15 Haziran 2010 Salı

Tek Büyük Olmak



Takımım olan Galatasaray'ı çok seviyorum. Hastalıklı olmaması için uğraştığım bir aşk bu. Elimden geldiğince hatalarını, günahlarını görüyorum. Tribünde bir adam yediği dayaktan kaçarken, kendisi atladı düştü demiyorum. Kendim takımımı bu kadar sevdiğim için, Fenerbahçe dahil hiçbir takımdan nefret etmiyorum. Zaman zaman yapılani yahut Galatasaraylı olduğum için bana yapılıyormuş gibi gelen şeylere isyan ediyorum, kızıyorum ama rakiplerin hiç birinden nefret etmiyorum. Sonuçta düşünün ki, hepimizin bir sevgilisi var. Günlük hayatta gidip bir arkadaşımızın sevgilisine, "Senin bu manita da biraz yollu" demiyorsak, elimden geldiğince diğer takımlara da saygılı durmak gibi bir amacım var.

Bu yukarıda ki fotoğraf, Fenerbahçe Dergisi'nin fotoğrafı. Tek büyük Fenerbahçe söylemi var üzerinden. Aziz Yıldırım'ın basın toplantısında da beni tek rahatsız eden şey bu söylem olmuştu. Bir taraftar, bir başkan yahut birisi "En Büyük" bizim takım dese, gülerim geçeri. Durumun daha vahimi, tek büyük olduklarını iddaa edenlerin olması. Bakış açısı rahatsızlık verici. Tıpkı Adnan Polat'ın Galatasaray'ı öveyim derken, diğer takımları ufalttığı zamanlardaki gibi.

Futbolumuz kendi içinde kısır döngüsel dinamiklere sahip. O yüzden 2 Avrupa Kupası, bir kaç çeyrek finalden başka bir başarımız yok takımlar bazında. Ve buyüzden çoğumuz Avrupa Liglerini takip ediyoruz. Kendimize oradan da bir sevgili buluyoruz. Ben gerçekten çok yorulduğumu hissediyorum. Transfer inatlaşmalarından, tek büyük olma çabalarından, rakipleri küçük görmekten ve günlük başarılar için vizyonsuz ve temelsiz hareketlerden.

Futbolu yöneten (yönetemeyen) bütün bu mahluklar bu ülkede güzel oyunun içine etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunu bir tek biz taraftarlar engelleriz gibi geliyor bazen. Belki birgün bu ülkede de Fc United benzeri bir takım olur. Seve seve onu destekler bütün pislikten uzak dururum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder