29 Ağustos 2009 Cumartesi

Beşiktaş-Gaziantepspor


178 boyunda, 90 kilo ve sevgilisi master için İngiltere'ye gitmiş, aynı zamanda staj yapan bir blog yazarıyım. Sevgilim gitmiş üzgünüm diyerek bari spora başlayayım dedim, biraz kilo verip kendimi biraz daha rahat hissederim diye. Bu yüzden maçın ilk yarısının 42. dakikasında kapıdan içeri girebildim. Babam " gel gel acayip maç oluyor" dedi. Ben bir şey anlamadan ilk yarı bitti, devre arası, internetten kadrolara falan baktım, biraz maç özeti okudum. İkinci yarı ben de o acayip maçı izlemeye başladım.

Beşiktaş çok arzulu çok istekli, olmaz mı 95 gün sonra taraftarıyla buluşmuş takım. Ama Antep de istekli. Günün garip adamı Tabata Allah'tan kart cezalısı. İkinci yarının ilk 30 dakikası, yani 75. dakikaya kadar olan bölümde Beşiktaş ayağa pas yapıyor, zaman zaman bekleri ile zaman zaman Tello ile orta yapıyor, ama bu ortalara vurabilcek bir forvet sahada yok. İşin kötüsü kulübede de, sadece Nobre var kafa toplarına hakim. Şimdi burada biraz teknik bir detaya girmek niyetindeyim bakalım başarabilcek miyim? ( ah ah alamadık bir NTV ve Lig TV'de olan şu elektronik ekranlardan ).

Sahayı klasik 3'e bölelim. 1. alan Beşiktaş kalesine yakın kısım. 2. alan orta saha ve 3. alan da Antep kalesine yakın olan bölüm. Tello, Nihat ve Holosko mevcut kadro içinde skoru değiştirmesi muhtemel adamlar. Tello taktik icabı zaten 2. bölgede oynuyor maçlarda. Ama bu ikinci bölge zaten mücadelenin en yüksek olduğu yer. Hal böyle olunca , arapasına, şuta, hatta adam eksiltmeye harcayacağı enerjiyi , bu bölgede harcıyor, bir şekilde topla birlikte 3. bölgeye gelmeyi de beceriyor ama bu sefer düzgün orta yapmaya enerjisi kalmıyor doğal olarak. Aynı şeyler Nihat ve Holosko için geçerli. Hele ki Nihat zaten hala bitik fizik olarak, panikten ofsayta düşüyor. Arkadaşım bir bak bakalım sağına soluna kimse var mı seninle birlikte. Ama bunlar hep fiziksizlikten oluyor. (Yahu bu futbolculara bir askerlik yasası çıkartamadılar, bari 1. ligde oynayanlar jubileden sonra gitsin askere) Kendine güvenmeyen Nihat erkenden ileri gitme topa gitme arzusu ile ileri çıkıyor. Asıl dün aklıma Beşiktaş Fenerbahçe maçı, ve Roberto Carlos ile Nihat'ın olası durumu geldi. Biliyorsunuz Carlos ofsaytı bozmayı seviyor, Nihat düşmeyi. Yan hakemlere Allah sabır versin.

Neyse maça dönelim, Beşiktaş oyunu tehlikeli bölgelerde oynamasına rağmen bir türlü kilidi açamıyordu. Çilingirlerden biri Tello kaleye uzak, Yusuf ise sakat. Delgado ise Allaha Şükür derin dondurucuda. Bir de Serdar Özkan var. Mustafa Denizli'nin "Prensi". Serdar Özkan'a bu kadar şansı babası vermez heralde. Gerçi dün gene fena değildi. Ama daha çok yolu var önünde. Şimdi düşünüyorum bu takıma Tabata gelecek , dertler bitecek mi acaba ? Bu sorunun cevabını verebilmek için takımı bir görmek lazım. Tello sola mı geçer, diğer forvet oyuncuları ne yapar bunları görmeden konuşmak zor olur.

Gelelim maçın son 15 dakikasına. Mustafa Denizli ev sahibi takımın hocası olarak Antep'in işini kolaylaştırmak istedi. Gitti Cuciero'ya sordu, "Kimi alayım oyundan" diye. Cuciero ise Ernst dedi. Uğur girdi Ernst çıktı. Bu değişikliğin başka bir açıklaması olamaz bence. Antep ise kontra ataklar ile acayip çıkışlar yaptı. Antep iyi yolda, takım bu hızlı çıkışlar da pas tercihlerini daha doğru yapmayı çözdüğü zaman daha iyi olacak. Ama Beto'ya bir satır yazmak lazım. Beto forvet falan değil bence, maçın tekrarına bakarken ilk yarıda bir gol kaçırmış, benim peder de böyle futbolcu isimlerini hatırlamada zorlanıyor malum yaşlılık. Şey dedi, bak bak bu Beşiktaş'ın aldığı adam atamadı golü. Kendisi bir de eskiden amatörde forvet oynamış 20 senedir beni aydınlatıyor topa nasıl vurulur diye. ( Şaka değil gerçek, Bülent Ünder ile Lise arkadaşı bir babadan bahsediyoruz, hem zaten bütün ülke golcü değil mi). Cidden Beto yazık sana verilen maaşa yazık. Neyse efendim sonunda bildiğiniz üzere maç 0 0 bitti. Lige şimdi ara verilecek. Mustafa Hoca bir şeyler yapacaktır eminim. Aradan sonra ise süper maç var. Galatasaray Beşiktaş. Kurt hoca Denizli bakalım ne yapacak?


Son paragrafı Beşiktaş taraftarına ayıralım. Şimdi buradan bir şey diyeceğim yanlış anlaşılacak ama söyleyeceğim gene de. Babam Galatasaraylı olmasaydı, ben kesin Beşiktaşlı olurdum. Bilemedin Bursasporlu falan. Böyle güzel taraftar, böyle anında reaksiyon veren bir taraftar nasip olmaz herkese. Onları anlatmaya gerek yok, ama dün Mustafa Denizli'ye ilk kez ufak bir uyarı verdiler. Hoca umarım mesajı almıştır. Sevgiler Saygılar.

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder