8 Nisan 2010 Perşembe

Barcelona - Arsenal & ManU - Bayern München

İki futbol ziyafeti izledik. Ligimizde olmayan ne varsa izleyerek açıklarımızı kapattık. Bizim ülkede sezonda 2-3 maç bu maçların yarısı lezzetinde olunca kendimizi şanslı sayıyoruz. Allahtan dünya eskisinden daha küçük. Maçlara uzun uzadıya teknik analiz yapmaya gerek yok sanırım.

Messi, kaç gündür hepimizin dilinde. Yerlere göklere sığdırmamamız çok normal. 1984 doğumluyum, canlı olarak izlediğim en iyi futbolcu olabilir. Dünya Kupası için kendisinden büyük beklentiler var. Ama ben hiç şaşırmam Arjantin ile başarılı olamazsa. Başımın tacı, gözümün nuru Maradona takım kurma konusunda pek becerikli değil. Arjantin'de bir de forvet oynuyor Messi. Belki 80lerde olsak o da tek başına alır kupayı, ama değişen futbolda işi çok zor.

Tabi hemen şöyle tartışmalar yaşanıyor arkadaşlarla aramızda. Messi bir kenara, Barcelona'daki bazı isimlerin başka takımda oynayamayacağını söylüyorlar. Bojan, Pedro, Jeffren ve Sergio Busquest hafta sonu twitter aracılığı ile harcanan topçulardı. Bence özellik Bojan ve Pedro gayet yetenekli oyuncular. Busquest içinse ben de zaman zaman acımasız olmak istiyorum. İspanyol Maldonado diyesim geliyor. Ama Guardiola söz konusu olunca kendimi tutuyorum.

Arsene Wenger, hakkında bu aralar en çok düşündüğüm teknik adam. Her şeyden önce saygı duymak gerek yaptıklarına. Ama bazen abartıyor gibi geliyor. Bir gün yaş ortalaması 23 olan bir takımla belki kaldıracak Şampiyonlar Ligi Kupası'nı ama bu sezon başı Toure ve Adebayor satılmamış olsaydı daha iyi olurdu sanki. Ama hem onun hem Arsenal severlerin başarı kriterleri anlayabildiğim kadarı ile kupalarla sınırlı değil. Bu bebeklerin yanına 2 3 tane tecrübeli isim monte etse keşke.

Gelilim dün geceye. Avrupa takımları ile taraftarlık düzeyinde uzun süreli ilişkiler kuramıyorum. Biraz Liverpool ve biraz ManU'yu aynı anda sevebilmemden belli sanırım bende bir abukluk olduğu. Genelde Fm'de oynadığım takımlara karşı bir sempatim oluyor. Sonra onlar hakkında bir iki şey okuyorum. O sezon onlara ilgi duyuyorum falan. Dün maçta ManU'yu tutuyordum. Bunun iki sebebi var. Bir tanesi Rooney. 2006 dünya kupasında kendini oksijen çadırında tedavi ettiğinden beri hayranım kendisine. Agresifliğini, kırmızı suratını seviyorum adamın. Dün gene sahaya çıktı. Ama sahaya çıkmasından daha garibi bence Ferguson'un yaptığı "şark kurnazlığı" idi. Bizim ülkemizde de derbi maçlardan önce mesela "Alex" sakatlanır. Bir hafta gider bu haber. Yok oynadı yok oynamadı derken sahaya çıkar Alex. Ferguson da kendince böyle bir olay yaptı bence. 3-4 hafta oynayamayacak denilen bir adamın 1 haftada sahaya çıkması Rooney için bile imkansız bence.

Maçın iki yarısı da birbirinden farklıydı. İlk yarı ManU sahanın tek hakimiydi. Bence maçın olay adamı Rafael, ama kırılma noktası kırmızı kart değil. İlk yarıda Rooney ve Nani daha uygunken inatla şut çekti. Ben Ferguson'un ikinci yarıya O'Shea ile başlayacağını düşünüyordum. Koskoca Sir'e akıl öğretecek halim yok. Ama bu sezon bir ilk yaşanabilir. Eğer ManU, şampiyon olamaz ise 1995'ten beri ilk kez kupasız kapatacak ManU bir sezonu.

Gelelim dün oynanan maçta ManU'yu tutmamın 2. sebebine. O tamamen kişisel bir konu. 7 sene bir fiil Alman öğretmen şiddetine uğramış olmam yeterlidir sanırım. 1999 finalinde denyo fizik öğretmenim ile final maçına iddaya girmiştik. ManU sayesinde güzel bir yemek yemiştim. Bayern'e gelirsek, kimse dün Robben'in harikalar yarattığını söylemesin bence. Gol dışında özellikle ilk yarı boyunca sahada yoktu. Evra onu kitledi, Robben de Sir'e kitledi. Finalin adı ne olur bilmiyorum İnter - Barcelona serisinden finale çıkacak takım kupayı alır bence.

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder