10 Eylül 2009 Perşembe

Bosna Hersek - Türkiye Elveda Afrika

Dün geceden beri , mutsuzluk, sinir bozukluğu, umutsuzluk ve inançsızlık gibi anormal duygular içindeyim. Bir yanda teröre verdiğimiz şehitler. Diğer yanda anormal bir felaket yaşadı İstanbul. Bu anormal felaket gene Muammer Güler'i çıkardı karşımıza. Orada bazı şerefsizler yağma yaparken, vali çıkıp yok öyle bir şey diyebildi. Bense bunca karmaşanın içinde , afet bölgesinden uzaklarda üniversite ders kayıtlarımı hallettim. Yolda radyo dinleyerek olayların akışını takip etmeye çalıştım. Yorucu ve mutsuz bir günün ardından eve gelip 2 milli maçı izleyerek biraz da olsa mutlu olmak istiyordum. 12 Dev Adam, gerçekten de mutlu etti beni, ki onları tek cümle ya da birleşik yazı ile geçiştirmek çok büyük ayıp olcağı için, bir yazı garantisi veriyorum size burAdan. Gelelim bizim aşkımız sevgilimiz futbola ve Milli Takım'a.

Turnuvada kuraların çekildiği gün olası puan hesapları yapılırken , Bosna deplasmanı için 1 puan yazmak hiç kötü değildi. Ama hiç hesapta olmayan, Belçika ve Estonya kayıpları bizi bu duruma getirdi. Hepsini geçtim İspanya maçında 1 puan alıp bu maça daha başka türlü çıkabilirdik. Yani kısacası bu maçı daha oynamadan kaybetmiştik. Bugüne kadar minumum seviyede hakem konuştuğumuz için sizin gözünüzde hakeme bir şeyler söyleyecek kredimiz vardır diye düşünüyorum. Hakem Portekizli değil, Bosnalı olsa utanıp bu kadar kötü maç yönetmezdi. Maçın 2. dakikasında sistematik olarak Arda, Tuncay, Emre ve Semih'i dövmeye başladılar. Hakem ise gitti Terim'i saha dışına attı. Yani Fatih Terim'in nasıl bir yapıda olduğunu hepimiz bilsek de , abi 14. dakikada bir hakem neden bir teknik adamı tribüne gönderir. Hatta neden fanatik taraftarın içine göndermek ister. Ama şunu belirtmek lazım ki, hakemin rakip kaleciye kırmızı kart vermemek dışında oyunun kaderini direkt etkileyecek bir karar vermedi. Ama gene de yaptığı sistematik kıyım ve sinir bozma psikolojisi takımımızı olumsuz etkiledi. Ayrıca Bosna takımının 6 oyuncusu jubileden sonra yüzde yüz kasaplık mesleğine yönelirler sanırım. Ayrıca şimdi burada Bosna'nın Avrupa'nın yeni şımarık çocuğu yapılmaya çalışıldığı gözüküyor, ama onlar bizim öyle ya da böyle tarih ortağımız ve acıları hala çok taze. Bu imtiyazda Bosna'nın da bir talebi yok, ama küresel vahşiler ne zaman bir yeri kana bulasalar, ondan sonra hemen biraz yanaklarını okşarlar.Neyse biz maça dönelim.

Ne maçtı ama dimi, 5 yiyebilirdik ya da 5 atabilirdik. Bu sabah kalkıp gene destan haberlerimizi okurduk. Ama olmadı, Sercan, Semih ya da Arda atamadı golü. Çok uzun uzadıya taktik analiz yapmak istemiyorum. Afrika bize çok uzak artık tek bildiğim bu. Kalemizde Volkan olmasa maç temiz 4 olurdu, düşünün yani, sürekli eleştirilen Volkan dün farkın açıklmasını tek başına önleyebildiyse, takımımız ne kadar da iyi defans yapmış. Milli takım neden bu durumda adlı bir yazıya gidemiyeceğimiz resmi olarak kesinleştirdikten sonra yazacağız ama Hamit'teki ısrarı anlamak mümkün değil. Hamit bas bas bağırıyordu Estonya maçında , ben kötüyüm çok kötüyüm diye. Kondisyonu yoktu, ama Terim her zamanki gibi saha içinde güvendiği oyuncular ile birlikte olmak istedi. Golü erken bulmak ise dengemizi bozdu. Hep gol yemeğe alışmış takım, golü atınca resmen salaklaştı. Bu kadar defans yapmayı bilmeyen bir takım, kendi yarı sahasında oyunu kabullenince, bunaldı ve baskı yedi. Sonunda jeneriklik bir gol yedik. İlk yarının sonuna kadar top oynamadık.

Aslında ikinci yarıda da çok bir şey oynamadık sadece gol pozisyonları bulabildik. Top girmek istemedi, istese Arda ya da Sercan'dan bir tanesi atardı golü. Top allahtan bizim kaleye de girmek istemedi. Fatih Terim iki değişiklik yaptı , ama bu iki değişiklik en az 5 futbolcunun mevkisini değiştirdi. Hakan Balta, Servet, Gökhan ,Tuncay ve Ceyhun yer değiştirdikler, ama kimin hangi mevkide oynadığını anlamak çok zor. Dün sahada alkışı hak eden 3 kişi vardı sadece. Volkan, Servet ve Emre. Emre ikinci yarıda göbekte yanlız kalmasa , daha az yorulacak ve belki daha etkili oynayabilecekti. Servet ise zaman zaman ufak hatalar yapmasına rağmen, ilk yarıda hem Önder'i , hem Ceyhun'u hem de Bosnalıları tuttu resmen. Arda, Semih, Tuncay ve Hamit o kadar kötü oynadılar ki, bu sonuç kaçınılmaz oldu.

Yazıcak , söyleyecek çok şey var. Ama hiç keyfim yok daha fazla maçı bızıklamaya, uzun uzun düşünüp , acımız dinince yazmak lazım neden böyle olduğunu. Aslında neden çok basit 4 puan aldığımız Bosna'nın neden 4 puan gerisindeysek, o yüzden Afrika bize şimdi bu kadar uzak. Bütün bu olumsuzluklara rağmen bir şeyi eklemek istiyorum. Okuyorum, duyuyorum üzülüyorum, bazı kişiler inatla futbola kulüpçülük yaparak bakıyorlar. Bu zihniyetsizliğimizin de bugünkü rezil durumumuzda etkisi olduğunu unutmamamız gerek. Sevgiler Saygılar


Maradona

2 yorum:

  1. benim bu maçta en çok şaşırdığım futbolcu aslında semih oldu üstünde saçma bir çekingenlik vardı.Anlayamadım ne oluyor diye ceza sahasında toplara vurmaya çekindi.Aslında bu durum sanki takımın genelinde vardı kimse insiyatif kullanma çabasında değildi.Arda ve sercan sonlara doğru yüklendi ama olmadı yetmedi o hareketlenme.Sercan nın bu maça ilk 11 başlamasının gerekli olduğunu gördüm.Sercan en azında kaleye gitmeye çalıştı girdiği zaman zorladı şansını.
    İlk kez bir Afrika ülkesinde yapılacak 19.Dünya kupasına 3. kez katılma şansını kaybettik neredeyse.Böyle yazınca bişey kaybetmemiş gibi duruyor sanki.Her seferinde dünya kupasında olan bir ülke olsak aslında çok çok fazla üzülmüş olurdum.Neyse konu çok çetrefilli diyeceklerim rahatsız edici olabilir.
    basketbolcularımız es geçmeyelim.Çocuklar 3 te 3 yaptı bir üst tura çıktı bu kalabalıkta gözden kaçmasın.

    YanıtlaSil
  2. söyle hocam söyle, blog senin. söylencek çok şey var, ama mutsuzluk var hocam. olan biten çok yordu beni. 12 dev adam için ise, yarın koycam sanırım yazıyı, staj rahat baya bu günlerde. :)

    YanıtlaSil