Kafam dağınık bir halde izledim maçı. İzlerken ise garip şeyler düşündüm. Golcü melekesi nasıl ne niçin geriler gibi şeylere takıldım. Hollanda Ligi kolay gol atılan bir ligdir bunun bende farkındayım. Romario, Nistelrooy gibi her yerde gol atan abilerde geçmiştir o ligden, birde o ligde attığı gollere ulaşamayan golcüler geçmiştir. Kuyf'in başına gelende buna benzer bir durumdur. Van Persie ise daha beter haldedir. Zaten gol melekeleri kısıtlı olan Persie, yaşadığı sakatlıkla birlikte iyice unutmuş golcülüğü üzüldüm. Hollanda'nın bugün sahada bir Semih Şentürk'ü olsaydı mesela, ceza sahası içinde daha keyifli işler yaparlardı.
Futbolu bilen abilerin en güzel kaybeden dediği Hollanda, bugün kazandı ama güzel futbol adına kısır bir oyunla. Robben'in eksikliğine Van der Vaart'ın sorumsuzluğu eklenince kekremsi bir tat verdi sadece Hollanda. Eljoro Elia, oyuna girince yaptığı güzel hareketlerle ağzımıza bal çaldı. Umarım bundan sonraki maçlarda daha fazla dakika alır. Ayrıca Van Persie ve Kuyt birlikte kabir azabı oluyor.
İzlediğim diğer maç ise İtalya - Paraguay'dı. Paraguay'ı 1998'den beri severek izliyorum. Bu sevgimin ise öyle çok süper nedenleri yok. José Luis Félix Chilavert ve Fransa ile oynadıkları
1. tur maçını hatırlıyorum. Şimdi İrlanda maçı yüzünden koparılan kıyametin bir benzerini hak eden maçtı. Net penaltısı verilmemişti Paraguay'ın. İşte böyle garip ve bilimsellikten uzak sebeplerden dolayı yakın duruyorum Paraguay'a. Oscar Cardozo sağlam olsaydı, daha farklı olabilirdi maç. Dangalak iddaa yorumcuları, bazen öyle aptalca konuşuyorlar ki, onları dinleyipte para yatıran güzelim halkıma üzülüyorum.
Son olarak, hepimize ".... zaten turnuva takımı" cümlesini duymadan yaşayacağımız günler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder