24 Temmuz 2009 Cuma

Galatasaray Tobol




Galatasaray Tobol'la oynadığı 2. gayet resmi hazırlık maçında seyircisine kavuştu. Sadece takım değil, yeni hocamız Frank Rijkaard da taraftarla buluştu. Taraftar sevgilisini çok özlemiş aşık gibiydi, çoşkulu, tutkulu; takım ise ilk yarıda kendini biraz naza çekti. Sanki annesi "göster ama elletme " demişti. Annesinin sözünü dinlemeyen Mustafa Sarp attı ilk golü, golden sonra takım biraz geriye yaslandı, bunda Tromso faciasının bilinçaltı vardı bence. Kazaklar zaman zaman zorladı bizi, ama bunda Kazakların inadına disiplinli oyununun etkisi kadar, bizim geri 4'lünün savruk halinin de bir etkisi vardı. Son dakikalarda Servet bir gol daha atarak maçı bitirdi. Genel olarak böyle özetlenebilir maç. Biraz yakından bakmak gerekirse durum şöyleydi.

1-) Defans hattı çok açık verdi, böyle bir takıma bu kadar pozisyon verilmemesi gerekirdi. Zan Servet ikilisi ile sezon bitmez gibi geliyor bana. Gökhan sakar bir oyuncu. Maçın 7. dakikasında mesela üzerinde baskı yokken ,kendisine gelen bir geri pası kaçırdı. Allahtan Servet var, hem Gökhan'ın hem de Sabri'nin açıklarını kapatıyor. Sabri geri gelmeyi sıklıkla ihmal etti gene. Bir de şöyle bir özelliği var ki, sağ açık oynayan oyuncu Sabri'nin çömezi ise, Sabri o çömeziyle paslaşma zahmetine girmiyor. Artık böyle haber değeri taşımayan klasik kötü oyunlarında Sabri'yi eleştirmeyeceğim. Sadece sağ bek sorunu deyip geçeceğim!

2-) Orta alanda pas trafiği hala mahalle arası hız limitini geçmeden devam ediyor. Eh yıllardır yavaş, sakin ve topu ezerek oynama alışkanlığı sadece Galatasaray'da değil, bütün takımlarda var. 4 senelik Fatih Terim zamanında ne güzel aşmıştık bunları. Ama sonra gerisin geri gittik. Arda bence yavaş yavaş yerine alışıyor. Ayrıca ilerleyen günlerde şunu da görebiliriz ki, zaman zaman Kewell ve Arda gene mevki değiştirebilirler. Kewell yorulduğu vakit göbeğe gelip dinlenebilir. Kewell demişken, oyuna girdikten sonra renk geldi resmen. İşte futbolcu olmak böyle bir şey. Arda ile birlikte izlemesi zevk veren futbolculardan birisi.

3-) İleri üçlü ilk yarı Serdar Yaser ve Baros'dan kuruluydu. Baros'un 4 5 haftaya ihtiyacı var. Serdar ise günün süpriziydi kimilerine göre. Yazılarımızı takip edenler Serdar için görüşlerimizi biliyor. Diğer bütün gençlerin gönderilip, Serdar'ın A takımda kalmasının en büyük sebebi, kendi kapasitesinin farkında olması. Fiziği yetersiz , ikili mücadeleden kaçınıyor, nerede çalım atacağını, nerede duracağını kestirebiliyor. Ortaları isabetli. Dün de 2 orta yaptı, bir tanesi gol olsa yerlere göklere sığdırılamayacaktı. Bence iyi oldu, medyamız zaten bayılıyor insanları star yapmaya. Serdar ilk maçtan star olmadı ,güzel oldu. Yaser ise ilk maça göre daha yapıcıydı. Bence Yaser'i çok insafsızca eleştirmemek lazım. Nasil ki Henry Barcelona'da açık oynuyorsa, Rijkaard burda Yaser'i öyle oynatmaya çalışıyor. İki isim arasında tek fark yetenek değil, bir de Herny Juventus yıllarında açık gibi oynuyordu. Yaser'in ise yerini yadırgaması çok normal.

4-) 2 maçta 3 tane duran toptan gol bulduk. Bence bu büyük bir atılım, çünkü yıllardır bu takımda duran top sorunu var. Ayrıca bir diğer hoşluk olarak Lindertoh oynadı ve sakatlanmadan maçı bitirdi. Sözleşmesinin son senesinde, bakalım futbola geri dönüp, hem kendine hem de Galatasaray'a faydası olacak mı?

5-)Zaman ve sabır lazım. Böyle ufak maçlarda sorun yaşamamanın tek güzel yanı bu. Şu anda Galatasaray'da bir "gökdelen inşa ediliyor". Dünyada önce 3 5 2 den 4 4 2 ye geçiş trendi oldu, şimdi 4 4 2 den 4 3 3'e bir geçiş trendi var. Geçmişten bakıp geleceği tahmin etmeye çalışmak gerekirse 4 3 3 en az bir 10 12 sene devam eder. 10 senelik bir sistemin oturmasını 5 6 haftada bekleyen insanın aklından şüphe ederim ben. Hele ki o sistem bizim futbol karakterimize tamamiyle tersse. İleri çıkan bekler, hızlı paslar, bir anda kanat değiştirmeler, sabırlı paslar vs. Ayrıca Frank Rijkaard paf takımını da 4 3 3 oynamasını istemiş ki, kendisini ayakta alkışlamak istiyorum.

Not: Defansın ortasına bir Popescu şart, ortasahaya ise pas trafiğini hızlandırıcı bir oyuncu gelirse, sistemin oturması biraz hızlanır. Gelmez ise ölümcül bir eksik olmaz. Bu sezon umarım Şampiyonlar Ligi'ne kalacak bir sonuç elde edebiliriz, şampiyonluk şart değil. Bir de dün etrafta dolanan bir Kalli vardı. Alt yapı falan diyorlar, korkuyorum dostlar. Nedir bu Adnan Polat'ın alman severliği, Enver Paşa'nın soyundan mı geliyor acaba kendisi ?

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder