30 Kasım 2009 Pazartesi

Futbol Şölenim

Yorucu vize haftaları geride kaldı, bayram başladı. 4 gün dinlencenin 4 gününde de futbol izledim, Fm oynadım iddaada yüzümü güldüren ama kahkaha attırmayan bir mebla kazandım, kısacası kendime bir futbol şöleni organize ettim. Bu şölende bana eşlik eden pek muhterem babam , diet kolam , kızarmış patateslerim ve evde günde 10 saat futbol izlenmesinden kafayı yiyen zavallı annem ve en önemlisi güzelim maçların içine etmek için sık sık gelen ziyaretçilere teşekkürü bir borç bilirim. Eve gelen bayram misafirlerinden özür dilerim ama 10 gün kendini hayatın dışına atmış bir adamdan sizi görünce maç bırakıp , sizinle ilgilenmesini beklemeyin lütfen. Neyse efendim bu kısa maratonda neler yaşadım biraz onlardan bahsedeyim size.

Galatasaray ile üzüldüm. maçı yazdığım için geçiyorum bunu. Cumartesi Portsmouth ManU maçı ile başladım. Giggs ne büyük bir insan yarabbim. Kaç yaşına geldi, inatla oynuyor ve inatla futbol dersi veriyor bize. Hala hızlı, hala attığı paslar akıl dolu. ManU sezon başından beri ideal defans 4'lüsü ile neredeyse 1 ya da 2 maça çıktı sadece ve bu demektir ki ManU'nun ideal bir geri 4'lüsü değil ideal bir geri 8'lisi var , darısı bizim defansların da başına . Portsmouth'da ise Avram Grant'ın ilk maçıydı, bence o da bu takımı toparlayamaz. Zaten kendisinden gerek görünüş olarak hazzetmiyorum , gerekse Chelsea zamanından kalma bir uyuzluğum var kendisine. Zaman zaman bana leşçi bir akbabayı andırıyor.

Akşam ise Yılmaz Vural şov izledim. Kasımpaşa'nın başına geçtiğinde Marquinhos ile birlikte çocuklar gibi sevindik. Ondan başkası bu lejyonu bir takım haline getiremezdi. Sırf Fenerbahçe maçı için demiyorum bunu, Kasımpaşa Lig'in en sağlam tek pas oynayan takımı. Murat Erdoğan futbolunun 3. baharını yaşıyor, zaman zaman top sürme süresini uzatıp manasız zorlamalar yapıyor ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Maçtan sonra da güzel konuştu Yılmaz Hoca. Bu takım bu oyun ile kümede kalır bence. Hatta Sivas ve Denizli varken, düşme korkusunu hissetmez bile önümüzdeki haftalarda. Fenerbahçe'de ise sıkıntı büyük. Aslında yazmak istiyorum, ama "Hadi oradan pis Galatasaraylı" tadında tepkiler ile uğraşmak istemiyorum. Hoş bizim blogu takip edenler tepki vermiyorlar hiç sağolsunlar :)

Pazar günü ise hem iddaa için laptoptan maçları takip ettim, hem de verilen maçları "mix"leyerek izledim. Merseyside derbisi vardı. Maçı Liverpool kazandı ama haketti mi bilemiyorum. Rafa , daha ne kadar Riera'yı yedek tutacak, hadi onu geçtim takımın dikine gidebilen sayılı isimlerinden Benayoun neden sürekli senin yanında be adam? Bu kadar çok seviyorsan verirsin bonservisini , alırsın adamı hayat arkadaşın yaparsın, can yoldaşın yaparsın. Everton'da ise bence futbol dünyasının en yalan forvetlerinden birisi Jo var. Ya o kabarık saçlardan beyne hava gitmiyor, ya adamda tespit edilememiş bir zeka geriliği falan var. Bu kadar kötü oynanmaz be arkadaşım. Ne pozisyonlarda ofsayt mısın ona bakıyorsun, ne adam gibi koşular yapıyorsun. Bir de benim iki adamım var Everton'da Fellaini ile Pienaar. Maç boyu didindiler uğraştılar ama top onları sevmedi bence. Maçın hakkı beraberlikti ama futbolun adaleti olmuyor.

Bu maçla mixlediğim maç ise Trabzonspor - Es Es maçıydı. Trabzonspor Serkan Balcı'nın muhteşem oyunuyla maçı kazandı. Böyle bir cümle yazcağım hiç aklıma gelmezdi, Serkan'ın da aklına sanırım aynı maçta hem mükemmel bir orta , hem de mükemmel bir gol atacağı aklına gelmezdi. Trabzonspor eksikti, garibim Es Es onlardan eksikti. Ümit Karan, Bülentler, Doğan, Mehmet Yılmaz gibi 5 as oyuncusu yoktu. Trabzonspor'da en azından bir süre sular durulur. Şenol Güneş ile maceralarını merak ediyorum. Bakalım bu sefer kaç hafta sabredecekler?

Bir diğer futbol bienali ise Arsenal - Chelsea maçındaydı. Allahım Drogbaaaaaaaaaaaa diye bağırmak istiyorum. Bu arada Ancellotti ekolu oluşuyor bence. Adama 4 sağlam savunma oyuncusu, mücadele eden bir ortasaha ve forvet verince neler yaptığı ortada. En azından geçen seneki Scolari zamanıyla mukayese kabul etmez bugünkü oyun. Adamlar sistemi otamatiğe bağlamışlar gidiyorlar.

Son iki maçım da Barcelona - Real ve Sivas - Beşiktaş maçlarıydı. Valla Barca - Real maçının sırf ikinci yarısının 45 ila 65 arasını izledim. Zaten bütün bloglarda mükemmel bir şekilde işlediler maçı, onlar sayesinde tümünü izlemiş gibi oldum. Sivas maçında ise Beşiktaş için sevindim. Bir Galatasaraylı olarak nereden geliyor bu sempati anlamıyorum. Aynı sempati gerçi , Bursa'ya da var Es Es'ede var. Hatta Tolunay Kafkas ve Hurma'ya rağmen sanırım bir de Kayseri'ye olacak.

Son olarak 90 artılarda Bayern'in 3. golünü atıp 1'e 32 veren kuponumu tutturan Mario Gomez'e buradan teşekkürü borç bilirim. Eh işte böyle efendim ruhumu futbola boğdum, bunun yanı sıra sadece 10 dakika spor programı izleyerek zaten aklımı da korudum. Eh bu akşam bir "Takım Oyunu" izleyerek bu rüya gibi tatile taç takarım. Tabi bir de yarın illa ki Total Futbol.


Sevgiler Saygılar

Maradona

1 yorum:

  1. Beşiktaş yüzünden yattım bu hafta sonu iddaa'da...:)...
    İlk yarı 0 oynamıştım ama Bobo sağolsun, normalde yapmayacağı bir şey yaptı ve kendini sakatlama pahasına hamle yaptı o topa...
    O da gaza gelmiş anlaşılan FB-Manu maçlarından sonra...

    Ama Sivas'ın gerileme süreci büyük bir hızla devam ediyor...böyle giderlere ilerisi çok karanlık onlar için...

    YanıtlaSil