10 Nisan 2010 Cumartesi

Golsüz Güzellik



Uzun zamandır memleket sınırları içinde böyle keyifli bir maç izledim. İki takım da güzel futbolu hedefleyip sahaya çıkmış. İki teknik direktörü de kutlamak lazım. Maçın 4-5 tane kırılma pozisyonu vardı. O pozisyonlardan bir tanesinde gol olsa, maçın seyri doğal olarak değişirdi. Ben iki takıma da eşit uzaklıkta birisi olarak, 90 dakika boyunca her atakta heyecanlandım. 90 ile 95 arası gol olmasın istedim. Çünkü o dakikada gol olsa, kaybeden takıma yazık olacaktı.




Mustafa Denizli'yi bu kadroya mahkum eden , Ferrari ve Tello'nun sakatlanmasıydı. Tello sağlam olsa, büyük ihtimalle Yusuf, maça yedek kulübesinde başlardı. Ferrari sağlam olsa, bence Uğur yedekte olur. Toraman sağ bek, Ekrem ise joker olarak maç boyu mevki değiştirirdi. Eldeki imkansızlıklar bu takımın sahada olmasına neden oldu. Fakat bütün bu imkansızlıklara rağmen, haddimi aşarak bir şeyi merak ediyorum. Bu sezonun formda ve kuvvetli sağ beki Serkan'ın kanadına Yusuf'u koymak ne kadar mantıklı? Ters ayakla bile Yusuf, Cale'yi harcardı gibi geliyor bana. Ki o Cale, ender gıcık olduğum futbolculardan. Çünkü kendisi, garip bir şekilde, diğer yarı sahada mayın olduğunu düşünüyor. (Böyle bir ülkede yersiz bir korku değil, ama bak arkadaşların çıkıyor ileri bir şey olmuyor.) Holosko'yu garip bir yere koydum, çünkü maç boyu ne tam bir açık, ne tam bir forvet gibi oynadı. Bir de siz Ernst'in en az iki adım ileride oynadığını düşünün.




Şenol Güneş ise takımını bu şekilde sahaya çıkarmıştı. Trabzonspor bu sezon her takıma biraz ilham kaynağı olmalı bence. Doğru oyuncu yapısı ile, orta sahalarından "ön libero" "defansif ağırlıklı orta saha" ne derseniz deyin, onu kaldırdı. Tamam zaman zaman Ceyhun'un ilk 11 oynadığı maçlarda, o biraz bu pozisyonda oynuyor ama genel olarak Colman ve Selçuk ile klasik bir orta saha oluyor. Bugün özellikle ilk yarıda Serkan, fazla atağa çıkmadı. Ama ikinci yarıda o da ilerideki takım arkadaşlarına destek oldu. Çok garip, genelde 3 büyüklerden bir futbolcu başka bir takıma gittiğinde, kariyeri sürekli aşağıya iner. Serkan Trabzon'da kendince bir yeniden doğuş yaşıyor.


Gelelim Maç'a

Beşiktaş biraz daha baskılı başladı oyuna. 20. dakikaya kadar 3 gol kaçırdılar. Özellikle kornerden Bobo'nun vurduğu, o dakkikaya kadar Beşiktaş'ın en net pozisyonuydu. Ama asıl futbol dramı 22. dakikada yaşandı. Umut Bulut,
gene klasikleşen saçmalamalarından birisini yaptı. Yani antreman bilgim 0. Fakat bir şeyi merak ediyorum. Umut olsun, Serdar Özkan olsun futbolculuktan başka iş mi yapıyorlar ? Mesela, antreman bitiyor, bunlar koşarak taksiye mi çıkıyorlar? İnsan niye biraz gol vuruşu çalışmaz?

İkinci yarıda Mustafa Denizli, Yusuf'u biraz daha forvetlerin arkasına çekti. Bu Serkan'ın etkisini biraz azaltmak için yapılan bir hamleydi. Evet Yusuf Serkan'dan kurtuldu. Ama bu sefer Serkan daha fazla ileriye gitmeye başladı.

Hamle sırası Şenol Güneş'e geldiğinde, bir teknik direktörlük resitali sundu bence. Önce Gutierrez'i çıkardı, Ceyhun'u aldı oyuna. Takımın saha dizilişini, kaba tabir ile 4 2 3 1 yaptı. 3'lüde Colman ortada, Burak ve Alanzinho kanat değiştiriyorlardı. Sonra yorulan Burak'ı çıkardı oyundan. Sezer oyuna girince, o da 3'lüde kanat oynadı. Takımın puan kaygısı da fazla olmadığından, takımı geri çekmeden güzel futbola müsade etti. Trabzonspor için ufak bir tenkitim olacak. Zaman zaman Giray ve Egemen garip sakarlıklar yaptılar. Mesela gene Bobo'nun ikinci yarıda bir pozisyonu var. Bu kadar hamlesiz ve sakar savunma, seneye çok can yakar.

Denizli'nin ise bu maç kulübesi sakatlıklardan dolayı da zayıftı. 2 sezondur çok kuvvettli değil zaten kulübe. Belki Nisan ayında atılan imza, daha iyi bir kadro oluşumunu peşinden getirir. Hakan'ı saymazsak, hamle olarak Serdar ve Nobre girdi oyuna. Nobre'nin bütün beceriksizliğini geçtim. Ne olur birisi çıkıp ama bu adam mücadele ediyor demesin. Bir forvet oyuncusu, takımın ileri çıkması gerektiği zamanlarda, topun ilerde kalması gereken anlarda, gelip orta sahaya top almaz.

İkinci yarıda da pozisyonlar oldu. Bazen forvetler beceriksizdi, bazen topun canı gol olmak istemedi. Golsüz ama güzel bir maç izledik. 3 kaleci ise çok güzeldi. Onur ile ilgili güzel dileklerim var. Umarım hepsi gerçekleşir. Her iki takıma da teşekkür ederim.

Bünyamin Gezer

Bünyamin Gezer, zaten başlı başına bir görüntü kirliliği. Tam Kenan Evren Türkiye'sinin ürünü. Gereksiz sert bir mizaç, düşünmeden yapılan hareketler ve göstermelik verilen kartlar sonucu, durumu idare etmek. Doğru ya da yanlış Burak'a bir sarı kart verdi, hakemi aldatmaya yönelik hareketten. 2 dakika sonra, Burak arkadan İbo'yu biçti. Niçin ikinci sarıdan kırmızı olmadı? Hadi taraf tutmayalım. Dakikası tam aklımda değil, ama sanırım 85 - 90 arası, Colman pas atıyor Alanzinho'ya, Fink arkadan biçiyor resmen Colman'ı. Oyunun devam kararı doğru, top durunca Fink'e kart çıkmaması facia. Niçin çıkartamıyor kendisi bu kartı, çünkü hem yürüyüp hem cep telefonu ile konuşabilecek kapasite kendisinde yok. Polis'in öğrenci, devlet memuru, işçi dövmekten başka hiç bir işe yaramadığı bu ülkede, güzelim futbol sahalarında "polis" görmek istemiyorum. (Asker kökenli hakem görmek hiç istemiyorum)

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder