1 Kasım 2009 Pazar

Kısır Futbol



4 canlı yayın maçı vardı bu haftasonu, Turkcell Süper Lig'de. Antalyaspor - Bursaspor, Beşiktaş - Ankaragücü, Galatasaray - Sivasspor ve Kayserispor - Fenerbahçe. Zaten derbiden beri düşünüyorum sürekli, biz futbolu niye seviyoruz, ya da seviyormuyuz diye. Kendimce cevaplar buluyordum, kendimle tartışıyordum. Şimdi biraz sizinle de paylaşmak istiyorum kafamdan geçenleri. 4 maçı da izledim. Bursaspor maçının bir kısmı yağmur yüzünden gümbürtüye gitti, fakat diğer maçları 90 dakika izledim. Niçin izledim, deli olduğum için sanırım. Bir insanı sandalyeye bağlasan ve 4 maçı ard arda izlettirsen, adam sandalyeye bağlandığı için değil, bu iğrenç maçları izlettiğimiz için bizi mahkemeye verir. Peki niçin izledim?

Çünkü futbolu oyun olduğu için seviyorum, Şampiyonlar Ligi havası için, İnönü'ye gitmeyi seviyorum. Frank Rijkaard'ın ne zaman Total Futbol oynatmayı başarabileceğini düşünmeyi seviyorum, Semih'in ceza sahası içinde yaptığı koşuları izlemeyi seviyorum, Bursa'da Ertuğrul Sağlam mucizesini görmeyi seviyorum. Kazanmak ve kaybetmek , göreceli kavramlar. 3 puan mutlak gerçekliği altında, sahalarda güzel futbol giderek azalıyor. 3 büyüklere bakın bu hafta. Beşiktaş rezil oynuyor, maçtan sonra Ernst'e teşekkür ediyoruz çok mücadele etti diye. Galatasaray 10 dakika oynuyor, gerisi bence sıkıcı ötesi, ortasahaya teşekkür ediyoruz. Daum iğrenç ötesi çağdışı futbol oynatıyor. Dakika 87'de Önder çıkıp Deniz giriyor, Özer ise kulübede, maçtan sonra utanmadan Daum 2 puan kaybetmedik diyor, 1 puan kazandık. Sonra benim ülkemin güzel yorumcuları çıkıp " Bu bir puanın kıymeti ve önemi sezon sonu anlaşılacak, lig uzun maraton" diyor. Hatta çok güvendiğim birisi çıkıyor diyor ki "Daum'un oynattığı oyunu beğenmeye biliriz, ama istediğini yaptırdığı için saygı duymamız lazım".

Biz (ben dahil bir biz bu) tam olarak hiç bir zaman spor kültürüyle yoğrulmuş spor severler olamadık. Eh futbol sever olduk. Meydamız, insanımız, hepimiz futbolsever olduk. Ama sanırım son 9 10 senedir, hepimiz "Skorsever" olduk. Yorumcumuz, teknik adamımız, futbolcumuz, taraftar skora göre yorum yaptık, yapıyoruz. Çünkü hepimizi skoru, futboldan daha çok seviyoruz. Çünkü biz netice peşinde koşarken, güzeller güzeli "Hatice"yi sıklıkla unutuyoruz.

4 maçta atılan toplam gol 7, hadi golü geçtim, insan gibi futbolun oynandığı dakika 360 dakikada sanırım 20'dir, çok ısrar ederseniz 25 derim. Bu yüzden izlediğim 4 maç ile ilgili alışılmış yazılarımı yazmak içimden gelmedi. Kusura bakmayın, teveccüde bulunup bizi okuyanlardan özür dilerim.

Skor önemli, 3 puan önemli, şampiyonluk alınan kupa önemli. Takım kötü gider, alınacak bir 3 puana ihtiyaç vardır, önemli olan puanı almaktır, puanın nasıl alındığı değil. Eleme maçıdır, iyi futbol beklenmez. 1 puan yeter, güzel futbol beklenmez. Hazırlık maçıdır, güzel futbol beklenmez. Eyyy güzel futbolun ruhu geldiysen 3 kere tıklat !!!

Gidişimiz gidiş değil. Dünyanın en korkak adamı Daum'u aldığı 3 puanlardan dolayı översek, Galatasaray'ın oynadığı 10 dakikalık futbolu alkışlarsak ya da Beşiktaş'ın 4 maç üst üste bu oyuna rağmen kazanmasını bir şey zannedersek, 2012, 2014, 2016.......... hepsi bir hikaye olur.

Ne olur çıkıp kimse Yunanistan'ın kazandığı kupayı örnek gösterip, çok zekice bütün tezimi çürüttüğünü düşünmesin. Sevmiyorum kardeşim rezil futbol ile alınan 3 puan'ı. Çıkın sahaya
eğlenin, eğlendirin. Ne olur bu hafta gibi kabus ötesi bir hafta daha bize nasip etme yarabbim, amin.
Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder