11 Ağustos 2009 Salı

AKP ve Futbol



Bir süredir bu konu ile ilgili bir şeyler yazmak istiyor; sürekli kendimi engelliyordum. Blogumuz futbol temalı bir blog. Bugüne kadar yazılarımızda ufak dokundurmalar yaptıysak da, konuyu futbolun dışına, politikaya fazla getirmemeye çalıştık. Ama yavaş yavaş zurnanın zırt dediği noktaya geliyoruz bence. Yıllardır sadece ülkemizde değil bütün dünyada futbolun siyaset tarafından nasıl kullanıldığına, bazı durumlarda futbolla siyasetin nasıl iç içe sokulduğunu görüyoruz. Franco Barnebau'yu zamanında neden inşa ettirmiş, Maradona'nın “Tanrı'nın eli” olarak anılan golü İngiltere dışında bir takıma atılsaydı bu kadar önemli olur muydu, 2. Dünya savaşı ve Ajax, gibi bir çok direkt ve indrekt örnek verilebilir bu konuda. Bizim de ülkemizde böyle örnekler sıralamak mümkün. Ama son iki senedir bazı şeylerin iyice tadı kaçmaya başladı. Ölmüşlerin arkasından sallamak bize yakışmayacağı için hala yaşayanlara bir şeyler söylemek lazım sanırım. Gerçi her 2 kişiden birinin eleştireceğimiz insana oy vermiş olduğunu düşünüce çok akılcı bir tercih olmuyor bu yazıyı yazmak. Ama biz bu blogu açarken fikirlerimizi özgürce söyleme lüksüne kavuşmak istedik, ve ben şimdi bu özgürlüğü sonuna kadar kullanmak istiyorum. Aşağıda isimleri geçen takım ve şehirler lütfen durumu kişisel algılamasın. Onların yerlerine başka takımlar ,başka şehirler olabilirdi. Önemli olan resmin geneline bakmak bence, isimlere ve cisimlere takılmadan.


Trabzon, Bursa ve Eskişehir benim gözümde bu ülkenin en önemli üç futbol şehridir. Kayseri ve Sivas gibi şehirler de, takımları başarılı olunca halkı tekrar futbola ilgi duymaya başlamış olan şehirlerdir. Ben devletin bir yerinde karar alıcı konumunda olsam, ve futbola “Stat” yaparak destek olacak bir projem olsa; bu stadı öncelikli olarak Trabzon, Bursa ya da Eskişehir'den birine yaparım. Peki, şu anda mevcut iktidar tercihini hangi iki şehirden yana kullandı? Kayseri ve Rize. Kayseri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün , Rize ise malum Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şehri. Tamam belki Rize halkı o stadı dolduracak, ama Kayseri Kadir Has'ın durumunu gördük. Fenerbahçe maçı dışında bir maçta dolmadığı gibi yıllık ortalaması da 2000 kişiyi geçmedi. Düşünün, o stat acaba bu 3 futbol kentinden birine yapılmış olsa boş kalır mıydı? Ki bu takımlar küme düşmeye de oynasalar, ligde hedefsiz de kalsalar statları boş kalmıyor. Olayın politik boyutunu geçtim, mantıksal açıdan bir saçmalık var ortada. İBB ve özellikle Ankaraspor gibi takımları görünce, ligde de bir kadrolaşmaya gidiyor hükümet. Hatta yeni yayın ihalesini de hükümetin desteklediği, ya da düşük faizli kredi verdiği bir oluşum kazanırsa şaşırmamak lazım. Hadi Abdullah Avcı’lı İBB'yi bir kenara koyalım, çünkü Abdullah Hoca’nın çıktığı programlarda takımın mali düzeninin her takım gibi sadece futbol içi gelirlerden oluştuğunu, Belediye'den maddi destek görmediğini söylemesi bir derecede onları ayrı tutuyor. Ama Melih Gökçek çıkıp “Seçimlerden dolayı takımı boşladım, seçimler bitti, şimdi çıkışa geçeriz” deyince, ya da onun o muşmula suratlı oğlunu yanında arap entarisi giymiş menajerlerle görünce benim şahsen midem bulanıyor. Tabi benim bir Galatasaraylı olarak midem Fatih Terim'in ismi yanında Mehmet Ağar'ı, Sinan Engin’i, Alaaddin Çakıcı'yı aynı cümlede okuyunca ya da duyunca da bulanıyordu.

Futbol ile siyaset hiç olmadığı kadar içiçe geçmeye başladı ülkemizde. Bu beni korkutuyor. Statlar yapılıyor, federasyon başkanları işaret ediliyor, takım başkanları işaret ediliyor (Nuri Albayrak). Biz bu toplumun çoğu alanındaki bölünmeyi futbola bulaştırmamak için, bugüne kadar bu konulara sadece küçük dokundurmalar yaptık. Ama bugün artık bazı şeyler benim kişisel tahamül sınırımın üzerine çıktı. Ben bu oyunu 6 yaşından beri 19 yıldır, zaman zaman kirlenmesine rağmen, zaman zaman birileri tarafından kullanılmasına rağmen, bir çocuk kalbi ile sevdim. Zaten bir ton siyasal problem varken, benim çocukken mahalle arasında kısa şortumla ve bütün beceriksizliğime inat sevgimle oynadığım futbolu da kirletecekse AKP, o zaman isyan zamanı olur. Ben bu hükümetin futbola bu kadar dahil olmasından hiç hoşnut değilim. Bu müdahalenin ne kadar tatsız olabilceğini daha iyi anlamak istiyorsanız, nacizane tavsiyem gidip bir “4 4 2 “ dergisi alın ve oradaki İran derbisini ve hükümetin derbiye yaklaşımını okuyun. Hiçbir şeyimize sahip çıkamadık, bari futbolumuza sahip çıkalım. Sevgiler,Saygılar.

Maradona


Not: Başbakan Akp yazanlara laf çakıyor sürekli olarak, umarım bizi de kalaylamaz.Ayrıca stadın adı henüz belli değil, eğer adını da verirse ozaman başka bir yazı yazmak gerekecek.


1 yorum:

  1. hocam yazınızda son derece haklısınız akp hükümeti bununla kalmadı 2010 dünya basketbol şampiyonası için antalyaya yapılması gereken salonu belediyeyi chp ye kaptırınca devlet desteini çekti ve yukarıda bahsettiğin şehirlerden olan kayseriye kaydırdı rte artık lebronu,wade kayseride pastırmalarla ağırlar

    YanıtlaSil