15 Ağustos 2009 Cumartesi

Blackburn-Manchester City


Asıl amaçım Ancelotti'li Chelsea'yi izlemekti Hull karşısında. İnternet'ten buldum bir iki link, ama sürekli takıla takıla sinir bozukluğu yarattı. 90 dakika'nın 30 35 dakikasını ancak izleyebildim. Çok sağlıklı yorumlar yapamayacağım, ama Hull gayet dirençli takım. Chelsea ise kaliteli takım, ama teknik ayakları eksik gibi hala. Robben gitti gideli sahada fantastik işler yapan adamları yok ortasaha da. Drogba ise tek maçına aldı maçı. Özellikle attığı freekick golü Marquinhos'un tatilden gelişiyle Şapka Çıkartacaksınız köşemizde görürsünüz. Gelelim günün amortisi olan maça. Amorti derken, Chelsea maçının aksine akıçılık olarak sorunsuz bir link ve yayınla izledim maçı, ama her güzel şeyin bir bedeli olduğu gibi bu maçın bedelide "Çinli" spikerlerdi. Güzel Çin halkını tenzih ederim, ama ızdırap gibi dilleri var. Büyük ihtimalle onlarda Türkçe konuşan bir spiker ile maçı izleseler, onlara ızdırap gibi gelir. City'i takım olarak oldum olası sevemedim, ama bu sene yaptıkları transferleri ile ve saygı duyulası hocaları Mark Hughes ile takip edilesi bir takım oluyor. Maç Boby Robson için saygı duruşu ile başladı. Maça golle başladı City ve yeni transfer Adebayor ilk golü attı. Gelen golün ardından takımlar daha sakin bir 10 dakika geçirdiler. Golün şokunu üzerinden atan Blackburn saldırmaya başladı. Zaman zaman ortasaha da oyunun üstünlüğünü ele geçirdiler. Bir başka transfer Kolo Toure ise ,özellikle ilk yarıda biraz heyanclıydı bu yüzden bir kaç pas tercihi yanlışı ile Blackburn'un pozisyona girmesine sebep oldu. Dunne ise gene takımın en sağlam oyuncusuydu. İki takım ama özellike City ortasahayı çok hızlı geçti maç boyu. City klasik 4 4 2 yerine 4 2 2 2 gibi oynadı. Robinho ve Wrigt-Phillips kanatlar forvete yakın oynadılar. İlk golüde hazırlayan Phillips ilk yarıda çok etkliydi. Forvette işler güzel giderken, Ortasaha'nın göbeğinde Barry ve İreland çok yanlız kalıyor ve Barry sıklıkla defansın tam önüne kadar gelmek zorunda kalıyordu.

Takımın ortasahsı böyle geri çekildikçe Blackburn sağlı sollu ataklar ile bunaltmaya başladı. Hatta ilk yarının 25 ile 40 ikinci yarının ise 45 ile 65 dakkaları arası maç Blackburn-Given maçına döndü. Biraz beceriksizlik, birazda şansızlık ile aradığı golü bulamadı Blackburn. 65'ten sonra ise kontra ataklar ile etkili olan bir City izledim. Robinho oyundan çıkana kadar giydiği 10 numaranın hakkını verdi. Çok ufak tefek görüntüsüne rağmen , hem mücadeleci hem de teknik bir ayak. Ayrıca oyuna yeni transferlerden Tevez girdi. Tevez ilk yarıda yedek olmaktan memnun gözükmüyordu, kamera onu gösterdiği dakikalarda. Maçın kapanışını ise Ireland şık bir şekilde yaptı. Kaleciyi önce yatırdı, sonra kaldırdı, sonra topu köşeye bıraktı. Maç sonu ise Mark Hughes Blackburn hocası Sam Alliyerdce'nin elini sıkmak için yaklaşırken ayağı kayıp düştü. Bir anda panik ortamı oldu ama gülerek kaltı yerden Hughes. City bu sene Şampiyonlar Ligi vizesini almak istiyor. İşler hiç kolay değil, özellike ortasaha ve defans bireysel olarak teknik isimlerden oluşsada, takım müdafasında eksikleri var. Tabi ilk hafta eleştirilerde bir sınır olması lazım. Ayrıca , iki takımın kondisyon problemi yaşamadan 90 dakika hızlı bir oyun oynaması, akıllara bizim takımlar neden 5 6 hafta sonra açılıyor sorusunu getirmedi değil.





Ireland golü attığı pozisyonda kalecyi ,yatırdıktan sonra kaldırıyor, az sonrada topu köşeye bırakacak.

Maradona

Not: Fotoğraflar maç anında "Screen Shot" olarak alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder