Bu aralar, anlatmakta zorlandığım yeni önermeler peşindeyim. Bunun marjinal olma kaygısı olmadığını anladığınızı umuyorum. Sonuçta bir senelik bir geçmişimiz var. Bunlar sadece futbola kafa patlatmaya çalışan bir insanın iddiasız fikirleri. Konumuz gene Dünya Kupası. Güzel insan olan bazı spor yazarları, Dünya Kupası'nı "Futbolseverin Ramazanı, Futbolun Bayramı" gibi benzetmelerle anlatıyor. Bu güzellemelere katılıyorum. Sonuçta ülke fikrine çok sıcak bakan bir insan değilim, ama Dünya Kupası'nda da takımlar ve devletleri birbirinden ayıran bir tarafım var. Amerika emperyalist, İngiltere eksi sömüre kralı gibi düşünceleri oyunun güzelliğini alıp götürüyor kafamdan. Bence çok klişe olacak ama büyük bir film festivaline benzetiyorum turnuvayı zaman zaman.
Bazı takımlar, iddialı yönetmenler gibi. İngiltere, İspanya, Almanya, Fransa, Brezilya, Arjantin, Hollanda ve İtalya ödül peşinde koşanlar. Bu isimlerden bir tanesi kötü bir film izletirse bize, ona kızma hakkımız var bence. Onların önemli olan katılmaktı deme hakları yok bize, çünkü biz çok acımasız bir jüriyiz. Hepimiz güzel futbol bekleyen vahşileriz. Geri kalan ekipler de 2'ye ayrılıyor sanırım. Portekiz, Fildişi, bu turnuva için Sırbistan ve Uruguay en azından bir çeyrek final gör be arkadaş dediğimiz ekipler. Ama diğerleri, bağımsız sinema sanki. Bize izlettikleri filmleri sevmek, beğenmek yahut izlemek zorunda değiliz. Sonuçta kimse 64 maçın hepsini izlemezsen, seni haraca bağlarız demiyor. Ama bu takımlar için "…..'nın Dünya Kupası'nda yeri yok demek" zekasızlık ve daha kötüsü Dünya Kupası'nı anlayamamaktır.
Bazı takımlar için önemli olan katılmaktır. Bizim ülkemizin zekası ve kültürü gelişmemiş bazı futbol ulemaları çıkıp böyle ahkamlar kesiyor. Çünkü onlar ne futbolu gerçekten seviyor, ne bu oyunu anlayabiliyor. Onlar sadece bildikleri kadarını konuşabiliyor. Güzel bir maçı yorumlamak, tanıdığın futbolcular değerlendirmek 21. yy'da çocuk oyuncağı. Ama 23 kişilik kadrodan 2-3 ismi zor sayabildiği takımları bilmedikleri için sevmiyorlar.
Dünya Kupası güzeldir. Ceyazir, Kuzey Kore ve diğer bağımsız sinemacıların da bu güzellikte payı büyüktür. Unutmamak gerek.
Çok güzel demişsin, bende Dünya Kupasını sizinle aynı gözde izliyorum, hepsi bir renk karnaval gibi, Sırbistan lı Milosevici, İspanyolların bir zamanlar Mayaların kökünü kazımasını vs. vs. hepsini unutuyorum, çünkü orda devlet yok, amaç kaynaşma zaten devletleri unutup insan oldğumuzu hatırlıyoruz, ne güzel Afrikalıları hayranlıkla izliyoruz. Mesela Afrika nın her tarafını çöl olmadığını bilsekte, görmek başkaymış, yine Afrika nın herkaresinde yılın her emvsimi kavurucu sıcaklar olduğunu zanneden ben, yaz günü buralar bile yanarken oradaki sonbahar havasını görüpte şaşıran yine ben, ama yanlız değlim biliyorum, sadece herkes sizin gibi yazıp dile getiremiyor, içimizde yaşıyoruz o kadar. Saygılar
YanıtlaSil