Fenerbahce'nin bir maçını daha gece yarısı da olsa izleyebildim. İzlememe ne gerek var ki diye düşünürken galip geldiğini duyunca insanın izleyesi geldi.Bir de suskun ve mahsun okçu gol atmışsa mutlaka izlenecek birşey vardır diye düşündüm.
Fenerbahçe ligin 26. haftasındaki Eskişehir maçına Alexsiz yani 10 munarasız yani oyun kurucusuz çıkmıştı.Ayrıca bir diğer oyun kurucusu Emre de cezasını büyük derbiden önce kullanıp bu maça çıkmadı.Yani Fener'in tek şansı bir yolunu bulup kanatlara inmek ve oradan yapacağı ortalarla gole ulaşmaktı.
Fener aslında tam da Sivasspor gibi oynadı bu maçta.Klasik bir 4 4 2 takımı imajı çizdi.Bir de ortadaki iki adam ileriye oynamaktan aciz ve nedense bu takıma bir türlü girebilmiş oyunculardan kurulu olunca Alexsizlik ve Emresizlik iyice su yüzüne çıktı.
Ne yaptı Fener? Bu iki adamıyla ileriye çıkmaya çalıştı , çıkamadı.Pas atıp yuhlanmaktan korkuyorlardı bu yeteneği de az olan oyuncular.Tek ihtimal kanatlardaki Uğur ve Deivid'in, arkalarından Carlos ve Gokhan ile gelecek yardımlarıyla, topu bir şekilde Guiza ve Semih'e ulaştırabilmeleriydi. Sonuçta ilk gol de, Carlos'un hafif yakın mesafeden ortasıyla Deivid'in topa ufak bir hamlesinden geldi.İkinci gol de Eskişehir'in verdiği açıklardan araya atılan bir toptan geldi. O ara pasını verecek ayaklar da çok yetenekli olamadığından bir veya iki pozisyon bulabildi Fener bu yolla.
Sivas ise bu dizilişte oyununu baştan beri passızlık üzerine kurmuş bir takım.Onlarda da Selçuk ve Josico var ve fakat onlar (Bülent Uygun da dahil) bu adamlarla orta sahada çok pas yapıp ileriye gidilemeyeceğinin farkındalar ve oyun stilleri defans ve orta sahadan atılan toplarla forveti beslemek ve onların topu tutmasıyla karşı tarafa yığılmaktan ibaret.
Fener takımı ise 2 3 senedir hatta Daum seneleri de dahil çok pas yapmaya ve rakibi uyutmaya alışmış bir takıp. E alışmamış orta sahada da top durmuyor.Bu yüzden Emre ve Alex olmayınca top bir türlü istenilen yerlerde ve zamanlarda olamadı.Kimbilir belki de şimdi Sivas Alex ve Emre'yi transfer etse ilk haftalarda bocalarlar.Herkes ileriye top atmaya alışmışken Alex ve Emre ile pas alışverişleri kurmak akıllarına gelemeyebilir.
Özetle Fener istediği oyunu oynayamadan biraz da Eskişehir'in pozitif ve asla kapanmayan oyunu sayesinde galibiyeti alabildi. Buradan onları kutlamak istiyorum.Oyunun hiçbir anında oyunu çirkinleştirecek ,soğutacak bir oyun oynamadılar.Hep golü düşündüler ve istediler.Hatta golü bulduktan sonra kapanan takım Fener oldu.Saha kenarında uyudu uyuyacak Aragones bile bunu gördü ve takımına ileri çıkmaları yönünde el hareketleri yapmaya başladı.
Aragones'in yanlışı sezon başından beri aynı aslında.Her takıma eşit davranmak ve aynı kadro yapısı ile sahaya çıkmak.Bugün Alex olsaydı yine tek forvet arkasında Alex ile sahaya çıkacaktı Aragones. Halbuki en azından kendi evinde ligin alt sıralarındaki bir takıma karşı, iki hücumu sevmeyen orta saha oyuncusu ile oyuna başlamak yerine iki forvet ve arkalarında da bir veya iki hücumcu ile oynamak gerekir diye düşünüyorum.Hiç olmazsa skoru bulana kadar bu yapıda oynatılabilir Fenerbahçe.Bunun için ise orta saha ve forvet hattı bu maç için şu şekilde kurulabilirdi:
Skoru yakaladıktan sonra tek forvete inilebilir ve orta saha güçlendirilebilirdi.Ama yaşının verdiği durağanlıkla yeni oluşumlara kapalı gözüküyor Aragones.
Önümüzdeki hafta Türkiye'nin en büyük derbisi bizleri bekliyor.Edu sezonu kapattı ve bu maçta yer almayacak.Emre ve Alex'in ise büyük ihtimalle ilk onbirde olması bekleniyor.Sanırım Aragones bu maça tek forvet çıkacak. Tamam Galatasaray'in da eksikleri çok ama acaba Fener'in orta sahası Galatasaray'ın her zaman ileriyi düşünen ve pres yapan orta sahasıyla baş edebilecek mi? Bu hafta Fenerbahçe de kendinden beklenmeyen bir pres ile oyunu tamamladı ama acaba bu pres Galatasaray maçında da sürer mi ve işe yarar mı bilemiyorum.Ayrıca Edusuz defansın da ,ligin gol kralı Baros ile başa çıkması şimdilik zor gözüküyor.
Son bir paragraf da Türk hakemlerinin penaltı mantığı ile ilgili yazmak istiyorum. Daha önce Baros'un verilmeyen penaltısı(rakibin ayağının en azından onu düşürecek biçimde araya girmesi), bugün Ayhan'ın hakemin önünde rakibini ceza sahasında çekmesi ve durdurması ve dün Fenerbahçeli Guiza'nın ceza sahasında itilmesi ve düşmesi neden ceza sahası dışında faul olabiliyor da ceza sahası içinde faul bile sayılmıyor? Anlayamıyorum. Bu yüzden de ,tv8 kanalında geçmiş senelerde izlediğim bir Brezilya ligi maçında, bir oyuncunun rakip ceza sahasında formasından çekilmesine tereddütsüz penaltı veren o hakemi hep saygıyla anarım.
Sevgiler
Marquinhos
Fenerbahçe ligin 26. haftasındaki Eskişehir maçına Alexsiz yani 10 munarasız yani oyun kurucusuz çıkmıştı.Ayrıca bir diğer oyun kurucusu Emre de cezasını büyük derbiden önce kullanıp bu maça çıkmadı.Yani Fener'in tek şansı bir yolunu bulup kanatlara inmek ve oradan yapacağı ortalarla gole ulaşmaktı.
Fener aslında tam da Sivasspor gibi oynadı bu maçta.Klasik bir 4 4 2 takımı imajı çizdi.Bir de ortadaki iki adam ileriye oynamaktan aciz ve nedense bu takıma bir türlü girebilmiş oyunculardan kurulu olunca Alexsizlik ve Emresizlik iyice su yüzüne çıktı.
Ne yaptı Fener? Bu iki adamıyla ileriye çıkmaya çalıştı , çıkamadı.Pas atıp yuhlanmaktan korkuyorlardı bu yeteneği de az olan oyuncular.Tek ihtimal kanatlardaki Uğur ve Deivid'in, arkalarından Carlos ve Gokhan ile gelecek yardımlarıyla, topu bir şekilde Guiza ve Semih'e ulaştırabilmeleriydi. Sonuçta ilk gol de, Carlos'un hafif yakın mesafeden ortasıyla Deivid'in topa ufak bir hamlesinden geldi.İkinci gol de Eskişehir'in verdiği açıklardan araya atılan bir toptan geldi. O ara pasını verecek ayaklar da çok yetenekli olamadığından bir veya iki pozisyon bulabildi Fener bu yolla.
Sivas ise bu dizilişte oyununu baştan beri passızlık üzerine kurmuş bir takım.Onlarda da Selçuk ve Josico var ve fakat onlar (Bülent Uygun da dahil) bu adamlarla orta sahada çok pas yapıp ileriye gidilemeyeceğinin farkındalar ve oyun stilleri defans ve orta sahadan atılan toplarla forveti beslemek ve onların topu tutmasıyla karşı tarafa yığılmaktan ibaret.
Fener takımı ise 2 3 senedir hatta Daum seneleri de dahil çok pas yapmaya ve rakibi uyutmaya alışmış bir takıp. E alışmamış orta sahada da top durmuyor.Bu yüzden Emre ve Alex olmayınca top bir türlü istenilen yerlerde ve zamanlarda olamadı.Kimbilir belki de şimdi Sivas Alex ve Emre'yi transfer etse ilk haftalarda bocalarlar.Herkes ileriye top atmaya alışmışken Alex ve Emre ile pas alışverişleri kurmak akıllarına gelemeyebilir.
Özetle Fener istediği oyunu oynayamadan biraz da Eskişehir'in pozitif ve asla kapanmayan oyunu sayesinde galibiyeti alabildi. Buradan onları kutlamak istiyorum.Oyunun hiçbir anında oyunu çirkinleştirecek ,soğutacak bir oyun oynamadılar.Hep golü düşündüler ve istediler.Hatta golü bulduktan sonra kapanan takım Fener oldu.Saha kenarında uyudu uyuyacak Aragones bile bunu gördü ve takımına ileri çıkmaları yönünde el hareketleri yapmaya başladı.
Aragones'in yanlışı sezon başından beri aynı aslında.Her takıma eşit davranmak ve aynı kadro yapısı ile sahaya çıkmak.Bugün Alex olsaydı yine tek forvet arkasında Alex ile sahaya çıkacaktı Aragones. Halbuki en azından kendi evinde ligin alt sıralarındaki bir takıma karşı, iki hücumu sevmeyen orta saha oyuncusu ile oyuna başlamak yerine iki forvet ve arkalarında da bir veya iki hücumcu ile oynamak gerekir diye düşünüyorum.Hiç olmazsa skoru bulana kadar bu yapıda oynatılabilir Fenerbahçe.Bunun için ise orta saha ve forvet hattı bu maç için şu şekilde kurulabilirdi:
Skoru yakaladıktan sonra tek forvete inilebilir ve orta saha güçlendirilebilirdi.Ama yaşının verdiği durağanlıkla yeni oluşumlara kapalı gözüküyor Aragones.
Önümüzdeki hafta Türkiye'nin en büyük derbisi bizleri bekliyor.Edu sezonu kapattı ve bu maçta yer almayacak.Emre ve Alex'in ise büyük ihtimalle ilk onbirde olması bekleniyor.Sanırım Aragones bu maça tek forvet çıkacak. Tamam Galatasaray'in da eksikleri çok ama acaba Fener'in orta sahası Galatasaray'ın her zaman ileriyi düşünen ve pres yapan orta sahasıyla baş edebilecek mi? Bu hafta Fenerbahçe de kendinden beklenmeyen bir pres ile oyunu tamamladı ama acaba bu pres Galatasaray maçında da sürer mi ve işe yarar mı bilemiyorum.Ayrıca Edusuz defansın da ,ligin gol kralı Baros ile başa çıkması şimdilik zor gözüküyor.
Son bir paragraf da Türk hakemlerinin penaltı mantığı ile ilgili yazmak istiyorum. Daha önce Baros'un verilmeyen penaltısı(rakibin ayağının en azından onu düşürecek biçimde araya girmesi), bugün Ayhan'ın hakemin önünde rakibini ceza sahasında çekmesi ve durdurması ve dün Fenerbahçeli Guiza'nın ceza sahasında itilmesi ve düşmesi neden ceza sahası dışında faul olabiliyor da ceza sahası içinde faul bile sayılmıyor? Anlayamıyorum. Bu yüzden de ,tv8 kanalında geçmiş senelerde izlediğim bir Brezilya ligi maçında, bir oyuncunun rakip ceza sahasında formasından çekilmesine tereddütsüz penaltı veren o hakemi hep saygıyla anarım.
Sevgiler
Marquinhos
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder