olarak bulduğum her boş vakitte Burnley ile Fm oynuyorum. Sanırım biraz dinlenmek lazım. Hem düşünüp taşınmam gereken şeyler var, hem de futbol dışı şeylerin futbolun içine sıklıkla girdiği şu günlerde biraz sakinlemek lazım. Şimdiden özür dilerim, bloga belki 1 gün belki 3 4 gün bir şeyler yazmam. Çünkü yeniden o şevki içimde hissetmem lazım biraz biraz. Son bir aydır zaten düzgün yazamadık, o yüzden de biraz mahçubum açıkcası, ama hem benim hem Marquinhos'un yapması gereken yaşamsal zorunluluklarımız da var. Allahtan hem Bursaspor var hem Trakedi var, zaman zaman imdadımıza koşuyorlar. Ama hafta başına kadar enerjimi toplayacağım ve gene sık güncellenen bir blog için tuşa basacağım (tuş mu hangi tuş)

Sevgiler Saygılar ve Özürler

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder