29 Nisan 2009 Çarşamba

Benim Futbolum (1)

Hafta içleri futbol açısından haftasonları kadar yoğun olmuyor genelde. O yüzden ben de hafta içleri için farklı bir şeyler yazmaya karar verdim. Benim Futbol'um başlıklı bu ve bundan sonraki yazılarda kendi futbol serüvenimi anlatmaya çalışacağım. Maçlar,isimler,kahramanlar,oyunlar, geyikler ve hikayeler. Bunları elimden geldiğince tarih sırasına göre yapacağım. Bu bir kronolojik çalışmadan ziyade kendi hatırladıklarımdan ibaret olacak. Klasik ortadirek bir Türk ailesinin oğlu olarak dünyaya geldim 1984 yılında.

Babamın futbola olan ilgisi sonucunda ben de küçük bir çoçuk olarak futbola ilgi duymaya inceden başlamıştım.İlk anlatılan şudur ki ,birileri hangi takımlısın diye sorduğu zaman, 2 3 yaşında Galatasaray diyemediğim için “Baba takımı” diye bilirmişim. Ayrıca amcam ben çoçukken ithal çikolata satan bir şirkette çalışırdı. Twix ve Bounti (birisi al beniye çok benzerdi biriside hindistan cevizli yazılışlarını bulamadım özür dilerim ) çikolatalar özellikle 1990larda ve öncesinde değil bir çoçuk yetişkinler için bile bulunmaz bir nimetti. Amcam sürekli çikolatalar karşılığında beni Beşiktaşlı yapmaya çalışmıştır, ama ben bir türlü vazgeçmedim Galatasaray'dan. Ama belki de Beşiktaş'a bugün sempati duymamda Metin Ali Feyyaz'ın etkisi kadar amcamın bu küçük denemelerinin de etkisi vardır.



İlk Maç ve İlk forma


Evimizde tek televizyon olduğundan ve o tek televizyonun da tek kanalı olduğundan fazla şansım yoktu bir çoçuk olarak. Akşamları ne izlenirse bende onu izlerdim. 1988-1989 sezonu Avrupada Galatasaray'ın o yıllara kadar en parlak sezonuymuş bunu daha sonraları öğrendim. Doğal olarak 5 yaşındaki bir çoçuktan fazlası beklenemez. Ama o sezon bir golü ve bir maçı unutamıyorum. Sanırım özellikle yaşı benden büyük Galatasaraylıların o sezona ait daha çok anısı ve bilgisi vardır. O maçlar ve o heyecan herkes için bir başkadır. Benim golüm ise Tanju'nun Monaco ya attığı goldü. Daha sonra çıkan dvdlerde ya da video portallarından çoğu eski maçı ve golleri izledim. Ama o gün o kafa bu görüntüsü, kafasını ayak gibi kullanması yıllarca aklımdan çıkmadı. (aynı sezon Prekazi'nin gene Monaco'ya attığı golle daha sonraki senelerde tanışacaktim) Tabi ki her çoçuk gibi ben de küçükken sokakta top oynadım. Sanırım bu keyfi yaşayabilen son birkaç kuşaktan biriyim. Şimdi bakıyorum bizim mahellenin çoçuklarına top oynayacak alan kalmadı maalesef. Neyse efendim Tanju'nun o golünden sonra ben de ailemden bir forma istedim. Şahsen o zaman formalar nereden alınır edilir bilmiyorum ama bizim de o zamanki maddi imkanlarımız doğrultusunda benimkisi semt pazarından alınmıştı. Hayalim 10 numara Tanju olmaktı, zaten o zamanlar herkes top oynarken birisinin adını bağırırdı bende bu kafayla kral olmak Tanju olmak istiyordum. Ama formanın arkasındaki numara 10 değil 7 idi. Biraz huysuzluk etsem de formayı sevmeye başladım ve bir anda Uğur Tütüneker oldum. 5 yaşında bir çoçuk için dünyanın sonu değildi ama kötüydü. Yaş ortalaması 6 7 olan bir topluluk içinde kimse Uğur'un kıymetini bilmiyordu o yüzden ben de Uğur diye bağırırken hiç havalı olmuyordum. Ama gene de formamı çok seviyordum, özellikle yazları üzerimden çıkarmıyordum.

Gittiğim ilk maç

Ali Samiyende izlediğim ilk Galatasaray maçı bir Boluspor maçına denk geliyor. Ben,babam, yan komşumuz Sacit Amca ve benden büyük iki çoçukları Aydın ve Ali abiler ile 5 kişi gitmiştik. Gene en küçükleri bendim ekibin. Yani okadar küçüktüm ki düzgün durup maçı izlemektense salakça etrafta koşuşturmak daha eğlenceli geliyordu. O günden kulağımda kalan bir tezahürat vardi daha doğrusu bir cümle “kaptan Cüneyt en önde seni sevmeyen ölsün”. Tabi ilerleyen senelerde “tribünlerde coşacaksın kupaları alacaksin, sen şampiyon olacaksın,seni sevmeyen ölsün,ölsün, 14 senelik bu çile, bitsin artik bu sene, sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün ,ölsün” tezahüratını öğrendim bende her Galatasaraylı gibi.


Benim için asıl anılar ve gerçekten unutulmaz maçlar yaşımın biraz daha büyüdüğü 1991 senesine (ilk okula başladığım seneye) ve onu takiben günümüze uzanan senelerde maç olmayan boş günlerde hatırladığım ve dilimin döndüğü kadar o anları anlatcağım size. Buradaki bilgiler araştırılıp yazılandan ziyade akılda kalan şeylerdir. Arada sırada belki bazı hatalarım olabilir, ama iyi niyetliğim kızmayın çok. :) Kalın sağlıcakla

Maradona

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder