3 Ağustos 2009 Pazartesi

Süper Kupa'da Beşiktaş

Barış Kupasın'da iki maç izlemiştim Beşiktaş'ı, dünkü maçı sabırsızlıkta beklemiştim. Ferrari, genç oyuncular , Nihat , Fink gibi yeni transferlerle şampiyon kadroyu güçlendirdi Beşiktaş. Geçen sezon biterken Beşiktaş'ın özellikle şampiyonlar ligi için takımı biraz sertleştirmesi gerektiğini söylüyordum. Bütün bunları düşünerek geçtim televizyonun başına. İlk yarı ve ikinci yarı olarak iki farklı Beşiktaş vardı sahada. Bunda iki önemli etken, Yusuf ve kondisyon. Yusuflu Beşiktaş ile Yusuf'suz Beşiktaş arasında 10.5 numara fark. Sezon başı olması itibariyle kondisyon fazla dert değil, ama pas trafiğini yönetecek bir oyuncu eksikliği sezinleniyor. Neyse gene klasikleşen mevki ve oyuncu incelemesine geçelim.


Rüştü: Onun için fazla birşey söylemeye gerek yok, her zamanki Rüştü. İlk yarıda bir ara ceza sahası dışında sağ bek olmaya özendi, Guiza yerine Alex olsaydı gol olması içten değildi. Gene de hem şampiyonlar ligi hem de lig için büyük avantaj.


Erhan: Genç oyuncunun özgüveni çok yüksek. Hem tecrübe hem de maç eksiği var. Zaman zaman geri dönüşlerde pozisyon hatası yaptı ve Dos Santos ve Vederson'un müdafanın arkasına sarkmasına sebep oldu. Şampiyonlar Ligi için olmaz sanırım, hatta İbrahim Toraman iyileştiği zaman Rıdvan ve Toraman'dan formayı biraz zor görür.


Sivok: Dün penaltı dışında hatasız oynadı. Ferrari ile birbirlerini yavaş yavaş tanımaya başlamışlar. Zaten kadroda 3 stoper (Erhan da zaman zaman oynayabiliyormuş stoper 4 olur ozaman) olduğu için kötü oynamak gibi bir lüksü yok.


Ferrari: Hali hazırda İtalyan olmasının kredisini kullanıyor bence. İyi oyuncu olduğunu biliyoruz , ama bunu görmeye ihtiyacımız var. Gerçi Barış Kupası'ndaki performansından daha iyi bir oyun sergiledi dün.


İsmail: Verilen para ne kadar çok olsa da, Beşiktaş'ta 10 sene oynayabilecek bir oyuncu olduğu düşünülürse, kabul edilebilir.



Fink: Geçen sene Ersnt'in Beşiktaş'a yaptığı katkıdan esinlenilerek yapılan bir transfer. Cisse'den daha sert ama daha az teknik. Ya takıma alışamadığı için ya da oyun tarzı bu olduğu için fazla ileri çıkmıyor. 4lü savunmanın önünde bir duvar vazifesi görüyor.



Ernst: Geçen seneki Cisse Ersnt ikilisi gitti, yerine Fink Ernst geldi. İyi mi olmuş ,kötü mü tam anlayamadım. Fink'in gelişi ile 20 25 metre daha ileri çıkmaya başlamış Ernst. Ama çok teknik olmadığı için takım üretkenliğine fazla katkısı olamıyor. Ama eğer ileri çıkışlarına devam ederse 6 7 hafta sonra hücüm tarafını biraz daha geliştirebilir.



Tello: Genelde sezonda geç form tutan bir oyuncu. Dün sahada çok etkili değildi, ama özellike 4 5 tek pas ile takımını pozisyona soktu. Takım içindeki maddi dengesizlikten azıcık suratı asılmış gibi. Ama Delgado futbolcu olmadığı için Tello'nun ağırlığını koyması lazım.



Yusuf: Yusuf'u izledikçe kendini harcadığı yıllar ve bizi ondan mahrum bıraktığı için kızıyorum ona. İlk yarıda Yusuflu Beşiktaş en azından pozisyona girebiliyordu. Geçen sene kaldığı yerden devam edecek. Belki ilerlemiş yaşı ve bundan dolayı performansını sezon geneline yayması için onun 90 dakika izleyemeyeceğiz çoğu maç ama izlediğimiz dakikalarda dolu dolu bir futbol resitali yaşatacak bize.



Bobo: Kızım olsa vermem kendisine. Brezilyalı Hakan Şükür. Bu kadar alıngan, bu kadar küsen bir oyuncu olmaz olsun. Sezon başı satıldı, satılamadı derken, dün yüzü asık mutsuz bir Bobo vardı sahada. Kafasını toplayıp bir an önce futbola dönmesi lazım. Ayrıca bu takımda kim sol açık oynamaz derseniz, ben Bobo derim. Hem Bobo'ya yazık hem Beşiktaş'a.



Nobre: Dün fazla gol pozisyonuna giremedi, ama özellikle ilk 20 25 dakika Fener müdafasını yıprattı. Türk ve golcü olduğu için kadroda sıklıkla yer bulacağını düşünüyorum. 3 4 hafta sonra özlenilen Nobre olabilir.



Nihat: Nihat'ın en az 8 haftaya ihtiyacı var bence tam kondisyonlu oynayabilmesi için. Ayrıca biraz egosundan sıyrılması lazım. Dün çektiği şut gibi ,uzun mesafeli denemeleri sezon içinde devam ettirirse biraz tatsız kaçar. Ama Nihat bu takımın ruhu olabilcek 2 3 futbolcusundan biri. Umarım eski günlerine çabuk döner ve bize o güzel futbolunu izletir.



Holosko: Dün aradığı geniş alanları bulamadı. Belki maç 0 0 iken oyuna girse daha etkili olabilirdi, ama Fenerbahçe golü bulduktan sonra oyuna girince, geriye yaslanmış müdafa arasında eridi gitti.



Rıdvan: O da İsmail gibi Beşiktaş'a uzun yıllar hizmet edebilecek kapasitede bir oyuncu. Sezon başı U 19 milli takımında olduğu içim takım ile fazla çalışamadı. Bu açığını en kısa sürede kapatıp, formayı Erhan'dan alır gibi geliyor bana.



Genel olarak, 2 yarıdaki Beşiktaş'ı eleştirmemek lazım. Beşiktaş'ın ucuz maliyetli ve yedek kalmayı dert etmeyecek yerli bir stopere (Emre Aşık tadında) ve Yusuf'un eksikliğini hissettirmeyecek bir oyuncuya ihtiyacı var. Mustafa Denizli 4 3 3 oynatıyor takıma, ama bu takım aslında çok güzel 4 4 2 oynar. Böylece Bobo kanatta harcanmaz, Tello atağa daha rahat çıkabilir. Böyle hucum bekleri olan bir takım çok güzel kanat organizasyonları yapabilir. Ayrıca Beşiktaş'ın ileri uç oyuncuları genelde benzer yapıda. Batuhan bu benzerliğin dışında bir oyuncuydu ama Mustafa Hoca'ya fazla sallayınca soluğu Antep'te aldı. Umarım akıllanır ve bir an önce Beşiktaş formasına kavuşur.



Not: Biraz geç oldu kusura bakmayın.

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder